Prof. Dr. Sefa Saygılı

Gıda üreticimiz: Arı

Einstein'ın, yıllar sonra ilk kez ortaya çıkan mektubunda arılara ve göçmen kuşlara dikkat çektiği görüldü. Araştırmacılar, Nobel ödüllü bilim insanının "hayvanların davranışlarının incelenmesiyle yeni keşiflerin ortaya çıkabileceğini öngördüğünü" söylüyor.

Einstein özellikle arıları incelemiş ve gıdalarımızın üretiminde önemine dikkat çekmişti. (Araştırma Journal of Comparative Physiology A'de yayımlandı.)

Gerçekten arılar incelendikçe hayranlık uyandırırlar. Öyle ki toplu iğnenin başı büyüklüğündeki beyinleriyle son derece kompleks işler yapabilirler. En gelişmiş bilgisayar saniyede 16 milyar işlem yaparken, bir arı beyni saniyede 10 trilyon işlemi gerçekleştirebilmektedir.

Arılar, potansiyel yiyecek kaynaklarını renk ve kokularından ayrıt edebilir, güneşi bir pusula gibi kullanarak yönlerini bulabilir ve ünlü sallanış danslarıyla diğer arılara buldukları besinin tabiatı ve varlığına ilişkin bilgiler verirler. Üstelik bu işaretleri, kovandaki bütün arılar fark eder ve karanlıkta bile o yiyeceği 5 dakikada bulurlar.

İşin ilginci arı yumurtadan ergin olarak çıkar ve jet hızıyla nektar toplamaya başlar. 500 gr bal için 900 arının 1 gün çalışması gerekir. 450 gr bal, 17 bin arının 10 milyon çiçek dolaşmasıyla birikir. Bir arı, hayatı boyunca bir çay kaşığının sadece on ikide biri kadar bal toplayarak peteğe katkıda bulunur.

Arılar çiçeklerden topladıkları nektarla bal yapmakla kalmaz, aynı zamanda nitelikli tozlaşma gerçekleştirerek bitkilerin döllenmesi ile ekolojik dengenin devamlılığını ve hayat kaynağımız olan doğal gıda üretiminin yapı taşı olma görevini de sürdürürler.

Dişi işçi arılar nektar, polen ve su tedariki arayışı içinde yuvadan 3.5 km kadar uzağa dahi seyahat etmektedirler. Bu, her koloninin çevresinde 4.000 hektarlık alan taramasından daha da fazlası demektir.

Bir arı günde 1.500 kadar çiçeği ziyaret eder ve kendi ağırlığının yarısı kadar nektar toplayarak midesini veya "bal kesesini" doldurur.

Bir arının bal toplamak için ömründe 800 kilometrelik uçuş yaptığı hesaplanmıştır.

Arılar, koloni halinde yaşarlar. Bir kolonide ortalama 50 bin birey bulunur. İlkbahar ve yaz aylarında bir koloninin arıları 7,5 milyon defa çiçeklere sefer düzenler. Bu 20 milyon kilometrelik uçuş mesafesine eşittir. Böylelikle 26 kez Dünya ile Ay arasında gidip gelmiş olurlar. Bu şekilde kovana 30 kg polen ve 600 kg nektar taşınır.

Arı kolonisi bir bakıma insan beyni gibi işlemektedir. Bir kovandaki arıların toplam sinir hücrelerinin sayısı, bir insan beynindekinin yarısı kadardır. Her biri küçücük, nisbi olarak aptal görünen birer yapı taşıdır. Fakat ağı oluşturduklarında hayranlık uyandıran olağanüstü işlere imza atarlar.

Arı günlük topladığı nektarla bahçeye geri dönerken, kendi evini, arıdan arıya gönderilen ve kovanın etrafında izlenebilen aromatik kimyasal bir örtü olan kraliçenin eşsiz feromonal kokusu sayesinde tanır. Her arı kendisiyle beraber bu kokudan bir parça taşır, bu koku girişteki korumalar kendisini uzaklaştırmadan önce onu tanıdıkları parfümlü bir güvenlik parolası gibidir. Kokusu uymayan ve izinsiz giren yabancı arıları bu şekilde anlarlar, kendilerinin olmayan balı aşırmalarına karşı korkutarak geri çevirirler.

Arılar, nektar toplamak için çiçek çiçek dolaşırken, onları dölleyecek meyve tozlaşmasını da sağlarlar. Bir çiçekten diğerine polenin izini sürerler. Böylelikle bitkiler döllenir, mahsuller çeşitlenir, renklenir, bollaşır ve gelişir.

