Osmanlı basınında ilk kadın dergisi Âyîne
Osmanlı’da genel kabul gören görüş; aile kurumunun temeli olan ve çocuk yetiştiren kadının eğitimli, kültürlü, olmasının topluma fayda sağlayacağıydı. Bu fikirden hareketle 1860’ların sonlarından itibaren kadınlara ve çocuklara yönelik müstakil gazeteler yayımlanmaya başladı. 1875’te yayımlanmaya başlayan Âyîne hem kadınlara hem de çocuklara yönelik bir dergi olması bakımında ayrı bir yere sahiptir. Derginin hedef kitlesi Müslüman kadınlar ve çocuklar olmasından dolayı yayımlanan yazılarda kadının eğitimi, vazifeleri, aile ilişkileri, çocuk terbiyesi ve çocuk eğitimine yer verilmişti.
KADININ ADI DUYULMAYA BAŞLANDI
Tanzimat Fermanı ile Osmanlı Devleti, kadını ayrı bir yerde tutmuş ve kadının hayatına önemli gelişmeleri dâhil etmişti.
1846 yılında miras hukukuna dair alınan karar ile miri ve mevkuf arazi sahibi vefat ettiğinde arazinin bulunduğu yerde olup olmalarına bakılmaksızın erkek ve kız evlada bedelsiz ve eşit olarak kalması hükmüne yer verilmişti.
1844 tarihli fermanla evlilik konusunda kadınların lehine gelişmeler devam etti. Taliplerin evlenecek kıza denk olması şartıyla yetişkin kızların ve genç dulların ebeveynlerinin izni olmaksızın kadı izniyle evlenebilme hakkı verildi.
Eğitim alanında da kızlarımıza olanaklar sağlandı. 1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile sıbyan mekteplerinde çeşitli düzenlemeler yapılırken eğitim zorunlu oldu.
1859 yılında İstanbul'da Cevri Kalfa İnas Rüştiyesi adıyla ilk kız rüştiye mektebi açıldı.1843'te Tıbbiye mektebinde ebelik kursu, Ruscuk'ta 1864'te Islahhane, 1870'te Darülmüallimat açıldı.
Osmanlı aydınlarının görüşlerini topluma duyurduğu basın hayatı da bu fikirlerden etkilenmiş, kadınlara ve çocuklara yönelik gazeteler yayım hayatına başlamıştı. 1868'de yayım hayatına başlayan Terakki gazetesi, 1869'da kadınlara yönelik Terakki-i Muhadderât adıyla haftalık bir gazete çıkarmaya başlamış, 1875'te Vakit Yahud Mürebbi-i Muhadderât yayım hayatına başlamıştı.
İLK KADIN DERGİSİ
İlk kadın dergisi olan Âyîne 14 Kasım 1875 Pazar günü, Selanik'te yayım hayatına başladı. Her bir sayısı, iki sütunlu dört sayfadan oluşan ve haftalık çıkan derginin 31 ve 40'ıncı sayıları olmayıp toplam 39 sayıydı. Dergide reklam ve ilana yer verilmedi. Hiçbir sayısında resim ve fotoğraf bulunmuyor. Son sayı olan 41'inci sayı, 15 Ekim 1876'da yayımlanmış olup, bunun son sayı olduğuna dair bir bilgiye yer verilmemişti. Aksine yayımlanan bir yazı devamı var ifadesi ile bitirilmiş.
DERGİNİN AMACI KADININ EĞİTİLMESİ
Derginin yayımlanma amacı ilk sayıdaki Mukaddime başlıklı yazıda açıklanmıştı. Yazıya göre, "İnsanın karakteri küçükken aldığı terbiye doğrultusunda şekillenmektedir. Eğer küçükken kötü bir terbiye ile yetişirse büyüdüğünde ne kadar çabalarsa çabalasın karakterini ve ahlâkını tam olarak düzeltemez. Bu nedenle insana insanlığını ve gerekli olan faziletleri küçükken öğretme görevi her şeyden önce annelere düşmektedir. Evlatlarına iyi bir terbiye verebilmeleri için öncelikle kadınların ilim, marifet ve güzel ahlâk sahibi olmaları gerekmektedir. Ancak kadınların eğitim görmesi gereği gibi yaygınlaşmadığından bu konudaki eksiklikler çok fazladır. Maddi olarak yetersizlikler olmakla birlikte eğitim için heves ve eğilim günden güne artmakta olup, kadınlar için tesisine teşebbüs olunan okullar buna örnek teşkil etmektedir. Bu eğilimi ganimete çevirmek en mukaddes vazife ve bu uğurda hizmet etmek en şerefli mertebe olacağı kanaatinden hareketle kadınlar ve çocuklar için bir gazete çıkarmaya karar verilmiştir."
