Küçük İsrail’den büyük İsrail’e
Eskiden Araplar ile İsrail'i hasım güçler sanıyorduk. Şimdi hasım değil tamamlayıcı güçler olduğunu anlıyoruz. Arap Birliği ile İsrail matruşka haline geldi. Kelim Sıddıki gibiler İsrail'e komşu Arap ülkelerini onun zırhı olarak tanımlıyordu. Şimdi İsrail aradan çekildi Arap ülkeleri açığa çıktı ve İsrail'in çevreleme politikası için kullandığı ülkelerle karşı karşıya geldiler. Şaşırtıcı ama günümüzde İsrail küçük İsrail olarak mevzilenirken Arap ülkelerinin veya Arap Liginin bir biçimde büyük İsrail olarak yapılandığını görebiliyoruz. Şimon Peres 1990'lı yıllarda Yeni Orta doğu kitabını kaleme almıştı ve bu kitabında Arap-İsrail ortaklığını savunmuş ve öngörmüştü. O dönemler demek ki zemin ve ortam pek müsait değildi, İsrail eksenli Orta doğu projesi şekillenemedi. Arap Baharı ile birlikte Arap rejimleriyle İsrail aynı hendekte ve cephede olduklarını fark ettiler. Yerleşik düzenlere tehdit Arap sokağından ve halktan geliyordu. Arap Baharı sonrasında kardeş olduklarını anladılar ve aynı cephede buluştular. Böylece riya ve nifak politikaları tamamen çökmüş, geride kalmış oldu. Şimdi el Arabiya Kanalı bir haberinde Arap Birliği sözcüleri vasıtasıyla, eski çevreleme politikasının aktörleri olan Türkiye, İran ve Etiyopya'nın Arap dünyasına karşı haydut ve zorba veya Mısır lehçesiyle baltacı kesildiklerini söylüyor. İsrail'in en hızlı ve keskin gazetelerinden birisi olan Jerusalem Post gazetesinde SHUKRIYAH BRADOST (JUNE 12, 2020) adlı yazarın kaleme aldığı 'The longer Erdoğan is in power, the more Turkey looks like Iran – opinion' makalede Türkiye'nin uluslararası normları ve uluslararası hukuku çiğneyerek adeta haydut ülke konumuna geldiğini yazıyor.
Türkiye'nin giderek İran'a benzediğini ve Libya'da İran'ın Suriye'de yaptığına benzer şeyler yaptığını iddia eden yazar Filistin'de de iki ülkenin benzer politikalar izlediğini yazıyor.Türkiye'nin İran'a göre giderek daha fazla öne çıktığını zira İran'ın bölgede çaptan düştüğünü ve tökezlediğini, pörsüdüğünü savunuyor.
Esasen SHUKRIYAH BRADOST adlı yazar ortak düşman üretme histerisinde Araplara da tercüman oluyor. Bölgede Türkiye'nin birinci düşman olduğuna inanan kalemler olduğu gibi inandırılmak istenen kitleler de var. Libya ile ilgili olarak uydu kanallarına çıkan birçok Türkiye muhalifi yorumcu sadece Türkiye'ye karşı olduklarını söylüyor ve 'Türk emperyalizminden' bahsediyorlar. Ne İsrail, ne Rusya ne de ABD başta olmak üzere batılı ülkelerden gocunuyor, yakınıyorlar. Varsa yoksa Türkiye! SHUKRIYAH BRADOST adlı yazar hepsine tercüman olmuş. Aynı makale Fransızlara da tercüman olmuş ki ilgili sitelerinde görücüye çıkmıştır (https://24.ae/article/573486/). Türkiye'ye karşı sistematik bir düşmanlık güdülüyor.
تركيا على خطى إيران.. دولة مارقة 24.ae ترى الباحثة شكرية برادوت في تقرير بصحيفة "جيروزالم بوست" أن تركيا "تتشبّه" بالنظام الإيراني، راصدة عدة مؤشرات تدعم ذلك وخصوصاً "تقليد" أنقرة لدور إيران في سوريا.. ولكن في ليبيا. |
Tesadüf değil, onların entelektüel gurularından olan Bernard Lewis de Arap Baharının patlak verdiği günlerde ilginç bir kehanette bulunmuş ve 10 yıl içinde Türkiye'nin İran'ın yerini alacağını ileri sürmüştür. Dediği günler gelip çattı. 2011 yılında Wall Street Journal gazetesiyle yaptığı söyleşide Orta doğu'daki yeni gelişmeleri değerlendiren Bernard Lewis 10 yıl içinde Türkiye ile İran'ın yer değiştirebileceği tezini de öne sürdüğü söyleşi sırasında Ortadoğu bölgesinde İslami ideolojinin(köktendinciliğin) yayılmasının özellikle bir meydan okumaya dönüştüğünü ileri sürmüştür. Demek ki SHUKRIYAH BRADOST gibi yazarlar Bernard Lewis'in gölgesi gibi ezberini tekrarlıyorlar. 2005 yılında aynı Lewis Avrupa'nın İslami Doğu'nun Batısına dönüşeceğini söylemiştir. Kışkırtıcı ajanlar veya nüfuz ajanları olduğu gibi aynı zamanda ilim adamı kisvesinde de kışkırtıcı isimler, kesimler bulunmaktadır. Bunu en iyi yapanlardan birisi de Bernard Lewis olmuştur. (19 Mayıs 2019 tarihinde) Öldükten sonra da kışkırtmalarının meyvelerini kabrinde devşirmektedir.
