İsmail Güleç

Dünya öküzün boynuzları üzerinde

Dünya öküz ile balığın üzerindedir, şeklinde bir hadis-i şerif olduğu söylenir. Sahih olup olmadığı tartışmalarının yanı sıra hadisin ne anlama geldiği veya nasıl anlaşılması gerektiği de tartışılmış hadisçiler arasında.

Hadisin müteşabih özellikler taşıdığı, hadiste geçen kelimelerin sözlük anlamının değil mecazi anlamlarının anlaşılması gerekli olduğunu söyleyenler bu hadisi şöyle açıklamışlar.

Cenab-ı Allah, yarattığı her nesne için bir melek görevlendirmiştir. Dünya için de iki melek görevlendirmiştir. Bunlar Sevr (öküz) ve Hut (balık) isimli meleklerdir. Burada öküz ile kastedilen Sevr meleğidir.

Bir diğer yorum şu: Peygamberimizin yaşadığı devirde insanların başlıca geçim kaynakları tarım ve avcılık idi. Öküz tarımı, ekip biçmeyi, balık ise avcılığı remzeder. Dolayısıyla dünya çiftçilik ve avcılık üzerine kuruludur.

Bu konuda yapılan son yorum da şu: Dünya felekler ve burçların yer aldığı bir sistem içindedir. Dokuz kat feleğin her biri kendi içinde on iki zaman dilimine bölünür. Her bir dilim bir burçtur ve bunlardan ikisinin adı sevr ve huttur, yani öküz ve balık. Hz. Peygamber'e sorulduğu anda dünya sevr burcunda olduğu için öyle cevap verilmiştir. Bir başka seferinde de Balık burcunda iken sorulmuştur. Dolayısıyla kastedilen içinde bulunulan zaman dilimidir.

Hangisi doğrudur, bilmem. Zaten hadis olup olmadığını tartışacak birikime de sahip değilim. Doğrusunu Allah bilir, der geçerim. Benim derdim başka. Ben size dünyanın öküzün boynuzları üzerinde olmasından ne anladığımı anlatmaya çalışacağım.

Dünya mecazen insanın içinde yaşadığı kendine has duygu, düşünce, hayal vb. hallerin bütünü ve ortak bir özelliğin veya özelliklerin hâkim olduğu çevre anlamlarında kullanılır. Öküz ise bedenen güçlü olmakla birlikte aklen o kadar güçlü olmayan, kalın kafalı, akılsız, görgüsüz, kaba kimseler için kullanılır.

İki farklı anlamı var bana göre bu sözün. Tasavvufta öküz nefsi sembolize eden hayvanlardan. Oburluğu, gücü ve kabalığı ile kişiye istediklerini yaptıran nefis. Herkesin kendisine has bir dünyası var. Bu dünyasını hayallerine ve arzularına göre yaşar. İşte kemal mertebesine gelmemiş insanın dünyası öküzün boynuzları üzerinde yani öküz mesabesinde olan nefsinin iki eli arasındadır ve ona tabi bir şekilde yaşar.

Dünya öküzün boynuzları üzerinde demenin ikinci anlamı şu: Bazı önemli işlerin ve görevlerin veya bazı önemli kurum ve kuruluşların yönetiminin başına aklı bedeni kadar güçlü olmayan kişilerin getirilmesi anlamına geliyor. Özellikle kendince bir iddiası olan, yeni bir dünya kurmak isteyen, topluma yön verecek bireyler yetiştirmek isteyen kurum ve kuruluşların başına kendisini çok akıllı bir ahmağı görünce ben, yine bir dünyayı bir öküzün boynuzları üzerine yüklemişler, diye düşünürüm. Eski inanışa göre depremler öküzün dünyayı sallaması ile olurmuş. Siz de kendine ait bir dünyası olan bir kurumu bir öküze teslim ederseniz depremi, yani kurumun sallanmasını bekleyiniz.

Peki öküz bulmada herhangi bir sıkıntı yaşanır mı? Bu soruya da Necip Fazıl cevap versin.

Yüz daha versen yüz uman yüzler bilirim,
Yokuşlara kardeş olan düzler bilirim,
Dünya öküzün üstünde derler ama,
Dünyanın üstünde nice öküzler bilirim...

Günümüzde bu konuda sıkıntı çekilmeyeceği cümlenin malumudur. Eh, öküz çok olunca az da olsa birileri bir yerlere gelebiliyor. Böylelerini Mesnevi de tarif ediyor.

Aşağılık bir adam, terzilik dâvâsına kalkışsa; pâdişah, onun önüne bir atlas kumaş atar, "Bundan geniş bir kaftan yap!" der. Bu sınamayla, yersiz dâvâya kalkışanın başında iki boynuz peyda olur, öküzlüğü anlaşılıverir... Kendini Cüneyd ve Bâyezid gösteriyorsun… Yürü be! "Ben, baltayı kilitten fark edemem ki" diyorsun ama. A düzenbaz! Kötülüğü, tembelliği, kızgınlığı ve ihtirâsı, bu sersemlikle nasıl gizleyebileceksin? / Kendini Hallâc-ı Mansûr göstermede, dostların pamuğuna ateş vurmadasın... Kendini öyle pek yol erlerinden sanma! Sen, yol kesicilerin adamısın." (III/54-55).

Hikâyedeki remizleri açıklamaya çalışayım. Terzi mürşidi, padişah Allah Tealâ, atlas kumaş insanlığı, kaftan kâmil insan, iki boynuz sahte şeyhin yalanları, foyası, öküz de şeyh taslağını sembolize eder.

Mevlâna, layık olmadığı halde hak ettiğinden büyük yerlere gelen, taşıyamayacağı iddiaların altına girenleri öküze benzetiyor. Bir öküz mesabesinde olan yalancı şeyh bir insanı kemale eriştiremeyeceği gibi hak etmediği yere gelenler de başlarında oldukları kurumlar daha ileri götüremezler.

Allah böylelerinden milletimizi muhafaza buyursun.

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.