DERGİNİN ADI NEDEN ÂYÎNE?
Yazının devamında ise gazetenin adının Âyîne olmasının sebebi açıklanıyor. Kadınlar tabiatları itibariyle ziynete ve süslenmeye düşkün olduklarından ve bu noktada aynaya ihtiyaç duyduklarından, eğitimle ahlâklarını ve fikirlerini süslemelerine vasıta olması maksadıyla gazetenin adı Âyîne olarak belirlenmiş. Yazar kadrosu bulunmayan dergide ahlâk ve karaktere dair çeşitli yazılar, tarih yazı dizisi, haberler, hikâyeler ve okuyucu mektupları yayımlanmış. Dergide yayımlanan yazılarda ağırlıklı olarak kadının eğitimi, vazifeleri, aile ilişkileri ve çocuk eğitimine yer verilmişti.
EĞİTİMLİ TOPLUM DERGİNİN GAYRETİ
Âyîne de yer alan yazılarda toplumu eğitim almaya ve güzel ahlâk sahibi olmaya teşvik etme gayretinin olduğu görülüyor. "Zira toplum birbirlerine muhtaç kadın ve erkeklerden oluşur. Kadın ve erkek temelde birbirlerinden farklı olmayıp sadece yaradılışlarından ve sahip oldukları özelliklerden dolayı farklı görevlerle mükelleftir. Erkeğe evinin geçimini sağlamak ve kadını himaye etmesi görevi verilirken kadınlara da eşlerine itaat, evini iyi idare etmek ve çocuklarını terbiye etmek görevleri verilmiştir. Her ne kadar kanun önünde eşit olmasalar da ahirette mükellef oldukları ibadette eşit oldukları gibi dünyada da aralarında fark olmadan mükellef oldukları konular vardır ki bunların başında ilim öğrenmek gelir. İlim öğrenmek erkek kadın herkese şart olup, bu konudaki emirler istisnasız tüm topluma yöneliktir. Dünyada ve ahirette mutluluğu yakalayabilmek, dünyada iyi yaşayabilmek için herkes ilim sahibi olmalıdır."
ÂYÎNEYE GÖRE TOLUMDA KADIN
Âyîne, kadının tahsil görmesinin önemine, cahil bırakılmasının sakıncalarına titizlikle vurgu yaparken toplumda kadının rolüne dair muhafazakâr bir yaklaşım sergiler. Derginin anlayışına göre kadınlar, geleneksel rollerini layıkıyla yerine getirebilmek için eğitim görmelidir.
Çocukların terbiyesi anne vazifesi
Çocuklara terbiye vermek annelerin vazifesi olup, bunun usulünü bilmek için özellikle kadınların tahsil görmeleri gerekir. Zira cahil bir kadın akıllı bile olsa çocuğu ve eşi ile olan ilişkisinde edep ve hukuku korumaya muktedir olamayacağından, terbiyesiyle sorumlu olduğu evladını kötü ahlâktan korumaya aklı ermeyeceğinden mensup olduğu aileye layıkıyla hizmet edemez. Bu noktada Âyîne, erkeklere de sorumluluk vermektedir. Kadınların eğitim görmelerinde erkeklerin de gerekli özeni göstermeleri ve kadınları bu yolda teşvik etmelerinin gerekli olduğu belirtiliyor.
