“İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu” ayeti bize neler söyler?
6 Şubat 2023 tarihli ve Kahramanmaraş merkezli depremlerin ülkemiz ve dünya ölçeğinde oluşturduğu etki hepimizin malumu… 45.000'e yakın can kaybı, 100.000'i aşkın yaralı insan yanında, evsiz kalan milyonlarca vatandaşımız ve milyarlarca liraya mal olan maddi hasar ve kayıplar… Kısacası bir kıyamet tablosu…
Devlet-millet el ele yaraları sarmak için seferber olunan bu süreçte şahit olduğumuz bazı acı gerçekler, aslında bu yıkımın temelinde ahlakî bozulmanın ve tahribatın yattığını ortaya koymaktadır. Sadece bir örnek vererek devam etmek isteriz…
Bir video çekilmiş enkazdan… Yüzbinlerce mesken enkazından biri… Demirlerini gösteriyor çeken kişi… Betonun içindeki mukavemet unsuru olacak demirleri… Demirler birbirinden ayrılmamış bile; öylesine konulmuş tabliyenin içine ve üzerine beton dökülmüş vaziyette… Ne kadar bir süre önce bu işin yapıldığını bilmiyoruz. Ama bildiğimiz, bu büyük cürmü işleyen kişi, içinde yaşamak için bir mesken edinen kimselere "demirli bir tabut" yapmış; belki mal sahibi bundan habersiz, belki de haberli… Ama hiç şüphesiz bu önemli hata, orada oturacak insanlara haber verilmemiş… Sonra bir gün bir deprem yaşanmış ve o "ruhsatlı-imarlı" sanılan mesken, oturanlara mezar olmuş… Sorumlusu, her şeyin hesabının verileceği "mahşer günü hesabına inanmak" gibi bir erdemden yoksun, "Allah korkusu" denilen faziletten mahrum ve aynı zamanda "meslek ahlakı" denilen nitelikten nasibi olmayan bir kişi, bir fert, bir insan… Ona ne usta ne de işçi diyemeyiz; zira alın teriyle geçimini kazanan ve dürüstçe işini yapanlara haksızlık etmiş oluruz…
Bu örnekteki kişinin dinî ve ahlakî yönden yaşamış olduğu bozulmanın, maalesef, bir meskenin zemin etüdünden tutun da en son merhalede çatısının kurulup çatılacağı safhaya kadar, insanla muhatap olunan her bir zaman diliminde, sonrasında başına iş açacak hatalar, kasıtlı ihmaller ve onaylanmış projeye aykırı durumlarla karşılaşılıyor ülkemizde… Tüm bu olumsuzlukları ise tersine çevirecek, engelleri ortadan kaldıracak, işleri yoluna koyacak bir sihirli formül; tüm zamanlarda geçerliliğini yitirmeden hala iş görmeye devam ediyor: Rüşvet… Allah'ın insanlığa gönderdiği Kutlu Elçilerin sonuncusu Hz. Muhammed'in (SAV) dilinde "alanı da vereni de cehennemlik edecek, rüşvet!...
Şimdi geliniz, bir kısım binaların yıkılıp bir kısmının ayakta kaldığı bu büyük felaketin ardından, belki bundan sonraki süreçte; zemin etüdünü yapan mühendisten, onaylayan yetkiliye ve ruhsatını veren belediye birimlerine; inşa işleminde bulunan işçisinden, ustasına ve bütün bu safhalarda inşaatın kontrolünü-denetimini gerçekleştiren büro yetkililerine; nihayet insanlara sükunet içinde, güvenle ve huzurla yaşayacakları bir ev taahhüdünde bulunan müteahhide, çok manidar bir uyarıda bulunan bir ayet-i kerimeyi aktaralım ve üzerinde düşünmeye çalışalım…
Ayet-i kerime, er-Rûm suresinin 41. Ayeti… "İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor."
Kur'an-ı Kerim'in çağlar üstü mesajını ter ü taze bir şekilde tüm insanlığa ulaştıran ayetlerden biri olarak görmeliyiz bu ayeti… Zira biz kendimizi bildik bileli, Allah'a inananların, O'na mâl ettiği, inançsızların ise "Tabiat Ana" dedikleri varlığa yükledikleri üzere, dünyada kurulu düzen -ki biz müminler buna "Sünnetullah" yani Allah'ın koyduğu kurallar deriz- diğer kimseler ise "Tabiat Kanunları"… İşte bu düzen içinde tıkır tıkır işleyen bir sisteme sahiptir dünyamız… Ne zaman ki, insanoğlu bu sistemin işleyişine müdahalede bulunarak fıtratının tersine, yaradılış gayesinin aksine işler yapmaya başlamışsa, insanlık bundan zarar görmüş ve kendi eliyle insan, karada ve denizlerde bozulmalara sebep olmuştur. Peki 14 asır önce Allah katından indirilmiş olan bu ayet, günümüz insanı olan bizlere neler söylüyor?.. Geliniz bu konuda müfessirlerin söylediklerine bakalım…
"Yeryüzündeki bozulmanın sebebi insandır" ana fikri, ne anlama gelmektedir?
Âyet-i kerimenin önce metin olarak doğrudan anlamına yöneldiğimizde, "insanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden" şeklinde tercüme edilen kısmının, müfessirler tarafından genellikle, "işledikleri günahlar ve yaptıkları haksızlıklar sebebiyle" biçiminde anlaşıldığı görülmektedir. Nitekim yaşanan bu felaket sonrasında, sahtekarlık yaparak olması gereken evsafta malzeme kullanmayan, yine gereği gibi iş yapmayan kimselerin imal ve inşa ettiği meskenlerin yıkıldığı, dürüst davrananların ise böyle bir durumdan kurtulduğu görülmüştür. İşlenen bu cürmün ve yapılan bu haksızlığın cezası, inşa ettiği meskenin yıkılması, içinde kalanların ise ölümüne sebebiyet vermek gibi büyük bir günahı yüklenmektir… Ayet bize aynı zamanda, "böyle yapanlara daha bu dünyada böyle bir ceza verilir ki, belki artık yaptıklarından vazgeçerler." diye bitmektedir… Doğrusu, bu afetin, "asrın felaketi"ne dönmesinde müsebbib olarak rol oynayan herkesin ve her şeyin sorgulanması ve hesabının sorulması, başta devlet olarak her birimizin görevi olmalıdır… Konuya devam edeceğiz…
Mehmet Emin Ay
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- "Biz her şeyi bir kader ile yarattık…" cümlesi bize neler söyler? (24.02.2023)
- Musibetler karşısında Peygamberimizin büyük sabrı (14.02.2023)
- “Kıyamet kopuyor zannettim…” (13.02.2023)
- Gün, duâ günü; vakit, niyâz vaktidir… (10.02.2023)
- Felaketler de sınanacağımız “dünya sınavları”ndan biridir… (08.02.2023)
- Deprem felaketini, Vâkıa suresinin yardımıyla anlamak… (07.02.2023)
- Mekke’de kurulan bir “mutlu yuva”dan alınacak dersler… (05.02.2023)
- Kur’an’a en büyük saygısızlığı yapan alçak, neyin peşinde? (31.01.2023)