BAE gazetelerinden el Haliç gazetesi 19 Nisan (2020) tarihli başyazısını Türkiye'ye ayırmış ve 'Türkiye haydut devlet' başlığıyla Türkiye'ye yüklenmiştir. Burada Haliç gazetesiyle Jerusalem Post'un aynı dilden konuştuklarını görebiliyoruz. Herkesin de bildiği gibi BAE korsan bir rejimdir, devlettir ve Muhammed Dahlan gibi birçok ülkenin korsanını da topraklarında barındırmakta ve şemsiye tutmaktadır. İlgili başyazıda Türkiye'nin Libya, Suriye'ye müdahalelerinin Arapların hükümranlığına müdahale olduğunu ileri sürmektedir. Arap Birliği de bu söylemi benimseyerek Türkiye'nin Libya, Irak gibi ülkelerde Arap diyarlarına sarktığı ve saldırdığı ileri sürülüyor. İran'ın da keza Irak, Suriye, Yemen gibi ülkelere tasallut ettiği ifade ediliyor. Üçüncü ülke olarak da Etiyopya sayılmaktadır. Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmet Ebu'l Geyt üç ülkenin Araplara karşı devleştiğini (tagavvul) Ali kıran baş kesen kesildiklerini ileri sürmüştür. Ebu'l Geyt Etiyopya'nın da Rönesans Barajı ile birlikte Sudan ile Mısır'ın suyunu kestiğini ileri sürmüştür (http://nabdapp.com/t/74034144 ).
İran, Türkiye ve Etiyopya bugün 1952 yılında olduğu gibi Araplara karşı İsrail namına hareket etmiyorlar. Bilakis Araplar İsrail namına bu ülkelere karşı hareket ediyorlar. Pozisyon tersine dönmüştür. Bugün Sudan gibi ülkeler bile İsrail'e açılıyorlar. Bunun dışında Enver Kargaş gibi BAE'li yetkililer İsrail ile işbirliğine bir engel olmadığını söylüyorlar. Dahi Halfan açıkça iki ülke arasında normalleşmeden söz ediyor. İsrail'e kavuşumda engel tanımıyor! Bu durumda çevreleme politikaları ters dönmüş oluyor. İsrail namına Araplar büyük İsrail olarak Türkiye'yi çevrelemeye çalışıyorlar. 1952 yılındaki çevreleme politikasının aktörleri bugün başka bir noktada bulunuyorlar.
Abdulfettah Sisi gücünü nereden alıyorsa Türkiye ile Etiyopya'ya ayar vermeye çalışıyor. Türkiye destekli Libya Milli Mutabakat Hükümetinin Kofra ile Sirte'yi ele geçirmesi ve akabinde Libya''nın doğusuna sarkmasının, uzanmasının Mısır açısından kabul edilemez ve kırmızı çizgileri olduğunu ilan ediyor. Mısır'ın Libya'ya askeri müdahalesinin meşru hale geldiğini savunuyor.
Kısaca devran değişti ve 70 yıl sonra İsrail ile Araplar sarmal haline geldiler. İsrail'in daha geniş misyonunu Araplar devraldı. Kısaca büyük İsrail haline geldiler. Şaşırtıcı değil. Osmanlı'yı yıkarken ve yerine geçerken İngilizlere bu taahhüdü yapmışlardı. Şimdi İsrail'e değil, Osmanlı'ya düşmanlıkta sınır tanımıyorlar. Kahire'de Yavuz Sultan Selim Caddesindeki Yavuz ismi silinirken Riyad'da da Kanuni ismi kaldırıldı. Tencere yuvarlandı kapağını buldu.
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- A’raf’taki Ayasofya! (17.06.2020)
- Totaliter çağın ikon kırıcıları (15.06.2020)
- ‘Bizans çocukları’ (10.06.2020)
- Hafter’in defteri dürüldü (05.06.2020)
- Kim kime değer dayatabilir? (03.06.2020)
- Mabedimden elini çek! (29.05.2020)
- Uzlet ve i’tizal (28.05.2020)
- Halvet günlerinden celvet günlerine (26.05.2020)