Mustafa Özcan

Çerkes-zade Cevdet Said’in ardından

Rusların tazyiki ve akabinde patlak veren Çerkez göçüyle birlikte ilmi ve fikri ve askeri sınıflardan çok sayıda Çerkez Osmanlı döneminde Devlet-i Aliye'ye hizmet etti ve Osmanlı sonrasında da hizmetlerine devam etti. Bir dönem Ürdün'de tebe-i sadıka olarak bilindiler. Aralarında istihbarat kurumlarına hizmet edenler ve asabiyetlerini kiraya verenler de çıktı. Hala Ürdün ve Suriye gibi ülkelerde bu hizmeti vermeye devam edenlerin varlığı kimsenin meçhulü değil. Lakin Halis Çelebi kayınbiraderi Cevdet Said hakkında 'hiçbir zaman saray vaizlerinden olmadı' yani resmi hizmete girmedi övgüsünü düzmektedir. Sözlerini ve hizmetlerini kiraya vermemiştir. Bu açıdan 20'nci yüzyılın garip gurebası arasında yaşadı ve öteye öyle gitti. Bu samimiyetini paylaşanlardan birisi de İhvan mensuplarından Suriye asıllı dostumuz Züheyr Salim olmuştur. Onun dürüstlüğüne hüsnü şahadette bulunmuştur. Tanıklık etmiştir. Farklı düşünebilirsiniz ama bu dürüstlüğüne tanıklık etmeye engel değil. Hiç eğilmedi ve bükülmedi. Kendisini ve fikirlerini kiraya vermedi. Cevdet Said'i Cevdet Said yapan hasletlerin başında bağımsız kişiliğini koruması gelmektedir. Bağımsızlığına son derece düşkündür. Bu da onu müspet insan yapar. Bazıları ise dervişliği taç ile hırka gördüğü nispette aklını kiraya vermek olarak da görmektedir. Abdulvehhab Şarani mesela bu meşreptendir. Cevdet Said ise farklı kümede durmaktadır. İlk başlarda selefilik meşrebine meyletse de sonra bağımsız çizgisine geri dönmüş ve kendi adıyla bilinen bir düşünce tarzı geliştirmiştir. Bu da şiddete bulaşmayı reddeden ekol anlamına gelmektedir. Buna sivil direniş veya itaatsizlik de denmektedir. Cevdet Said direnişi değil sadece tarzını değiştirmiştir. Silahlı direniş yerine silahsız direnişi esas almıştır. Bununla birlikte Suriye'de böyle bir zemin bulunabilir miydi, sorusu da yerinde bir soru. Ateş Cevdet Said'in ocağına düştüğünde o da ülkeyi terk etmek (2012) mecburiyetinde kalmıştır. Arıca küntüm ecnaden mücennedede cündü' bi'ş Şam (siz kaynaştırılmış ordular halinde olduğunuz da bir ordu Şam'da diğeri Yemen'de üçüncüsü de Irak'ta olduğu halde…) hadisi de burada silahlı bir mücadeleyi adeta takdis etmektedir. Bu da Cevdet Said'in sivil itaatsizlik tezini nakzeder. Said ise hak davayı geri almak veya kazanmak için silaha başvurma ve silah kullanma meselesini reddetmektedir. Ona göre serapa doğruluk, terk-ı silah etmektir. Bu çok hassas bir meseledir. Bir ülkenin ve bir milletin dışarıdan işgale maruz kalmaları halinde kolektif savunma hattı devreye girer. Yediden yetmişe herkes ülkelerinin yabancı işgalci çizmesi altına girdiğini görmesi halinde kimseden izin ve buyruk almadan savunmaya geçer. Atalarımız buna seferberlik demiştir. Bunun dışında kimse kaybedilmiş bir hakkı geri kazanmak için şiddete başvurmamalıdır. Said Nursi'nin diliyle söyleyecek olursak; dahilde silah kullanılmaz! Cevdet Said'in Adem'in İlk Çocuğunun Mezhebi kitabı bu teoriyi işlemektedir. Bana öldürmek için elini uzatsan da ben öyle yapmayacağım. Bu kitap erken dönemlerde kaleme alınmıştır. Haricilik fikri her asırda uç vermiştir lakin yine de kitabın yazıldığı tarihlerde IŞİD veya Kaide tarzı ve benzeri hareketler yoktur. IŞİD zemini teşekkül etmeden onlara karşı huccet ikame etmiştir. Silahlı örgütlerle bir mesafe alınamayacağını ortaya koymuştur. Potansiyeli olan cemaatlerin bile kuvveden fiili çıkması için liderliğe ihtiyaç vardır. Talut döneminde Beni İsrail'in ilk yaptıkları işlerden birisi başlarına Allah'tan bir kral tensibini istemeleri olmuştur. Demek ki başıbozuk güçler yeterli olmuyor ve bir düzen üretemezler önce kendilerinin bir düzene girmeleri gerekir. Önce kendilerine çekidüzen vermeleri gerekir. Harici tipli IŞİD ve benzeri örgütlerin ne ideolojik düzeni vardır ne de askeri bir düzenle mücehhezdirler. Sadece algı operasyonuna malzeme temin ederler. Tabir caizse bostan korkuluğudurlar.

