Hedefteki adam Raşid Gannuşi!
Raşid Gannuşi daima karşı darbecilerin veya devrimcilerin odağında ve hedefinde olmuştur. 2013 yılında karşı darbeciler onu da kara listeye almışlardı. Muhammed Mürsi'nin indirilmesinden birkaç gün önce 30 Haziran 2013 tarihinde Mısır'da yayınlanan Vefd Gazetesi bir haberiyle dikkat çekmiştir. Haberde 'üçünü bir arada götüreceğiz, yıkacağız' mealinde bir başlık yer alıyordu. Bu üçlü, Muhammed Mürsi, Recep Tayyip Erdoğan ve Raşid Gannuşi'den başkası değildi. Bu isimler 2011 yılında mayalanan Arap Baharı veya devrimlerinin sembolleri ve önderleri olarak öne çıkıyorlardı. Gerçekten de bu haberin mürekkebi kurumadan 3 Temmuz 2013 tarihinde Abdulfettah Sisi bir darbe ile birlikte Muhammed Mürsi'yi al aşağı etti. Muhammed Mürsi'nin yıkılmasının ardından İsrail derin bir nefes aldı. Hatta bayram etti. Amos Gilad gibi İsrailli uzmanlar iktidarda kalması halinde Muhammed Mürsi ile Erdoğan arasında yeni bir mihverin mayalanacağını düşünüyorlardı. Gilad'a göre İsrail açısından beliren en büyük tehlike buydu. Sisi sayesinde bu tehlikeyi bertaraf etmişlerdi. Mürsi'nin devrilmesinin ardından Gannuşi'nin siyasi kariyeri de silikleşmeye başladı. Sütten ağzı yanan Nahda Hareketi kadrosu artık yoğurdu üfleyerek yiyorlardı. Tunus da karşı devrim süreci kıskacına alınmıştı. Şükrü Bil'id adlı muhalif siyasetçi suikasta maruz kalmış ve bunun faturası Nahda Hareketine kesilmiştir. Bundan sonra Nahda hareketi sürekli olarak gölgede kalmış ve muhalifleriyle uzlaşma siyaseti izlemiştir. Bu nedenle de El-Baci Kaid es-Sibsi ile ortaklığa gitmiş ve ülkeyi yaşlı ve hastalıklı olan ve bu haliyle Burgiba'yı aratmayan Sibsi yönetmiştir. Mürsi'nin devrilmesinden sonra ve Suriye'de kanlı karşı atakla birlikte Arap sokağının cesareti kırılmıştır. Onlarla birlikte Nahda hareketinin de.
Sürecin sonunda Sibsi vefat etmiş ve partisi Nida Tunus da yere çakılmıştır. Elbette karşı darbe odağı Gannuşi'yi etkisiz hale getirmeyi planladığı gibi aynı zamanda Türkiye'nin de önünü kesmek istiyordu. Bu durum kah Sudan'da kah Katar'da kah Libya ve Suriye'de Türkiye'nin karşısına çıkıyordu . Nedense Türkiye'nin yeniden bölgeye gelmesi en son isteyecekleri işti. 'Yeni Türk emperyalizmini istemiyoruz' diyerek avazları çıktığı kadar hançerelerini yırtıyorlardı. 'Herkes gelsin, Türkler kalsın' şeklinde sözler ediyorlardı. Ortak tarihe rağmen neden bu kadar Türk düşmanı olduklarını anlamakta zorlanıyor. Halbuki aynı alana Ruslar, İranlılar sarkıyor, Batılı ülkeler zaten var. Ama onları bir tek Türkiye ilgilendiriyor. Daha doğrusu rahatsız ediyor. Son sıralarda Tunus'a yine Türkiye üzerinden bir operasyon düzenlemek istediler. Daha doğrusu Raşid Gannuşi'nin şahsını hedef seçtiler. Burgiba çizgisindeki Hür Anayasal Parti Başkanı Abir Musa yine Türkiye üzerinden Gannuşi'yi sıkıştırmaya çalıştı. Serraç gibi Türkiye'yi ziyaret eden Kuzey Afrika