Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Ey Rahmeti Bol Padişah! Cürmüm İle Geldim Sana!.. (HACCA MANEVİ HAZIRLIK-5)

Kıymetli okuyucum.

Hacca manevi hazırlık konusunda bugün beşinci bölümünü ele aldığımız yazımızda, sözlerimizin başında hatırlatmamız gereken önemli bir husus var. Hacca dair kaynaklara baktığımızda Sevgili Peygamberimizin (sav) neredeyse her bir mekân ve her bir zaman diliminde çok mânidar bir niyaz ile Mevlâmıza yalvardığını görüyoruz. Şunu düşünebilir ki, haccın manevi bereketinden istifade etmenin en güzel ve sağlam yolu, kişinin dilinde bu duaların, kalbinde de bu duaların oluşturduğu hissiyatın mevcut olmasıdır. Bunu başarabilen her bir hacı adayı için, yaşadığı günler, saatler ve anlar; tarifi imkânsız güzellikte hatıralar olarak nakşolunacaktır hafızasına… Şimdi geliniz, hacc yolculuğumuza kaldığımız yerden devam edelim; hangi duayı niçin, ne zaman ve nasıl okumamız gerektiği hususunda manevi hazırlığımızı ele alalım.

Peygamberler Yurdu Mekke'ye girerken…

Uzaktan Mekke görünmeye başladığında "Şehirlerin Ana'sı" Ummul-Kurâ'ya girerken Telbiye'ye (Lebbeyk Duası) bir süreliğine ara verip Mekke'ye girişte yapılacak mânidar duanın vakti gelmiştir:

"Allah'ım! Davetine uyarak geldim. Bu Mekke şehrinde huzur içinde ikamet ve ibadet etmemi, maddî ve manevî güzel nimetlerle rızıklanmamı nasip eyle. Allah'ım! Uzak beldelerden pek çok günah ve kötü amellerle geldim. Beni affınla ve merhametinle karşılamanı diliyorum..."

Hacı adayı, bilir ki, bir zamanlar, Hz. İbrahim ve her biri teslimiyet destanını yazan Hz. Hacer ve Hz. İsmail'in yaşadığı beldededir şimdi… Mukaddes yolculuğun bahtiyar yolcusu, canından aziz bildiği Peygamberimizin (sav) dünyamızı teşrif ettiği şehre girmek üzeredir. Bembeyaz ihramıyla bu kutlu misafir, Alemlerin Rabbi'nin Sarayı'na, Harem-i Şerif'e adımını atmak üzeredir şimdi…

Kâbe'nin ilk görüldüğü an…

Ve işte hasretle beklenen ân!... Yapılacak bütün duaların kabul olunacağı, Kâbe'nin ilk görüldüğü an!... Gözlerin sevinç gözyaşlarıyla dolduğu, duaların dudaklardan kıpır kıpır döküldüğü an!… İşte kısacık ama çok anlamlı bir dua:

"Allah'ım! Bundan sonra yapacağım bütün duaları, bu an hürmetine kabul eyle Ya Rabbi…"

Ardından, Sevgili Peygamberimizin (sav) Kâbe'yi gördüğünde yaptığı şu mânidar yakarış:

"Ey Kâbe'nin Rabbi olan Allah'ım! Kâbe'nin hürmet ve azametini artır. Ona hürmet ve tazimde bulunan kullarının da Senin katındaki şerefini, mertebesini ve güzel amellerini ziyade kıl. Allah'ım! Sen Selâm'sın, selâmet ve huzur ancak Sendendir. Bizi de selâmete erdir ve selâmet diyarı olan cennetine girmeyi nasip eyle."

Dakikalarca seyredilmeye doyulamayacak bir güzellik taşır Kâbe-i Muazzama… Meleklerin Arş-ı A'lâ'da tavaf ettikleri Beytül-Ma'mûr'un, yeryüzündeki izdüşümündedir Beytullah… Baba-oğul iki peygamberin, alın terleriyle duvarlarını ördükleri, Sevgili Peygamberimizin (sav) asırlar sonra mübarek elleriyle Hacerül-Esved'i köşesine yerleştirdiği Kâbe-i Muazzama…

İşte böylesine değerli Beytullah'ı, Nebiyy-i Muhterem (sav) Efendimiz yedi kez tavaf etmiş… Her bir dönüşüne "şavt" denilen tavafın duaları da son derece etkileyici, bir o kadar da mana yüklü…

Tavaftaki yakarışlar…

Tavafa niyet edip Hacerül-Esved'i "Bismillahi Allahü Ekber" diyerek selamlayan mümin, ummandaki damla misali karışır o kulluk seline… Döner, döner… Dilindeyse her biri Peygamberimizden (sav) bizlere en değerli hatıra olarak kalan niyazlarla, yakarışlarla…

"Şanı yüce olan Allah'ım! Seni tesbih ederim. Her türlü hamd, Sana mahsustur. Senden başka ilah yok. Azamet sahibi Senden başka güç ve kuvvet sahibi yoktur.

Allah'ım! Sana, iman ederek, kitabını tasdik ederek, ahdini tutarak, Senin elçin Hz. Muhammed (s.a.v.)'in sünnetine uyarak geldim. Bu harem, Senin Haremindir. Bu kullar, senin kulundur. Ben de senin kulunum. Allah'ım! Bize imanı sevdir, onu kalbimize nakşet. Bize, küfrü, günahı ve isyanı kötü göster. Bizi hidayete erenlerden eyle. Allah'ım! Beni, kullarını yeniden dirilteceğin günün azabından koru. Beni, cennetine hesaba çekilmeden girenlerden eyle.

