Mustafa Özcan

2 Kasım'ın 2 Ekim ile rövanşı

2 Ekim 1187 tarihinde Selahaddin Eyyübi Hıttin Savaşıyla birlikte Kudüs'ün teslim olmasını temin ediyor. Bu teslim ve tesellüm sırasında Malazgirt Savaşı'nda olduğu gibi dokunaklı ve insani manzara ve haller yaşanıyor. Fidye veremeyen yaşlılar beytü'l maldan karşılanan fon ve imkanlarla salıveriliyor. Aynen Mekke'nin fethi ve tulaka hadisesinde olduğu gibi. Birkaç azılı suçlunun dışında kimseye ilişilmiyor. Toplu cezalandırma ve idamlar yapılmıyor. Oysa ki Haçlıların 1099 yılında Kudüs'e girmeleri sırasında 70 bin civarında ehli İslam'ı kesiyor, katlediliyor ve Mescid-i Aksa ve çevresini kan gölüne çeviriyorlar. Bu tablolar Müslümanların gayrimüslimlere karşı insani davrandıklarını ve aradaki farkı gösteriyor. Lakin karşı taraf intikam dürtüsü dışında ulvi değerlerden yoksun oldukları için Müslümanlara karşı hasmane ve vahşiyane davranıyorlar. Kudüs'ün fethi veya Kudüs Kuşatması, 20 Eylül 1187'de Selahaddin Eyyubi'nin başlatmış olduğu kuşatmadır. Şehri savunan Kudüs komutanı İbelinli Balian'ın 2 Ekim 1187'de şehri teslim etmesiyle sona ermiştir. Kudüs'te yaşayan Hıristiyan ahali şehrin teslim edilmesi ile diğer Hıristiyan topraklara göç etmiştir.

Zaman nehrinden çok sular akıyor ve savaşlarda ve galibiyet nöbetinde Hrıstiyanların kefesi yeniden ağır basıyor. Ve tilke'l eyyamu nüdaviluha beynen'nnasi yani zafer ve hezimet günlerini insanlar arasında dolaştırırız ayetinin sırrı bir kez daha farklı eksenlerde tecelli ediyor. Tarih başka cihetten ve yönden tekerrür ediyor ve cepheler arasında nöbet devri yapılıyor. Yıkılışı üzerinden 100 yıl geçen Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihten çekilmesiyle birlikte yine Kudüs (1917) sahipsiz kalıyor ve ardından el değiştiriyor.

Bu süreçte sivrilen komutanlardan birisi Fransız Henri Gouraud oluyor! Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Fransa'nın Ortadoğu temsilcisi olarak Suriye'ye yüksek komiser olarak atanmıştır. Gouraud 1919 ile 1923 yılları arasında görev yaptığı Suriye'de en yüksek rütbeli asker olarak Türk-Fransız Cephesi'nde Fransız birliklerinin komutanlığını da yapıyor. Oraya Fransız hükûmeti tarafından, 1916 Sykes-Picot Anlaşması'nın uygulanmasını takiben, Fransa ve İngiltere arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetiminden geriye kalan toprakların bölünmesi için gönderilmiştir. Fransız işgal güçlerinin Maysalun Muharebesi sonrası Şam'a akın ettiklerinde Henri Gouraud Emevi Camii'ni ziyaret etmiş ve Şam'ın ileri gelenleriyle buluşmuş ve ardından Selahaddin Eyyübi'nin kabrine yönelmiş ve burada müverrihler arasında tam bir mutabakat olmasa bile şöyle dediği aktarılmış ve rivayet edilmiştir: Selahaddin işte biz geri döndük. Bu ayetin mefhumuna da uygundur. Biz beşer arasında zafer ve hezimet günlerini dolaştırırız. Ne hezimet ebedidir, ne de zafer kalcıdır! Bu münasebet, 26 Temmuz 1920 tarihinde yaşanmıştır. Henri Gouraud bu tarihte muzaffer komutan edasıyla Şam'a girmiştir.

Mısır'ın sabık liderlerinden Cemal Abdunnasır, Suriye ile kurdukları müşterek Birleşik Arap Cumhuriyetinin tesisi münasebetiyle yaptığı konuşmada bu cümleye 20 Mart 1958 tarihinde atıfta bulunmuştur. Olayın şahitlerinden bir diğeri de asker kökenli tarihçi veya hatırat sahiplerinden Georges Catroux'dur. üçüncüsü de Gabriel Puaux olup kitaplarında bu olayı doğrulamıştır. Hatta Henri Gouraud'nun orjinal ifadesini de kaydetmişlerdir: Saladin, nous voilà! Salahaddin biz döndük!

Tarihin dönüşümü veya rövanşlarından birisi de İngilizlerin Filistin cephesinde yaptıklarıdır. Birinci Dünya Savaşı ya da yağma savaşı 1914 tarihinde başlamıştır. Arap Devrimi denilen kalkışma 1916 tarihinde Şerif Hüseyin ve oğulları tarafından harekete geçirilmiştir. Balfour Deklarasyonu denilen Yahudilere milli vatan taahhüdü ve sözü de 2 Kasım 1917 tarihinde verilmiştir ya da denk getirilmiştir. Bu da tarihin bir rövanşıdır. Haçlı-Siyonist ittifakın ete kemiğe bürünmüş halidir. 2 Kasım 1917 tarihinin seçilmesi tesadüf müdür? Bize 2 Ekim 1187 tarihli Hittin Savaşının rövanşı gibi gelmektedir. Tarih elbette renklenerek tekerrür ediyor. 1187 tarihinde Haçlı ittifakında Yahudiler yoktu. Bugün ise bu unsur modern Haçlılara eklenmiştir.

Yahudiler bu tür münasebetleri kutlamayı unutmuyorlar. Nitekim, İşgalci Yahudiler, Selahaddin Eyyubi komutasındaki İslam ordularının Kudüs'ü fethedişinin sene-i devriyesinde (2 Ekim 2022), Batı Şeria'daki El Halil Camii'nin içinde konser verip dans ettiler. Kısaca zafer sarhoşluğu ile taşkınlık yaptılar. Taşkınlık halleri hezimetlerinin başlangıcıdır.

Huntington'ın dediği gibi tarihin sonu yok, tekerrürü var. Tilke'l eyyamu ile başlayan ayet bütün taşkınları ve şaşkınları tehdit ve tekzip etmektedir. Ekim 1922 ile Kasım 2023 arasında eriyen ve sona eren Osmanlı Devleti 100 yıl sonra aheste aheste küllerinden yeniden doğacak mı? Tarih bu yönüyle de tekerrür edecek midir?

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.