Şaşırtıcı benzerlik!..
Geçen hafta Perşembe gününden itibaren ülkemizde başlayan ilk yangın haberleriyle birlikte bugün itibariyle dokuzuncu güne ulaşmış bulunuyoruz. Ülke sathında farklı bölgelerde; çoğunluğu Akdeniz ve Ege'de olmak üzere 200'e yakın yangın odağını canla başla söndürme çalışmalarına ülkesini seven, memleketine sahip çıkan, derdiyle dertlenen resmi görevliler ve vatandaşlar katıldılar… Devletin ilgili bakanları bu bölgelerde günlerdir… Cumhurbaşkanımız bizzat ziyaret ederek çalışmaları yerinden inceledi, halka buluştu, teselli dolu sözler söyledi, başlarına gelen bu büyük felaketin maddi-manevi zararlarını telafi hususunda talimatlar verdi…
Cân Azerbaycan ve diğer ülkelerden uçak ve ekipman desteğiyle bu felaketin üstesinden gelmek için yardım eden ülkeler var… Zira bu denli büyük çaplı yangınlara hiçbir ülkenin teknik donanımının yeterli olmayacağı ve mutlaka dışarıdan gelecek yardım tekliflerini kabul etmek zorunda olduğu bir başka gerçek…
Bütün bu "olması gereken" ve "yerine getirilmesi icab eden" olumlu durumlara rağmen bu tabii felakete, tabii olmayan nice olumsuzluklar eşlik etti maalesef… Bazı siyasi kimlik sahiplerinin sorumsuzca ve bilgisizce sözleri ve söylemleri, terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürdü… Bu örgütlerin bağlantılı oldukları dış mihraklarca Türkiye'yi küçük duruma düşüren ve çaresizlik içindeymiş gibi gösteren "Türkiye'ye yardım edin" kampanyalarına şahit olduk… Bu kampanyaları hemen destekleyen entelektüellere ve sanatçılara rastladık; destek vermediğini ifade edenlerin de linç kampanyasına tabi tutulduklarını ibretle izledik…
Yine bu süreçte sosyal medyada "fenomen" olarak tanınan bazı "kendini bilmez kişilerin" canını dişine takarak yangınları söndürme çalışmalarının olduğu bölgelerde reyting/gösteriş peşinde olduklarını gördük…
Velhâsıl bu büyük felaket, aynı zamanda herkesin, her kesimin içinde taşıdığı niyeti, arzuyu, kini, nefreti körükleyen ve ortaya çıkaran bir önemli faktör oldu…
Şu an itibariyle, yetkililerin ifadesiyle 100 binlerce hektar gibi devasa büyüklükteki bu yangın, insanoğlunun çaresizliğini de ortaya koyan büyük acı gerçek aynı zamanda…
İslam'ın mukaddes kitabı Kur'an-ı Kerim, ebedi âleme geçiş güzergâhımız olan ve sonsuzluk diyarına gitmek için geldiğimiz şu dünyada, "yaşadığımız sürece mutlaka bir şeylerle sınava tâbi tutulacağımızı; kâh korkular, kâh açlık ve susuzluklarla; kâh sevdiklerimizi yitirmek, kâh mal ve ürün kaybına uğramak suretiyle ellerimizin arasından kayıp giden varlıklarımızdan ötürü yoksunluk ve yoksulluklar yaşayacağımızı" bildirir, bizlere… Bakara suresinin bu son derece manidar 155. ayeti, kazananların ancak bu musibetleri "sabırla karşılayanlar" olduğu ifade edilerek sona ermektedir.
Kur'an-ı Kerim'deki bir başka ayet-i kerime biraz sonra sizlere aktaracağımız güncel bir hadiseyle öylesine bir benzerlik taşımakta ki, karşılaştığımız bu felaketten ders çıkarmak için kendi dünyamızda, inanç ve ibadet hayatımızda bize yol açan, ufuk kazandıran bir faktör olabileceği inancıyla sizlerle paylaşmak istiyorum.
ŞAŞIRTICI BENZERLİK!..
