Sahi İhvan deneyimi neden başarısız oldu ve neden sürekli olarak kırılmalar veya esneme ve sadme hali yaşıyor? Yöntemde mi bir sorun var? 'İhvan deneyimi neden başarısız oldu?' başlığı bana ait değil. Bir dönem Yusuf Kardavi'nin bürosunu yönetmiş olan İsam et Telime'ye ait bir tespittir. Teşhis-i illet babından İhvan'ın başarısızlığını iki hususa bağlıyor, hamlediyor. Bunlardan birisi kendi çizgisini unutup Körfez ülkeleri üzerinden Selefi çizgiye dümen kırmasıdır. İkincisi de şiddete bulaşmasıdır. İhvan içinde Selefilik damarı, 1952-1954 sonrasındaki İhvan mensuplarının Körfez ülkelerine göçüyle başlamıştır. Bu tespiti yapan İsam Telime, İhvan içinde en liberal çizgilerden birisini temsil etmektedir. Ezherli olmasına rağmen şaşırtıcı derecede açık fikirlidir. Bu da bazen dışlanmasını beraberinde getirmektedir. Bu tespitini "Hasan el Benna" ve "Tecrübetü'l Fen/Hasan el Benna ve Sanat Deneyimi" adlı kitabında dile getirmektedir. Kitap, "Mektebet-ü Vehbe" tarafından 2008 yılında yani Arap Baharı öncesi basılmıştır. İhvan içinde iki meşrep birbiriyle çekişme halindedir. Bunlardan birisi tasavvuf eksenli ikincisi de selefi eksenli meşreptir. Lakin 1970'li ve 1980'li yıllarda Suriye İhvan'ının inkisar ve kırılma yaşamasının ardından, sufi eğilim daralmış ve itibardan düşmüştür. Burada iki faktör rol oynamıştır. Mısır'daki yetişmiş İhvan mensuplarının baskı ve maişet derdiyle Körfez ülkelerine akın etmeleri. İkincisi de sufi eğilime en yatkın ve açık olan Suriye Müslüman Kardeşler kanadının Esat rejimi tarafından kırılmasıdır. Böylece ortada, Selefilik fikriyat ve davranışını törpüleyecek ve dengeleyecek bir karşı akım kalmamıştır.
Öteden beri Müslüman Kardeşlerin Suriye kolu üzerinden tasavvufa, Körfez ülkeleri üzerinden de Selefiliğe açıldığı ifade edilir. Şam ekolü de kendi içinde selefi meşreplilerle sufi meşrepliler arasında çekişme ve ikilem yaşamıştır. Muhammed el Hamid, Abdulfettah Ebu Gudde ve Said Havva tasavvufa meyyal, gelenekçi çizgiyi temsil ederler. Burada Said Havva eksen/mihver şahsiyettir. Sebebi "Terbiyetüna er-Ruhiye" kitabını kaleme almasıdır. Hamalı ulemadan, mücahit Muhammed el Hamid'in sufi çizgisini bu kitabına yedirmiş ve aksettirmiştir. Bu çizgisi Halid -i Bağdadi'den gelen sufi çizgidir. İbni Abidin olarak şöhret bulmuş Şamlı bir Hanefi fakihi o dönemlerde tartışmaların odağında olan Halid-i Bağdadi''nin sahasını savunmuştur. Onu ve görüşlerini şer'i bir çizgiye yerleştirmiştir. Halid-i Bağdadi, Cüneyd-i Bağdadi silsilesinin son halkalarından birisi sayılmalıdır. Said Havva da "Terbiyetuna er Ruhiyye" (Ruhi Terbiyemiz) adlı eseriyle birlikte İhvan içindeki sufi damarı öne çıkarmış ve belirgin hale getirmiştir. İkinci olarak küçük de olsa kaleme aldığı "El-Humeyniyye: Şuzuz fil-akaid ve Şuzuz fil-mevakıf" risalesiyle Humeynicilik akımı karşısında durmaya çalışmıştır. Bu risale Muhibbiddin el Hatip'in el Hutut el Arize adlı eseri gibi küçük hacimli olmakla birlikte büyük tesirler ve akisleri haizdir. Akaitte ve tavırlarda aykırılık kitabı huccet ikame etmiş ama karşı dalgayı durduramamıştır. Said Havva, 1980'li yıllarda iki cephede birden mücadele etmiş ama şansı yaver gitmemiştir. Zira sufi dalga, çekilme yani cezir halindedir. Kitleler ise kabaran dalgaların peşindedir. Humeynicilik veya Selefilik dalgası gibi. Humeynicilik, Hizbullah projesi üzerinden Said Havva'nın projelerini bile kendisine mal etmiş, intihalde bulunmuştur.
