İsmail Güleç

Her şey okulda öğretilemez

Günümüzde okula yapabileceğinden çok daha fazla yük bindiriliyor. Okul, hem bilgi hem görgü hem ahlak hem davranış hem hikmet hasılı hayata dair her şeyi okuldan bekliyoruz. Acaba bu mümkün müdür?

Bence mümkün değil, okul çok önemli ama tek başına yetmez. Aile, mahalle, iş yerleri ve burada ismini sayamadığım birçok mahfil vardı ve buralarda halk için yazılan kitaplar kıraat edilir, bilgi aktarımının yanı sıra oturmasını, kalkmasını da öğrenirdi. Kabiliyeti varsa hikmet ve irfan sahibi de olurdu ve bu irfan ancak meclislerde kazanılırdı.

Günlük hayatımızda zaman zaman öyle derin ve içli sözlerle karşılaşırız ki ilave bir söz söylemek mümkün olmaz. Yerinde ve zamanında söylenen bu tip sözlerin büyüsü ve etkisi bizi öyle kuşatır ki, artık ne bizde bir söz söylemeye mecal ne de söz söylemeye ihtiyaç kalır. Ne demek istediğimi size üç örnek ile açıklamaya çalışayım.

Üniversite yıllarında, bir sahafın yanında çırak olarak çalışıyordum. Çalıştığım dükkâna devamlı gelen, kitap alıp satarak karnını doyuran yarı meczup birisi vardı. Bu adam, aldığı kitabı asla okumadan satmayacak kadar da kitaba düşkündü. O, ben ve Ali adında Cezayirli bir doktora öğrencisi dükkânda oturmuş konuşuyorduk. Galiba dükkânda bizden başka birileri daha vardı ama onların kim olduklarını tam olarak hatırlayamıyorum. Herkes birbirine nereli olduğunu soruyordu. Özellikle Türkçe konuşan zenci bir adam gören herkes Ali'nin kim olduğunu merak ediyor ve nereli olduğunu soruyordu. Ali de Türkçesini geliştirmek için bu tür konuşmaları bir firsat görür, nereli olduğunu sorana o da sorardı. Derken sıra bir kenarda sessizce oturmuş bir yandan çayını yudumlarken öte yandan eline aldığı kitabı karıştıran bizim meczuba dönerek "Sen nerelisin?" diye sordu. Bizimki de "Nereli olursan ol, adam olmadıktan sonra!" diye karşılık verince o bahis orada bitti. Kimse bu söz üzerine söz söylemeye ne cesaret edebildi ne söyleyecek söz bulabildi.

İkinci olay, bir hemşeri derneğinin otobüs şirketleri arasındaki sorunu çözmek üzere tertip ettiği bir toplantı esnasında cereyan etti. Otobüsçülerden biri, işi suculuk olan dernek yönetim kurulu üyesine dönerek şakayla karışık "Senin tuzun kuru, nasıl olsa Allah'ın suyunu satıyorsun." dedi. Bizim sucu döndü ve "Oğlum, Allah'ın olmayan bir şey var mı?" diye cevap verdi. Çevresinde hemen her sözden sonra ettiği küfürlerle tanınan bu adamdan gelen bu cevap karşısında otuzu aşkın insanın bulunduğu sıcak ve havasız odada kısa bir sessizlik oldu. Sanırım oradaki herkes, benim gibi cevaptan çok etkilenmişti.

Sizlere anlatacağım son olaya şahit olmadım. Sadece işittim. Hemşerilerim arasında deli olarak isimlendirilen ve yüzünde doğuştan bir iz bulunan birisinin başından geçiyor bu olay. Bizimki, İstanbul'a geliyor. Hali vakti yerinde tekstilci bir akrabasının Laleli'deki dükkanına uğruyor. Bizimki kapıdan içeri girince akrabası gayri ihtiyari gülümsüyor. Bunun üzerine bizimki adama dönüyor ve "Niye gülüyorsun? Yüzüme gülüyorsan, kader utansın. Kıyafetime gülüyorsan sen utan!" diye adeta ders verir gibi muazzam bir cevap veriyor. Bunun üzerine yanına vardığı zengin akrabası lal u ebkem kesiliyor. Kısa bir şaşkınlıktan sonra kendine geliyor ve hatasını anlıyor. Dükkanında bizim deliye uygun olan elbiselerden bir güzel donatıp biraz da harçlık verdikten sonra uğurluyor. Dükkân sahibi de arif adammış. Bizimkinin cevabı ne kadar arifâne ise, berikinin yaptıkları da o kadar necîbâne.

Peki, üçü de tahsilsiz ve çevresindekilerce çok önemsenmeyen bu insanlara böyle muazzam cevaplar verdiren şey nedir? Hangi okullarda öğrenmişlerdir böyle cevap vermeyi? İlkokul mezunu bile olmayan ve çevresindekilerce zaman zaman hor görülen bu adamlar nasıl böyle hikmetli sözler söyleyebiliyorlar? Sizlerden bu soruların cevaplarını düşünmenizi istirham ediyorum. Eğer bu sorularla ilgili bir sözünüz varsa bekliyorum.

Okullarda bilgimizi artırabiliriz ama hikmeti ve irfanı almamız pek mümkün değil. Hikmet ve irfan mekteplerini ihya etmeden kurtuluş yok bize.

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.