VAV TV CANLI YAYIN
Mustafa Özcan

Baybars'tan İkinci Abdülhamid'e

Mart 14, 2025

İslam dünyasının bir sahil sorunu var. Sahil/ler İslam dünyasının en büyük kamburları arasındadır. Tunus'un iç kesimleriyle sahili arasında dindarlık yönünden büyük farklar vardır. İç kesimler daha dindar sahil kesimler ise seküler hayat tarzına yatkındır.

Suriye sahilleri ise Nuseyriler olarak bilinen bir batini zümre ile anılır. Denize nazır dağlık bölge bu zümre tarafından iskan edilmektedir. Son olayların ışığında Nuseyri isimlendirmesine karşı çıktıkları gibi aynı zamanda fulul/kalıntı ifadesine de karşı çıkıyorlar ve bunları bir aşağılama vesilesi ve ifadesi olarak görüyorlar. Darbeye kalkıştıkları yönündeki tez ve ifadeleri de reddediyorlar.

Fulul veya kalıntılardan maksat eski rejimin uzantılarıdır. Bu bir isimlendirme değil sıfattır. Eski rejimi geri getirmeyi düşleyen zümreyi ifade eder.

Mısır'da Mübarek'ten geriye kalan rejim ve kalıntıları için de fulul ifadesi kullanılmıştır. Demek ki bu bir sıfattır ve bir ülkede olup bitene münhasır ve has değildir. Eski rejimin taraftarlarına fulul denmektedir. Bu ifade Batı aleminde de yaygındır. Fransızca Ancien Régime kelime anlamı olarak eski düzen demektir. Genellikle Fransız Devrimi'nden önce gelen mutlakiyetçi yapılarla bağlantılı olarak kullanılır. Elbette bu düzenin de yandaşları vardı. Bunlara 'Remnants of the ancien régime' eski rejimin kalıntıları denmiştir. İkinci olarak haklarında Nuseyri ifadesi kullanılmasına da karşı çıkıyorlar. Bu ifade bir bühtan değildir. Bu ifadenin tarih içindeki yansımalarını pozitif ve olumlu bulmuyorlar. Bundan dolayı gocunuyorlar. Bununla birlikte yeğledikleri Alevilik ifadesi çatı ifade olduğu için doğrudan detayları ifade etmez. İran yandaşları da vaktiyle Hizbullah'ın bir sıfatı olarak Şii ifadesinin kullanılmasına da karşı çıkıyorlardı. Hanefiler çatı isim altında ehli sünnettir ama aynı zamanda özel kimlikleri de vardır ve bunlara Hanefi denilir.

O takdirde üzerine yakıştıramadığınız tanımlamaları ve isimleri reddedin ve onlardan uzak durun. Üzerinizden atın. Yeni bir başlangıç yapın. Esat rejiminin ağır gölgesinden kurtulun.

Nuseyrilerin kendilerini Alevilikle özdeşleştirmeleri bir kamufle hareketidir. Hadiste bu eyleme sahte elbise giyme denilir (labisu sevbeyyi zurin, Abdusselam Abdulhadi Şennar, s: 12). Esat rejiminin devrilmesinden sonra Nuseyriler için tarihi duraklardan birisi yaşanıyor. Kendilerini gözden geçirebilir ve geniş İslam dünyası ile bütünleşebilir ve kaynaşabilirler. Yoksa istemedikleri halde azınlık zümreleri içinde sayılacaklardır. Bu kendi tercihleri olarak kaldıkça 'ayrımcı' muameleden şikayet etmeye hakları yoktur. Yanlışta temadi etmenin bir faydası bulunmuyor. Tarihi dönemeçlerden biri daha altın bir fırsat sunuyor. Tashih fırsatı. Hafız Esat darbesine tahrip yerine tashih darbesi adını vermişti. Kimse ayranım ekşi demez. Şimdi sosyolojik zeminde bir tashih süreci ve dönemi olabilir. Geçmişe sünger çekme zamanı. Bu onlar için yeniden doğum olacaktır. Bu fırsatı heba etmesinler. Yaraların kapanmasına izin versinler.

Nuseyrileri İslam dünyasıyla kaynaştırmak için vaktiyle bir sürü girişim yapılmış ve çaba harcanmıştır. Lakin hepsi boşa çıkmıştır. Her defasında bu süreçler akamete uğramış ve meyvesi alınamamıştır. Bunlardan birisini dört mezhebi resmileştiren Sultan Baybars icra etmiştir. Suriye'deki sahil şeridini ıslah etmek ve ümmetin kalanına katmak istemiştir. Bu girişim istenilen sonucu doğurmamıştır.

İkinci Abdülhamid de kendi döneminde bir uzak görüşlülük eseri olarak benzeri bir süreç başlatmıştır. Bu çabaları ekseninde Nuseyri kesimlere el uzatmıştır. Bu kesimlerin yaşadığı Lazkiye ve bölgesinde 70 cami inşa etmiştir. Her caminin yanında bir medrese her medresenin yanında da dini irşat faaliyeti için bir imam veya dini rehber atamıştır. Bu hamlenin amacı Nuseyrileri sair Müslüman kesimlerle kaynaştırmaktır. Nuseyrilerin çocuklarına İslam dinini şaibesiz bir biçimde öğretmektir.

Bu uğurda devlet bütçesi yerine kendi gelirlerinden büyük kaynak ayırmış ve harcamalar yapmıştır. Yeni dönemde Esat ile İran'ın, Sünnileri ayartma ve Şiileştirme ve kaynaştırma çaba ve faaliyetleri tersine çevrilmeli ve yeni bir hamle ile Şii havzaları birlik çatısı altına toplamalıdır. İstimale yani kazanma politikası güdülmelidir.

Nuseyriler Pers/İran asıllı Muhammed Bin Nuseyr'e bağlı Alevi meşrep, mezhep altı bir akım ya da bir dini gruptur. Muhammed Bin Nuseyr, Şiilerin on birinci imam olarak andıkları ve benimsedikleri İmam Hasan el Askeri'nin babı veya hacibidir. Kendi adına imamet iddiasında bulunmuştur. Böylece On İki İmamcıların yolundan ayrılmış veya sapmıştır (Hulasatü'l Beyan Fi Bazi Measiri Mevlana es Sultan Abdlhamid es Sani ve Ecdadihi Al-i Osman, Yusuf İsmail en Nebhani, S 76-77).

Tarihin dönüm noktasında sahilin ve sahillerin yeni bir manevi irşat hamlesini ihtiyacı var.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.