Şems Suresi bize neyi hatırlatıyor?
Kur'ân-ı Kerim'in 91. suresi, insanların en çok sıkıntı çekecekleri nefis ve nefsin isteklerden nasıl uzak durulması gerektiğini ve bunun önemini anlattığı bir suredir. Önce evrendeki olaylarla gece ve gündüze, karanlık ve aydınlığın oluşmasına, gökyüzünü nasıl yükselttiğine ve yer küresinin yuvarlaklığına işaret ve kasem ettikten sonra nefsin kötülük ve iyiliğe meyyal olduğunu bizlere hatırlatmakla bu surenin insan hayatında oynadığı rolü ve hayatı nasıl etkilediğini bildirmektedir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Güneşe ve (gün boyunca süren) parlaklık ve aydınlığına,
Kur'ân-ı Kerim, insanların evrende meydana gelen olaylara dikkat etmesini ister. Onun için Yüce Mevlâ, çok farklı gök cisimlerine ve olaylara, Güneş'e, Ay'a, geceye gündüze, yıldızlara ve olup biten her şeye, kıyameti ve dirilişi hatırlatan örnekler verip bunlara kasem etmektedir. Allah'ın bunları kasem yani yemin ederek zikretmesinin hikmeti, insanın bu olayların nasıl gerçekleştiklerini düşünmesi ve iman etmesi içindir. Allah, bu ayette Güneş'e ve özellikle de sabahleyin doğarken ve kuşluk vaktinde verdiği aydınlığa yemin ediyor. Bunun nasıl muazzam bir olay olduğuna, milyarlarca yıldan beri hiç şaşmadan her gün her mevsimde aynı saniyelerde, yaz kış farklı noktalardan doğup dünyayı aydınlattığına dikkat etmemizi ve bunun azametini düşünmemizi istiyor.
2. (Güneş battığında hemen) arkasından gelip her tarafı aydınlattığı zaman Ay'a,
Güneş battığı anda hemen ardından gözüken ve gecenin karanlığını gideren, parlak ve tatlı aydınlığıyla ortaya çıkan Ay'a yemin olsun! Mehtabın gökyüzünde oluşturduğu o güzel manzaranın insanın ruhunu nasıl okşadığını seyrederken hissetmek, insan kalbinin Ay ile olan irtibatını göstermektedir. Mehtap ruha ferahlık verir. Kalbi âdeta hoşnut eder. Bunları düşünen iman sahibi akıl ve kalpler, daha da imanla dolar. Sûrenin her bir ayeti okunduğunda insana bir manevi güç verir. Etrafı nurlandırıp aydınlatan Ay!
3. (Güneş'i açığa çıkartıp) ona parlaklık verdiği zaman gündüze,
4. Onu örtüp kapladığı/karanlığa bürüdüğü zaman geceye,
Gece ve gündüze yapılan yeminler, bunların insan hayatındaki etkisinin düşünülmesi içindir. Güneş doğduğunda insana bir huzur, ferahlık ve mutluluk gelir. Günün parlak aydınlığı ve Güneş'in verdiği tatlılıkla insan ruhu arasında bir irtibat çizgisi olduğu, anında hissedilir. Kasvetli ve bulutlu anların da insana bir an bir bedbinlik verdiği de hissedilir. Gündüz, insanın çalışma didinme ve rızkını elde etme zamanıdır. Helal ve harama dikkat eden müminler, bu çalışma zamanı boyunca Allah'ın razı olacağı şekilde davranır dürüst bir ticaret ve kaliteli iş yapma hususunda en iyi gayretleri sarf ederler. Gece ise gün boyunca çalışıp yorulan insan rahat eder, uyur. Bu da Allah'ın insana bir nimeti ve lütfudur. Küçük bir ölüm gibi olan uykuya dalıp dinlenir, günün yorgunluğunu üzerinden atar. Karanlıkta daha rahat uyur. Gündüz uykusu ile gece uykusunun bedene verdiği zevk ve rahatlık çok farklıdır. Onun için Allah hem gündüze hem geceye kasem ederek insana bahşettiği nimetlerin düşünülmesini ister.
5. Gökyüzüne ve onu bina edene,
6. Yere ve onu yuvarlayıp döşeyene,
Güneş, Ay, gece ve gündüzden sonra gökyüzüne ve yere yemin eden Rabbimiz, buralara da dikkat ederek ve olanları düşünerek imanımızın kuvvetlenmesini ister. Gökyüzüne baktığımız zaman milyonlarca yıldızın gök kubbesine yayıldığını fakat bu yayılışın rastgele olmadığını, her birisinin büyük ve muazzam bir sistemle kendi yörüngesinde seyrederek fevkalade bir manzara oluşturduğunu görmekteyiz. İnsan, bu manzaraya dönüp baktığında da ilmin bugün geldiği düzeye rağmen bu konuda ortaya koyabildiği ciddi bir bilgisinin mevcut olmadığını görür. Gökte bulunan yıldız ve gezegenlerin Dünya'ya en yakın olanları Ay ve Merih olmasına rağmen hâlâ bu iki gezegen hakkında somut bir bilgiye ulaşılmamıştır. Bu muazzam binayı yapan Yüce Allah'ın kudretine hayran olup güçlü bir iman ile iman etmekten başka bir söz söylemek de yersizdir. Bunların yorumlarını yapmadan olduğu gibi iman ediyoruz demek daha isabetli olur. Yere ve onu yayana, yuvarlak olduğu hâlde üzerinde durduğumuzda dümdüz gibi hissedilen yeryüzünün bu şeklini veren Allah'a hamdolsun diyor ve Onun sonsuz kudretine iman ediyoruz. İnsanların yerküresini daha iyi kullanmaları, yerin toprağından daha güzel bir şekilde yararlanmaları için yuvarlaklığını hissettirmeden dönmesi ve bu kadar hızla döndüğü hâlde insanların bunun farkında bile olmamaları bir mucize değil midir? Suyunu içinden çıkarıp otlakları sulaması, bütün meyve ve sebzelerin yetişmesini sağlaması yeryüzüne biçilen görevlerden olup Allah'ın kudretinin bir başka yansımasıdır.
