Arama

Mustafa Özcan
Eylül 28, 2021
General Pétain’dan Harkilere: İhanet çemberi
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Her toplumun sorunu büyük çapta kendi içindendir. Her ailede veya toplumda kontrolsüz aykırı tipler çıkabilir. İç dinamikler sağlam olmayınca sürüye kurt dadanır. Ne derler havlamasını bilmeyen köpek, sürüye kurt dadandırır! İç kale sağlam olmayınca dış kale tez düşer. Hadiste Müslümanların çekişmesinin, be'sinin kendi aralarında olacağı haber verilmiştir. Hazreti Peygamber 'Şeytan Arap Yarımadasında kendisine tapılmasından umudunu kesmiştir. Lakin Müslümanları birbirine düşürerek amacına ulaşmaya çalışır.' buyurmuştur. Terşid el ihtilaf adlı eserinde Iraklı yazar Abdülaziz Ahmet Mübarek iç tehlikenin ümmeti tehdit eden en büyük tehlike olduğuna parmak basmıştır. Filvaki doğrudur. Hazreti Peygamber Allah'tan üç talepte bulunmuştur. İlk ikisini vermiş ama üçüncüsünü vermemiştir. Üçüncüsü de Müslümanların çekişme (be's) ve yıkımlarının kendi içlerinden olmamasıdır. Lakin Allah bu isteği kabul etmemiştir. Hadis şöyledir: Rabbimden üç şey diledim. İkisini verdi birini ise vermedi. İlkin ümmetimin kıtlıkla helak edilmemesini niyaz ettim: Allah bu isteğimi kırmadı. Kabul etti. İkincisinde ümmetimin tufanla ve suyla boğularak ölmemesini istedim. Bunu da geri çevirmedi. Üçüncü istek ise aralarında çekişmeye izin v ermemesiydi lakin bu isteği geri çevirmiştir. Bu da Müslümanlar arasında be's yani iç çekişmenin olacağını haber vermektedir. Kur'an da bunu teyit etmektedir. Nitekim En'am suresi 65'inci ayet bu konuya parmak basmaktadır: De ki: "O, size üstünüzden ya da altınızdan azap göndermeye veya sizi parça parça birbirinize düşürüp, kırdırmaya ve kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya kadirdir." Burada 'ev yelbiseküm şiyean' ifadesi anahtar ifadedir. Sizleri bölük/taife ve mezheplere bölerek çekişmeye sevk eder ve bu suretle birbirinizin şerrini diğerine tattırır demektir. İhtilaf rüzgarın gitmesi ve ferin kaçmasıdır.

Bu da ümmet içinde ucu açık bir kırılmanın daima yaşanacağı anlamına gelmektedir. Hikmet sahibi Müslüman önderlerin bu iç çekişme alanını kapatmaları gerekir. Malik Bin Nebi de Müslüman toplumların iç kırılganlığa teşne olduklarını haber vermektedir. Buna da 'kabiliyetü'l hezime/yenilgiye yatkınlık' demektedir.

Kur'an Yahudiler için de aynı ifadeyi kullanmaktadır. 'Be'suhum beynehüm şedit (Haşr: 14)' ifadesiyle aralarındaki çekişmenin keskin olduğunu haber verir. Ortaçağda ve Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında Batı da kendi içinde kamplara ayrılarak şiddetli muharebe etmiştir. Hatta bu muharebe Müslüman kenarlara kadar uzanmıştır.

Bugün Arap rejimleri işbirlikçiler ve Ebu Rigal tipli ihanet rehberleri tarafından yönetilmektedir. Ebu Rigal ihanette ilk örneklerden (arketip) birisidir. Ebrehe Kabe'yi yıkmaya gelirken Ebu Rigal'i arazi rehberi olarak tutmuştur. Nitekim Hazreti Peygambere de Medine'ye hicret esnasında Abdullah İbni Uraykat el Leysi de alan rehberi olarak refakat etmiştir. Birisi tarihe şanla ve şerefle geçerken diğeri nesilden nesle Arapların utanç vesilesi olmuştur. Bugün Arap rejimlerinin tamamına yakını Ebu Rigal tiplemelerinden ibarettir. Söz gelimi Rabin, Arafat'a 'taşeronumuz' demiştir. Arafat'tan sonra gelenler ve özellikle Mahmut Abbas İsrail'e kadrosuyla birlikte rehberlik hizmeti sunmaktadır. Buna güvenlik koordinasyonu anlaşması denmektedir. 6 Eylül 2021 tarihinde Filistinli 6 hükümlünün veya İsrail esirinin sıkı korunan Gilboa Hapishanesinden firar etmesinin ardından geri yakalanmalarının nedeni olarak işte bu işbirlikçi mekanizma ya da güvenlik koordinasyonu anlaşması gösterilmektedir. Kısaca İsrail işbirlikçisi unsurlar firarilerin yakalanmasında birinci derecede rol oynamışlardır.

