Müminin her işi duayla olur!
7 Ekim 2023 bir milat oldu âdeta… O gün, artık hafızalarda, zalim ve işgalici bir devletin, kendi işgali altındaki insanlara "savaş ilanı"nda bulunduğu gün olarak kalacaktır.
İki ayı aşkın bir zamandır bu savaş ilanını, hiçbir hukuka uymayan barbarlıkla bir soykırıma dönüştüren zalimlerin zulmünü, eli kolu bağlı şekilde, izliyor yeryüzünün insanları…
Kısa süren ateşkes günleri dışında neredeyse her gün ve gece yapılan saldırılarla seri katliâmlara maruz kalan Gazze ve diğer şehirleriyle Filistin'i, seyrediyor dünya devletleri…
Zalime verdiği desteği sürdüren ABD yönetiminin vetosuyla, yeni bir ateşkese bile imkan kalmayan şu ortamda, gemi azıya alan terör devleti, dünyanın eşine-benzerine şahit olmadığı vahşi saldırılarından asla vazgeçmeyi düşünmediğini/düşünmeyeceğini de açık açık söylüyor…
Dünya, vicdan sahibi insanların ve müslümanların tepkilerine de şahit oldu bu süreçte… Devletleri zalimin yanında dursa da milletleri mazluma destek mitingleri düzenledi günlerce…
Filistin halkı, mallarıyla, canlarıyla ve canlarından aziz bildikleri "canparçası" evlatlarıyla sınandıkları bu musibete karşı mümince duruşlarıyla, taht kurdular nice insanın kalplerinde… Hâsılı, Filistin diyarının gerçek sahipleri ve sakinlerinin bu mümince direnişi bir destan oldu, düştü dillere…
Geçen iki aylık zaman diliminde, küresel boyutta olanlar yanında ülkemizde de gerçekleştirilen boykotlara ve mitinglere; yardım toplama faaliyetlerine ve camilerimizle birlikte muhtelif mekanlarda yapılan dua programlarına da şahit olduk… İslam ülkelerinde bu tür beraberliklerin, "İslam kardeşliği" adına bir bilinç oluşturması bakımında son derece önemli olduğu âşikardır. Ancak yine bu günlerde, bu olumlu manzaranın aksine bir başka durumla da karşı karşıya kaldık… Geçmiş zamanlarda böylesi olağanüstü durumların yaşandığı zaman dilimlerinde olduğu gibi bugün de ortalıkta birileri tarafından dillendirilen bir söylem var: "Bu iş duayla olmaz!" Bizce nereye varacağı belli olan bu sözü, Kur'an ve Sünnet bilgisi olan bir kimsenin söylemesine ihtimal vermiyoruz. Zira bu iki kaynağın sahih bilgileri bize şu hakikati söyler: "Müminin her işi duayla olur!"…
"Bu iş duayla olmaz!" olmaz demek; duayı, dua etmeyi, dua edeni, dua edileni, dini, inancı ve kutsalı devre dışı bırakmak demektir aslında… Fakat bu söylemi dillendirenler, kuzu postuna bürünmüş kurt misali, yapılan zulümlere engel olmanın sadece duayla mümkün olamayacağını; başka unsurların da devreye girmesi gerektiğini; aksiyon almanın, maddi unsurları devreye koymanın ve sair diğer bazı faktörlerin de işin içine girmesi icab ettiğini söylerler. Böylece, dile getirdikleri bu tehlikeli sözün insanlar tarafından doğru, evet doğru anlaşılmasını engellemiş olurlar. Neticede, insanların zihninde diğer unsurlarla beraber "Bu iş duayla olmaz!" sözü de asılı kalır, ama "bu sözün sonu nereye gider?" sorusu hiç gündeme gelmez… Maalesef nice bir zamandır, İslam dünyasının içine düştüğü manevi sıkıntılardan birinin de bu durum olduğu kanaatindeyiz: Adına "Dua" denilen "Allah ile irtibatımız"ın artık gündemimizde olmayışı, bu çok değerli iletişim imkanımızın elimizde kalmayışıdır, bu sıkıntı… Doğrusu bunu bir musibet olarak da isimlendirmek mümkündür. Zira dua kapısının bizlere kapatılmış olması, bir bakıma fert ve toplum olarak Allah Teâlâ ile iletişim imkanımızın da kalmaması/olmaması/bulunmaması anlamına gelmektedir. Ne çare ki, bu durumun bir musibet ve âfet olduğunun bile farkında değiliz. Değiliz ki, "Bu iş duayla olmaz!" sözünü itici bulmuyor, sıradan sayılacak bir tepki bile vermiyoruz artık…
Zalim ve işgalci devletin saldırılarının başladığı günden bugüne yurtiçinde on beş şehir ve ilçede; yurtdışında Uzak Doğu'da, Balkanlar'da ve Avrupa'da dört farklı ülkenin yedi ayrı şehrindeki gözlemlerimiz, maalesef bize, müslüman toplumlar olarak "dua"yı gereği gibi anlamaktan, yapmaktan ve duanın gücünü fark etmekten çok uzakta olduğumuzu düşündürmektedir. Şimdi geliniz birkaç yazıyla ele almayı düşündüğümüz bu önemli konuyu birlikte ele alalım ve "Bu iş duayla olmaz!" söyleminin kimlere ait olabileceğini değerlendirmeye çalışarak işe başlayalım…
"Bu iş duayla olmaz!" kimlerin söylemidir?
