Günümüzün önemli problemi: Uyku yoksunluğu
İnsanlar özellikle ergen ve gençler geçtiğimiz yüzyıla oranla daha az uykuya vakit ayırmaktadırlar. Sebep olarak:
*Aydınlatmanın yaygınlaşması ile artık geç vakitlere kadar uykusuz kalınabilmektedir.
*Ayrıca bilgisayar, cep telefonu ve televizyon gibi aletlerle vakit geçirmekten dolayı yine nedense hep uykudan çalmaktayız. Daha az uyuyarak o vakti bunlara vermekteyiz.
Sonuçta da gündüz uyuklayabilmekte, dikkatimizi toparlamakta güçlük çekmekteyiz. Bir başka tehlike ise bağışıklık sistemimizin zarar görmesi ile mikrobik hastalıklara karşı direncimizin düşmesi söz konusu olmaktadır.
Uyku alışkanlığımızda değişiklik günümüzde bizi sadece gün boyu uykulu bir halde bırakmakla kalmamakta, aynı zamanda enerji ve iyi oluş hissinden de yoksun bırakmaktadır. Birkaç gün yetersiz uyursak serbest bir zamanda biraz fazla uyuyarak bedenimiz bu eksikliği giderir, uykusuz kalınan günlerin acısı bu şekilde çıkar ve adeta bedenimiz, ruhumuz yenilenir.
Ancak yedi sekiz saat yerine beş saatlik uyku ile geçirilen geceler uzarsa eksik kalan uyku süresini tamamen ödenmesi gerekmeyen ancak tek bir uzun uyku ile giderilemeyen bir borç olarak kaydederiz.
Uyku araştırmacısı William Dement "Beyin uyku borcunun toplamını en az iki hafta süreyle saklar" derken bunu kast ediyor.
Evet, uykusuz geçen gecelerin birikmesi bize çok zararlar veriyor. Bazılarını şöyle sıralayalım:
*Uyku eksikliği mutluluğu düşürmekte, daha morali bozuk ve karamsar hale getirmektedir.
*Yorgunluk ve enerji eksikliği yapmakta, zinde ve canlı bir hayat sürmemiz zorlaşmaktadır.
*Uykunun hakkını vermemek depresyon açısından da risklidir. Uyku ihtiyacını tatmin etmeyenlerin depresyona yakalanmaları daha kolay olmaktadır.
* Yine uyku yoksunluğu çekenlerin iş görme performansları da düşmekte ve kapasitelerinin altında işlev görmektedirler.
* Ortaya çıkan bir başka problem ise çalışmada zorlanma ve azalan üretkenlikleridir.
*Uyku yoksunluğu açlık hissini artırmakta, normalin üzerinde yemek yemeye teşvik etmektedir.
*Uyku yoksunluğu çekmek kilo almaya ve daha fazla yağlanmaya yol açmaktadır.
*Sinirlilik ve başkalarıyla çatışmalar daha çok olmaktadır.
*Sözünü ettiğimiz gibi bağışıklık sistemini zayıflatmakta, soğuk algınlığından kansere kadar hastalıklara yakalanmayı kolaylaştırmaktadır. Özellikle pandeminin olduğu günümüzde koronaya yakalanmaya zemin hazırlanmaktadır.
*Günlük faaliyetlerimizde hata yapma riskini (her türlü kazalara maruz kalabilme gibi) artırmaktadır.
Aman uykudan çalmayalım ve uykumuzun hakkını verelim…
Birkaç ay önce vefat eden Amerikalı uyku araştırmacısı Prof. Dr. William Dement
Prof. Dr. Sefa Saygılı
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Çelişkilerle dolu bir hayat: Karl Marx (02.12.2020)
- Arnoud Van Doorn: Ateizm ve Irkçılıktan Müslümanlığa Mukaddes Yolculuk (15.11.2020)
- Pozitivizmin sahte peygamberi: Auguste Comte (28.10.2020)
- İslam'ı değiştirip yeni din kurmaya kalkanlar ve Ekber Şah (19.10.2020)
- Dünyanın ilk cinayet örgütünü kuran adam: Hasan Sabbah (14.10.2020)
- Öztürkçe akımının en önemli temsilcisi: Nurullah Ataç (1898-1957) (06.10.2020)
- Dil yaremiz (03.10.2020)
- İngiliz Ajanı Thomas Edward Lawrence (1888-1935) (28.09.2020)