Suriye'de de komutasız ve komutansız bir mücadele istenileni verememiştir. Daha doğrusu mesele Suriye'nin çapını aşmış ve küresel bir boyut kazanmıştır. İkinci Afganistan olmuştur. Afganistan küresel bir düğüm olmuştur. Sonunda Afganistan küresel düzeni de yıkmıştır. En azından şark cephesinde büyük bir gedik açmıştır. Şimdi de yerini Suriye almıştır. Suriye meselesinin sonunda da İsrail'in zevaliyle birlikte küresel güçlerin tasfiyesi yaşanacaktır. Enfal Suresi'nin 37'nci ayeti bu süreci şöyle tasvir eder: Ta ki, Allah pisi temizden ayırsın, pisleri üst üste koyup hepsini bir araya toplasın, sonra da cehenneme atsın.

Bununla birlikte belki de Cevdet Said'in sivil l itaatsizlik teorisi en eslem yol olmalıdır. Bununla birlikte Suriye Hama olaylarından itibaren tarihin tanığı olmuştur. Züheyr Salim'in ifade ettiği gibi kör dünyanın merkezi olan Batı'da kimyasal silah kullanımı ve çoluk çocuk katliamları için hiçbir başkentte milyonluk bir telin mitingi tertip edilmemiştir! Dünyaya vicdan pazarlayanların kılı kıpırdamamıştır! Nedendir? Tesadüf eseri midir? Edilmedi ise bu neyin vicdanı? Batı'dan önce İslam ülkelerinde benzeri mitingler tertip edildi mi? Haçlıların gecikmeli bir ortağı olan Beşşar Esat Batı ve Batılların kalbinde 'Aziz Beşşar' makamına yükselmiştir! Ortak amaçlar için savaşmaktadırlar. Hama katliamının 40'ıncı yılında Beşşar Esat yeni teslisin temsilcisidir. Minare, İhvan ve başörtüsü düşmanlığının sembol ismidir. Ondan iyisi Şam'da kayısı! İngiliz asıllı yazar Patrice Seale son nefesine kadar Esat hanedanlığının gayri resmi sözcülüğünü yapmıştır. Bu sözcülüğü el Mecelle ile El Hayat adlı Suudi sermayesiyle yayınlanan dergi ve gazeteleri aracılığıyla sürdürmüştür. Hattı Hama'dan sath-ı Suriye'ye kadar Esat hanedanlığının gayri ahlaki sözcülüğünü yapmıştır. Meraklısına: Esat'ın İngilizlerle bağlantısının somut kanıtlarından birisi bu adamdır. Thomas Friedman da İsrail adına Hama katliamına tanık olmuştur.

Barış havarisi olmasına rağmen Halis Çelebi'nin ifadesiyle kayınbiraderi merhum Cevdet Said Osmanlı diyarına yani Anadolu'ya sığınmak zorunda kalmıştır. Esat Suriye'sinde barışa dair hiçbir sığınacak delik veya güvenli liman bulamamıştır.

Cevdet Said hatayı kendisinde arayan bir çizgiyi temsil ediyordu. Bu nedenle de Habil mezhebini esas almıştır. Cevdet Said'in fikir kökenlerinden birisi Malik bin Nebi olmalıdır. Selefilik anlayışına onu tanıyarak veda etmiştir. Elbette Malik Bin Nebi gibi şahsiyetler etkiledikleri insanlarda muhakemeyi geliştirmektedir. Malik bin Nebi'ye en çok hizmet edenler belki de Maşriklılar yani Doğulu Araplar olmuştur. Bunlardan birisi Lübnanlı Ömer Miskavi'dir. Cevdet Said de Malik bin Nebi'nin fikirlerinden yararlanmış ve onu düşünce sistematiği içine serpiştirmiştir.

