Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Ağustos 14, 2017
Dünya ve Ahirette Hüsrânda Olan…(HACCA MANEVÎ HAZIRLIK-3)

Kıymetli okuyucum.

Bundan önceki iki yazımızda, hacc ibadetinin ifasında, önceden manevi hazırlık yaparak gitmenin öneminden söz etmiştik. "Hacc Menâsiki" adı verilen hacca dair tüm dinî vazifeleri yerine getirirken, hem bilgi adına hazırlıklı; hem de aşk ve heyecan adına donanımlı olmamızı bizden isteyen/bekleyen İslam dini, Kur'ân-ı Kerim'de bize bunun yollarını da gösteriyor. Her bir ayeti derin hikmetlerle yüklü Hacc Sûresi bize bu hususta rehberlik edecek ayetlerle örülü… Gelin şimdi onlardan birine, "anlamak ve yaşamak" maksadıyla yönelelim.

"İnsanlar içinde kimileri vardır ki, Allah'a şartlı olarak kulluk eder; öyle ki kendisine bir iyilik denk gelirse bundan pek memnun olur, ama başına bir imtihan sıkıntısı gelse hemen yüz çevirir. Böyleleri dünyada da âhirette de hüsran içindedir. Apaçık hüsran/kaybetmek işte budur." (Hacc, 11)

Hatırlarsanız, geçen yazılarımızda iki kez, haccın bir sınavlar zinciri olduğundan söz etmiş; bu sınavlarda başarılı olmak için hazırlıklı bulunmanın gereğine vurgu yapmıştık. Şimdi ayete dönelim ve değerli İslam âlimlerinden; derin hikmetler madeni Kur'an-ı Hakîm'i anlamamız için çabalar sarf eden, sa'y ü gayret gösteren, açıklayıcı bilgileri veren müfessir dediğimiz tefsir âlimlerinin görüşlerinden istifade ederek ayet-i kerimenin bize neler söylediğine bakalım.

Öncelikle, ilgili ayette dikkat çeken bir ifade vardır: "Ya'budullahe alâ harfin". Bu kısmın anlamıyla ilgili verilen bilgilere baktığımızda, "Allah'a bir hesaba dayanarak; iş olsun diye; tereddütler içinde; tam inanmadan; sınırda; kıyıdan köşeden, baştan savma bir şekilde kulluk eder" şeklinde karşılıklar bulabilmekteyiz. Şüphesiz zengin bir dil olan Arapça, bu kelimeye böylesi farklı anlamlar verilebilmesine imkân sağlamaktadır. Ancak tüm bu anlamlar göz önüne alınarak çıkan sonuçlar çerçevesinde ayetin bu kısmında anlam şöyledir: "Allah'a şartlı olarak kulluk eder." Buradan yola çıkarak şunları ekleyebiliriz ki, bu ayette Allah'a kulluğu dünya hayatındaki rahatlık şartına bağlayan insanların tipik davranışları tasvir edilmekte, imanlarına pamuk ipliğiyle bağlı olan bu tür kimselerin işleri rast gittikçe Allah'a kulluk etmekten memnun oldukları, bir imtihan sıkıntısına mâruz kaldıklarında ise hemen bu statüden sıyrılmak istedikleri; bir başka ifadeyle, Allah'ın istediği gibi kul olmaya çalışmak yerine, her şeyin kendi istedikleri gibi olmasını bekledikleri anlatılmaktadır. Aynı âyette belirtildiği üzere böyle kimseler hem dünyalarını hem de âhiretlerini yitirmişlerdir ve apaçık ziyan içindedirler.

