Mustafa Özcan

Ayetin kızdırdığı kraliyet  temsilcisi

Lübnan Enformasyon Bakanı George Kardahi'nin ne zaman ve nerede yaptığı belli olmayan bir konuşması Riyad'ın ayranını kabarttı. Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleriyle Lübnan arasında iplerin kopmasına neden oldu. Son sıralarda Riyad daha önce arka bahçesi olan Lübnan ile sürtüşmeyi adet edindi. Refik Hariri'nin siyasi hamilerinden olan Riyad aynı dirayeti gösteremeyen oğlu Saad Hariri'ye kızmış ve Muhammed Bin Selman onu otel hapsine almış, Fransa'nın girişimleriyle ülkesine dönebilmişti. Şimdi Husi meselesi üzerinden yeni fasıl bir kriz daha baş gösterdi. Daha önce yaptığı ve 27 Ekim'de yayımlanan bir televizyon programında "Hizbullah gibi Husilerin de silahlı örgüt olarak kendi toprağını savunduğunu düşünüp düşünmediğine" ilişkin soruya Kardahi, "Tabii ki toprağını koruyor. Şahsi görüşüm, Yemen'de bu savaşın sona ermesi gerekiyor. Savaş uçaklarıyla evler, binalar, köyler ve şehirler saldırılara maruz kalıyor" cevabını vermişti. Esasında Suudi Arabistan'ın rahatsızlığı Lübnan'da zeminin kaymasıdır. Üzerinden siyaset yürüttüğü beceriksiz ve eyyamcı Sünni siyasilerin cılk çıkmaları ve bu suretle Lübnan'ı İran'a kaptırması Suudi Arabistan'ı küplere bindirdi. İran Suudi Arabistan'a nazaran daha sistematik ve daha karşılık bulan politikalar izlediği gibi aynı zamanda ortakları da daha becerikli ve salabetli davranıyorlar. Suudi Arabistan'ın adamları para ile çalışıyorlar. İran'ın adamları ise hem para hem de asabiyet dürtüsüyle çifte bilenmiş halde çalışıyorlar. Metanetleri de bundan ileri geliyor. George Kardahi'nin sözlerinin akisleri hiç beklenmedik yerlerde karşımıza çıkıyor. Sözgelimi Londra'da ikamet eden ve asharqalarabi.org.uk sitesinin sahibi ve yöneticisi olan Züheyir Salim de 'diline sağlık /la fadda fuk şeklinde bir tweet paylaşmıştı. Bu Suudi Arabistan taraftarlarının Züheyir Salim'ın şahsında İhvan'ı taşlamalarına yol açmıştır. Yeni bir İhvan ihaneti keşfettiklerini düşündüler. İhvan'ın her zaman yalpaladığını düşünüyorlar. Lakin Suudi Arabistan'a dayananlar da her defasında ve her cephede bozguna uğruyorlar! Bu ortaklarının mı yoksa Suudi Arabistan'ın mı beceriksizliği? Suudi Arabistan ne Yemen ne de Suriye ne de öteki cephelerde İhvan'ı dost olarak görmüyor. Görse ideolojik bir müttefik edinecek ve kefeler denkleşecek! Heyhat! İhvan ile işbirliği yapsaydı zaten Sana Husilerin eline düşmeyecekti. Suudi Arabistan Yemen'de 'iti ite kırdır' politikası izlemiştir. Bu nedenle de dostsuz kalmıştır. Bu açıdan Yemen çok yönlü bir bataklığa dönüşmüştür. Böylece Suudi Arabistan bölgenin hasta adamı haline gelmiştir. Cemal Kaşıkçı cinayeti ve onun gibilerinin laneti yüzünden ne Kral Salman ne de Veliahdı Muhammed bin Selman G-20 zirvesine katılabilmiştir!. Zira katılacak yüzleri yok. Dost acı söyler misali Züheyir Salim de acı söylemiştir. Onlar ise tatlı yalanları acı gerçeklere tercih ediyorlar. Her cephede yenilmelerinin nedeni de budur. Onlara göre dost tatlı yalanlar söyleyebilendir. Suudi Arabistan kanacak tatlı yalanlar arıyor.

