Sufi şatahatları, siyasetçi şatahatları
Şathiyat ölçüsüz sözler ve davranışlar olarak da ifade edilebilir. Söz ve fiilde taşkınlık ve kural dışı tutum şathiyat olarak değerlendirilebilir. Hallac, Bistami ve benzeri sufilerin kendilerini Hak yerinde görmeleri ve tanrı makamında görmeleri bu türden ifade ve davranışlardır. Söz gelimi Beyazıd-ı Bistami'den şöyle ibareler aktarılmıştır. Cübbemde Allah'tan başkası yoktur. Geçmişte sufilere mal edilen bu tür taşkınlıklar tarih boyu siyasetçi veya yöneticilerden de sadır olmuştur. Onlardan da eksik olmamıştır. Lakin bu iki taşkınlığın kaynağı farklıdır. Sufilerin taşkınlığı istiğraktır yani Hak'ta yok olmaktır. Ama yine de sahibine sorumluluk getirir ve şeriata göre yargılanır. Yöneticilerin taşkınlıklarının kaynağı ise heva ve nefistir. Orada istiğrak olmaktır, yok olmaktır.
Biri nefsi öldürmek diğeri nefiste ölmektir. Hevasını, nefsini tanrı edinmiş kimseyi gördün mü? Firavun kendisini yeryüzünün tanrısı ve en yüce tanrısı olarak görmüştür. Yine Mısır'da El Hakim Biemrillah tanrılık iddiasında bulunmuştur. Zaman zaman Hafız Esat ve Beşşar Esat için bu tür yakıştırmalar yapılmıştır. Sözgelimi Suriye Baharından sonra karakola alınan göstericiler zorla Esat'ın portrelerine secde ettirilmiştir. Merhum Muhammed Said Ramazan el-Buti bu konu ile ilgili sorulmuş o ise yönetimi değil göstericileri sorumlu tutmuştur. Böyle ezoterik bir geleneğe yatkın olan El Hakim Biemrillah'ın Hindistan versiyonu Ekber Şah, Çıla isminde bir din uydurmuş ve karma bir din vücuda getirmiştir. Onun ötesinde secde-i tahiyye ya da selamlama secdesi adıyla insanları ve alimleri kendisine perestiş etmeye, secde etmeye zorlamıştır.
Günümüzde benzer birçok örnek bulunmaktadır. Cemal Abdunnasır, Kaddafi ile Sisi bunlar arasındadır. Kaddafi ile onun öncüsü ve tartışılmaz modeli Cemal Abdunnasır peygambere benzetilmiştir. Er Risale dergisi ve edebi çığırıyla tanınan Ahmet Hasan Zeyyat Hazreti Peygamberin getirdiklerinin zamana dayanıklı olmadığını ama Nasır'ın getirdiklerinin zamana dayanıklı olduğunu ve aştığını yazmıştır. Hazreti Peygamberin getirdiklerini zaman aşmış ama Nasır'ın getirdikleri zamanı aşmış! Hazreti Muhammed'in getirdiği birlik tutmamış ama Nasır'ın getirdiği birlik mayalanmış ve tutmuştur diye yazmıştır. Hem de Ezher dergisinde! Ve bunları maalesef aylık Ezher kurumu adına yayımlanan aylık dergi Mecelle'tül Ezher'de kaleme almıştır.
Bir kişiden başka kimse de bu makaleyi tenkide cesaret edememiştir. Sözkonusu makale Ağustos 1963 tarihinde yayımlanmıştır. Makalenin başlığı 'Tevhid ümmeti birleşiyor' başlığını taşımaktadır. İlgili yazısında Ahmet Hasan ez Zeyyat şu ifadeleri kullanmıştır: "Muhammedi Birlik umum bir beraberlik ifade eder. İnanç sistemi üzerine kuruludur. İnanç ve akide ise ne kadar uzun süreli olursa olsun sonunda zayıflar veya değişir. Salahaddin Eyyübi'nin temin ettiği birlik ise özel ve cüzidir. Zira iktidar üzerine veya saltanat üzerine kuruludur. Nasirizm ise kalıcı ve gelişmeye açıktır. Zira üretimde ve ekonomide sosyalizme dayanmaktadır. Rey ve fikirde hürriyete yaslanmaktadır. Yönetim de ise demokrasiye dayanmaktadır. Bu üç dayanak tekel altına alınamaz ve suistimal edilemez. İstibdada izin vererek azgınlaşmaz." Buna cevap, sürülmek pahasına Şeyh Mahmut Fayed tarafından verilmiştir. Nasır döneminde nifak ve yalakalık artmış ve nifak ortamı yaygınlaşmıştır. Dönemin Asyot Valisi Nasır'ı Musa, İsa ve Hazreti Muhammed'in de üzerine çıkarmıştır. Kahire Valisi ve bakan olduktan sonra da bu taşkınlığının ilahi cezası olarak hapisle taltif edilmiştir! Peygamberlik mertebesi az gelmiş olmalı ki kimileri Nasır'ı Allah ile eş değer tutmuş ve karşılaştırmıştır. Saad Zayed isimli yalaka şöyle demiştir:" Allah Musa'ya Tevrat'ı, İsa Aleyhisselam'a İncil'i, Hazreti Muhammed'e Kur'an-ı Kerim'i indirmişse sayın başkan(Nasır) sen de Misak/ Andımız'ı indirdin!
