Bugün mübarek Ramazan ayının son günü. Yarın ise mukaddes Ramazan bayramını tüm Müslümanlar olarak idrak edeceğiz. Bilgisayarın başına geçince güzel şeyler yazmak istiyor insan. Ancak katil ve zalim İsrail'in eli kanlı yöneticileri bunu engelliyor. Zulmün son haddine ulaşılmış ve ne diyeceğimizi şaşırmış haldeyiz.
Yazılı basına ve sosyal medyaya bakıyorum –ancak sol ve İslâm karşıtı çevrelerin genelde bu zulme sessiz kalması vicdanları daha bir ağır yaralıyor- Filistin'in mazlum ve mağdur halkına, mübarek Mescid-i Aksa'ya yapılanları tarif etmekte, anlatmakta, kelime bulmakta güçlük çekiyorlar.
Ortada hiçbir şey yokken, inananların kutsal ibadet ayında iken, üstelik mukaddes sıralamasında Kâbe ve Medine Mescidi'nden sonra üçüncü sırada bulunan, ayrıca Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'ya yapılan saldırı anlaşılır gibi değil. Savaş şartlarında bile dokunulmayan ibadethanelere dokunuluyor, üstelik silahsız ve savunmasız insanlara her türlü silahla saldırılıyor, savaş uçaklarından bombalar yağdırıyor. Mescid-i Aksa alevler içinde.
En son rakama göre; kadın çocuk demeden yapılan saldırıda 50 civarında Filistinli şehit olmuş, 300'ün üzerinde de yaralı var. İsrail sabaha kadar savunmasız Gazze'ye savaş uçaklarından bombalar yağdırmış.
Nedim Şener'in dediği gibi (Hürriyet, 12.01.2021):
"Çocukları, bebekleri bombalarla katleden, kadınları yerlerde sürükleyen, öldüren, hedef gözetmeksizin insanlara ateş eden İsrail polisi ve askerlerini görünce, "Bunlar insan olamaz" demekten kendimi alamıyorum."
BATI SEYİRCİ
Mescid-i Aksa'ya ve mazlum insanlara karşı yapılan bu vicdansız, ahlaksız, barbarca, hukuksuz, saygısız vahşete karşı sadece Müslümanların değil bütün dünyanın karşı çıkması, protesto etmesi, İsrail'e yaptırımlar uygulaması gerekir.
Maalesef medeni (!) dünya İsrail'in vahşetini değil Gazze'den atılan bir iki düşük etkili roketi görüyor, onu kınıyor.
Bizimkiler ise, Abdülkadir Selvi'nin yazdığı gibi (Hürriyet, 12.05.2021):
"Ama Erdoğan düşmanlığı ile zehirlenmiş bir kafa yapısı var.
Ben Mescid-i Aksa'ya baskın diyorum onlar "ama Erdoğan" diyor.
Ben Filistinli çocuklar öldürülüyor diyorum onlar "ama Erdoğan" diyor.
Ben bu vahşeti durdurun diyorum onlar "ama Erdoğan" diyor. İşgalci İsrail'e tek bir laf etmiyorlar. Savaş uçaklarından atılan bombalarla çocukların katledilmesine ses çıkarmıyorlar. Mescid-i Aksa'ya yapılan baskına, öldürülen Filistinlilere bir şey demiyorlar.
İYİ Kİ ERDOĞAN VAR
Erdoğan düşmanlığı yapıyor, başka bir şey yapmıyorlar.
Bu kafanın ne insanlığa bir yararı var ne de muhalefete.
Erdoğan olmasa Filistin'deki zulmü dünyaya duyuran kimse yok.
İyi ki Erdoğan var. İyi ki Türkiye var."
NEDEN BU KADAR ACIMASIZ VE VİCDANSIZLAR?
Dostlarım soruyor: Bu kadar merhametsiz, akılsız, mantıksız saldırı nasıl yapılır? Bunu nereye sığdırmak, nasıl açıklamak gerekir?
Ya o Mescid-i Aksa'nın içinden yükselen alevler karşısında Ağlama Duvarı'nın yanına toplanmış Yahudilerin ellerinde bayraklarla müzik eşliğinde dans etmelerine ne demeli?
İnanın cevap vermekte zorlanıyorum. Sadece insanlar değil bu örnekte olduğu gibi topluluklar ve devletler de zalim, narsist, psikopat olabiliyor.
Siyonistlerin ve acımasız evanjelistlerin bir araya gelerek 'Tanrı'yı kıyamete zorlama' inancı, daha doğrusu hezeyanı da vahşette etkili görünüyor.
EVANJELİZM NEDİR?
Evanjelizm, kökten dinci Protestan mezhebi yanlısı Hristiyanlık tarikatının adı. Bu inanca göre; Hz. İsa kıyamete yakın gökten inerek yeryüzüne hâkim olacaktır. Bunun için de önce İsrail'in Armagedon'da(*) 'büyük zafer' kazanması gerekir. Bu yüzden hep İsrail'in yanında olarak, İslam ülkelerinin özellikle Türkiye'nin aleyhinde bulunarak dünyayı karıştırmak, kendilerine göre kıyameti önceye almak istemektedirler. Güya ortalık karışınca Hz. İsa'nın geleceği ortam hazırlanmış olacaktır. Hz. İsa da gökten inince Hristiyanlık dünyaya hâkim olacakmış(!).
Evanjeliklerin de iç politikada ağırlığı olduğundan (50 milyon taraftardan bahsedilmektedir) ABD yönetimi onların hoşuna gidecek söz, karar ve tavırları gözlerini kırpmadan ve ne tehlikeli sonuçlar doğuracağını hesaplamadan alabilmektedirler. 'Kriz büyüsün, ortalık karışsın, Hz. İsa'nın gökten inişi önceye gelsin' gibi hezeyan ABD'de etkilidir.
Sözünü ettiğimiz 'Tanrı'yı kıyamete zorlamak' gayesinde olan inanç sahiplerine Siyonist Hristiyanlar denmesi bu yüzdendir. Yani FETÖ'yü koruyan ABD'nin kendisi de FETÖ veya Adnan Oktar benzeri patolojik bir yapılanmanın etkisine girmiş görünmektedir.
Kısacası dünyanın süper ülkesi ABD deli saçması bir inanç veya hezeyan peşinde koşan bir ülke durumundadır. Türkiye'ye devamlı düşmanlık etmeleri, Kudüs'ü başkent olarak ilanları, İsrail'i koruyup kollamaları hep bu yüzdendir.
İşte ABD'nin Mescid-i Aksa'ya saldıran siyonistleri desteklemesinin ana sebebi anlattığımız Evanjelikler. Halk Bank'la uğraşıyorlar, hep Türkiye'ye düşmanlık ediyorlar, şimdi de ekonomik gezi peşindeler. Doları tırmandırıyor, ülkemizi darboğaza sokmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Evanjelistler bunları dünya çapında güçlü TV kanallarından, gazete ve yayınlardan, internet sitelerinden, video oyunlarından, sinema sektöründen ve kurgu bilim romanlarından yararlanarak yapmaktalar. Evanjelistlerin-Protestanların sayısı ise ABD'de 100 milyonu, dünyada ise 300 milyonu aşmış durumdadır.
Kısacası İsrail devlet olarak hezeyanlı bir saplantılı kör inançla ortalığı yakıp yıkmakta, masum insanların kanını dökmekte, kutsalımız Mescid-i Aksa'ya saldırmaktadır.
Ancak unuttukları önemli bir husus var: Onların hesabı bu ama Rabbimin hesabı başkadır. Bunu görecekler ve pişman olduklarında iş işten geçmiş olacaktır inşallah.
(*) Armagedon: Ahir zamanda yakın dinler arasında olacağı var sayılan kıyamet savaşı. İslâm kaynaklarında da geçer ve Hatay'daki Amik Ovası'nda olacağı kaydedilir. Elbette Müslümanların kesin zaferi ile sonuçlanacaktır.
Prof. Dr. Sefa Saygılı