liderlerinden olan Raşid Gannuşi'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İstanbul'da Dolmabahçe Sarayındaki Çalışma Ofisinde buluşması kimilerini rahatsız etti. Bunlardan birisi olan Abir Musa Gannuşi'nin Erdoğan ile görüşmesinde Gannuşi'ye Tunuslu bir yetkili veya resmi kişinin eşlik etmediğini ve görüşmenin mahrem dairede ve kapalı kapılar ardında seyrettiğini ve bunun kabul edilemeyeceğini söylemiştir. Bu sözleriyle birlikte Meclis'te bir kaşık suda fırtına koparmak istemiştir. Elbette El Arabiya ile Sky News Kanalları da bu kampanyalara eşlik etmiştir. Gannuşi aleyhindeki kampanya bu raddede veya sınırda kalmamış ardından Gannuşi'nin mal varlığı ve 'haksız kazançları' gündeme getirilmiştir. Demek ki 2013 yılından kalma hesaplar tasfiye edilmek istenmektedir. Tunus Parlamentosunda Nahda Gurubu adına söz alan Nurettin El Buhayri Gannuşi üzerinden Tunus devrimini çökertmek isteyen bir bölgesel plandan söz etmiştir. Bu bölgesel plana Hür Anayasal Parti Başkanı Abir Musa ile birlikte Birleşik Arap Emirlikleri, Dahi Halfan, Arabiya ile Sky News kanallarını da dahil etmiştir.
Böylece Arap devrimlerinin veya baharının son kalıntılarını da temizlemek istiyorlar. Bununla birlikte bu planlar artık sekmekte ve Mısır'da olduğu gibi yürümemektedir. Hatta karşıt darbeler veya devrimler hamle gücünü kaybetmektedir. Esasen bu nedenle Libya'da Serrac hükümeti ile birlikte Tunus'ta da Gannuşi hedefe yerleştirilmiştir. Tunus'ta derin devlet pusuda beklemekte ama karşı hamlelerinde pek de bir varlık gösterememektedir.
Libya'da Riyad ve Ebu Zabi'nin müttefiki Halife Hafter'in Serrac hükümetinden darbe üzerine darbe yemesi üzerine bölgede pusuda bekleyen adeta uyuyan siyasi hücreler uyanmıştır. Serrac hükümetinin cephelerde zafer kazanmasını hazmedemeyen Riyad-Ebu Zabi ekseni Tunus ve bölgedeki ülkelerde siyasi deprem peşinde koşmaktadır. Gannuşi gibilere siyasi tazyik uygulayarak Türkiye'nin bölgesel yalnızlığını artırmak istiyorlar. Bölgede Türkiye'nin karşısındaki odak da, yok yok. Rusya, İsrail, Fransa ve Avrupa ülkeleri BAE ve Suudi Arabistan'ı saysak yeter sanırım. Adeta yedi düvel tek çatı altında toplanmış bulunuyor.
Bununla birlikte Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın dediği gibi Türkiye'nin askeri yardımları Libya'da denklemi bozuştur. BAE paraları ile birlikte Rusya'nın silahları çöpe gitmiştir. Bu nedenle de Libya Müftüsü Sadık El Giryani Türkiye ile Katar'a katkılarından dolayı teşekkür etmiştir.
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Çıkmaz sokakta yol aramak! (18.05.2020)
- Korona ilmihali (05.05.2020)
- Suriye’de yeniden çatallaşan yollar! (01.05.2020)
- Şevkani’nin tasavvurundaki Hallac! (25.04.2020)
- Ötekinin ötekileri (20.04.2020)
- Korona sonrası dünya düzeni (15.04.2020)
- ‘Neden İbni Teymiyeci değilim?’ (12.04.2020)
- Fikri toksitlerinden arındırma (fikri detoks) (09.04.2020)