Filistin’in kalbi Kudüs İngiltere'den 'özür' bekliyor
İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour’un yüz yıl önce bugün yayınladığı bir bildiriyle Yahudilere üzerinde bir “vatan” kurulmasını öngördüğü Filistin topraklarının kalbi sayılan Kudüs’te yaşayan Filistinliler, İngiltere’den tarihi “hatasını” telafi edecek “fiili” bir özür bekliyor.
Balfour Deklarasyonu'nun 100. yılı münasebetiyle İsrail işgali altındaki Doğu Kudüs'ün can damarı sayılan Salahaddin Caddesi'ndeki Filistinliler görüşlerini paylaştı.
İşgalin kendisini en çok hissettirdiği, ciddi boyutlara ulaşan Yahudileştirme politikalarına maruz kalan, Filistin'in işgal altındaki başkenti olan Doğu Kudüs, Balfour Deklarasyonu'nun 100. yılında İsrail'in, Filistinlilerin yaşadıkları mahallelerinden koparılması planıyla karşı karşıya.
Adını Kudüs'ü Haçlılardan kurtaran büyük komutan Salahaddin Eyyubi'den alan Salahaddin Caddesi'nde açıklamalarda bulunan Filistinliler, İngiltere'ye Filistinlilerin yaşadıkları acıları bir nebze olsun dindirecek "fiili" olarak özür dileme çağrısı yaptı.
Salahaddin Caddesi'nin uzandığı Kudüs'ün eski şehrinin önemli kapılarından olan Sahire Kapısı'nda konuşan 60 yaşındaki Kudüslü Leyla Fahuri, "Öncelikle biz Balfour Deklarasyonu'ndan söz ettiğimizde ondan 'uğursuz vaat' diye bahsederiz. Sömürge devleti olan İngiltere, kendisinin olmayan topraklarımızı Yahudilere verdi." dedi.
BİZDEN ÖZÜR DİLEMELİLER
İngiltere ve müttefiklerinin İslam'a ve Müslümanlara karşı birleştiklerini ve Yahudileri Filistin'e getirdiklerini ifade eden Fahuri, "Burası Filistin. Peygamberler diyarı, Müslümanlara vadedilen topraklar, mahşer ve menşer alanıdır burası. Bu diyar hiçbir zaman İsrail'in olmadı. Ancak maalesef topraklarımızı kendi aralarında yaptıkları anlaşmalarla İsraillilere teslim ettiler. Şimdi bizden özür dilemeliler ve İsrail'e verdiği vatanımızı geri vermeliler." ifadelerini kullandı.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'ün Silvan Mahallesi sakinlerinden Muhammed Amir de söz konusu deklarasyonu "uğursuz" olarak nitelendirerek, İngiltere'nin topraklarını gasbederek, işgalci başka bir topluma teslim ettiğini ifade etti.
İngiltere'nin Filistin toprakları üzerinde yaşayanları görmezden gelerek, toprak sahibi olma haklarını ellerinden aldığını belirten Amir, "İngiltere, tarihi hatasını telafi etmelidir. Sadece sözle özür dilemek yeterli olmaz. İngiltere'nin suçu çok daha büyük. Milyonlarca insanın zorunlu göçe maruz bırakılmasına sebep olmuştur. Bütün bu suçları telafi edecek bir özür dilemeli yoksa sözlü özür yeterli değildir." dedi.
"BİZ KARARLILIKLA DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
İsrail'in Doğu Kudüs'ü işgaline şahitlik eden 65 yaşındaki Hani Muhammed Hüseyin ise, Filistinlilerin artık bir kez daha şartlar ne olursa olsun, hayatın bütün zorluklarına rağmen yaşadıkları yerleri asla terk etmeyeceklerini vurguladı.
Üç defa "Biz kararlılıkla direnmeye devam edeceğiz." cümlesini tekrarlayan yaşlı Filistinli Hüseyin, "Uğursuz Balfour Deklarasyonu, Yahudilerden yüksek mali meblağları almayı hedefleyen kişisel hesapların da olduğu bir vaattir. Bunun üzerine tarihin en kadim toprakları olan Filistin'i onlara peşkeş çektiler. İngiltere, tarihte de halde de bir sömürge devletidir. Halkların mukadderatıyla oynayan İngiltere, sözde Büyük Britanya, bugün Balfour'u kutlayacakmış ancak bize ise hasret ve acıyı miras bıraktı." şeklinde konuştu.
Bir başka Kudüslü Abdullah el-Kisvani ise, "Geçen yüz yıl boyunca Filistinlilerin büyük acılar yaşamasına neden olan bu uğursuz deklarasyon, modern tarihe Filistin halkının hakları aleyhine büyük bir katliam olarak geçmiştir." dedi.
Filistinli Kisvani, insanlık vicdanının Filistin halkının yaşadıkları karşısında suskun kaldığını belirterek, "İnsanlık vicdanı, özellikle Filistin içinde ve dışında bulunan Filistin mülteci kamplarında yaşanan acılar karşısında suskun kalmıştır. Bu halk haklarını elde ederek kendi kaderini belirlemeli ve devletini kurmalıdır. Bu münasebetle dünyanın özgür halklarına, İngiltere'yi Balfour'u telafi edecek kararlara zorlaması için Filistin halkının yanında durma çağrısı yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
Mescid-i Aksa'nın da içinde bulunduğu işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir sakinlerinden olan Muhammed Abdullatif de Sahire Kapısı'nda yaptığı açıklamada, "Başta Kudüs olmak üzere Filistin'i payimal eden bu uğursuz vaadin acılarını o günden bugüne hâlâ yaşıyoruz." dedi.
Abdullatif, Filistin halkının 4 bin yıldan fazladır bu topraklarda yaşadığını belirterek, "Biz bu toprakları ve bu topraklara olan sevgimizi atalarımızdan miras aldık. İngiltere, bu toprakların bir zerresine dahi sahip değilken kalkıp buraları başkasına vermiştir. Ancak bugün İngiltere'den ve onun yanında duran herkesten bu hatayı telafi edecek fiili bir özür beklentisindeyiz." şeklinde konuştu.
BALFOUR DEKLARASYONU
Birleşik Krallık, 2 Kasım 1917'deki Balfour Deklarasyonu ile Filistin topraklarında bir İsrail "vatanı" oluşturulmasını öngören projeye açıktan destek veren ilk büyük devlet olmuştu.
Dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Alfred Balfour, bu desteği siyonist kampanyanın önemli figürlerinden Lord Walter Rothschild'e yazdığı mektupla ilan etmişti. Deklarasyon, İsrail devletinin kurulmasına giden süreçte en önemli kilometre taşı olarak görülüyor.
Tarihe "Balfour Deklarasyonu" olarak geçen 67 kelimelik mektupta Filistin topraklarında İsrail "vatanı" oluşturulmasına verilen desteğin yanında bölgede mevcut halkın haklarına zarar gelmemesinin sağlanacağı da vadediliyordu.