Sabahın ılık güneş ışıklarında, çiçekler açtığı zaman, arılar çıkış kapısından fırlayan yarış atları gibi kovanlarından ayrılırlar. Meyve bahçesi kısa sürede yüzlercesi her ağacı kaplayan istekli arılarla vızıldar ve bulutlanır. Anında renkli çiçeklere doğru saldırır, polen arayışlarına başlarlar.

Arı bir çiçekten ayrılır ayrılmaz, açgözlü bir şekilde kokusu ve işaretleri tarafından yönlendirilerek aynı türden bir diğerini arar. Arılar her nektar toplama gezisine çıktıklarında özellikle tek bir çeşit çiçeğe odaklanırlar, bu yüzden eğer bir toplama gezisi karahindiba, lale veya elma üzerinden başlarsa, aynı şekilde de bitecektir. Sıradaki çiçeğin yolunda, eklemlerine yerleştirilmiş tımarlayıcı eklentileri kullanıp vücudunu fırçalayarak, havada uçan en arka bacaklarını birbirine kazıyarak, toplanmış poleni düzgün, küçük topların içine fırçalayıp iter. Bu sırada önceki çiçekten üzerine bulaşmış erkek polen tanecikleri dişi çiçeğe düşer ve bitki döllenmesi sağlanır.

Böylelikle aynı çeşit çiçeği ziyaretlere devam ederken bir yandan da onları döllemiş olurlar.

Çiftçiler bu şekilde arıların tozlaşma hizmetini kullanarak ürün verimliliğini yüzde 60'a kadar artırabilirler.

Bal arılarını bekleyen çiçekler ise, daha lezzetli nektarlar, daha parlak renkler, daha geniş iniş alanları ve daha ayrıntılı, zamanlı ve çekici polen sunumları üreterek, pek çok farklı yollarla yarışırlar. Arıların ve bitki örtüsünün birbirlerine böyle bilinçli ve belirlenmiş davranışları evrimcileri susturmakta, "evrim mükemmelin peşinde" gibi garip savunmalara itmektedir.

Yemek stokumuzun üçte birini tozlaşmadaki başrolünden dolayı arılara borçluyuz. Domates, salatalık, kabak, sarımsak, elma, brokoli, Brüksel lahanası, turunçgiller, kavun, soğan, badem, kiraz, elma, erik, armut, şalgam, maydanoz, ayçiçeği, yaban mersini ve yoncayı da içinde bulunduran en önemli mahsullerimizin yüz taneden fazlasının ticari üretiminde ziyaretçi balarıları gerekli ve vazgeçilmezdir.

Arılar ayrıca kuşkonmaz, kahve, anason, hindiba, armut, kayısı, biber, hindistancevizi, çilek ve domatesin içinde bulunduğu elli kadar ürünün döllenmesinde de yararlıdır. Tanınmış böcekbilimci E. O. Wilson, "Yediğimiz her üç lokmadan ve içtiğimiz her üç yudum meşrubattan biri, bize direkt veya dolaylı olarak balarılarının tozlaştırmasıyla oluşur" demektedir.

Arılar mahsul tozlaşmasına ne kadar girerlerse elde edilen ürünler o kadar gelişmiş ve verimli olmaktadır. Üstelik ürettikleri bal ve diğer mamullerden çok daha gerekli faaliyettir bu. Uzmanlar, "Arıların değerini tozlaşmanın sonucu olan meyveleri, sebzeleri ve tohumları hesap ederek düşünürsek, bal ve balmumunun yaklaşık 150 katı kadar kazançlıyız" derken haklıdırlar. Arıların sunduğu hizmetin tarım ekonomisine katkısı, rakam olarak ABD için 15 – 20 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Meselâ yenidünya meyvesinde arılarla döllenmeyen ağaçlarda çiçeklerin yüzde 4'ü meyve tuttuğu halde, arılarla döllenmiş çiçeklerin meyve tutma oranı yüzde 83 olmaktadır. Yoncada arılarla döllenmeyen tarlada tohum bağlama oranı yüzde 1 - 2 iken arılarla döllenen tarlada bu oran yüzde 53'e çıkmaktadır.

Yeryüzündeki bütün çiçekli bitkilerin yüzde 80'i böcekler tarafından tozlanır ve bunların da yüzde 85'i balarılarının listesinde yer alır. Bu da yaklaşık 170.000 bitki türüne tekabül eder.

Maalesef tabiata, ekolojik çevreye ve insanlara bu kadar faydalı olan arıların son zamanlardaki modern çiftliklerle ittifakı, sağlığını tehlikeye düşürmüştür. Arılar, faydalı zirai faaliyetleri ve uzun seyahatleri sırasında sıkça nektar topladıkları tarlaların bitişiğindeki yerlere, yol kenarındaki yeşilliklere atılmış böcek ilaçlarına veya kimyasal zehirlerle kirlenmiş su havzalarına maruz kalmaktadırlar. Kimyasal maddelerin daha geniş kullanımı, genetik olarak değiştirilmiş bitkilerin artması ve arılar için güvenli doğal ortamların azalmasıyla tehlikelerden kaçmaları zorlaşmakta, böylece her yıl binlerce koloni zehirlenmektedir. Bu da mahsullerin veriminin azalmasına yol açmaktadır. Einstein, "Arılar yok edilirse 4 yıl sonra açlık başlar" derken bu gerçeğe işaret etmiştir.

Gerçekten arıların işi sadece bal yapmak değildir. 1 gram (bir damla) balın üretimi için nektar ve polen toplamak amacıyla ziyaret ettikleri 120 bin çiçeğin döllenmesini de sağlayarak bitkilerin gelişmesinde, tarımsal ürünlerin oluşmasında ve hayvancılığın ana girdisi olan yem bitkilerinin veriminde, arılar başroldedirler. Üstelik alternatifleri de yoktur.

Ayette buyrulduğu gibi:

"Rabbin balarısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü – uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır." (Nahl suresi, 68-69. ayetler)

BİR BALARISI KOLONİSİ

*4.000 m2 meyve ağacına polen taşıyor

*Bir tatlı kaşığı bal yapmak için günde 300 milyon çiçeğe polen taşıyabilir

*Bir tatlı kaşığı bal yapabilmek için 12 arının ömür boyu çalışması gerekiyor

*50.000 civarında arıdan oluşur

*Arılar sadece İngiltere'de 70 tür bitkinin tozlaşmasını sağlar

*Arıların tarıma yıllık katkısı 140 milyar dolardır

*Tüm gıdaların % 30'unu polen taşıyan böceklere borçluyuz

*1947 ile 2008 arasında arı kovan sayısı % 60 azaldı

*Her yıl 15 kilo civarı bal üretiyor.

ARI VE BAL

Bal arılarının, ''bal'', ''bal mumu'', ''arı sütü'', ''arı zehiri'', ''polen'' ve ''propolis'' gibi insan sağlığı ve beslenmesi yönünden son derece değerli ürünleri üretmesi ve toplaması yanında doğal ve tarımı yapılan bitkilerde sağladığı tozlaşma hizmetleriyle de doğal denge ve tarımsal üretimde hayati önemi bulunuyor.

Bal arıları, herhangi bir yuvada koloni oluşturarak yaşamlarını sürdürür. Aile yaşamında iş bölümü, yardımlaşma ve çalışkanlık temel kurallarıdır. Bir bal arısı ailesi, ''ana arı'', ''işçi arı'' ve ''erkek arı'' olmak üzere, birinin görevini diğerinin yapamadığı üç farklı bireyi içerir.

''Bey'' ya da ''kraliçe'' olarak bilinen ana arı, ana arı hücresine bırakılan döllü bir yumurtanın larva döneminde, işçi arı olacak larvaya göre daha sık ve daha zengin gıda (arı sütü) ile özel beslenmesi sonucu yumurtadan yetişkine toplam 16 günde oluşur. Ana arı kolonideki en önemli birey olup, koloni verimliliği ve arıcının gelir düzeyi üzerinde doğrudan etkide bulunur. Tek görevi olan yumurtlaması sayesinde koloninin sürekliliğini devam ettirir.

Yumurtadan yetişkine toplam 21 günde oluşan işçi arılar, koloni için gerekli olan tüm işlerin yerine getirilmesinden sorumludur. İlkbahar ile sonbahar arasındaki aktif dönemde ömürleri 42 gün olan işçi arılar, ilk 21 günde kovan içinde iç hizmet arısı olarak temizlik, yavrunun ve ana arının beslenmesi, arı sütü salgılama, balın olgunlaştırılması, mum salgılayarak petek örme ve kovan girişinde bekçilik gibi görevleri üstlenir. Çıkıştan sonraki ikinci 21 günde ise dış hizmet arısı olarak nektar (bal özü), salgı, polen, su ve propolis toplarlar.

Yeni yetiştirilen ana arılarla çiftleşmeleri dışında herhangi bir görevi olmayan erkek arılar ise hazır tüketici konumundadır. Bu yüzden görevleri gereği ilkbaharda, özellikle oğul döneminde ana arı ve işçi arıların aksine, ana arının dölsüz yumurtlaması sonucu yumurtadan yetişkine 24 günde oluşur. Oğul mevsiminin bitmesine müteakip görevleri de bitmiş olacağından, yazın ve erken sonbaharda işçi arılar tarafından kovan dışına atılarak ölüme terk edilir. Erkek arılar, zehir bezi ve iğne gibi organlara sahip olmadığından kendilerini savunamaz.