Biraz önce kısaca değindiğimiz üzere, herhangi bir işin duayla olmayacağını düşünmek, en başta, duanın önemine inanmayan kişinin en karakteristik özelliğidir. Bu gibi kişiler, dua etmek fiilinin, kişinin hayatında önem taşıyan bir durum olmadığını düşünen ve bunu "kesin doğru" olarak kabul eden kimselerdir. Onların birçoğu, yapılan birtakım bilimsel çalışmalardaki verilere yansıdığı üzere, "Günlük yaşantınızda dua eder misiniz?" sorusuna verdikleri muhtelif cevaplar yanında özellikle "Hayır. Kendi işimi kendim hallederim/yaparım" cevabını vermişler; ve bir Yüce Kudret'in bu işlerde herhangi bir rolünün olmadığını düşündüklerini açıkça ifade etmişlerdir. Sadece bu söylem bile herhangi bir işin duayla gerçekleşmeyeceğine kani olan kimselerin, aslında metafizik alana dair tümden bir inançsızlık veya inkâr duygusu taşıdıklarını da ortaya koymaktadır. Zira inandığı bir "kutsal değer"i olmayan kişinin, yaşadığı hayatta dua ve benzeri dinî ritüellerle ya da ibadetlerle bir alakasının olması da beklenemez. Netice olarak, bir Müslümana, bir mümine asla yakıştıramayacağımız bu düşünce tarzının, dilinde böylesi bir söyleme dönüşmesi de ona yakışmaz!.. Ne var ki, yaşanan süreçte zaman zaman sosyal ve sanal mecralarda rastlanan "Bu iş duayla olmaz!" söylemi, son derece üzücü ve düşündürücüdür.
Hatırlarsanız daha saldırıların başladığı ilk günlerde, Gazzeli mücahitlerin sözcüsü, "Müslüman kardeşlerimizin buraya gelmelerini beklemiyoruz. Ama onlardan bizler için dua etmelerini, dualarıyla bize destek olmalarını istiyoruz" demişti… Bu sözler ne kadar anlamlıydı! Kim bilir, ciğerpâresini kaybeden gönlü yaralı bir Filistinli annenin ya da babanın ruhunu teskin eden, belki de dünyanın uzak bir köşesinde yüreği, mazlum kardeşi için yanan bir müminin niyazıydı… Bir başkasının duasıdır belki de, kardeşinin yüreğindeki yangına sabır ve metanet merhemi olan… Kim bilir?
Anlaşılan sözcü Ebu Ubeyde'nin iyi bildiği ve inandığı ama bizim farkında bile olamadığımız duanın gücünü ve önemini, koca bir Ümmet-i Muhammed olarak yeniden öğrenmek ve bilmek gerekiyor... Sabrı ve metaneti; Mescid-i Aksa ve Kudüs sevgisini onlardan öğrendiğimiz gibi, galiba gerçek manada duanın mahiyetini ve önemini de Filistinli kardeşlerimiz sayesinde öğreneceğiz.
Mehmet Emin Ay
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Boykot ve helal rızık üzerine… (30.11.2023)
- Kuruşlarımız, kurşun olup vurmasın masumları!.. (28.11.2023)
- Soykırıma ara verilen bugünlerde sorumluluklarımız nelerdir? (27.11.2023)
- “Mümin kardeşinin derdiyle dertlenmek” günüdür bugün… (28.10.2023)
- Kudüs, Filistin’in kalbidir!.. (23.10.2023)
- Mekke ne kadar bizimse Kudüs de o kadar bizimdir!.. (19.10.2023)
- İstikamet nereye? (09.10.2023)
- “Doğduğu gün, ona selâm olsun…” (26.09.2023)