Arama

Mustafa Özcan
Mart 6, 2021
İslami düzenin strüktürü
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Sezai Karakoç'un İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü adlı bir eseri vardır. Burada İslam iktisadiyatının genel yapısı anlatılır. İslam'ın da genel strüktürü bulunmaktadır, hadis diliyle buna beydatü'l İslam yani İslam'ın yapısı denmektedir. Beydatü'l İslam günümüz tabiriyle 'kiyan el İslam' anlamındadır. İkisi de kolayca anlaşılabilir bir deyim değildir. Çok manaya gelen esnek tabirlerdir. Bunu strüktür şeklinde de ifade edebiliriz. Burada beyda aslında yumurta demektir İslam ile terekküp ettiğinde ve bitiştiğinde deyim anlamı kazanmaktadır. Beydetü'l İslam deyimi veya tabiri İslam'ın temeli ve özü veya temel yapısı demektir. Araplar yine benzeri bir deyim kullanırlar. Beydatü'l Kubban. Bu karşı ağırlık veya mihenk taşı anlamlarına gelmektedir. Dengeyi ifade eder. İslam'ın yapısı (beydatü'l İslam) meselesine tekrar gelecek olursak bunun iki göstergesi bulunmaktadır. Ehli imanın ya da müminlerin ve Müslümanların yaşadığı bölgenin masun kalması ve ecnebiler, yabancılar tarafından istila edilse bile özlerine dokunulmaması ve ilişilmemesidir. İkinci olarak, burasını İslam yurdu ve beldesi yapan özelliklerin, değerlerin korunmasıdır. Bu özelliklere 'şeairü'l İslam' denilmektedir. İslam beldelerinin İslam yurdu olarak kalabilmesi için İslam'ın bazı nişanelerinin muhafaza edilmesi ve görünür olması gerekir. Sembolleriyle kamusal alanda görünmesidir. Bunların başında ezan, namaz, başörtüsü, Mushafların varlığı gibi hususlar gelmektedir. İslam ehli ve sembolleri ortadan kaldırıldığında beydatü'l İslam özelliği yani İslam'ın temel yapısı da kaybolmuş olacaktır. Zaman zaman beydatü'l İslam yerine daru'l İslam/İslam yurdu deyimi de kullanılmıştır. Tarihte karakteri silinen İslam yurtları olmuştur. Bunların en önemlilerinden birisi yeryüzü cenneti ve firdevsi olarak anılan Endülüs'ün kaybedilmesi ve İslam yurdu olmaktan çıkarılmasıdır. Hatta bu özelliğiyle birlikte darb-ı mesel haline gelmiş ve kötü örnek anlamında Endülüsleşmekten bahsedilmiştir. Endülüşleşme kavramının bir olumlu bir de olumsuz anlamı vardır. Olumlu anlamı İslam'ın mamur beldeleri anlamında havadir el İslam olarak anıldığı izzet ve ikbal günlerini ifade eder, çağrıştırır. Batı'ya ışık saçtığı günleri akla getirmesidir. Edlülüsleşmenin ikinci ayağı ve anlamı ise buradaki İslami yapının, varlığın (entity) harabe haline gelmesi ve Müslümanların çökmesi, öldürülmesi veya tehcir edilmesidir. Keza Endülüs örneğinde ezan, namaz ve Mushaf gibi İslam'ın sembollerinin yaşamasına izin verilmemiştir. Müslümanların kalıntısı durumunda olan Moriskolar belli belirsiz bir biçimde İslam şeairinden geriye kalan abdest ritüelinin son kırıntılarına tutunmuştur. Ellerini yüzlerine götürmek gibi refleksleri muhafaza edebilmişlerdir. Adeta abdest gitmiş geride tabir caizse teyemmüm kalmıştır.

Günümüzde Batılılar, Hitler ile anılan Holokost adını verdikleri Yahudileri fırınlara atmaktan geride kalanları ifade eden survivors/kurtulanları el üstünde tutmaktadır. Bu meselede de çifte standart gözetilmektedir. Beni Ahmer devletinin yıkılmasından sonra söz verildiği halde hilafına hareket edilmiş ve Müslümanlara iktidar hakkı bir yana hayat hakkı ve inanç hürriyeti bile tanınmamış, bahşedilmemiştir. Bunun sonucu olarak Engizisyon sürecinde Müslümanların bakiyesi yani survivors'ı olarak kalan Moriskolara hayat hakkı tanınmamış ve böylece İspanya'da beydatü'l İslam yani İslami yapı toptan yok edilmiştir. Halbuki, bugün Hitler rejiminin kalıntıları olarak görülen kurtulanlar el üstünde tutulmaktadır. Bu çifte standartlı tutum sadece Almanya genelinde veya günümüzle alakalı olmayıp aynı zamanda Endülüs ile de alakalıdır. Endülüs'ten kovulan ve Müslümanlarla aynı kaderi paylaşan Yahudilere veya torunlarına iade-i itibarda bulunulmuştur. Ama tarihçi Abdulcelil Temimi gibilerinin bu yönde müsavata davet edici müracaatları istiskalle karşılanmıştır. Bunun nedeni de Müslümanların davalarını takip etmemeleri veya haklarını unutmalarıdır.

Müslümanların gerilemesiyle dünya çok şeyler kaybetmiştir. Başta huzurunu kaybetmiştir. Kayıplardan birisi de dünya için bir deniz feneri hükmünde olan Endülüs modelinin kaybedilmesidir. Ardından bütün Avrupa skolastik denizine batmıştır. Batı'nın nefes borusu kesilmiştir.

Bugün de kötü anlamında Endülüsleşme süreci devam etmektedir. Myanmar/Arakan ve onun ötesinde Doğu Türkistan Endülüsleşme yolunda ilerlemektedirler.

Beydatü'l İslam deyimi şu hadiste geçmektedir:

Sevbân -radıyallahu anh-'tan- rivayet edildiğine göre Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Allah yeryüzünü benim için katladı/dürdü. Ben de böylece yeryüzünün doğu ve batı her tarafını gördüm. Ümmetimin hükümranlığı benim için katlanan yerlerine kadar ulaşacaktır. Bana kırmızı ve beyaz iki hazine verildi. Rabbimden ümmetimi umumi kıtlıkla helak etmemesini ve kendilerinden olmayıp onların köklerini kurutacak (beydatü'l İslam) dış düşmanları onlara musallat etmemesini istedim. Rabbim ise şöyle buyurdu: "Ey Muhammed! Ben bir şeye hükmettiğim zaman bu hüküm asla değiştirilmez. Ben sana ümmet hakkında şunları veriyorum: Onları genel bir kıtlıkla helak etmeyecek ve kendilerinden olmayan, köklerini kurutacak bir düşman gücünü onların başına musallat kılmayacağım. Hatta ümmetine karşı dünyanın dört bir tarafından bir araya gelseler bile. Fakat sonunda onlar, yani senin ümmetin birbirini kıracak ve birbirini esir edecektir."

Beydatü'l İslam'ı yok etmek İslam ehlini ve topluluğunu ortadan kaldırmak anlamına da gelir. Burada aynı tabir İslam toplumu ve değerleri demektir. İspanya gibi bazı bölgelerde İslami yapı veya strüktür ortadan kaldırılsa bile Allah ümmet çapında bir izmihlal ve imhaya müsaade etmemektedir. 1258 tarihinde Bağdat düşerken Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazi de ana rahmine düşmektedir. Bir yer yıkılırken diğer yer imar olmaktadır. Sünnetullah böyle işlemektedir.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN