Yeni baharla darbe arasında yarış
Cezayir'de ve Mısır'da rejim tıkanmış durumda. İbrahim Yüsri gibi Mısırlı siyasi yorumcular ülkelerinde Sisi'nin uygulamalarından dolayı insanların bıkkınlık ve yılgınlığa düştüğünü ve yeis hali yaşadığını ifade etmektedir. Abdullah Muradoğlu'nun zaman zaman yazdığı gibi günümüzde Mısır ordusu Memlüklü ordusuna benziyor ve siyasete hâkim oldukları gibi ekonomik alana da hâkimiyet tesis etmiş bulunuyorlar. Bu açıdan İran'da Devrim Muhafızları ile Mısır'da milli ordu arasında işleyiş bakımından bir fark bulunmuyor. İbrahim Yüsri Mısır ordusunun 70 yıldır ülkeyi yönettiğini, bir 70 yıl daha yönetmeye hevesli olduğunu ifade etmektedir. Sisi de Beşşar gibi anayasayı kendi ölçüsüne göre düzenlemiş ve uyarlamış bulunuyor. Sadece geride tek bir rötuş kalıyor; halk referandumu! Lakin karşı tezin savunucuları ortalıkta olmadığı için referandum da göstermelik olacak ve sadece tepki mahiyetinde, katılım son derece çok düşük bir oranda seyredecektir.
Buteflika'nın beşinci dönem için aday olduğu seçimler vaktinde 18 Nisan'da yapılacak olursa katılımın yüzde 10'u geçmeyeceği varsayılmaktadır. Kriz bu suretle derinleşecektir. Mısır'da da ilgili anayasa maddelerinin değişimiyle ilgili referandumda katılım bu oranı pek geçmeyecektir. Devlet imkânlarıyla seferber edilen bindirilmiş kıtalar çekişmesiz geçecek kampanyanın ardından ilgili maddeyi oylayacaklar ve Sisi'nin ömür boyu iktidarda kalması için son rötuşları yapmış olacaklar. Tabii bu durum kimsenin içine sinmeyecek. Aynen idamlar gibi. Sisi idamlar vasıtasıyla 'aykırı sesleri' veya karşı sesleri bastırmak istemektedir. Hişam Talat davasında bu kadar fütursuz veya pervasız davranılması bunu göstermektedir. Bununla birlikte Abdulhalik Abdullah'ın deyimiyle mer'iyetteki veya kurulu Arap rejimleri geçmişteki Arap Baharı dalgasından hiç ders ve ibret almamış görünüyorlar. Kendileri ibret almıyor lakin şiddet dalgası üzerinden ibret dersi vermeye kalkışıyorlar. Kaddafi ile ibret almak yerine Esat üzerinden ibret dersi vermeye kalkışıyorlar! Sadece ders vermeye odaklanmışlar. Sisi keyfi idamları veya yargı katliamını hasımlarına ibret vesilesi kılıyor. Lakin halk hareketiyle birlikte Mübarek'in devrildiği günleri unutmuşa benziyor. Arap Baharının sonuçları görüldüğü gibi hala çekişme konusu.
Cezayir'de de benzeri bir süreç var. Arkasından iş görenler hiç tepki vermeyen ve canlılık emaresi göstermeyen mumya halini almış Buteflika'yı yeni bir dönem için aday göstermekte beis görmüyorlar. Başkanlık seçimlerini birkaç ay daha erteleyeceklerine ve uygun ve sağlıklı bir ortamda yapılmasını sağlayacaklarına baskın bir seçimle Buteflika'yı halka dayatmak istiyorlar. Sağlığının uzun süreyi kaldırmayacağını da bildiklerinden bir yıl sonra erken bir seçim yapılacağını taahhüt ediyorlar. Böylece ara dönemde Buteflika sonrasını düzenlemeye muvaffak olacaklar! Hesapları bu! Lakin halk sokaklardan ayrılmıyor. Buteflika adına yapılan bir açıklamada ise halk taşkınlık yapmadığından övülüyor, ardından da aba altından sopa gösteriliyor. İçeriden ve dışarıdan gelebilecek sızmalara karşı uyanık ve ihtiyatlı olmaları tavsiye ediliyor. Burada Buteflika adına bu açıklamayı yapanlar Beşşar Esat'ın dili ve söylemine başvuruyor. Nitekim Esat 'mündessun/sızmalar veya sızmacılar' diyerek halk hareketini sızmalarla malül göstermek ve ardından da durumdan vazife çıkarmak istemiştir. Nitekim rejim Saydnaya gibi cezaevlerini boşaltarak Iraklı yandaşlarıyla birlikte (Taci ve Ebu Guryb'den toplu firarlarla) ortalığa sızma örgütler salmıştır. 1991 sonrasında Cezayir'de de öyle olmuş ve GIA gibi sızma örgütler piyasaya salınmıştır!