Yemen ve Husiler üzerinden benzeri bir tartışma hem de ibretlik bir tartışma Arap Birliği çatsı altında yaşanmıştır. Dönemin Irak Dışişleri Bakanı olan İbrahim Caferi Yemen meselesini de kastederek Neml Suresinin 34'nücü ayetini okumuştur:" Kraliçe (Belkis) dedi ki: "Krallar bir ülkeye girdiler mi, orayı ifsat eder; altını üstüne getirirler, halkın ileri gelenlerini süründürürler. Bunlar böyle yaparlar ( adetleri böyledir). Bunun üzerine Suudi Arabistan temsilcisi Ahmet Kattan galeyana gelir ve sözü alır ve İran ve Yemenli ortakları Husilere getirir. Ağızlarının payını vermeye çalışır. İbrahim Caferi ise Kraliçe Belkis'a atıfta bulunur ve Husilerle İran'ın Belkis'in kampında olduğunu ima eder. Kralların girdikleri yeri ifsat ettikleri, tarumar ettikleri ve altını üstüne getirdikleri malumdur. Buna dair tarihten birçok ibret verici vaka devşirilebilir. Lakin Hindistan'ı vermek gerekirse; bugün Hindistan'da hala devam eden iç gerilim ve kavgaların nedeni İngilizlerin bozgunculuğu ve ülkeyi altını üstüne getirmeleridir. Müslümanlar yönetirken bu ülkeye girmişler çıkarken de yönetimi Hindulara devretmişlerdir. Böylece dengeyi altüst etmişlerdir. Bugün bölgede yaşanan kavganın temel nedeni budur. Müslümanların İngilizlere karşı 1857 ve öncesindeki başkaldırılarını hiç affetmemişlerdir. Suudi Arabistan kraliyeti de girdiği yerlerin altını üstüne getirmektedir ve bozgunculuk yapmaktadır.Yemen buna dair iyi bir misaldir. Lakin buna mukabil ne İran ne de Husiler Belkis kampını temsil ederler. Onların Ebrehe ve ordusunu temsil ettikleri daha doğru bir gerçektir. Kimse ayranım ekşi demez.

Günümüzde sanal ile gerçek; rüya ile hakikat birbirine karışmıştır. Arap Birliği'nde Belkis ile ilgili ayetin okunmasını hazmedemeyen Suudi Arabistan misal ve rüya aleminde de böyledir. Nitekim bir rüyada Marakeş'ten Faslı birisi Mekke'de bulunuyor ve orada işlenen ihlallere gönlü razı olmuyor ve gayri ihtiyari 'La havle vela kuvvete illa billah' diyor. Bunun üzerine adamı yakalıyorlar ve idama çarptırıyorlar. Adam cellat ile (sayyaf)bir pazarlığa giriyor. Cellatla olan bahsi kazanıyor ve kurtuluyor. Lakin rüyanın çarpıcı olan tarafı bir masum adamın Mekke'de la havle ve la kuvvete illa billah demesi yüzünden idama çarptırılmasıdır. Durum Arap Birliği çatısı altında yaşandığı ve rüyada görüldüğü gibidir. Misal alemiyle şahadet alemi birbirini teyit ediyor.

Nitekim Sisi de İbrahim Caferi'nin izinden memleketlisi olarak Hazreti Musa ve Tur-u Sina ile övünmektedir. Allah'ın yeryüzüne tecelli ettiği tek yerin Mısır toprakları olduğunu söylemiş ve bununla kendisine ve ülkesine pay çıkarmak istemiştir. İyi nesebin kötü amele veya amel sahibine faydası yoktur. O Mısırlıların saflığına hitap ederek şöyle seslenmiştir: (Sudanlı Hamidti'nin lehçesine benzer bir lehçeyle konuşan) Sisi şöyle demiştir: "Allah bize nazar ediyor ve yaptıklarımızı görüyor. Allah'a yemin olsun ki, nezdi ilahide benden hakkınızı alırsınız. O bilendir, görendir. Ama ben yalnız Allah'tan korkarım. Benden memnun olduğu ve benimle sevineceği bir halde, anda onunla buluşmak isterim. Allah'ın yeryüzünde Mısır'ın dışında tecelli ettiği ikinci bir mekan gösteremezsiniz, yok! Bu bizim için büyük bir onurdur, şereftir."

Bush'un sözlerine hatırlatırcasına sözlerinin devamını şöyle getirmektedir: Allah daima bizimle birliktedir ve ülkeyi korumaktadır. Sözlerini şöyle bağlamaktadır: Allah'ım benim senin katında hatırım yoktur (olmayabilir) lakin hatırı olanların üzerinden yakarıyorum , bizi hidayete erdir ve bize merhamet ve kerem kıl! Yardımını ve atfını, merhametini esirgeme.

Duası güzel de keşke imanına zulüm karıştırmasaydı!

Firavunlara geçit töreni düzenlet sonra da kalk Musa'nın yanına geç! Eh adamın ismi de Sisi zaten (kıvırtan adam)! Ondan başkası bu kadar kıvıramazdı!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.