Göğüs, arının hareket merkezidir. Orta bacakları üzerinde polen fırçası denilen sert tüyler bulunur. Bunlar çiçeklerde bulunan polenin göğüsten ve ön bacaklardan arka bacaklara aktarılmasını ve arka bacaklarda bulunan polen sepetine toplanmasını sağlar. Bu polen sepetçikleri, polenin kovana taşınması görevini görür.

Kanatlar çok ince zar şeklinde olup iki çifttir. Uçuşta arka kanatlardaki kanca sayesinde ikisi birlikte çalışır, uçuşu ve uçuşu yönlendirmeyi de sağlar. Arının uçuş sırasındaki hızı saatte 50 kilometreye yaklaşır.

Arılar kendi hayatını tehlikede görmediği sürece insanı sokmaz. Arıların sokması, savunmalarının en son aşamasıdır. Önce sesle uyarırlar, daha sonra toplu halde gürültü yaparlar, hala tehlike hissederlerse hızla tehlike gelen yere doğru uçup çarparak korkutmaya çalışırlar, bu da olmazsa en son sokarlar. Arının iğnesi böceklere karşı savunma olduğundan sert kabuktan çıkabilir, insan ve hayvan etinden çıkmaz. İğnesi bağırsaklara bağlı olduğundan iç organları parçalanır ve telef olurlar.

Dakikada 11 bin 400 kez kanat çırpabiliyorlar.

SAATTEKİ HIZLARI 50 KİLOMETREYE YAKLAŞIYOR

Arıların başlarında gözleri, duyargaları ve beslenme organları bulunur. Baş, vücudun ikinci kısmı olan göğse ince oynak bir boyunla bağlıdır. Göğüs ve karın, segment denilen halkalardan oluşur.

Arının petek şeklinde bir çift bileşik ve üç adet basit gözü vardır. Basit gözlerin her biri binlerce küçük üniteden oluşur. Bileşik göz, ana arıda 3 bin, işçi arıda 4 bin, erkek arıda 8 binden fazla basit gözün birleşmesinden meydana gelir.

Başta bir çift duyarga bulunur. Bunlar koku, tat ve dokunma hissetme duyularını sağlar. Duyargalar içerisindeki sinir uçları sayesinde duyularına ek olarak rüzgâr hızını ve hava sıcaklığını da algılayabilirler. Arıların duyargaları o kadar hassastır ki, iki kilometre mesafeden balın kokusunu alırlar.

ARILARI DİĞER CANLILARDAN FARKLI KILAN BAZI ÖZELLİKLERİ

*Bir kilo bal için 40 bin arının 6 milyon kez çiçeğe konması gerekir.

*Dünyanın en hızlı bilgisayarlarından biri saniyede 16 milyar aritmetik işlem yapabilir. Bal arısı ise aynı sürede daha az enerji harcayarak 10 trilyonluk işlem yapma kapasitesine sahiptir.

*10 mikrovattan daha az enerji tüketen bal arısının beyni, günümüzde üretilen en verimli bilgisayardan 100 milyon kat daha üstündür.

*Bal arıları bir peteği doldurabilmek için 100 milyon çiçeğin nektarını toplayabilir ve 100 bin kilometre boyunca kanat çırpabilir.

*Bir koloninin bir kilogram bal üretebilmesi için dünyanın etrafını 6 kez dönmeye eşdeğer bir uçuş yapması, bir arının dünyanın çevresini dönmesi için yaklaşık 25 kilogram bal tüketmesi gerekir.

*Uçan bir arının her kilometrede, enerji için yarım miligram (gramın 2 binde biri) bala ihtiyacı bulunur. Bir arı bir litre balla 25 kilometre hızla ve saniyede 200-250 kez kanat çırparak 3 milyon kilometre kat edebilir.

*Kraliçe arının bir günde yumurtladığı yumurta ağırlığı, kendi ağırlığının 20 katına erişebilir.

*Arı, vücut ağırlığının 330 katı yük çekebilir.

*Bir petek gözünün derinliği 12 milimetre, duvarlarının kalınlığı ise milimetrenin 20'de biri kadardır. Buna rağmen bal ile doldurulduğunda petek hiçbir zarar görmez.

*Bir işçi arı, 42 günlük hayatı boyunca çay kaşığının 12'de biri kadar bal yapabilir.

*Bir bal arısı, bir seferlik polen toplama gezisinde 50-100 çiçeği ziyaret eder.

*Arılar, birbirleriyle dans ederek iletişim kurar. Bal arısı dans ederek diğer bal arısına nektar ve polenin nerede olduğunu işaret eder.

*Arılar mavi rengi ayırt edebilir, ancak kırmızıyı, koyu gri ve siyah olarak algılar.

*Bal arıları dakikada 11 bin 400 kez kanat çırpar, bu da vızıltı sesinin nedenidir.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.