Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Elbette her zorluk beraberinde bir kolaylık taşır…

İnşirah suresinin gönlümüze ferahlık bahş eden ikliminde yürüyüşümüze bugün de devam ediyoruz. 14 asır önce, Sevgili Habibi Hz. Muhammed'i teselli eden Allah Teâlâ, bugünün Müslümanlarını, yani bizleri de mucize kitap Kur'an-ı Kerim'in eşsiz güzellikteki ifadeleriyle teselli edip ferahlatıyor. Gerek surenin okunuşundaki şiirsel özellik gerek tilaveti esnasındaki musiki ruha gıda olurken, taşıdığı derin hikmet ve manalar akıl ve zihin dünyamızda hayranlık uyandırıyor. Kısacası bu sure adı üstünde bir inşirah vesilesi oluyor: Mümin ruhlara gıda, gönüllere şifa ve huzur, kalplere ferahlık ve sürur…

ZORLUKLAR, BERABERİNDE KOLAYLIKLAR MI TAŞIR?

Evet, asırlar önce inen vahy-i ilâhi, böyle buyuruyor. Hem de "Elbette/hiç şüpheniz olmasın/şüphesiz" anlamına gelen "inne" kelimesiyle vurgu edatını iki kez kullanarak…

Zaman zaman bu sütunlarda ifade ettiğimiz üzere, Kur'an-ı Kerim, manasıyla olduğu kadar metniyle de mucizedir. Arap Edebiyatı üzerine çalışan uzmanlar, onun bu yönünün insanda hayranlık uyandırması yanında, insan aklını ve havsalasını aciz bırakan yönüne de vurgu yaparlar. Zira bu mübarek Kitab-ı Kerim, insanların şiire çokça değer verdiği ve bu rüçhaniyetiyle adeta zirvede bulunduğu bir ortama, yani Arap yarımadasına indirildiği dönemde, şairler el üstünde tutulmakta, yazdıkları en müstesna şiir örnekleri, en kutsal mekân olarak kabul ettikleri Kâbe'nin duvarlarında sergilenmekteydi. İşte Kur'an-ı Hakîm böyle bir sosyal ortama hitap etmekteydi… Peki, iki ayetle vurgulanan "zorluk-kolaylık beraberliği" hususunda dikkat çekici olan neydi?..

"Allah'ın rahmeti üzerlerine olsun" niyazıyla kendilerini hayırla yâd ettiğimiz İslâm âlimleri, İnşirah suresinin 5. ve 6. ayetlerinde ifade buyrulan "Elbette zorluk, beraberinde bir kolaylık taşır." hükm-i ilahî'sini, dilin inceliklerine vâkıf olmaları sayesinde muhteşem açılımlara vesile olacak şekilde izah etmiş ve açıklığa kavuşturmuşlardır. İlgili ayetin tefsiri için kaynaklara baktığımızda ortak bir anlatımla şu noktalara temas edildiği görülecektir.

Surenin beşinci ayeti, "Fe inne meal usri yusran" şeklindedir. Burada ilk dikkati çeken husus, Allah Teâlâ'nın, Sevgili Peygamberimize (sav) surenin başından itibaren, "Ey Habibim! Senin göğsüne genişlik, gönlüne ferahlık vermedik mi? Senin belini büken yükleri sırtından almadık mı? Senin şânını yüceltmedik mi?" ifadeleriyle hitab etmekte ve ardından "Fe" harfiyle –sözkonusu ettiğimiz- ilgili ayete bağlanmakta ve adeta şöyle denilmektedir: "Evet, ey Resûlüm! Bütün bunları şânı yüce olan Biz gerçekleştirdik. Şunu bil ki, bütün zorluklar beraberinde bir kolaylık taşırlar…" Böylece Allah Teâlâ, hem Peygamberimize hem de Onun sonradan gelecek ümmetlerine şu vaadde bulunmaktadır. Önceki hayatınızda birtakım imkansızlıklar ve zorluklar içindeydiniz. Ama Ben size yardım ettim, elinizden tuttum sizi bu mertebelere ulaştırdım. Bundan sonra da size yardım edeceğim. Çünkü zorluklar mutlaka beraberlerinde birtakım kolaylıklar de taşırlar, merak etmeyin ve endişelenmeyin!..

