Mustafa Özcan

Baba Oruç'un karaltısı Cezayir’i bekliyor

Baba Oruç Reis Cezayir'ın ruhunu temsil etmektedir. Baba Oruç'tan maksat Barbaros Hayreddin Paşa'nın abisi Oruç Reis'tir. Cezayir'i Cezayir yapan unsurlardan birisi belki de ilki Oruç Reis'tir. Bu nedenle ona manevi bir makam ve rütbe atfetmişler ve Baba Oruç demişlerdir. O Cezayir'in manevi babasıdır. Sufiler diyarı Tilimsan'ı savunurken gök bir ekin gibi yere düşmüştür. 44 yaşındadır ve kuşatma altında şehit düşmüştür. Ondan önce de Becaye'yi kurtarırken de bir kolunu kaybetmiştir. Süreci ise geride bıraktığı kardeşi Barbaros Hayrettin Paşa tamamlamıştır. Oruç Reis, Cezeyir'i ilc veya Muhammed Sahhaf'ın ifadesiyle uluca ('ilic'in çoğulu) karşı savunmuştur. Temel yararlılıklarından birisi daha sonra garp ocakları olarak isimlendirilen Kuzey Afrika sahillerini Batılı uluc yani galiz küffara karşı savunmasıdır. Akdeniz'i zamanla bir Türk denizi haline getirilmesinde büyük katkı ve emekleri olmuştur. Bir başka mühim misyonları ise Endülüs Müslümanlarını kurtarmaya matuf çabaları ve Akdeniz'i İspanyollara dar etmesi ve İberya'da kıstırılan Endülüs Müslümanlarını Kuzey Afrika'ya taşımalarıdır. 36 pare gemiyle 70 bin Müslümanı İspanyol pençesinden kurtarmışlardır. Bu yönüyle de sahipsiz Müslümanlara sahiplik etmişlerdir. Bu itibarla, Cezayir halkı Oruç Reis'e medyunu şükrandır ve bu şükranını ifade emek için de ona 'Baba Oruç' lakabını takmışlardır. O, Cezayir'in ve Cezayirlilerin gerçek babasıdır. Bugün dahi Cezayir ruhu Baba Oruç ile birlikte atmaktadır. Libya'ya gittiğinizde sizi Piri Reis silüeti karşılar. Cezayir'e gittiğinizde Baba Oruç'un ruhaniyetiyle karşılaşırsınız. Çatışmalarda sol kolunu kaybetse de Oruç Reis yılmadan küffara meydan okumaya ve cenge devam etmiştir. Batılıların korsanlar olarak baktığı Oruç ve Barbaros kardeşler Cezayirlilerin nezdinde bir kurtarıcıdır. Gerçek korsanlara karşı masum ve savunmasız Endülüs Müslümanlarını ve Cezayir halkını savunmuşlardır. Başkalarının onlara kulp takması gerçekleri ve tarihi değiştirmez. Kur'an buyruğuyla Müslümanlar kınayanların kınamalarına aldırmaz.

Modern Cezayir Devleti, Osmanlı Devleti'ne bağlanmasıyla birlikte kurulmuştur. 1962 yılında Fransa'nın 132 yıllık işgalinden sonra bağımsızlığını elde etmesiyle Cezayir devleti ikinci defa hayata geçmiştir. Lakin bu ikinci kurulma birincinin bir devamdır. Cezayir'in Osmanlı'ya bağlanması süreci de Cicel şehrinin Oruç ve Barbaros Hayrettin Paşa tarafından geri alınmasıyla başlamıştır. Oruç Reis ile Barbaros Hayrettin Paşa'nın deniz seferleri ve Cezayir'de tutunmaları Yavuz Sultan Selim Han ile Kanuni Sultan Süleyman dönemine rastlamıştır. Osmanlı aynı dönemde Suriye, Mısır, Hicaz ve Yemen'i egemenliği altına almıştır. Cezayir de himaye ihtiyacından dolayı dönemin tek beynelmilel İslam devleti olan Osmanlı'ya sığınma ihtiyacı hissetmiştir. 1492 tarihinden itibaren İspanyol ve Portekiz güçleri Endülüs'ten sonra Kuzey Afrika sahillerine akınlar düzenlemişler. Onların önünü Oruç ve Barbaros kardeşler kesmiştir. İspanyol, Portekiz ve Aziz John (Yuhanna) güçleri ve donanmaları Kuzey Afrika'yı istila için harekete geçmişlerdir. Onların karşısında ise bölük pörçük Oruç ve Hayreddin Paşa'nın güçleri vardır. Nizami bir güç olmadıkları için Cezayir ve sahilleri korumak için vur kaç taktiklerine başvuruyorlardı. 1505 yılında İspanyollar kabus gibi Cezayir önlerinde görülürler.