Denildiği gibi burada bir dış komplo varsa bu sadece halka rağmen değil aynı zamanda sağlığına rağmen beşinci defa Buteflika'nın aday yapılmasıdır. Bizde de 27 Mayıs darbesinden sonra Cumhurbaşkanlığına getirilen Cemal Gürsel'e felç isabet etmiş ve hayati fonksiyonlarını yitirmişti. Bunun üzerine doktorlar heyeti raporuyla birlikte görevden el çektirilmişti. Şimdi İran'da Cumhurbaşkanı Yardımcısı İshak Cihangiri ve Cezayir'de Ali Benfilis ülkelerinde durumun çok kritik olduğunu söylüyorlar. Eski tabirle hakem her an düdüğü çalabilir. Burada hakem halk olabileceği gibi ordu da olabilir. Halk indirmesine indirecek de daha sonra bindirdikleri, başa getirdikleri başına bela olmuştur. Mevcut rejimleri gözden çıkarmış ama gelecekten emin değil. Nitekim İbrahim Yüsri firavun megalomanlığıyla pervasızlaşan Abdulfettah Sisi'yi ya askerlerin ya da halkın indirebileceğini ve ülkede durumun nezaket kesp ettiğini haber vermektedir. Batı Şermu'ş Şeyh'de Sisi'nin ayağına gitse bile bu pervasız ve hödük, bodur adamı ucu açık bur surette desteklediği de söylenemez. Nitekim Muhammed Mürsi döneminde Kahire'de ABD'yi temsil eden Büyükelçi Anne W. Patterson askerlerin Sisi'yi indirebileceklerini söylemiştir. Sisi kifayetsiz muhteris bir nobrandır. Velinimetlerine bile ihanet edebilecek bir kıratta ve yapıdadır. The Guardian gazetesinin yazdığı gibi Muhammed bin Selman nasıl babasının başına bela kesilmişse Sisi de ölçüsüz davranışlarıyla kendisini getirenlere yük olmaya başlamıştır. Orduya, Ezher'e ve kurumlara muamelesi çekilmez bir haldedir.
Fransız asıllı uluslararası hukukçu Dr. Francois Deroche Batı'nın beslediği Sisi canavarının kontrol altından çıktığını ve dizginlenemez hale geldiğini söylemiştir. Batılı sömürgeciler gibi kendi halkını düşük bir halk olarak göstermekte ve onları aşağılamaktadır. Fransız Cumhurbaşkanı Macron geldiğinde Mısır ikliminin Batılı demokrasilere uygun olmadığını söylemiştir. Böylece, 'Arapların alnının çatısına kocaman bir değnek yapıştıracaksın' diyen Bernard Lewis gibilerini hatırlatmıştır. Dr. Francois Deroche, Ali Muhyiddin Karadaği'nin konuyla ilgili bir tweetine gönderme yapmıştır: Saltanat ve tahtının elden gideceği korkusuyla kadim Firavun, Mısırlı erkek çocukları öldürme yoluna gitmiştir, modern Firavun (Sisi) ise yine saltanatını koruma kaygısıyla fidan gibi gençleri darağacına göndermiştir. Dr. Francois Deroche Batılıların Sisi'den illallah ettiklerini ve bir darbe yoluyla gitmesini yeğlediklerini ifade etmektedir. Yine insan hakları aktivistlerinden Behiyyüddin Hasan da artık Trump idaresinin de kendi iç sorunları nedeniyle Sisi rejimine yardım edemeyeceğini ifade etmektedir. Batı'nın beslediği büyüttüğü Frankenstein, dengesiz hareketler yapmaktadır. Bu da onu sahiplenilemez bir duruma getirmiştir.
Cezayir'de de yıllardan beri kışlasına çekilen ordu da kıpırdanma emareleri göstermektedir. Cezayir'de ordu ve istihbarat dizginlenmiş iken Butefllika'nın zoraki bir biçimde aday gösterilmesi orduyu yeniden denge unsuru haline getirdi ve öne çıkardı. On Karanlık Yıl nedeniyle ordu da halk da tepkisinde temkinli hareket ediyor. Bununla birlikte ordunun Beteflika'nın zoraki adaylığını engelleyerek bir geçiş dönemi başlatabileceği yorumları yapılmaktadır. Yabancı basın ordunun rolünü öne çıkaran haberlere yer vermektedir. Kerim Mevlayı adlı analizci Cezayir ordusunun halk ile Buteflika arasındaki gerilimde orta yolu bularak müdahale edeceği ve Buteflika dönemine son vereceğini tahmin etmektedir. Buna mukabil tamamen halkın istediği istikamette değil de yeniden siyasi uzlaşmalar üzerinden kontrollü bir demokrasi formülünü konsolide edeceğini tahmin etmektedir. Bununla birlikte yeni dönemde Cezayir'i daha katılımcı ve daha zinde bir siyasi hayat beklemektedir.
Kısaca 22 Şubat (2019) tarihi itibarıyla Cezayir eski Cezayir değil. 22 Mart ve sonraki cumalar yeni bir miladın ayak sesleri. Eski hal muhalya yeni hal ya da izmihlal.
Buradan bizdeki ulusalcı kesime de büyük bir ders çıkıyor.
Arap Baharına karşı çıkanların ve Esat yandaşlarının çıkmazı, Mısır'da Sisi Cezayir'de ise Buteflika modeli ve görüntüsüdür. Üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin Esat, Sisi veya Buteflika gibiler iktidarda kaldıkça ilk kareye geri dönülmesi kaçınılmazdır. Kabahat halk da değil önünü kesenlerdedir. Tezleri iflas etmiştir. Kurtarıcılar yeni bir kurtarıcıyı aratır hale gelmişlerdir. İşte Cezayir, işte Mısır!
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Güç 17’den Grup 19’a (06.03.2019)
- ‘Tedafü’ yasasından, ‘tekalüb’ dönemine (01.03.2019)
- Cezayir’de kontrollü demokrasinin sonu (25.02.2019)
- 'Babilleşme'den 'Atinalılaşma'ya! (24.02.2019)
- Çift koldan saldırı! (18.02.2019)
- Kayan yıldız (15.02.2019)
- Çin usulü İslam! (12.02.2019)
- Dostları küstürmemek! (08.02.2019)