Humeyni'nin aykırı tutum ve mirası hala devam etmektedir. Bu, Arap Baharında da kendisini göstermiştir. Arap Baharına içten çelme atmış ve sürekli Irak Baas'ına küfreden Humeyni zihniyeti, Şam Baas'ıyla kader ortağı olmuştur. Said Havva bunu ilk keşfeden ve görenlerden birisidir ama dalgayı durduramamıştır. Dalga kabara kabara sonunda Arap Baharını da parantezine alarak yutmuş, bölgeyi istila etmiştir.
Said Havva neden mihver şahsiyettir? Zira bir yönüyle sufi ekolü ve anlayışı temsil ederek Selefiliğe karşı set olmuş diğer taraftan da yine İhvan içinde ve dışında kendi ifadesiyle Humeynici dalgaya karşı dik durmuş, eğilmemiştir.
Said Havva çizgisi, İhvan içinde Selefilik ve Humeynicilik akımını kesen fasıl çizgisidir. Ama bu çizgi daralarak yoluna devam etmiştir. Suriyeli İhvan'ın tamamı da aynı çizgi içinde değildir. Aksine İsam Attar gibi kimi isimler selefi çizgiye daha yatkın olmuştur. Bununla birlikte Şam selefileri hiçbir zaman Necd veya Körfez selefileri gibi katı olmamıştır.
İhvan, Selefilik çizgisini takip ederken pusulasını bulanıklaştırmış ve yolunu tayinde zorlanmıştır. İran ve Selefilik ile temas çizgisinde kalmıştır. Bu da İhvan'ın gerilemesine yol açmıştır. 1952'de askerlerle beraberliği, İhvan için büyük yıkım olmuştur. 2011 ve sonrasında da Selefiliğe yatkınlığı da ortak kesimlerde sahiplenme duygusuna yol açmamıştır. Kısaca İhvan'ın gerilemesinin nedenlerinden birisi, dayandığı sufi geleneğe yabancılaşması ve selefi geleneğe fazlasıyla açık hale gelmesidir. Bunun da objektif nedenleri vardır. Tasavvuf gerçek erbabından yoksun, mahrum kalmıştır. Özü gitmiş görüntüsü kalmıştır. Bediüzzaman'ın dediği gibi salih ve verimli ortamını kaybetmiştir. Yeryüzünün evtatları ve kazıkları hükmünde olan dağlar gibi ali şahıslar içlerine kapanmışlar ve tarihe çekilmişlerdir. Böylece siyasi konularda olduğu gibi dini konularda da saha kifayetsizlere kalmıştır. Bu durumda millet de bulduğu dalgaya binmiştir.
İmam Rabbani'nin de sık sık başvurduğu, atıfta bulunduğu Bediüzzaman Hamedani'ye ait bir beytin sırrı toz duman dağıldığında ortaya çıkmıştır, ilk uyarılar fayda vermemiştir:
"Seta'lemu hine yenceli el gubar
E feresun tahteke em himar!"
(Toz duman dağıldığında; altındakinin at mı eşek mi olduğunu göreceksin!)
Raşid Gannuşi'nin ifade ettiği gibi İbni Teymiye, zamanla selefilerin olduğu gibi İhvan'ın da tek referans kaynağı haline gelmiştir. Yerli yersiz referans verilmiştir. Meşruiyet kaynağı ve dayanağı olmuştur. İbni Teymiye, cerbezeli bir kişiliktir ve yararlılıkları da çoktur. Lakin her zaman dengeyi tutturduğu da söylenemez. Lakin bazen siyasi değerlendirmelerde-Emevi severlik gibi- tefrite düşmektedir. Yağmurdan kaçayım derken doluya tutulmaktadır. Bu itibarla İbni Teymiye, referansında ifrata düşülmüştür. Bir alanda, bir isimde derinleşen öbür alanlarda sığlaşabilir. Raşid Gannuşi haklı olarak İbni Teymiye enflasyonundan bizar etmiştir. Daha sonra İbni Teymiye'nin kötü kopyaları olan Vehhabi zümresi ise seviyeyi daha da aşağıya çekmiştir. İsam Telime ilgili kitabında, İbni Teymiye referanslarıyla ilmi bir istibdada gidildiğini ve muhalif seslerin kesildiğini, bastırıldığını ifade etmektedir. İhvan teorisyenleri arasında İbni Teymiye başvurusunun veya referans gösterilmesinin amacını aştığını söylemektedir ( Hasan el Benna ve Tecrübetü'l Fen/İsam Telime, S: 85, Mektebetü Vehbe, Kahire) . Kısaca, İhvan akımı gereksiz tortulardan kurtulmalıdır. Humeynicilik ile Selefilik tarih boyunca ifrat ve tefrit sarmalını, çizgisini temsil etmiştir. Haddi vasatı bulmak, yakalamak için bunlardan uzak durmalı ve kalmalıdır.
Mustafa Özcan