1512 tarihinde Becaye şehrinin ileri gelenleri, a'yan ve eşrafı Oruç ile Barbaros'tan şehri kurtarmalarını istemişlerdir. Bu daveti kabul eden Oruç Reis ile Barbaros şehri İspanyollardan temizlemiş lakin Oruç Reis bu çatışmalarda bir elini kaybetmiştir. O dönemlerden 1880'lere kadar gelen süreçte maalesef Tunus sureta Osmanlı'ya bağlı olsa bile yöneticileri daima Fransızlarla iltisaklı ve dirsek temasında olmuştur kısaca Fransızları Osmanlı'ya yeğlemişlerdir. Osmanlının merkeziyetçi siyasetine ve Fransız ve işgalci güçlere karşı merkezi tahkim etme çabalarına karşı daima köstekleyici olmuşlardır. Bu Oruç ve Barbaros döneminde başlamıştır. Hafsi sultanları, hanedanlığı Oruç Reis ve Barbaros'un gücünden, halk arasındaki itibarından dolayı kendi geleceği adına endişe ediyordu.

1514 tarihinde Oruç ve Barbaros kardeşler Bicel şehrini İtalyanların daha doğrusu Cenevizlilerin elinden kurtarmıştır. Bunun üzerinden yaklaşık 500 yıl geçmiştir. Cicel şehri 1260 tarihinden beri Cenevizlilerin işgali altında bulunmaktadır ve kurtarma operasyonu sırasında 600 civarında İtalyan esir edilmiştir. Abdurrahman Ceylali gibi yerel tarihçilere göre şehrin alınmasında Berberilerin ileri gelenlerinin ve kabilelerin büyük rolü olmuştur. Bol miktarda alınan ganimetler de şehri fethedenlerle yöre ahalisi arasında eşit bir şekilde bölüşülmüştür.

Oruç Reis ile Barbaros'un güzel ve alicenap davranışları gönülleri fethetmiş ve halkın etraflarında kenetlenmesini daha da pekiştirmiştir. Oruç Reis'in imanına, ahlakına ve güçlü şahsiyetine hayran kalmışlardır. Bu nedenle onu başlarına emir seçmişlerdir. İspanyol pençesi altında inim inim inleyen İslam belde ve şehirlerini kurtarmak için seferber olmuşlar ve Oruç ve Barbaros'a biat etmişlerdir. Osmanlı ile Oruç-Barbaros kardeşler arasındaki temas Bicel şehrinin alınmasıyla birlikte kuvveden fiile geçmiştir. Bu itibarla 500 yıllık bir maziye sahiptir. İçeriden Tunus'ta Hafsilerin ve Cezayir şehri yöneticisi Salim Tumi'nin ihanetini uğramışlardır. Kan dessastır hükmünce Cezayir eski kültür bakanlarından Halide Tumi Mesudi de acaba aynı aileye mi mensuptur? Neval Sadavi'nin Cezayir versiyonudur ve Cezayir'de Kadın Olmak diye bir kitap kaleme almıştır. Adeta bizde Mine Kırıkkanat gibi yazarları andırmaktadır.