"Okuma bilmeyen insan kitapların sayfalarında gizlenmiş olan manaları işitemediği için sağır, yazmayı bilmeyen insan kendini ifade edemediği için dilsiz gibi olduğundan bu nimetlerden kadınlar mahrum olmamalıdır. Şeriat, ilmi istisnasız bütün Müslümanlara emretmektedir." (Âyîne 28:2-3)
Dergi eğitim için bahaneleri kabul etmiyor
Dergi, kadınların eğitimde eksik kalmalarını şu ifadelerle açıklıyor: "Kadınların okuma yazmadan mahrum kalmalarının çeşitli sebepleri vardır. İlki evlerinin işleriyle meşgul olan hanımların buna ayıracak zamanlarının olmamasıdır. İkincisi mahalle mekteplerinde kız çocuklarının erkeklerle bir arada olmalarının belli bir yaştan sonra hoş görülmemesi ve çeyiz hazırlama zamanlarının geldiği gerekçesiyle okuldan alınmalarıdır. Ancak bunlar mazur görülecek sebepler değildir. Zira okuldan alınan kızlara babaları, erkek kardeşleri ya da akrabaları tarafından ders verilebilecekken, bunun yapılmaması anlaşılabilir değildir. Refah ve bolluk içinde konaklarda hizmetkârları ile yaşayan hanımların okuma yazmaya vakit ayırmamalarının da hiçbir mazereti bulunmamaktadır. Kadınlar arasında okuma yazma âdetinin olmaması ve bunun doğal kabul edilmesi neticesinde kadınlar vakitlerini gezmek ve faydasız sohbetler yapmakla geçirmektedirler. Oysaki gıybet etmek yerine bir kitap okumak ya da dinlemek insana huzur verdiği gibi faydalıdır."
Evi idare etmek için bile eğitim şart
Âyîne'ye göre eğitim almak evin iyi bir şekilde idare edilmesi hususunda da gerekli. Bir kadın, evin hem emini, hem müdiresi sayılır. Evlatlarının, hizmetkârlarının terbiyesi, evde israf ve sefahate meydan verilmemesi kadının dirayetine dayanır. Kadın kocasının muhabbetini ve teveccühünü kazanabilmek için eşinin kazancını iyi idare etmelidir. Aksi takdirde israf hem eşlerin ilişkilerini zedeler hem de evin düzeninin bozulmasına neden olur.
Dergi nazarında evlilik ve aile ilişkisi
Âyîne'de, evlilik ve karıkoca ilişkisine dair yazılar da yayımlanmış. Karı kocanın iyi geçinmesinde sorumluluk yine kadına ait. Eşine itaat etmenin kadının borcu olduğu belirtilerek, kadının kocasının meşru emir ve iradesine itaat etmesi gerektiği ifade edilmiş. Aksi hali kadınların kocalarına karşı muhabbetleri olmadığı anlamına gelir ve ayrılık kaçınılmaz olur. Bu durum erkek için de kadın için de hoş olmasa da özellikle kadın için itaatsiz ve geçimsiz olarak adının çıkması çok büyük bir felaket sayılır. İyi geçinmeye dair kaleme alınan başak yazıda eşitlikçi tutumdan da bahsedilir. Erkekler de eşlerine hürmet etmeli ve eşlerini koruması gerektiği kaydedilmiş.
"Çocuk gelinler" mevzusu o dönemin de yarası
Dergide evlilikle ilgili bir başka tavsiye de kızların küçük yaşta evlendirilmemesi üzerine. Şems Gazetesi'nden alıntı yapılan yazıda evlilik için erkeklerde uygun dönemin 24-42, kadınlarda 18-35 yaş arası olduğu belirtiliyor. Aklen ve naklen çirkin olarak tanımlanan genç kızların küçük yaşta evlendirilmesinin sakıncalarına değinilmiş. Vücutları gelişme çağında olduğu için yaşı küçük kızların hamile kalması annenin ve bebeğin sağlığı tehlikeye düşeceği gibi annelik, ev idaresi ve kocasının mizacına göre hareket etme vazifelerini yerine getirmesi güç olacağı vurgulanmış.
Bir asırdan fazla biz zamandan evvel, derginin içerisinde kaleme alınmış bu görüşlerle karşılaştığımızda, aslında derginin günümüze de ayna tuttuğunu görmek epey şaşırtıcı. Burada düşünülmesi gereken şey; zaman tekrardan mı ibaret yoksa kadınların toplumsal rolü hiç mi değişmedi?
DERGİNİN BİR DİĞER ODAĞI ÇOCUKLAR
Çocuklara yönelik yazılarında da eğitici ve öğretici bir üslup kullanan Âyîne, çocukları güzel ahlâk sahibi olmaya, tahsil görmeye, çok çalışmaya ve faydasız uğraşlardan uzak durmaya teşvik etmeyi amaçlamış.