Dünkü gazetelerde Marmaris'te bir sitenin yanı başına kadar gelen yangınla ilgili bir vatandaşımızın aktardığı şu bilgiler, aynı zamanda felaketler karşısında insanın acizliğini de ortaya koyan nitelikte sözlerdi…
Yangının sabah saatlerinde başladığını ifade eden vatandaşımız, "Sabahtan gelen yangını orman ekipleri itfaiye ile birlikte çok güzel bir şekilde söndürdüler. Jandarmamız da buradaydı. Yavaş yavaş aşağı indirip bir anda üzerine çökerek söndürdüler. Akşam gelen yangın dağın öbür tarafından rüzgarla beraber geldi. Ekipler çok güzel yol kenarına dizilmişlerdi. Tam yamacın inişinden ormanın birleştiği noktaya kadar çok güzel bir şekilde ekipler konuşlanmıştı. Malzememiz de vardı. Gönüllülerimiz de vardı. Halkımız da buradaydı. Orman içine kozalak atmasına karşı da hazırdık. Hava tahmininde görülmeyen rüzgarla burası alev yerine döndü. Bir Hollywood filmi gibi havadan ateş yağmaya başladı." demekteydi...
Şimdi geliniz Bakara suresinin 266. ayetine bakalım:
"İçinizden, hurma ve üzüm ağaçlarıyla dolu, zemininden ırmakların aktığı ve her çeşit meyvenin bulunduğu bir bahçesi olan birinin, daha henüz bakıma muhtaç çoluk çocuğu varken ve kendisine artık ihtiyarlık çağının gelip çattığı durumdayken, bahçesine ateş dolu bir kasırganın isabet ederek yakıp kül etmesini kim ister? (Elbette bunu kimse istemez!) İşte Allah düşünesiniz ve ibret alasınız diye sizin önünüze böyle açık işaretler koyuyor."
Ayetin bize anlattığını, vatandaşımızın adeta "bir film sahnesine" benzettiği olaya dair sözleri teyid ediyor… Bu şaşırtıcı benzerlikten yola çıkarak ayetin çağlar üstü tazeliğiyle bize söylediklerine yoğunlaşmak gerektiğini ifade etmek durumundayız.
Ayetin tefsirine baktığımızda Allah Teâlâ'nın bu ayetle önemli bir hususu bize hatırlatmak istediğini görmekteyiz.
Ayette geçen kasırga, yeryüzünde dönerek bir sütun gibi göğe yükselen ve içi ateş dolu şiddetli bir kasırgadır. Bütün meyveleri zayi eden, bahçesini harabeye döndüren bu durum karşısında, sahibi büyük bir şaşkınlık içindedir. Yaşlılık çağının gelip çattığı ve çocuklarının daha çok küçük olduğu için kendisine yardımcı olacak kimsesinin bulunmadığı bu kişinin haline hanginiz düşmek ister? diye soruyor ayet-i kerime…
Verilen bu misalden ibret alarak, dünya hayatında yapılan işlerin, amellerin, davranışların mahşer günü mizanda tartılırken "salih amel" vasfına sahip olması ve sevap kefesinde ağırlık oluşturması için bu dünyada iken çok ciddi bir duygu ve amel hassasiyeti içinde olunmasına dikkat çekiliyor bu ayette… Çünkü yangında kaybedilenlerin yenilerini yerine koymak er ya da geç bu dünyada belki mümkündür. Ama yaptıklarını "gösteriş" olarak yapanların davranışlarının hiçbir kıymet-i harbiyesinin olmadığı ortaya çıkan mahşer günü, aynı zamanda hiçbir şeyin telafisi için hiçbir şeyin aracı olmayacağı bir şiddetli gündür!..
Ayetin bize söylediklerinden dersler çıkarmak dileğiyle ve hem bu mübarek Cuma gününün, hem de 9 Ağustos 2021 Pazartesi günü idrak edeceğimiz Muharrem ayı ile birlikte yeni hicri yılımızın hepimiz için feyz ve bereketler; sağlık ve afiyetler vesilesi olmasını niyaz ederiz.
Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yangınları çıkarmak işin sadece bir parçasıymış meğer… (02.08.2021)
- Ateş sizin düşmanınızdır! (30.07.2021)
- Önce “toptancı” yaklaşımı terk etmek gerek… (26.07.2021)
- Bugün bir bayram günü… Bayramı yaşayamayanlar olsa da… (22.07.2021)
- Tekbirlerle başlar Arefe Günümüz… (19.07.2021)
- Bugünler, o günlerden bir hatıradır, Peygamberden ümmetine... (13.07.2021)
- Zilhicce’nin ilk gecesini nasıl değerlendirelim? (10.07.2021)
- Kur’an’ın rehberliğinde şeytanı tanımak… (05.07.2021)