Yaşlılara verilecek manevi destek nasıl olmalıdır?
Bir toplumda huzur ve mutluluğun temini için toplumu oluşturan tüm katmanların arzu edilen huzur ve mutluluğu yaşayan kimseler olması beklenir. İdeal gâye olarak düşünülen bu beklenti üzerine öteden beri filozofların ve eğitimcilerin söyledikleri pek çok şey vardır. Bu konuda yazılanlar içinde el-Fârâbi'nin kaleme aldığı "Tahsîlu's-Seâde" adlı eseri ise haklı bir şöhrete sahiptir.
Biz, birkaç yazıdır toplumumuzda %8-10 oranındaki bir kesimi oluşturan yaşlılarımızın, yaşadığımız dünyada muhatap olduğumuz olumsuzlukları hafifletebilme veya ortadan kaldırabilme hususunda onların ilgileri ve dualarının önemli bir rolü olduğunu düşünenlerden biri olarak yaşlılarımızın bu hususta güçlü ve donanımlı olmaları gereği üzerinde durmaya çalışıyoruz. Çünkü onların yeni yetişen nesle vereceği eğitimin kalitesi de önemlidir, göstereceği ilginin düzeyi de…
Bugünkü yazımızda ise din eğitimi, din psikolojisi ve din sosyolojisi gibi alanların ortaklaşa bir şekilde ilgi alanına giren "Yaşlılık Döneminde Manevi Destek" konusunda uyulması gereken ilkeleri ele almaya çalışacağız.
YAŞLILARIN HAYATA DAİR ANLAM VE DEĞER DUYGULARI BESLENMELİDİR
İslam dini, "insanın boşuna yaratılmadığını" (Mü'minun, 115) ve "onun bu dünya hayatında çeşitli sınavlardan geçeceğini" (Bakara, 155) bildiren mesajlarla, insanın bu dünya hayatında mutlaka bir amacının olması gerektiğini, en ulvi gayesinin de "Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak" (Maide, 119) olduğunu bildirir.
Yaşamında bir amaca, bir ideale sahip insanlarda ise hayattan zevk almak ve amacını gerçekleştirme adına çaba sarf etmek söz konusudur. İşte Manevi Destek, her yeni günün, ona bu imkanı sunan yeni bir zaman dilimi olduğunu telkin eder.
Bu manevi desteğin özellikle yaşlılık döneminde hayatın anlamına yönelik bilgilendirmelerle sağlanması önemlidir. Çünkü günümüz dünyasında ölümlerle beraber ortaya çıkan "anlam kaybı"nın beraberinde getirdiği yıkımı en ağır biçimde yaşlılık hissederler. Bunun yaşanan kayıplar ve ölüm gerçeği ile bu dönemde daha yakın bir şekilde muhatap olmayla da yakın bir ilişkisi vardır. O nedenle yaşlıların hayatın anlamına dair duyguları, dinî inanç ve değerlerle beslenmeli, verilecek manevi destek ile onların hayata daha olumlu bakmaları sağlanmalıdır.
YAŞLILARIN ÖLÜM BİLİNCİ KAZANMALARINA YARDIMCI OLUNMALIDIR
Yaşlanma döneminin en belirleyici özelliklerinden biri de, ölüm gerçeğinin pek çok vesile ile kendini gösterdiği, ölüme yaklaşmış olma korkusunun derinden yaşandığı bir dönem olmasıdır. Kontrolsüz seyrettiği zamanlarda kaygı ve depresyona neden olabilecek bu durum, ancak ölüm bilincinin kazanılması ile ortadan kaldırılabilir; ya da en azından hafifletilebilir. Bu açıdan, Manevi Destek vasıtasıyla yaşlanma döneminde gerçekleştirilen din eğitimi ve kazandırılan ölüm bilinci, yaşlıların hayatın son safhasına daha sakin ve daha serinkanlı aynı zamanda daha teslimiyetle girmelerine imkân verir.