İlk sayısında yer alan "Çocuk" başlıklı makalesinde çocuğun tanımı yapılarak, çocukluk dönemleri ile ilgili bilgi verilmiş. Çocukluğu masumiyet dönemi, ayırt etme dönemi ve buluğa erme dönemi olarak üç döneme ayırıp her dönemin özellikleri anlatılmış, "çocuk kısmının ahval-i atiyyesineâgûş-u mâder mebde' ve numune olagelmiştir" ifadesiyle çocuğun terbiyesinin doğduğu andan itibaren başladığı, iyiye ve güzele tabiatını alıştırmanın özellikle annelerinin sorumluluğu olduğu belirtilmiş.
Çocuğun küçük yaşta meslek seçimi
Dergide çocuk ve eğitim için ayrılann kısımda meslek seçimi ve ona göre yetiştirilmesi üzerinde yazılan metinler dikkat çekiyor. "Tahsil herkes için zaruri olup, az veya çok bilinmesi ve çocuk hangi mesleğe yönelecekse ona göre bir ilmi öğrenmeli ve hangi mesleği seçerse seçsin hiç olmazsa dinin farzlarını bilmelidir. Güzel yazı yazmak çocuklar için gereklidir. Çiftçi ve tüccar çocuklarının okunacak derecede yazı yazması yeterli olup, zamanlarını ziraatın ve ticaretin inceliklerini öğrenmeye ayırmalıdırlar. Ancak hocalık ve diğer kalemiye işleri için güzel yazı yazması gereklidir. Ebeveynlerin çocuklara ağır yük taşıttırarak ellerinin nasır olmamasına ve çocukların yazı örneklerine bakarak alıştırma yapmalarına dikkat etmeleri gerekir. Ayrıca çocuklar zaman zaman teşvik edilir ve ödüllendirilirse oyun ve eğlence gibi faydasız uğraşlardan nefret ederek güzel yazıya meylederler ve kendi istikballeri için iyi bir meziyete sahip olurlar."
Çocuklar için matematik soruları
Âyîne'de çocuklara yönelik matematik soruları da yayımlanmış. İlki derginin dördüncü sayısında çıkan "Sualler", Selanik Rüştiye Mektebi Muallim-i Evveli Süleyman Efendi'nin matematik ilminin önemini anlatan yazısı ve hazırladığı suallerle başlıyor. Bu suallerin cevaplarını gönderen çocuklara derginin bir nüshasının bedava verileceği ilân edilmiş. Derginin dördüncü, altıncı, on ikinci, on dördüncü ve on altıncı sayılarında yayımlanan suallere, çeşitli okullarda okuyan kız ve erkek öğrencilerin gönderdiği cevaplar beşinci, sekizinci, on üçüncü, on beşinci ve on yedinci sayılarda yayımlanmıştır.
Eğitim amaçlı çocuk hikâyeleri
Çocuklara yönelik nasihatler ve ikazlar içeren yazıların yanı sıra çocuklara bazı değerlerin kazandırılması maksadıyla hikâyelerden de yararlanılmış. Sıbyana Mahsus Hikâyât-ı Müntahabe başlığı ile Hassa Ordû-yi Hümâyûnuna mensup Erkân-ı Harb Zâbitânından ve dönemin kalem erbâblarından Kolağası Refet Efendi'nin yazmış olduğu risale Âyîne'de tefrika şeklinde yayımlanmıştı. Derginin 7'nci sayısıyla başlayan hikâyeler 25'inci sayıya kadar devam etmiş ve 19 hikâye yayımlanmış.
Hikâyelerin kahramanları çoğunlukla hayvanlardan ve bitkilerden oluşuyor. Bazı hikâyelerde ise debbağ, kör hatun gibi karakterler de mevcut. Hikâyelerde, önce karakterler tanıtılıyor. Verilen bilgilerin ardından yer alan hikâyenin devamında ise Hisse başlığı altında çocukların çıkarması gereken dersler ve çocuklara yönelik nasihatler yer alıyor.
Hikâyeler vasıtasıyla çocuklara arkadaşını dikkatli seçmek, olur olmaz işe karışıp zor durumda kalmamak, bir işe kalkışmadan evvel sonunu düşünüp ona göre davranmak, kötülüğe iyilikle cevap vermek, dış görünüşe aldanmamak ve kendini iyi yetiştirmek, her insanın sözüne kanmamak, kötülerle muhatap olmamak, rahat bir hayat sürmek için küçükken çalışmak, bugünün işini yarına bırakmamak, tedbiri elden bırakmamak, insanlarla iyi geçinmek, zor durumlardan kurtulabilmek için hüner sahibi olmak, kanaatkâr olmak, ana baba nasihati dinlemek, büyüklerin sözlerine uymak, tahsil hariç diğer konularda kendinden aşağıdakilere bakarak şükretmek, saygı görmek için bilgili olmak, hırsızlık yapmamak, kibirli olmamak fikirleri aşılanmaya çalışılmış.
DERGİNİN TİTİZ MESELESİ
Âyîne'nin güzel ahlâk ve iyi terbiye konuları üzerinde titizlikte durduğu görülüyor. Kaleme alınan makalelerde sakınılması gereken kötü huylar, alışkanlıklar tek tek ele alınmış, insanın kendisine ve çevresine vereceği zararlar örneklerle anlatılarak nasihatlerde bulunulmuş.
Ele alınan kötü huyların ilki su-i karin'dir. "Şerir adamın şer ve zararı bir mahalleyi ifsad eder" sözünden hareketle kötü ahlâklı insanlardan uzak durulması vurgulanıyor. İnsanları birbirine düşüren müzevirlik ve zamanı geldiğinde utandırmak için insanların kusurunu arayıp soran ayıpçılık sadece insanlar arasında değil, Allah katında da hoş görülmeyen huylardan. Haset ise, başka insanların sahip olduklarının hesabını tutarak ve onların nail olduğu nimetlerin yitip gitmesini temenni ederek ömrünü heba etmektir.
Dergi, taklitçiliği iyi ve kötü olarak ikiye ayırıyor. "Taklitçiliğin kötüsü adet ve tavır olarak başka birine benzemektir." Taklitçiliğin tanımını yaparken kadınların giyim tarzını ve gündelik hayatta değişen alışkanlıklarını eleştiren Âyîne, Frenk kadınlarına benzer şekilde giyinmenin çok fazla masrafa neden olduğunun da altını çiziyor. Bu durumun çocuk eğitimini de olumsuz etkileyeceğini, ister kız ister erkek olsun ailesinden görerek buna alışacaklarına ve yetişkin olduklarında da bundan vazgeçemeyeceklerine dikkat çekerek, ana babaya "..imdi taklit edilecek ise bari güzel ve makbul şeyleri, insaniyetçe müstahsin olan güzel huyları, güzel hareketleri taklit etmelidirler ki evlat dahi terbiyeli olsun" diye sesleniyor.
Eleştirilen bir diğer huy olan sefâhatın sadece müsriflik açısından değerlendirildiği belirtilmiş. İtikadı zayıf olan insanlarda görülen falcılık ve fal baktırmak, insanı her türlü çirkin eyleme sevk ettiren inatçılık, "Herkesin âlemde bin ma-fevki bin ma-dunu vardır" sözüyle eleştirilen kibir, bir toplumu bile mahvedebilen nifak, intihara sürükleyecek kadar tehlikeli bir hal olan evham, cehaletle bağdaştırılan mâ-lâ-ya'nî, edilenden ziyade edene zararı olan ihanet, eleştirilen huylar arasında…
Sert üslup cahilliğin üzerine
Âyîne'nin bahsettiği bütün kötü huylar içinde en sert üslubu iyi kötüyü bilmemek ve anlamamak olarak tanımladığı cahillik konusunda gösterdiği görülüyor. "Bir çocuğun kendi haline bırakılmayarak okutulması ana babasına farzdır. Eğer ana babasının yokluğundan ya da onların tembelliğinden dolayı çocuk tahsil görmezse, bunu mazeret olarak görmemeli büyüdüğünde kendini yetiştirmelidir."
Âyîne'nin eğlenme konusunda da muhafazakâr tavrını sürdürdüğü görülür. Sürekli çalışmanın zihni ağırlaştıracağı, bedeni zafiyete düşüreceğini belirtilse de, eğlenmek için vaktin seyir veya eğlence yerlerinde harcanmaması, faydası dokunacak -zorda olanlara yardım etmek, fakir kızlara çeyiz yapmak- işlerle ilgilenmesini tavsiye eder.
DERGİNİN İADE-i ZİYARETİ MEKTUPLAR
İkinci sayıdan itibaren bazı sayılarda bir, bazılarında ise iki tane olmak üzere yirmi mektuba yer verilmiş. Mektupların çoğunda bir hanım veya bir zat tarafından gibi ifadelerin kullanıldığı görülür, içeriğinde Âyîne'de bahsedilen konulara dair yorumlar, muhtelif konulara dair bilgiler ve eleştiriler bulunur. Bazı mektupların sonunda Âyîne'nin yorumu yer alır.
