Adına “çekiliş” demek, “piyango”yu haram olmaktan kurtarır mı?
"Ey iman edenler!
İçki, kumar, dikili taşlar putlar ve fal okları
şeytan işi birer pisliktir.
Onlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz."
(Mâide, 90)
Yeni bir yılın başlangıcına sahne olacak zaman dilimine sayılı günler kala, konuya ilgi duyan kişiler için "yılbaşı piyangosu" ve "büyük ikramiye" oldukça önem arz ediyor. Nüfus sayımlarında yüzde yüze yakın oranlarda Müslüman nüfusun yaşadığı ülkemizde piyango ve şans oyunlarının bu kadar ilgi görmesi, farklı açılardan konuya bakan bilim insanlarının dikkatini çekiyor. Basında adına "çekiliş" denilen ve asla bir "kumar" türü olmasına dair izlenim verilememeye dikkat edilen bu uygulamaların bir de "milli" vasfına sahip resmi bir idarenin kurumsal kanatları altında gerçekleştiriliyor olması, onunla hem dem olan kişilerin vicdanlarını rahatlatmasında önemli bir rol oynuyor denilebilir. Peki gerçekten böyle bir "vicdanen müsterih" olma durumu, gerçekçi midir ve sahip olunan bilgiler ne derece doğrudur? Ya da bilmediğimiz veya oralı olmadığımız bazı hakikatler, aslında bizim bu tür "çekiliş"lere girmekle, daha en başından "kaybettiğimizi" mi söylemektedirler?.. Yazımızda bu sorulara cevap arayacağız.
PİYANGO NE DEMEK?
Sözlükler, "Piyango" kelimesinin İtalyancadaki "Bianco"dan geldiğini ve onun, "birçok kişiden toplanan paranın, içlerinden bazılarına büyük ikramiyeler olarak ödendiği bir şans oyunu" olduğunu yazmaktadırlar…
Bir "şans oyunu" olarak nitelendirilen ve dilimize piyango olarak geçen, ancak sıradan bir oyunun ötesinde, ciddi bedellerle "kazanan" ve "kaybeden" tarafların bulunduğu bu oyun, hiç de düşünüldüğü kadar masum değildir.
Farklı dillerde farklı kelimelerle ifade edilen bu şans oyununun ilk olarak 1569 yılında Birleşik Krallık'ta çekiliş olarak uygulandığı; Osmanlı Devleti'nde "Lotarya" ismiyle anıldığı, ancak biletlerinin uzun süre ülkeye sokulma girişimine yasak konulduğu görülmektedir.
Yine uzun yıllar boyunca ülke genelinde her türlü şans oyununa yasak getirildiği ancak I. Abdülaziz dönemine gelindiğinde bu oyunlara izin verilmesinin yeniden gündeme getirildiği ve o dönemin Danıştay İdaresi tarafından özellikle gayr-i Müslimlerin piyango icraat taleplerine izin verildiği bilinmektedir. Nihayet Cumhuriyetin ilanından sonra 1939 yılında Milli Piyango İdaresi'nin kurulduğu kaydedilmektedir. Ülkemizde piyangonun kısa tarihçesi adına aktarılabilecek özet ifadeler bunlardan ibaret…
KUR'AN'DA GEÇEN "MEYSİR" NE ANLAMA GELMEKTEDİR?
Yazımızın başına ser-levha olarak yerleştirdiğimiz ayet meâli, Kur'an-ı Kerim'deki bir ayetten alıntıdır. Maide suresinin 90. ayetinde geçen ve Allah tarafından Müslümanlara "haram" kılınan hususlardan biri olan kumarın karşılığı olan kelimelerden biri de "Meysir"dir. Şimdi geliniz, bu kelimenin karşılığını ve ayetin sebeb-i nüzul denilen indiriliş gerekçesini incelemeye çalışalım. Zira bu çabamızın, o dönemdeki anlayışın, günümüzdeki "şans oyunları" adı altındaki "kumar" kavramıyla ne kadar benzeştiğini görmemize imkan tanıyacağını söyleyebiliriz.