Allah'ım! Beni, arşının gölgesinden başka hiçbir gölgenin olmadığı ve Senden başka hiçbir şeyin bâki olmadığı mahşer gününde, arşının gölgesinde gölgelendir. Beni, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Kevser havuzundan içerek -bir daha hiç susamayacak şekilde- suya kandır. Allah'ım! Ben Senden cenneti, Cennet nimetlerini ve beni Cennete yaklaştıracak söz, fiil veya amelleri istiyorum.

Allah'ım! Helal olan nimetlerinle bana bolluk verip haramından sakındır. Ey mağfireti bol olan Allah'ım! Sana itaat etmeyi nasib eyle ve Sana isyan etmekten beni koru. Senin lütfuna kavuşarak Senden başkasına muhtaç olmaktan beni kurtar. Ey Rabbimiz! Bize dünyada da ahirette de güzellikler ver; ve bizi Cehennem azabından koru. Bizi sevgili ve salih kullarınla birlikle cennetine al. Ey Âlemlerin Rabbi! Aziz ve çok bağışlayıcı olan Allah'ım!"

Bu yakarışlarla yedi kez dönüp duran mümin, adeta ısrarla ve içtenlikle ev sahibinden ikram ve ihsan bekleyen bir dilenci misali, Allah Teâlâ'dan affını, bağışlamasını, dünya ve ahiret mutluluğunu ister durur…

Tavaf bitmiştir. Şimdi iki rek'atlik Tavaf Namazıyla secdeye kapanma vakti. Allah Teâlâ'ya en yakın olunan anlarda… Namaz sonrasındaki dua ise tavaf duaları kadar mânidar…

"Ey Kâbe'nin Rabbi olan Allah'ım! Sana muhtaç bir kulun olarak kapına geldim ve eşiğine baş koydum. Senin Yüce Zâtının önünde zelil ve bitkin hâlde, affını ve merhametini istiyor, azabından korktuğumu Sana arz ediyorum. Ey ihsanı sonsuz olan Allah'ım! Bize dünya ve ahirette hayırlar ve güzellikler ihsan eyle. Allah'ım! Üzerimden günah yüklerini almanı, işlerimi düzene koymanı, kalbimden kötülük lekelerini silmeni, kabrimi nurlandırmanı, hatalarımı bağışlamanı ve Cennet'teki yüce makam ve mevkileri istiyorum. Lütfunla ihsan eyle Yâ Rabbi!

Allah'ım! Gizli ve açıktan yaptığım her şeyi sen biliyorsun. Günahkâr hâlimi Sana arz ediyorum. Günahlarımı bağışla Allah'ım. Benim neye muhtaç olduğumu ve duygularımı Sen benden daha iyi bilirsin. Beni huzurundan eli boş çevirme Yâ Rabbi!

Allah'ım! Senden imanı bütün hücrelerine sindirmiş bir kalp istiyorum. Başıma gelen her şeyin, Senin Yüce Zâtına malûm ve kaderimde var olduğu inancıyla yaşamayı bana nasip eyle.

Allah'ım! Şu yüce makamda affedilmemiş bir günahımı bırakma. Beni her türlü gam, keder ve sıkıntılardan kurtar. İşlerimi kolay, günlümü ferah, kalbimi nurlu ve her işimin sonunu hayırlı eyle. Allah'ım! Dünya ve ahiret hayatımdaki her şeyim, Senin tasarrufundadır. Bana müslüman olarak yaşamayı, müslüman olarak ölmeyi ve müslüman olarak dirilmeyi nasip eyle. Beni kötü insanlardan uzak kıl ve salih kullarının arasına al Yâ Rabbi!... Âmin."

Ardından, ayağa kalkılır ve Sevgili Peygamberimizin yaptığı gibi zemzemler içilir. Kâbe'ye hürmeten ayakta ve ardından şu niyazla:

"Allah'ım! Senden faydalı ilimler, bol rızıklar ve bütün dertlerime ve hastalıklarıma şifalar vermeni diliyorum."

Sa'y etmek, çabalamak Hz. Hacer misali…

Şimdi, susuzluktan dudağı çatlayan yavrusuna bir yudum su bulabilmek için Safa ve Merve adlı iki tepe arasında yedi kez koşan, yorulunca yürüyen, ter döken, çaba sarf eden Hz. Hacer'i hatırlatan "Sa'y" vaktidir. Sa'y yaparken hacı adayı şunu düşünür: Nasıl ki, Hz. Hacer'in sa'yini, çabasını ve gayretini Allah zayi etmeyip İsmail'in ayaklarının altından ona Zemzem'i lutfettiyse, benim de döktüğüm bu terler, elbette günahlarımın affına ve dualarımın kabulüne vesile olacaktır!

Bu hissiyat ile dilinde tesbihler, zikirler ve dualarla, yürüyerek ve bazen de koşarak tamamladığı vazife sonunda bu sa'yinin karşılığını şu yakarışlarla ister Rabbinden…

"Ey Rabbimiz! Bu ibadetimizi kabul eyle. Bize âfiyet ver. Bizi bağışla. Sana itaat etmekte ve şükretmekte bize yardım eyle. Senden başkasına bizi terk etme. Tam ve kâmil bir imana ulaşmamız için bize yardım et. Bizi, Senin razı olacağın şeylere karşı güzel bir şekilde yönlendir, ey merhametlilerin en merhametlisi Allah'ım!"

Hacca dair hadis-i şeriflerin birinde, "Hacc Arafat'tır." buyrulmaktadır. İnşâallah, Arefe günü öncesinde Arafat ve Arefe gününe dair konulara değineceğimiz özel bir yazıyla Hacca Manevi Hazırlık serimizi tamamlamış olacağız. Hacc mevsiminde, mübarek topraklardaki bütün müminlere selamet ve afiyetler dileğiyle…

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.