7. Her bir nefse ve onu düzenleyene,
8. Sonra da ona hem kötülüğü hem de takvayı (her konuda doğru ve mükemmel davranışları) ilham edene yemin olsun.
İnsanın hâlet-i ruhiyesini/bütün psikolojik durumlarını, isteklerini, zevk ve nefretlerini; korku, sevinç ve ümitlerini yaratan Allah'tır. Allah, insanın nefsini yaratmış, maddi manevi özelliklerle şekillendirip ona irade verip kendi seçimini kendisinin yapmasını istemiştir. İnsana doğruyu ve yanlışı, iyiliği ve kötülüğü öğreten hükümler indirmiş ve yol ayırımına getirip kendi iradesiyle baş başa bırakmıştır. İster iyiliği seçer ister fıskı, fücuru ve bütün kötü yolları seçer; o nefis sahibine kalmış bir tercihtir. İnsanoğlu ahlaki bakımdan iki yönlü yaratılmıştır. İyiliğe giden yola girerse kurtulur ve cenneti hak eder ama kendi isteğiyle kötü yollara saplanıp yanlışlıklara yönelirse de kendi tercihi olarak cehenneme giden yola girmiş, kötülüğü tercih etmiştir. Bu yolları gösteren yüce Mevlâya şükürler olsun. İnsana düşen de bu iyilik yollarını seçip hakkı tercih ederek yaşamasıdır. Bu da insanın nefsini, iç dünyasını arındırmasıyla kavuşabileceği bir kurtuluş yoludur.
9. Onu (nefsini kötülüklerden ve manevi kirlerden) temizleyen kurtuluşa ermiştir.
10. Onu (nefsini günahlarla kirletip karanlıklarla) örten kimse de kesinlikle zararın en kötüsüne uğramıştır.
Her insan, kendi seçimi ile kötü yollardan uzak durup güzelliğin her türlüsünü tercih ederse kendisini kirlerden, günahlardan temizleyen yolu ve kurtuluşu seçmiş olur. Kim de kötü yola girer, kötü dostlar edinir, günahlarla kendisini kirletirse o da kendi seçimi ve tercihi ile yanlış yolu seçmiş ve kendisine en büyük zararı vermiştir. Böylesi kimselerin sonu hüsran ve cehennemdir.
11. Semûd kavmi azgınlıkları nedeni ile (Peygamberleri Sâlih'i) yalanladı.
12. Onların en azgınları (deveyi öldürmek üzere) kalkıp ileri atıldığında,
13. Allah'ın Rasûlü (Sâlih) onlara şöyle demişti: "Allah'ın devesin(i kesmek)den ve su içmesin(i engellemek)ten sakının!"
14. Fakat (bütün bunlara rağmen) onlar (bu öğütleri dinlemeyip) Peygamberi yalanladılar, sonra da deveyi (ayaklarını keserek) yere yıkıp öldürdüler. Bunun üzerine Rableri, günahlarından dolayı onlara şiddetli bir azap gönderip her tarafı dümdüz edip hepsini yerle bir etti (onlardan kurtulan olmadı).
Kur'ân, kendisine özgü bir yöntem ve üslupla birçok hükmü ve öğüdü verdikten sonra daha önceleri gelip geçmiş olan toplumlardan ve onların yaşadıklarından örnekler getirip tarihten ve geçmiş toplumların hayatlarından ibret alınmasını ister. Semûd kavmi, Allah'ın elçisi Sâlih'e (as) isyan ederek kendilerine yaptığı çağrı ve öğütlere kulak asmayıp mucize bir olay olan deveyi öldürüp helâk olmaya razı oldular. İşte bu örnekler insanların iman etmeleri için verilen örneklerdir. Allah'ın sonsuz merhameti gereği olarak imana sürekli çağrılar yapılmaktadır. Artık iman edenler kurtuluşa ereceklerdir.
15. Allah bu (azabın) sonucundan korkacak (ve kimseye hesap verecek) değildir.
Onların hiçbiri, başlarına gelecek felaketin korkusunu hissetmiyor, Allah'a isyan etmeye ve Allah'ın hükümlerine karşı tavır takınmaya devam ediyorlar. Allahu Teâlâ, bu inkarcıları cezalandıracağı zaman hiç kimse bu cezaya engel olamaz. Ceza verirken de kendi yarattığı kullarına ceza vereceği için kimse Onu (hâşâ) sorgulayamaz.
Prof. Dr. Ahmet AĞIRAKÇA
Kaynak: Ahmet AĞIRAKÇA, Vahyin Gölgesinde, Güncel Tefsir, Duruş Yayınları, İstanbul 2023, III, 534-537
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Hz. Peygamber’in tıbba bakışı (13.03.2024)
- İlimler Tarihine Giriş (01.03.2024)
- İslâm medeniyetinin özellikleri (14.02.2024)
- Tarihin Yazımında İslami Terminoloji Kullanımı (27.01.2024)
- Tarihe bakış ve tarih yazımında yöntem (20.01.2024)
- İslam Medeniyetinde belli başlı unsurlar ve öne çıkan şahsiyetler (10.01.2024)
- Tarihin oluşmasında özgür iradenin etkisi (II) (27.09.2019)
- Tarihin oluşmasında özgür iradenin etkisi (ı) (13.06.2019)