Darbeden sonra Sisi hakkında yeni Musa olduğu İçişleri Bakanı Muhammed İbranim için de Harun olduğu yakıştırması yapılmıştır.
Nasır dönemindeki bu şatahat örnekleri Sedat ve Mübarek döneminde de aynen devam etmiştir. Aynı durum Kaddafi için de geçerlidir. Mirella Bianco adlı İtalyan bayan gazeteci tarafından yazılan "Bir Çöl Mesajcısı Kaddafi' adlı kitapta yazar, Kaddafi'ye kur yapıyor ve ayar çekiyor ve ona 'mesajcı/peygamber' diye hitap ediyor! Zira mesajcı demek zaten peygamber demektir. Burada mesajcı operatör anlamında değildir. Dolambaçlı ifadelerle Kaddafi peygamber mertebesine konuluyor. 'Çöl peygamberi' denilerek Hazreti Peygambere de zımni bir gönderme yapılıyor. Mesela Necip Fazıl Kısakürek Hazreti Peygamberin hayatıyla ilgili kaleme aldığı kitaba Çöle İnen Nur ismini vermiştir. Kaddafi bu görevlendirmeye itiraz etmiyor. Zira serde delilik var. İtalyan yazar Mirella Bianco'nun bu kitabı Kaddafi'nin kaçıklığına ve sapkınlığına kanıt olarak görülmüş ve bu kitap üzerine reddiye mahiyetinde birçok makale ve kitap yazılmıştır.
Bu kitaplardan birisi Rabıtatü'l Alemü'l İslami yayınları arasında çıkan 'Er Reddü'ş Şafi Li Müfteriyat el Kaddafi' adlı kitaptır. Bu kitap 1979 yılında Mekke'de yayınlanmıştır. Bir diğer ifadeyle 1400 hicri yılında yayınlanmıştır. Nasır'ın çömezi olan Kaddafi de 'peygamberliğini' eski işgalcileri İtalyanlara tasdik ettiriyor.
Bizden bir örnek, Said Alpsoy adındaki araştırmacının yaptığı tetkiklerde ortaya çıkardığı 1932 yılına dair Celal Bayar ile Mustafa Kemal arasında geçen bir muhaverenin muhtevasıdır. Mustafa Kemal ona iltifat etmektedir ve 'bankacılığın piri' anlamında 'bankacılığın Allah'ısınız' diyor! Bu ağır bir iltifat olsa gerek. Celal Bayar da bu iltifatın altında kalmamak için mübalağanın dozunu kaçırarak iltifata iltifat ile karşılık veriyor ve şöyle diyor. 'Siz de öyle ise bizzat Allah'ın kendisi oluyorsunuz! (https://www.youtube.com/ shorts/M0PXWJGt6jU).'
Sufilerin şathiyatı olurda siyasilerin olmaz mı?
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Mudurnu’da tazelenen hatıralar (12.07.2022)
- Mudurnulu Rafet Amca (08.07.2022)
- Kullanışlı ülke ya da her devrin piyonu (04.07.2022)
- Ortak kültürün yapı taşları (30.06.2022)
- Bağdat Paktı'ndan bölgesel NATO'ya! (27.06.2022)
- Kuruyan nehirler ve kıyametin ayak sesleri (24.06.2022)
- Kaynakların çeşitliliği, çeşitliliğin birliği (21.06.2022)
- Kitabın ve İslam’ın direği! / Şam fitnesi: Şam müjdesi (16.06.2022)