Beynelmilel Alevilik
Komünizm döneminde 'beynelmilel' yani uluslararası deyimi ve ifadesi revaçtaydı. Zira komünistler küresel biçimde birbirleriyle dayanışma sergilerlerdi. Bunun için de beynelmilel deyimine uygun düşer ve mâsadak olur ve bir akım olarak tanınırlardı. Bu ifade dini zeminde Yahudilik için de geçerlidir. İran devrimiyle birlikte bu Şiiler için de geçerli hale gelmiştir. Şiilik ve Alevilik çatı kavramlardır. İçinde tezat bile olsa her renk barınır. Tali akımların çatısıdır. Bu çatı isimlerin altında Nuseyrileri, İsmailileri ve Dürzileri de sayabiliriz. Bunlardan bir kısmı mezhep tanımına ve sınıfına girmez. Donmuş asabiyetler ve akımlardır. Ya da batini geleneği temsil ederler. Nuseyrilik böyledir. Masonluktaki gibi kadınlarına sır vermezler. Sürtüştükleri kesimlere nazaran ve tepki olarak oluşmuş asabiyetler denebilir. Suriye'de sahil bölgesinde yaşananlarla birlikte birçok kesim içindekileri kusmuştur. HTŞ'nin veya terörist İslamcıların kalkıştıkları Alevi katliamından söz ediyorlar. Kullandıkları söylemleri en kindar batılı oryantalistler bile kullanmıyor. Bunları ancak Bernard Lewis ve Goldziher gibi azılı Yahudi oryantalistlerle karşılaştırmak mümkündür. Nitekim bunların hamilerinin İsrail olduğu da son olaylarla birlikte ayyuka çıktı. Onların ki mazlumiyet feryadı mı yoksa kamını, arzusunu alamamış zümrelerin yaygarası mı?
En katı oryantalistlerin bile kullanmaktan imtina ettiği ifadeler bu kesimler tarafından kullanılmaktadır. Gece gündüz ABD'ye küfrederler lakin sıkıştıklarında yine ona sığınırlar. Alnına haç çizen budala ABD Dışişleri Bakanı Mark Rubio; ABD, son günlerde yabancı cihatçılar da dahil olmak üzere aşırı İslamcı teröristler tarafından Batı Suriye'de gerçekleştirilen cinayetleri kınıyor ifadesini kullanmıştır. Niye en aşırısından ve alnında haç taşıyan biri modern Haçlı neferi Alevi kitle ile dayanışma ihtiyacı hissetsin ki? Savcı Sayan'ın ifadesiyle arada inanç bağı mı var, akrabalık bağımı var? Nitekim Alevi Dernekleri adına bildiri okuyan bir bayan da aynen Mark Rubio gibi konuşmuştur. Sanki aynı kalıptan, tornadan dökülmüş ifadeler. PYD gibi sıkıştıklarında bunların başvuracakları mihraklar İsrail ile ABD ve benzerleridir.
Hamaney ve çetelerinin ima ettiği gibi azınlıklar üzerinden ülkeyi bölmek ve bu suretle çiçeği burnundaki yeni Suriye rejiminin altını oymak istiyorlar. Bu koroya Merdan Yanardağ da katılmıştır. Bu hususta Tele 1 adlı kanal son derece kışkırtıcı yayınlar yapıyor ve bu yönde odak olmuş durumdadır. Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'ın geçmişte Esat'ların cürüm ve cinayetleriyle ilgili 'vakti gelince konuşuruz' sözleri yasak savma kabilindendir ve ilgili kesimlerde gaz alma amacı taşımaktadır. Bu sözler hiç bir zaman gerçeğe dönüşmemiş ve icraata dökülmemiştir. Musa Özuğurlu ile ilgili vaadi de havada kalmıştır. Aksi varit ise bize bir kanıt sunsun. Azınlıkların kanları niye Sünnilerden daha aziz ve kıymetli olsun? Şimdi ise Esat rejiminin binde birini ve on binde birini yapmayan yeni Suriye rejimine lanet okumakta ve veryansın etmektedir. Hesap vermeden hesap sormaktadır.
Din konusunda yaptığı bütün yorumlar sadet dışıdır. Cahil birinin hezeyanlarıdır. Söz gelimi siyasal İslam tabirinin henüz piyasaya ve gün yüzüne çıkmadığı asırlarda İmam Gazali ile Nizamü'l Mülk'ün siyasal İslam'ın öncüleri olduğunu ileri sürmüştür. Hangi kritere göre böyle söylüyor? Esat rejimi bile göreceli olarak Sufilere ılımlı davranmıştır. Bilgi üzerinden değil asabiyet üzerinden gidiyor. Belki de Şiilere dokunduğu için gizli bir hıncı olmalıdır! Dolgu mahsulü kitaplarını referans veriyor! Halbuki Gazali siyasal İslamcı tabir edilen kimi kesimler tarafından aforoz edilmiş ve pasifist ve tefrit ehli olarak tanınmıştır. Haçlıların İslam dünyasına yaklaştıkları bir dönemde inzivaya çekildiğini (11 yıl) ve cihattan geri durduğunu hatta tek bir kelime ile bile olsa bahsetmediğini söylemektedirler. Ümmeti cihada hazırlamadığını ileri sürmektedirler. Demek ki kimi siyasal İslamcılara göre Gazali cihatçı değildi! Yanardağ'ın hatası zıt zaviyeye kilitlenmiş olmasıdır.