Vefatından evvel geldiği Türkiye'de bir münasebette ayak üstü görüşmüştük. Galiba yanında kızı da vardı. Ayrıca kendisi gibi Çerkes-zade olan Fethi Güngör de bulunuyordu. Ayaküstü görüştük. Tezini elzem olmasa bile eslem bulmakla birlikte yine de sorguladığım bir tezdi. Hala da öyledir. Belki de birkaç defa bu meseleyi kurcalamış ve temas etmiş olabilirim. Tarihi akışa ters bir düşünceydi. Bu elbette doğru olmasına engel teşkil etmez. Şiddet sarmalı çok yönlü bir denklem. Diyelim ki Suriye'de şartlar silahlı bir mücadeleyi kaldırmıyor ve geçit vermedi? Külliyen meşruiyet dışı mı sayacağız? Batan ordunun (ceyşü'l hasef) fertleri bile niyetinden sorumlu olarak haşir olacaklar; bu durumda nefs-i müdafaa halinde olan kimseler mazeret dışı mı kalacaktır? Bir de Afganistan'da General Necibullah'a karşı çıkanların mücadelesi meşru oluyorsa Beşşar'a karşı çıkanların niye olmuyor? Mesele dış boyut veya Ruslar ise her iki halde veya her iki sahanın fonunda yine Ruslar var! Evet ahlaki olarak Cevdet Said'in savunduklarına toz kondurulamaz bununla birlikte işin şer'i veya fıkhi ve siyasi dayanakları, yönleri farklılıklar arz ediyor olabilir. Fıkıh realizme bakar. Bununla birlikte Cevdet Said 91 yaşında vefat ederken fikriyatı zafere en yakın korumda bulunuyordu.

Halis Çelebi Cevdet Said fikriyatında dönüşümü şöyle dile getiriyor. Baas'ın sloganlarından olan birlik, özgürlük ve sosyalizm deyimini reddetmiştir ve bunu Selefi keskinlikle yapmıştır. Halbuki sloganlar yerinde ama uygulamanın ters olduğunu ifade etmeliydi. O ise çalıntı söyleme tümüyle karşı çıkmıştır. Bu üçlü sloganda 'İştirakiye' ifadesi sırıtmaktadır lakin buna da paylaşmak dersek bir mahzuru kalmaz ve kabul edilebilir düzeye iner.

İkinci temel eseri ise Hatta Yugayyiru Ma Bienfüsihim / İçlerindekini Değiştirene Kadar adlı eseridir. Bu kitapta Allah'ın bir topluluğu değiştirmeden önce onların kendilerini değiştirmeleri gerektiği ilkesini ele alır. Buna dair ayeti ele alır ve bunun üzerine toplumsal yasalara ulaşmaya çalışır.

Halis Çelebi'ye göre Cevdet Said hayatını üç umdeye adamıştır. İlim, iman ve barış. Silah kullanma konusunda çok ihtiyatlıdır bu mağdurların aleyhine görülebilir. Bununla birlikte fikir sistematiğinde adaletin yeri çok yücedir adeta İslamiyeti adaletten ibaret saymaktadır. Adalet vurgusuyla adeta mağdurlar aleyhine görülen şiddet aleyhtarı tutumunu dengeler.

Suriye'de iken birçok defa hapse atılmış ve mağdur edilmiştir. Gurbet elde vefatıyla birlikte 91 yıllık çınarın ihtilaçları ve ruhi titreşimleri sona ermiş ve sükune ve huzura ermiştir. Ödünç olarak yaşadığı ve ait olmadığı bu dünyadan daru'l huld ve bekaya göçmüştür. Fikirler panayırında yorgun düşmüş ruhu ötede dinlenecektir.

Çerkes asıllı meşahir!

20'nci yüzyıl birbirinden meşhur Çerkes ulemaya tanıklık etmiştir. Bunlardan birisi Muhammed Zahid el Kevseri'dir. Kimilerine göre kitabın tam ortasından konuşmaktadır. Kimilerine göre ise bazı konularda özellikle Hanefi mezhebini savunma konusunda ifrat halindedir yani keskin bir dili vardır. Bu selefilerle çatışmasında kendisini ortaya koyar. Zahid el Kesveri çok yönlü olarak polemiklere girmiştir. Meseleyi sadece mezhep etrafındaki polemiklerle sınırlandırmak yerinde olmaz.

Çerkeslerin bir başka meşhur ismi ise Halil Halit Beydir. Camridge'de hocalık yapmıştır. Şehbender yani konsolos olarak Hindistan ve birçok bölgede hizmet vermiştir. Zahid el Kesveri hilafına İttihatçıdır ve dolayısıyla liberal ulemadandır. Hilal Haç Kapışması gibi kitapları vardır. Çocukluk döneminde okuduğum ve etkilendiğim eserler arasındadır.

Cevdet Said de Çerkes-zade tabir edilen meşahir arasındadır. Allah mesvasını cennet, mekanını ali kılsın.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.