Bicel muharebesi ve zaferinden sonra Oruç ve Barbaros kardeşler Osmanlı sultanına yani Yavuz Sultan Selim'e ele geçirdikleri ganimetlerden bazı numeneler göndermişlerdir. Bunun üzerine Osmanlı Padişahı Yavuz levent ve harp mühimmatı ile birlikte 14 pareden oluşan bir donanmayı hizmetlerine vermiş, göndermiştir. Bu aynı zamanda Oruç-Barbaros kardeşleri diplomatik anlamda tanıma anlamına da gelmektedir.

O dönemde Osmanlı veya Oruç Reis ve Barbaros kardeşler askeri müdahaleler öncesinde hep yardım talepleri almışlardır. Endülüs Müslümanları Sofu Beyazıt'tan yardım isteseler de bu mümkün olmamıştır. Belki de Kızılbaş gailesi nedeniyle Sofu Beyazıt buna cesaret edememiştir. Lakin Yavuz daha sonra Halep eşrafının ricası ve başvuruları sonucu bölgeye sefer düzenlemiştir. Cezayir'de de kurtarılan bütün şehirler öncesinde yardım talebinde bulunmuştur. Hiçbir sefer gelişigüzel değildir. Cicel'den sonra Cezayir şehri ileri gelenleri yine yardım talebinde bulunmuşlardır. İspanya bölgenin yöneticisi olan Zeyyanileri ezip geçmiştir. Yine şehrin ileri gelenlerinin talebi üzerine 1517 tarihinde Oruç Reis ve kardeşi Barbaros Tilimsan'a yönelmiştir. Zeyyanilerin reisi İspanyol işgalcileriyle işbirliği anlaşması imzalamıştır. Oruç Reis imzasını geri çekmesini istemişse de kabul etmemesi üzerine halkın ileri gelenlerinin talebi çerçevesinde Zeyyani reisini idam etmiştir. Bunun üzerine adeta Cezayir'e yönelik bir Haçlı donanması teşkil edilmiştir. Beşinci Şarl bütün Avrupa ile birlikte güçlerini Vahran'a yığmış ve işbirlikçi Zeyyanilerin de yardımıyla Tilimsan'da 6 ay boyunca iç kalede muhasara ettikleri Oruç Reis'i şehit etmişlerdir. Bu kuşatma sırasında Oruç Reis şehadet şerbeti içmiş ve bütün gaddarlar gibi başını keserek İspanya'ya göndermişlerdir. Bilahare bu kötü adeti Fransızlar devralmışlar, yaşatmışlar ve işgal ettikleri Mısır ya Cezayir'de direnenlerin boyunlarını vurarak başlarını Fransa'ya yollamışlardır. Korsanlık varsa başka nedir?

Kırımızı kadifeden mamül altın işlemeli elbisesini de Kurtuba'daki bir kiliseye göndermişler ve bu kıyafet Oruç Reis'in nişanı olarak burada sergilenmiştir. Oruç Reis'in şehadeti ve hatırası Cezayirlileri himmete getirmiş ve mücadeleyi devam etmek üzere kardeşi Barboras'a biat etmişlerdir. Barbaros 1518 tarihinde Cezayir beylerbeyi olarak Osmanlı'ya bağlı bir bölge yöneticisi olarak atanmıştır. Osmanlı hilafetine Cezayir beylerbeyi ya da bay sıfatıyla katılmıştır. Barbaros döneminde bugünkü sınırları içinde Cezayir Osmanlı'ya bağlanmıştır.

Cezayirlilere göre Oruç Reis 500 yıl sonra da karaltısıyla Cezayir'i korumaya devam etmektedir. Kartal bakışlarının eşliğinde Cicel'de demirlemiş gemisinin silüeti veya timsali Cezayir'i beklemeye ve gözlemeye devam etmektedir.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.