İslam Dini, gerek Kur'an-ı Kerim'in ayetleri gerekse Son Peygamber Hz. Muhammed'in hadisleriyle, ölümün bir yok oluş ve son olmadığını, "iyi insanların ölüm anında meleklerden müjdeler alacağını" (Fussilet, 30) ve "iyi kimseler için ölüm acısının ancak bir karınca ısırması kadar olacağını" ifade ederek, yaşlıların ölümü metanet ve olgunlukla karşılamaları hususunda onlara önemli destekler sağlar. Bu anlayışın bir uzantısı olarak ölüm, bu dünya sıkıntılarından bir kurtuluş ve yeni bir hayata başlangıcın kapısı olarak görülür.
Konuya dair bilimsel çalışma yapanlardan biri olan Psikiyatrist Erol Göka, sosyal hayatta din görevlilerinin ve misyonlarının ne denli önemli olduğu hususunda şunları söylemektedir:
"İlahiyatçılar olmadan ölüm ve matemle ilgili konularda sağlık çalışanlarının tek başlarına başarılı olmaları mümkün olmadığı gibi buna ne güçleri ne bilgileri yeter. (…) Sadece ülkemizin koşulları gerekçe gösterilerek, ölüm bilincinin artması, safsata ve hurafelerden köken alan ölüm korkusunun yenilmesi ve sağlıklı bir matem yaşantısı için rehberlikleri inanılmaz faydalar sağlayacak insanların öcü gibi gösterilmesi, akılların alacağı bir durum değildir."
YAŞLILARIN EĞİTİM ETKİNLİKLERİNE KATILMALARI TEŞVİK EDİLMELİDİR
Yaşlanma dönemi, bazı yaşlılar için yaşın artmasıyla birlikte kademeli bir şekilde orta yaş döneminde yerine getirdiği rollerden kaçınılmaz olarak uzaklaştığı, kendine alakanın arttığı ve başkalarına ilginin azaldığı bir süreçtir. Bu açıdan yaşlıların çevrelerindeki toplumsal etkinliklere katılmalarında sevgi ve saygı görmeleri önem arz eder.
Yaşlılara verilecek din eğitimi, onların inançlarını yüceltip zenginleştirdiği için geride kalan ömürlerinin bir dezavantaj olduğunu söylemek mümkün değildir.
İslam dini, öğrenebilir konumda olan herkese bilginin ulaştırılması ve dinin tebliğ edilmesi prensibini benimsemiştir. Bu açıdan İslam inancına göre eğitim "beşikten mezara kadar" devam eden bir süreçtir. Yaşlı bireylerin değişime ayak uydurmada zorlandıkları gerekçesiyle onların eğitim etkinliklerine katılması fırsatının engellenmesi yanlıştır. Yaşlıların da bu manevi çağrıyı işitme, dine hizmet etme ve manevi hayatta derinleşme ihtiyaçlarının giderilmesi gerekmektedir.
Sağlık ve tedavi için yaş bir ölçü olarak değerlendirilmediği gibi, eğitim için de yaş bir ölçü değil, insanın fonksiyonunu devam ettirmesinin bir şansı olarak kabullenilmesi gerekmektedir.
YAŞLILARIN TOPLUMSAL İLİŞKİLERİ CANLI TUTULMAYA ÇALIŞILMALIDIR
İster köy olsun, ister kasaba, ister kırsal kesim olsun ister metropol, dinin her yerde sosyal hayata biçim veren, onu kucaklayan ve kuşatan ayrı bir yeri vardır. Bununla birlikte, insanlar arası ilişkilerin en aza indiği özellikle mega kentlerde, toplu halde gerçekleştirilen ve insanlarla bir arada kutlanan, haftalık, dönemlik, yıllık kutsal günler; geceler ve bayramlar; dağılan toplumsal yapıyı derleyip toparlayacak fırsat zamanlarıdır. Mabetler ise bu fırsatların en verimli bir şekilde değerlendirilip maddî ve manevî faydaya dönüştüğü mekânlardır. Bu fırsatlardan yararlanmaları için yaşlılar teşvik edilmeli, katılımları güçlük arz eden ileri yaştakilere kolaylıklar gösterilmeli ve yardımcı olunmalıdır.