Onun dışında Yanardağ İslam nefretini körükleyen ifadeler kullanmakta ve İslam Orta Çağı'nın devam ettiğini söylemektedir. Ona göre İslam'ı inkar gerçek İslam olmalıdır. Halbuki kilise tarihçileri bile 14 yüzyıllık İslam tarihinde Müslümanların en az 10 yüzyılını önde kapattığını ifade etmişlerdir. Müslümanların bugünkü zafiyeti kriter olarak alınamaz. Neden? Bu soruya cevap vermeden önce, keşke Orta Çağ kriterleri yaşasaydı diyelim. En azından daha insanca yaşardık. Çanakkale'deki Osmanlı askerlerin gayrimüslimlere centilmence davrandıklarını sitayişle anlatıyor. Kimin terbiyesinden geçmişler? Esat ve benzerlerinin tezgahından geçmiş olamazlar. Bu askerler kimin askerleriydi? Belli ki nefret ettiği son Osmanlı askerleri. Garaudy'yi de idam sehpasından çekip alan benzeri karakterdeki Cezayirli askerler olmuştur. Biz savunmasız kimselere ateş etmeyiz diye amirlerine direnmişlerdi. Yanardağ İslam aleminin Hal-i pür-melalinden yani "keder dolu halinden" bahsetmektedir. Selahaddin Eyyubi döneminde de böyleydi. Bugünkü Şiiler gibi Fatımiler de İslam alemine perde olmuşlar ve Haçlılar karşısında zeminini zayıflatmışlardı. Kamran İnan'ın deyimiyle o günde hainimiz bir hayli boldu. Zira İslam ve inançları insanların boğazlarından aşağıya geçmemişti.
O hat yarılarak Kudüs geri alınmıştır. Lakin belki de Yanardağ Gazali'yi vakti gelmeden siyasal İslam'ın öncüsü saymakta bir cihetle haklıdır. Macid Arsan Geylani'nin yazdığı gibi Kudüs'ü fetheden Selahaddin ordusu Gazali ile Abdülkadir Geylani'nin tezgahından geçmiş askerlerden mürekkep bir ordu idi. Muzaffer ordu Gazali ile Abdülkadir Geylani'nin ( her ikisi de Nizamü'l Mülk gibi İranlı sünnidir) yetiştirdiği nesiller arasından çıkmıştır.
Gazali bir gerçeği ortaya koymuştur o dönemde iç zafiyetin en temel nedeni batinilerdir. Gazali Şii efkarına karşı ümmetin fikri istikametini korumak ve İslam dünyasının geleceğini bu suretle güvenceye almak istemiştir. Haçlılar dış tehdit Batiniler ise iç tehdit idi.
Bugün de Nuseyriler batiniler sınıfına girmektedir.
İhlaller karşısında hakkınızı arayın, biz de sizin yanınızdayız. Ama yaygara koparma hakkınız yok. Haksızlığa tüy dikerek öfkeye davetiye çıkarmayın. Fitne ateşini körüklemeyin. Azınlıkların ateşle barutla çoğunluğa hükmettiği günler geride kalmıştır. Dünya bir araya gelse yeni yapıyı sökemezler ve akışı değiştiremezler. "Ve tilke'l eyymu nüdaviluha beynen'nnas" sırrıyla mazlumların sırası gelip çatmıştır. Devran değişmiştir. Maruni düşünürlerden Nebil Halife İslam dünyasının küresel zaferini kimse önleyemeyeceğini ifade etmiştir. ABD eski Dışişleri Bakan Yardımcısı David Schenker de 'kimse endişe etmesin Suriye birlik ve beraberliğini koruyacak ve akortsuz sesler dağılacaktır' demektedir.
Bugün içerideki kargaşanın nedeni İslam nefretidir. Maalesef kimi İslam tasnifi altındaki isimler ve kümeler ne yazık ki İslam karşısında gayri Müslimlerden daha katı ve saldırgan bir tutum sergilemektedir. Kim ne derse desin İslam güneşi yeniden Suriye üzerinden doğacaktır. Hazreti Peygamberin (SAV) müjdesidir.
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.