İkinci olarak dikkati çeken husus şudur. Ayette zorluk anlamına gelen "usr" kelimesi, kelimeyi tanıdığımız/bildiğimiz anlamına getiren "el" takısıyla birlikte "el-usr" şeklinde kullanılmıştır. Böylece anlam, "tüm zorlukları" kapsamaktadır. Halbuki, kolaylık anlamına gelen "yusr" kelimesinde ise böyle bir durum yoktur. Buradaki kelimenin taşıdığı "bilinmezlik" özelliği ayetin anlamına şöyle yansımakta ve âdeta şöyle denilmektedir: "Şunu da bil ki, bütün zorluklar beraberlerinde mutlaka birtakım kolaylıkları da taşırlar. Yani, karşılaştığın zorluk, bildiğin zorluktur işte. Ama bilmediğin pek çok kolaylıklar da var, bunu unutma!.."

Üçüncü olarak dikkatimizi çeken husus ise şudur: Ayette vurgulanan zorluk-kolaylık beraberliğini Allah Teâlâ, "beraber/birlikte" anlamına gelen "mea" bağlacıyla zikretmektedir. Bu ilgi çekici özellik şunu vurgulamakta ve "zorluğun yanında kolaylık o kadar hızlı bir biçimde yer alacaktır ki, sanki onun hemen yanında, ona bitişik olarak gelmiş gibi olacaktır" anlamını taşımaktadır.

EVET, ŞÜPHE YOK, ZORLUKLAR BERABERİNDE NİCE KOLAYLIKLAR TAŞIR

İnşirah suresinin 6. ayeti, tıpkı 5. ayetindeki manayı taşımaktadır. Peki, neden aynı mana, aynı kelimelerle tekrar edilmektedir?..

Müfessirlerden bir kısmı, bu ayetin bir öncekini pekiştirme amacıyla gelmiş olabileceği gibi, bir öncekinden müstakil olarak yine zorlukla beraber kolaylıkların da olacağını vaad eden bir ayet olarak görülebileceğini ifade etmektedirler. Bu da kul için bir teselli ve ümit vesilesidir.

Bazı İslâm âlimleri ise bir başka ince noktaya dikkat çekmektedirler. Beşinci ve altıncı ayetler birlikte okunduğunda ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır. Allah Teâlâ "zorluk" anlamına gelen "el-usr" kelimesini çeşitli "kolaylıklar" anlamına gelen iki "yusr" kelimesinin arasına zikretmiştir. Bu ise şu anlama gelmektedir. Zorluklar yaşıyorsan endişelenme; daha önce zorluklarla beraber nice kolaylıklar yaşadığın gibi şimdi de bu zorluk yanında hemen kolaylıklar göreceksin, dikkat kesil ve onları bekle!.. Ayetin işaret ettiği ve bahsi edilen bu hakikati bir Arap şairi şu beyitle ifade etmiştir:

İzâ dâkat bike'd-dunya. Fe fekkir fî Elem Neşrah.
Fe usran beyne yusrayni izâ fekkertehû fefrah…

Dünya seni sıkıntıya soktuğunda, hemen Elem Neşrah suresi üzerinde düşün
Göreceksin ki, bir zorluk iki kolaylığın arasında duruyor. Bunu düşün ve ferahla…

İlgili ayetlere dair son olarak şunları zikredebiliriz. Her zorluk aslında beraberinde iki kolaylık taşımaktadır. Bu kolaylıklardan birisi dünya kolaylığı, diğeri ise sevap haline dönüşen ahiret kolaylığıdır. Tıpkı hadis-i şerifte ifade edildiği üzere… "Oruçlu bir mümin için iki ferahlık ânı vardır. Bunlardan birisi iftâr ettiği anda duyduğu ferahlıktır. Diğeri ise Rabbi ile karşılaşacağı zaman (bu ibadetinden dolayı Allah'ın hoşnudluğunu gördüğünde) duyacağı ferahlıktır."

Anlaşılan odur ki, Allah Teâlâ kulları için bu dünya hayatında karşılaşacakları zorluklar yanında kolaylıkları da var etmiştir. Hele ki ibadetleri ifa ederken karşılaştığı zorluklar yanında birtakım kolaylıklar var ettiği gibi bunları bir başka kolaylığa dönüştürerek, asıl zorluk ve meşakkat günü olan Mahşer Günü'nde onu en çok ihtiyaç duyduğu "sevap" haline getirip kuluna ikram edecek ve mümin kul bu sevabı hiç ummadığı bir zaman diliminde mizanında görerek büyük bir sevinç yaşayacaktır… İşte İnşirah sûresi, aktardığımız bu hususlara da işaret eden böylesine değerli bir suredir…

Surenin son bölümünü önümüzdeki yazıda ele alacağız inşallah. Sağlık ve esenlik dileklerimle…

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.