Kur'an'ın ve Peygamberimizin yasakladığı ve "Haksız kazanç" yollarından biri olan el-Meysir, İslâm dininin gelmesinden önceki süreçte Arap toplumunda hem eğlence hem de kazanç aracı olarak görülen yaygın bir oyundu. Meysir, on kişinin bir araya gelerek bir devenin veresiye olarak satın alınmasıyla başlardı. Deve kesilerek parçalanır ve yedi parçaya bölünür ve ardından bu on kişi arasında kura çekilerek onlardan sadece yedisi söz konusu deveden pay almaya hak kazanırdı. Kurada ismi çıkmayan üç kişi ise veresiye olarak alınan bu devenin bedelini ödemek zorunda kalırdı. Meysir, bir tarafta kura ile bir devenin yedide birine sahip olan "kazanan"ların; diğer tarafta ise bir devenin bedelini üçte bir oranında ödemek zorunda kalan "kaybedenlerin" olduğu bir oyun olarak oynanan bir Cahiliye dönemi kumar çeşidiydi… Adına "meysir" denilmesinin sebebi ise bu kumar oyununda kolaylıkla çok büyük miktarda mal kazanmak veya çok büyük miktardaki serveti bir anda kaybetmek mümkün oluşundandı... Tarihçiler, Arapların çoğunluğunun bu kumar türünü mal kazanma amacıyla oynadıklarını ve ona olan düşkünlükleri sebebiyle bütün mal varlıklarını tehlikeye atmaktan çekinmediklerini yazmaktadırlar. (Geniş bilgi için bkz. Diyanet İslam Ansiklopedisi, "Kumar" maddesi)
GEÇMİŞTEKİ "MEYSİR" İLE GÜNÜMÜZDEKİ "PİYANGO" ARASINDA NE FARK VAR?
Yukarıda aktarılanları dikkatle okuduğumuz zaman, o zamanki uygulamanın günümüzdeki piyango ya da şans oyunlarına ne kadar benzediğini rahatlıkla söylemek mümkündür. Sadece bir farkla (!)… Meysir sisteminde kazanan yedi; kaybeden ise üç kişidir. Günümüzdeki piyango sisteminde ise kazanan binler; kaybedenler ise yüzbinlerdir!.. Bir diğer ifadeyle, günümüzdeki bu haksız kazanç sistemi, kaybedenin kazanandan daha çok olmasından başka bir değişikliğe sebep teşkil etmemiştir vesselâm…
PİYANGONUN BAŞINDAKİ "MİLLİ" İBARESİ ONU HARAMLIKTAN KURTARIR MI?
Bilinen ve kabul edilen bir gerçektir ki, tarafların göstermelik rızaları meşru yollarla olmadıktan sonra kumar ve kumarda elde edilen mal "haram" vasfından sıyrılıp "helâl" duruma gelmez. Dolayısıyla kişilerin kendi arzu, istek ve rızalarıyla piyangoya dahil olmaları kazançlarını helal kılmaz. Çünkü nasıl ki kumarda kaybeden taraf kaybetmek suretiyle verdiğine razı görünse bile derin bir üzüntü ve pişmanlık duymakta ise, çekilişe katılıp kaybedenlerin her biri de bundan üzüntü duymaktadır. Allah Teâlâ'nın, gönderdiği Yüce Hitabında haram kıldığı ve Peygamberimizin her türlüsünü yasakladığı bir günah olan kumarın, her zaman güya "kazanan" azınlık yanında "kaybeden" çoğunluk gerçeği ortadadır. Din bir insan için tamamen iman ve inanç meselesidir. Asıl kazanan, haramlardan uzak durmak suretiyle Yüce Yaratan'ın emir ve yasakları doğrultusunda yaşamaya çalışan ve bu suretle kurtuluşa erenlerdir… Ve dinin koyduğu ölçüler çerçevesinde helâli "helal" bilmek; haramı da "haram" kabul etmek bir inanç meselesidir!..
Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- “Ana-baba”lık okulunun öğretmenleri: Çocuklar… (16.12.2019)
- Kur’ân’ı nasıl okuyalım? (12.12.2019)
- Kur’ân-ı Kerim hangi kurumlarda öğretildi? (09.12.2019)
- Peygamberimizin dilinden Kur’ân-ı Kerim… (05.12.2019)
- “Son Elçi” Hz. Muhammed’in en büyük mucizesi: Kur’an-ı Kerim… (02.12.2019)
- Son Nebi’nin isimlerinden “el-Muallim”: Tüm güzellikleri öğreten!.. (28.11.2019)
- Muallim: okuyan, öğreten, eğiten ve arındıran… (25.11.2019)
- Tataristan’da bir Mevlid Kandili - 2 (21.11.2019)