1962 yılında Fransa'nın Cezayir'den ayrılması sırasında 80 bin kişilik işbirlikçi ve redif ordusundan 30 bini Fransızların peşine takılarak Fransa'ya gitmiştir. Bunlardan bir kısmı ilkel sal ve botlarla kendi imkanlarıyla zor şartlar altında Akdeniz'in kuzey yakasına geçmişlerdir. Onların durumu veya kaçış serencamı ve manzaraları Kabil'in Taliban tarafından ele geçirilmesinin ardından kargaşa ile kargo uçağına doluşmaya çalışan Afganlı işbirlikçileri hatırlatmaktadır. Geride kalanlar ise Cezayir halkının hışmına ve intikamına maruz kalmıştır. Esasen ihanet çok katmanlı olmasına rağmen fatura onlara kesilmiştir. Cezayir halkı onlardan intikam alırken Fransa, işbirlikçilerini ve redif güçlerini ihmal etmiş ve onlara karşı gadir ve kalleşlik göstermiştir.

Macron seçim yatırımı açısından onları hatırlamış ve uğradıkları ihmale karşın iade-i itibarda bulunacağına ve tazminat ödeyeceğine dair söz vermiştir. Hayata geçirebilirse bu sözlerini sene sonuna kadar tutacaktır. Her yerde bozguna uğrayan Macron seçim şansını bu tür yamalar üzerine kurmaktadır. Fransa sömürge döneminden dolayı Cezayir'den özür dileyeceği yerde Cezayir'in hainlerini ödüllendiriyor. Fransa'ya göre hainler kahraman kahramanlar ise haindir. Nitekim Malik Bin Nebi Sömürge Ülkelerinde Fikir Mücadelesi isimli eserinde Eş Şeyh El Arabi et Tebissi'nin kaçırılmasını anlatır. Şubat 1956 yılında zorla kaybetme siyaseti gereği kaçırılan Şey El Arabi Et Tebbisi Fransız matbuatında veya yandaş gazetelerde şu başlıkla ele alınır: Cezayir'de büyük bir hain kaçırıldı! Büyük hain dedikleri büyük bir kahraman ve direnişçidir. Gün ortasında şeyhi kaçıranlar da bizzat kendileridir. Sonra şeyhin durumunu fail-i meçhule kayda geçirmişlerdir.

Cezayirliler ise Harkiler hakkındaki iade-i itibar meselesine kulak asmıyor, ehemmiyet vermiyor ve meseleyi uzaktan ve suskun bir şekilde gözlüyor ve izliyorlar. Zira Harkilerin Cezayir'deki kalıntıları daha büyük tahribat işlemişlerdir. Cezayir yakasını onlardan kurtulamamıştır. 1991 askeri darbesinin mimarları da Hizb-i Fransa olarak anılan Frankofonlar veya Frenk l meşreplerdir. Sözgelimi Halit Nezzar bunlardan birisidir. Cezayir'in Ebu Rigali'dir. Halbuki benzeri bir deneyimi Fransa çok kısa bir süre önce kendi toprakları üzerinde yaşamıştır. Vichy Hükümeti olarak anılan işbirlikçi hükümet İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya'nın Fransa'yı mağlup etmesinin ardından Fransa'nın Vichy kentinde kurulmuştur. 4 yıl yaşamıştır. Nazi işbirlikçisi olan hükümetin Devlet Başkanlığı'na Birinci Dünya Savaşı'nın Fransız kahramanlarından Mareşal Philippe Pétain getirilmiştir.

Kendi ihanetlerine niye gözlerini kapatıyorlar ve ödüllendirmiyorlar? Belki bir gün birileri çıkar Fransa'dan bununu hesabını sorar ve General Philippe Pétain'a iade-i itibarda bulunur!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN