Mayısta başlayan 1789 Fransız İhtilali kanlı geçti ve yine bundan 227 yıl önce, 8 Mayıs 1794'te görülen mahkemede giyotinle(*) idamına karar verildi. Bu kurban modern kimyanın babası sayılan ünlü bilim adamı Lavoisier idi.
Lavoisier, Paris'te 1743 yılında zengin bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Küçük yaşta annesini kaybetmesi baba figürünün daha ön plana çıkmasına sebep oldu ve babasını örnek alarak hukukçu olmayı önce kendisine hedef edindi. Ancak onun deneysel bilimlere karşı büyük ilgisi vardı. Fen bilimlerine ilgi duymasına rağmen ailesinin ısrarıyla hukuk öğrenimi yapmak zorunda kaldı.
Daha 22 yaşlarında Paris caddelerinin daha iyi aydınlanmasını sağlamak için bulduğu sistem üzerine Fen Akademisi'nin ödülünü kazandı. Lavoisier, çalışmaları sırasında çeşitli ışıkların şiddetini gözleriyle ölçebilmek için bir buçuk ay karanlık bir odaya kapanmıştı.
Lavoisier, iki yönlü bir hayat yaşamıştır denilebilir: Geçimini sağlamak için vergi tahsildarlığı yapıyor, diğer zamanlarında da bilimsel incelemelerle, özellikle kimya ile uğraşıyordu.
Bu arada tahsildarlık görevi yüzünden sayısız düşman kazanmıştı.
Havanın, suyun ve öbür maddelerin bileşimi üzerinde önemli incelemelerde bulunan ve deneyler yapan Lavoisier, yanma olayını ilk olarak bilimsel bir şekilde açıklamıştı.
Lavoisier, birçok eski teorinin yanlış olduğunu ortaya koyan iddialı bir kimya kitabı yazdı. Bu kitabında, eski ve zor anlaşılan terimler yerine bilimsel kelimeler kullanarak kimya dilinde bir yenilik yaptı. Bilim dilini yenilemesi, buluşları ve bu alandaki bilgi ve görüşlerinden dolayı kendisine 'modern kimyanın babası' unvanı verildi.
Eski bir teorinin yanlış olduğunu buluşu
Lavoisier'nin yaşadığı çağda, hala suyun buharlaştığı zaman az da olsa bir bölümünün toprak veya kum şekline dönüştüğüne inanılıyordu. Bu teori, yapılan deneylerle de doğrulanıyordu: Su bütünüyle buhar durumuna gelinceye kadar kaynatıldığı zaman her defasında kabın dibinde katı bir tortu kalıyordu.
Lavoisier, bu deneyi yeni bir sistemle yapmak istedi. Önce çok temiz bir kap kullanmaya önem verdi. Sonra temiz yağmur suyunu özel bir damıtma aygıtına koydu. Bu cihaz, kaynayan suyun bütün buharını topluyor ve yeniden aynı kabın içine damlatıyordu. Lavoisier, bu suyu 100 gün ateşin üzerinden hiç indirmeden kaynattı. Durum yine aynıydı. Lavoisier, bu suyu soğuttu. Soğuyan suyun üstünde bazı yabancı maddelerin yüzdüğünü gördü. Bunun üzerine önce suyu, sonra yabancı maddeleri ve kabı ayrı ayrı tarttı: Su, deneyden önceki ağırlıktaydı. Damıtma aygıtının ağırlığı ise biraz eksilmişti. Bu eksiklik su yüzüne toplanmış yabancı maddelerin ağırlığına eşitti. Böylece Lavoisier, bunların kaptan kopmuş maddeler olduğunu anladı.
Lavoisier Kanunu
Lavoisier, bu ve bunun gibi deneylerle en önemli keşiflerinden birini yapmış oldu: "Kütlenin Sakınımı Kanunu." Büyük bilgin bu kanunda "Birleşen iki kimyasal maddenin ağırlıkları toplamı, meydana gelen bileşimin ağırlığına eşittir" diyordu. Gerçekten de 2 gram hidrojeni 16 gram oksijenle birleştirdiğimizde 18 gram su elde ederiz.
Lavoisier Kanunu şu şekilde ifade edilebilir:
"Tabiatta hiçbir madde yok olmaz, yokluktan da madde var olmaz. Her şey dönüşür."
Lavoisier'nin bilim anlayışı
Lavoisier, hayata ve kâinata bakışını şöyle ifade ediyordu:
"Doğayı içerisinde her türden bileşimlerin ve çözülmelerin meydana geldiği devasa bir kimya laboratuvarı olarak görüyorum. Bitki örtüsü ise, Tanrı'nın tüm doğayı harekete geçirmek için kullandığı temel enstrüman."
Lavoisier'nin sonu
Lavoisier Fransız Devrimi'nin ilk yıllarında yeni bir ölçü sistemi tasarlanması için kurulan komisyona başkanlık etti. (Bu komisyon, bugün kullandığımız metre, litre, kilogram gibi birimleri içeren metrik sistemi hazırlamıştır.) Kimya araştırmalarını sürdürdü. Bir eğitim teklifi hazırladı. Ülkenin köklü bir reforma ihtiyacı olduğuna inanıyordu. Özel olarak oluşturulan bu komisyonda görev alarak devrin ziraat sahalarını incelemiş ve tarımda verimin arttırılabilmesi için uğraş vermişti. Fransa'nın jeolojik haritasının çıkarılması için çalışmış, yaşlılık sigortası ve vergi reformu gibi sosyal yaşantının içinde yer alan projeler geliştirmiş, ülkenin savunma ihtiyacına yönelik olarak dönemin en önemli savunma gereksinimi sayılabilecek barutun üretimini üstlenmişti.
Derken devrimin çılgınlığı onu buluyor
8 Mayıs 1794'te Fransız Devrim Mahkemesi, çağının en büyük bilginlerinden olan Lavoisier'yi ölüme mahkûm etti. Lavoisier, hükümeti devirmeye teşebbüs ve devletin parasını zimmetine geçirmekle suçlanmıştı. Toplanan deliller uydurma olduğu gibi, getirilen tanıklar da yalancıydı. Lavoisier'e kurulan bu tuzak, onun zengin yaşayışını çekemeyen kıskanç rakiplerinin marifetiydi. Kendisini krallık taraftarı olmakla suçlamışlar, yalancı şahit ve delillerle ihtilal rejiminin düşmanı olarak göstermişlerdi.
Mahkeme huzurunda idama mahkûm olduğu zaman hâkimlere şunları dedi:
"Bana izin veriniz, 3-4 gün içinde evimde, laboratuvarımda çalışayım. Çünkü bütün dünyayı, insanlığı ilgilendiren önemli bir keşif üstündeyim. Yanımda asker, jandarma bulunsun. Ondan sonra yine idam edin."
Mahkeme karar verir:
"Sanığın bu sözlerinde politika kokusu bulunmakla teklifinin reddine…"
Lavoisier'yi kurtarmak isteyen bazı dostları, onun üstün kabiliyetinden ve bilgi biriminden Fransa'nın çok yararlanacağını öne sürerek affedilmesini istediler. Bu talepler karşısında mahkeme başkanı, bütün af müracaatlarını: "Cumhuriyetin bilim adamlarına da kimyacılara da ihtiyacı yoktur; adaletin işleyişi geciktirilemez!" sözleriyle reddetmiştir. Böylece, birkaç yıl önce giyotinle idamı tıbbi yönden ele alıp sert bir şekilde tenkit eden bir yayın yapmış olan Lavoisier, giyotinle idam edilmek hükmünden kurtulamamıştır.
50 yaşındaki Lavoisier'nin giyotinle idam edildiğini duyan büyük matematikçi Lagrange, "Bu başı kesmeleri bir an sürdü, bir benzerini üretmeye belki yüz yıl yetmeyecek" diyecekti.
İşin ilginci Lavoisier'ye idam cezası veren mahkemenin hâkimi Coffinhal de aradan üç ay geçmeden devrimin bir sonraki aşamasında yine giyotinle idam edilecekti.
Lavoisier'nin eşyaları idamından bir buçuk yıl sonra eşine, "Yanlış bir kararla mahkûm edilen Lavoisier'nin dul karısına" yazılı bir notla iade edilecekti. Ölümünden bir yüzyıl sonra da Paris'te heykeli dikildi.
KAYNAKLAR
- Resimli Bilgi Ansiklopedisi
- Sahte Kahramanlar. Necip Fazıl Kısakürek. Büyük Doğu Yayınları, 1996.
- Bilimin Öncüleri. Cemal Yıldırım. Tübitak Yayınları, 1997.
- Ateşin Özü. Cem Say. Oksijen Gazetesi, 7 Mayıs 2021.
(*) Giyotinle idam: Tarihin en korkunç idam yöntemlerinden biridir. 1789 Fransız Devrimi'nde 500 kişi giyotinle başı kesilmek suretiyle idam edilmiştir.
Lavoisier laboratuvarında çalışma esnasında
Prof. Dr. Sefa Saygılı