Kadınların eğitimi hakkında bir mektup
Kadınların eğitimine dair en sert üsluba sahip mektup derginin 38'inci sayısında yayımlanmış. Mektubu gönderen hanım okuyucu, hemcinslerinin mutluluğu mücevher ve elbiselerde aramalarını, eşlerine kendilerini böyle beğendirmeye çalışmalarını eleştirerek asıl ilim ve edeple, güzel ahlâk sahibi olmakla güzelleşileceğini belirtir ve hanımlara şöyle seslenir;
"Ey dünya hiç bir vakitte birimizin hatırından çıkarmak istemediğimiz ahiret saâdet-i mâddiye mâneviyyesinden mahrûmiyyetlerine kendileri sebebiyet veren- hanımefendiler (saçı uzun aklı kısa) kelâm-ı hakaret-âmîzi altında ne vakte kadar ezilip gideceğiz yoksa bu söz bizim ile-l-ebet elkab-ı mahsûsemiz mi olacak?...Çocuklarımıza daha beşikte ninnilerle uyusun da büyüsün hoca olsun derken ya biz bu şereften bu saâdetten niçin mahrum olalım. Yoksa idrakten mi kalmışızdır yoksa aklımız havsalamız ilim öğrenmeye mütehammil değil midir diyecekseniz? Eğer aklımız ilme mütehammil olmamış olsa idi biz de erkeklerle her bir emir ü nehyde bir tutulmaz idik. Karılığımız hasebiyle hangi emirden affolunmuşuzdur. Dine ve sâir bir ilme müteallik meselelerden bir şeyi işittiğimiz halde böyle ince uzun şeylere aklımız ermez diye izhâr-ı hayret edişimiz sahihen aklımızın ermediğinden değil meseleler üzerine hiç akıl dönüştüremediğimizden olduğuna kanmayız. ….Eğer tevaggul eder yani uğraşırsak aklımız yatar biz de âlime oluruz. Haydi, âlime kadar değil bize lazım olacak kadar öğrenelim."
Âyîne'de yer verilen çeşitli adetlerin, alışkanlıkların ve havadislerin aktarıldığı okuyucu mektupları, aynı zamanda dönemin gündelik hayatına dair bilgi vermesi açısından önem arz eder. Ayrıca hayvan sevgisi, çocuğu olmayan kadınların eşleri tarafından boşanarak mağduriyet yaşamaları, el işlerinin Frenk makinelerine yenik düşmesi gibi çeşitli konulara dair mektuplar da Âyîne'de mevcuttu.
DERGİNİN DİĞER PARÇALARI
Bağış kampanyası
1875'te Bosna Hersek'te baş gösteren isyanı bastırmak üzere bölgeye gönderilen Osmanlı askerleri için İstanbul'da başlatılan hediye kampanyası fikrinden hareketle Âyîne tarafından benzer bir kampanya başlatılmış ve bu derginin 3'üncü sayısında okurlarına duyurulmuştu. Hanımlardan vatan evlatlarına vatan hediyesi olarak hırka, fanila, mintan, çorap gibi eşyalar talep edilmiş, toplanılan eşyaların ilgili komisyona teslim edileceğini ve bağışta bulunanların Âyîne'de ilân edileceği belirtilmişti. Nitekim derginin çeşitli sayılarında bağışta bulunan hanımların isimleri ve neler bağışladıkları miktarlarıyla birlikte yayımlanmıştı.
Dünyadan olaylar, devletin tarihi
Âyîne'de ayrıca birkaç sayıda Şuûnât başlığı altında Selanik'ten ve dünyadan çeşitli haberlere, Ufak Tefek başlığı ile genel de çeşitli öykülere, hikmetli sözlere, nasihatlere ve Sabah Gazetesi'nden alıntı yazılara yer verilmiştir.
Derginin 19'uncu sayısında ise kadınların tarih öğrenebileceği bir okul veya anlayabilecekleri şekilde bir eser olmamasından ötürü kadınlara tarihi anlatmanın gerekli olduğuna karar verildiği açıklanmıştı. 9'uncu sayıda devam eden tarih yazı dizisi, insanların yeryüzünde yayılışlarından başlayarak I. Beyazid'in tahta çıkışına kadar devam etmişti.
(Muhadderât ve Etfâle Mahsus Bir Osmanlı Dergisi: Âyîne, Hatice Akın Zorba)