Özellikle emeklilik döneminin başlamasıyla meslek hayatının sona ermesi sonucunda ortaya çıkan boşluğu yeni rollerle kapatmak mümkündür. Bu açıdan emeklilik döneminde ortaya çıkan boş zamanın değerlendirilmesi ve statü kaybının telafi edilmesinde de din eğitimi ve dinî etkinliklere katılma önem arz eder.
Sözgelimi, emeklilik hayatını kendini dine vakfetmek şeklinde geçirmek arzusunda olan insanlar için dine ve din eğitimine dair çalışmalar, kişinin toplumla ilişkilerini canlı tutma adına da önemli katkılar sağlayabilir. Bu tür çalışmaların kişiye önemli bir psikolojik destek sağladığı ve ona birtakım sorunlarını aşmada yardımcı olduğu bilinmektedir. Ancak bu tür bir yardım, ülkemizde hemen hiçbir şekilde ele alınmazken, ABD ve Batı ülkelerinde önemli bir yetişkin din eğitimi faaliyeti olarak görülmektedir.
YAŞLILARA YÖNELİK EĞİTİM PROGRAMLARINA ÖZEN GÖSTERİLMELİDİR
Yaşlıların eğitim-öğretim faaliyetlerine iştirak hususunda istekli oldukları ancak onların uzun süreli programlardan sıkıldıkları belirlenmiştir. Dolayısıyla onlara yönelik programlar özenle planlanmalı ve dizayn edilmelidir.
Yaşlanma dönemindeki kişiler öğrendikleri bilgilerin ana hatlarını ve bunlardan çıkarılacak sonuçları daha kolaylıkla hatırlayabilirler. Bu sebeple, yaşlılık dönemlerinde uygulanacak din eğitimi ve öğretiminde göz önünde tutulması gereken temel esas, bu faaliyette, kıssa, hikaye ve menkıbelere çokça yer verilmesidir. Özellikle Kur'an-ı Kerim'de bahsi geçen peygamber kıssaları ve Allah'ın sevgili kullarının başlarından geçen olaylar, her muhatabı etkilediği gibi, özellikle duygusallaşan yaşlıları daha çok etkilemekte; bu kıssalardan bazen dersler çıkarmakta, bazen de anlatılar onlar için bir teselli kaynağı olabilmektedir.
Yazımızın sonuna şunları eklemek isteriz. İlahiyat fakülteleri, yetişkinlere yönelik din eğitimcileri yetiştirmelerinin yanı sıra, yaşlılık dönemi din eğitimi konusunda önemli görevler üstlenebilir. İlahiyat fakülteleri yaşlılar için kurslar, konferanslar ve televizyon programları hazırlayabilirler. İlahiyat fakültesi öğrencileri gönüllü olarak yaşlıların ve yetişkinlerin eğitimi görevini üstlenebilirler. Bu tür bir uygulama gençlerin, yetişkinlerin ve yaşlıların birbirlerini tanımalarına imkan sağlayarak kuşaklar arası iletişimin devamını kolaylaştırabilir.
Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yaşlanma döneminde din eğitiminin önemi (30.09.2019)
- Yaşlılık döneminde manevi desteğin önemi (26.09.2019)
- Yaşlılarımız mutlu mu? (23.09.2019)
- Hz. İbrahim’in merhameti ve ailesindeki yansımaları… (19.09.2019)
- Hz. İbrahim dualarıyla Rabbinden neler istedi? (16.09.2019)
- Ekmeği “nimet” görenlerden, kadrini bilmeyenlere… (12.09.2019)
- Dinmeyen acı, bitmeyen matem: 10 Muharrem… (09.09.2019)
- Raporlarda dikkat çeken noktalar - 2 (02.09.2019)