ABİDE yetmez MABİDE de gerekir
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 2000 yılından itibaren, üç yılda bir, "Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA)" adlı bir eğitim araştırması yapıyor. Çoktan seçmeli, karmaşık, açık uçlu, kapalı uçlu sorularla; 15 yaş gurubu öğrencilerin, "okulda edindikleri bilgi ve becerileri hayatta kullanma dereceleri"ni ölçmeye çalışıyor.
Türkiye, ilk kez 2003 yılında katıldı. Sonuç raporlarından anlaşıldığına göre, yetmiş küsür ülke içinde hep en gerilerde kaldı.
Bu konuda yapılan tartişmalar, bizi bir noktaya getirdi. "PISA'ya alternatif olabilecek yeni ve yerli bir ölçek oluşturma" düşüncesine götürdü.
Artık, Milli Eğitim Bakanlığı Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü, "Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi (ABİDE)" adlı bir eğitim araştırması yapıyor. Türkçe, Matematik, Fen ve Teknoloji, Sosyal Bilgiler alanlarında sorduğu çoktan seçmeli ve ucu açık sorularla "okulda edinilen bilgi ve becerilerin hayatta kullanılma derecesi ile üst düzey zihinsel yeteneklere sahip olma seviyesi"ni; öğrencilere, öğretmenlere, idarecilere uyguladığı anketlerle de "eğitim sürecini olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen temel unsurlar"ı ölçmeye ve değerlendirmeye çalışıyor.
İlk araştırma 2016 Nisan ve Mayıs aylarında, 81 ilin 495 ilçesinde, 1299 okulun 38.000 kadar 8. sınıf öğrencisi üzerinde yapıldı. Elde edilen verilerin analizinden, eğitim süreçlerinin iyileştirilmesi konusunda istikamet gösteren ipuçları çıkarıldı.
Nisan 2018'de, gene 81 ilde, 1230 okulun 75.000 kadar 8. sınıf öğrencisi ile 1062 okulun 41.054 kadar 4. sınıf öğrencisi nezdinde araştırma tekrar edildi. Gene öğrenci, öğretmen ve idareci anketlerinin de yapıldığı ABİDE'nin sonuçları bu günlerde kamuoyu ile paylaşıldı; detaylı raporun yakınlarda yayınlanacağı belirtildi.
Giderek kapsama alanı genişletilen araştırmanın sonuçları arasında önemli ipuçları var. Yetkililer, öncelikle ve özellikle şu hususların altını çiziyorlar:
- İlk araştırmanın sonuçları ile PISA sonuçları arasında benzerlik yahut paralellik vardı. İkinci araştırmanın sonuçlarına göre, "öğrencilerin yeterlilik düzeylerinde yükselme olduğu" anlaşıldı.
- Hedefi yüksek olan öğrencilerin başarı puanlarının da yüksek olduğu görülüyor. Bu sonucun tahlilinden, "ideal sahibi olmanın morali ve motivasyonu olumlu yönde etkilediği" kanaatine varılıyor.
- Tesbitler arasında, "ailenin sosyoekonomik durumu ile eğitim ve kültür düzeyinin etkili olduğu" da var. Kültürlü, eğitimli, sosyoekonomik durumu iyi ailelerin çocukları genel anlamda daha başarılı oluyorlar.
- Öğrencinin çalışma odasının ya da masasının olması, evde yeteri kadar kitap ve bilgisayar altyapısının bulunması, annelerin ve babaların okula ve derslere değer vermesi, çocuğunun özgüven duygusunu destekleyecek şekilde yeterli görmesi önemli. Ayrıca, öğretmen niteliklerinin de başarıyı etkileyen unsurlardan biri olduğu bilinmeli.
- Okul öncesi eğitim süresi, başarıyı olumlu yönde etkiliyor. Düzenli beslenme alışkanlığına sahip olanların da başarı düzeylerinin diğerlerinden yüksek olduğu belirtiliyor.
- Akran zorbalığı ile aile baskısı, eğitim süreçlerini olumsuz yönde etkiliyorlar. Kendilerini güvende hissetmeyen çocuklar, yeteri kadar motive olamıyorlar.
- Kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha başarılı oldukları görülüyor. Kadın öğretmenlerin de erkek öğretmenlere göre eğitim ortamlarını daha olumlu yönde etkiledikleri kanaatine varılıyor.
- Özel okul öğrencileri, devlet okullarındaki öğrencilerden daha başarılı. Resmi ya da özel takviye kursları, öğrenci için genel olarak faydalı.
Şimdi bu sonuçlara, biz de bazı ilaveler yapmak istiyoruz. ABİDE'nin oluşma ve gelişme sürecini memnuniyetle karşılamakla birlikte; bir kanadının eksik, öteki kanadının da kırık olduğunu belirtme gereği duyuyoruz.
Eksik olan şu ki; eğitimin kapsama alanları ve konuları Türkçe, Matematik, Fen ve Teknoloji, Sosyal Bilgiler ile hedef kitlesi de 4. ve 8. sınıf öğrencileri ile sınırlı değildir. Hem bütün ilgi ve yetenek alanlarını ve konularını, hem de eğitim çağındaki tüm çocukları ve gençleri içine alacak şekilde genişletilmelidir.
Kırık olan tarafı da şu ki; sadece bilgi ve beceri ölçülüyor, değerlendiriliyor. İnsanın bilgiyi elde etmiş olması ve hayat içinde uygulayabilecek hale gelmesi yeterli görülüyor.
Oysa, dünyayı kan gölüne çevirenler ve yangın yerine dönüştürenler; bilgi ve beceri düzeyi yüksek olan insanlar. Elde ettikleri bilgiyi ve beceriyi; hırsızlık, yolsuzluk, ahlaksızlık, zulüm, işkence, işgal ve hatta toplu katliamlar için kullanıyorlar.
Giderek robotlaştırılan, mankurtlaştırılan insana; bir ince ruh ile sağlam vicdan da verilmelidir. Sahip olduğu bilgiyi ve beceriyi, hangi amaçlar için kullanıp kullanmayacağını belirleyecek anlayışın ve ahlakın da kazandırılması gerekir.
Bunun için, "Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi (ABİDE)" projesinin yanına, "Manevi Becerileri İzleme ve Değerlendirme (MABİDE)" projesi de ilave edilmeli. Sadece "başarılı insan" değil, aynı zamanda "iyi insan" modeli hedeflenmeli.
Giderek yaygınlaşan ve sanki "mış gibi" yapılan "değerler eğitimi", bunun tam karşılığı değildir. Kültürümüzün ve medeniyetimizin temel değerleri, mevzuatın ve müfredatın içine yerleştirilmelidir.
Zekeriya Erdim
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- İstanbul Sözleşmesi’nin açtığı yaralar (21.07.2019)
- Tercih sürecinin tehlikeleri (17.07.2019)
- 2023 Vizyonunda insan ve toplum modeli (14.07.2019)
- “Bezmialem”den “bezmiailem”e (11.07.2019)
- Zamanın ruhu yahut anın vacibi (08.07.2019)
- Aile vakfı (04.07.2019)
- Örnek ve öncü olmak (30.06.2019)
- Hayatın içinde hayata hazırlık (27.06.2019)