Bu ayetin, hacc ibadetiyle ilgisine gelince… Sadece hacc değil, tüm kulluk hayatındaki temel prensip, yapılan her bir ibadetin "Allah'a kulluk" (takvâ) şuurunu taşıyor olmasıdır. Şuur, farkında olarak, bilerek, isteyerek, duygularını da katarak; bir diğer ifadeyle aşkla şevkle iş yapmak demektir. Dolayısıyla bizden istenen de işte bu kıvamda bir kulluktur, diyebiliriz. Bunun en kadim örneği, Hz. Âdem'in iki evladı arasında yaşanan hadisede görülmektedir. Onlar ikisi de birer kurban sunmuşlar birininki kabul edilmiş, diğerininki ise kabul görmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen Kabil, kıskançlık içinde kardeşini öldürmekle tehdit edince Habil, şunu söylemişti kardeşine: "Allah, ancak takva sahiplerinin amelini kabul eder!.." (Mâide, 27) Bu anlamı destekleyen bir başka ayet de yine Hacc Sûresinde yer almaktadır: "Asla sizin kurbanlarınızın etleri ve kanları Allah'a ulaşacak değildir. Lâkin sizin takvanız (kulluk şuurunuz) Allah'a elbette ulaşır…" (Hacc, 37) Sonuç olarak ibadetlerdeki takva; kulluğun şuurunda olma hali, o ibadete kıyısından köşesinden değil, iş olsun diye hiç değil; tam aksine, aklıyla ve gönlüyle; ruhuyla ve bedeniyle; aşkıyla ve muhabbetiyle sarılmaktır, takva… Bunun için hacca doğru yola çıkan her bir hacı adayının, ihramlarından daha da ehemmiyetli olan takvayı yanından, gönlünden ve kalbinden hiç eksik etmemesi gerekir ki, ibadetlerinde istenen kıvam oluşsun ve haccı mebrur/makbul hale dönüşsün!..

Eğer hacı adayı, ayette dikkat çekilen "dünya ve ahirette hüsranda olan" kimselerin durumuna düşmek istemiyorsa, bir sınavlar zinciri olan hac ibadetini ifa ederken karşılaşılan zorluklar, zahmetler, olumsuz durumlarda bir mümine yakışmayacak sözlerden ve söylemlerden gönlünü ve dilini muhafaza etmelidir. Hac yolculuklarında zaman zaman rastladığımız ve üzüldüğümüz bu tür söylemlerden bir-ikisini uyarı maksadıyla zikretmekte fayda vardır:

"İstanbul'dan buraya üç saatte geldik. Beş saattir havaalanından çıkamadık!.."

"Nerede bu şirketin yetkilisi arkadaş!.."

Sözlerimize son verirken, şu Nebevî uyarıyı hatırlatmak isteriz. "Hacc meşakkattir." Evet, insanoğlu teknoloji, hayat standardı vs. hususlarda ne kadar ilerlerse ilerlesin, aciz kaldığı durumlar her zaman ve her yerde muhtemel ve mukadderdir. Hac bireysel değil, toplumsal bir ibadettir. Aynı zaman diliminde Arafat Vadisi'nde milyonlarca insanın bir araya gelişi, toplanması ve ayrılması bile bir meşakkat olarak yeter!.. Peki bu meşakkati yaşamadan, Mahşer gününü ve sıkıntılarını nasıl tasavvur ve tefekkür edeceğiz? Bize o muhteşem ve muazzam ve aynı zamanda tüylerimizi ürperten mahşeri hatırlatıyorsa eğer, ne Arafat'a gidiş- gelişimizden ne de diğer faaliyetlerimizde çekeceğimiz zahmetlerden yana şikâyet etmeyeceğiz.

Şunu da bilelim ki, zahmetsiz hacc olmaz!.. Zira, Hz. Peygamber (sav) Efendimizin hacca niyet ederken yaptığı dua, diğer ibadetlerde yaptığı duadan bir yönüyle farklıdır. Fark şudur: Sadece hacc için yaptığı duada şöyle niyaz etmişti Rabbine… "Allah'ım! Hacca niyet ettim. Onu bana kolaylaştır ve benden kabul buyur." Demek ki, birtakım zorluklar bizi bekliyor… Bunun için Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz, Rabbimizden kolaylık niyaz ediyor. Çünkü Allah Teâlâ'nın bir ismi de el-Müyessir'dir. Yani zorlukları kolaylaştıran… O halde dilimizdeki bir duamız da şöyle olmalı: "Rabbi yessir velâ tuassir. Rabbi temmim bil hayr. Sehhil aleynâ yâ Müyessir!.."

Anlamını sonraki yazımızda ele alacağımızı ve konuya kaldığımız yerden devam edeceğimizi ifade ederek, Yüce Mevlâmızdan şu anda mukaddes topraklarda bulunan ve kafileler halinde intikalleri devam eden bütün hacı adaylarımıza, zorluklarını kolay getirmesi dilekleriyle…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN