Türkiye gündemi her zamanki gibi oldukça karışık. Bir takım iddialar ortalığa saçılmış durumda ve her kafadan ses çıkıyor. Maalesef ülkemiz dıştan ve içten bir kuşatma altında. Ne zaman yeni hamleler yapılsa hemen bir takım maşalar devreye sokuluyor ve güzel ülkemiz karıştırılmak, müthiş potansiyeli ve enerjisi boş yere tüketilmek isteniyor.
Bu yazımda günlük olaylar dışında bir konudan, farkına varamadığımız önemli bir parçamızdan, kaşlarımızdan bahsetmek istiyorum.
Her insanın bir parçası olan kaşlar 4 ayda bir yenilenirler ve ortalama 250 kıldan oluşurlar.
Her organın kendi amaç ve belirli fonksiyonları mevcuttur. Yüzümüzde özel bir yer işgal eden kaşların da pek çok fonksiyonu vardır. En başta yüz tanıma için önemlidirler ve kişileri ayırt edici özelliklerinden biridir. Sonra yüzde soluk tenin zemininde hemen göze çarpan koyu renkli kaşlar hemen dikkati çeker. Erkekte kadına oranla kaşların daha yoğun ve gür olması, değişen ruh hallerini bildirmeye erkeklerin daha fazla ihtiyaç duyduklarını gösterir. Böylelikle kızgın erkek daha heybetli görünür.
Kaşlarımızın bir başka görevi ise ter, yağmur, toz ve diğer yabancı nesnelerden hassas ve vazgeçilmez organımız olan gözleri korumaktır. Özellikle sıcak havalarda ter damlalarının gözlere ulaşmasına engel olur. Yağmurda da benzer şekilde gözleri suda korur. Dolayısıyla kaşlar ter ve yağmur damlalarına karşı şemsiye vazifesi görürler. Daha hassas olduklarından gözümüzün üstünde böcek ve benzeri bir şey varsa hemen hisseder ve gerekli tedbiri alırız.
Kısacası bir şemsiye vazifesi görürler. Alınla birlikte koruyucu işlevi görerek, gözlere yönelik darbelere karşı kemikli bir savunma sağlarlar. Ayrıca güneşe karşı gözlerimize doğal bir gölgelik olurlar.
Yine kaşlar iletişimde yani duygularımızın ifade edilmesinde ve dışavurumunda da rol alırlar. Neşe, öfke, keder, kin gibi hisler kaşların aldığı biçimden okunabilir. Dolayısıyla bir insan, diğer insanlara nasıl bir haleti ruhiye içinde bulunduğunu kaşların duruşuyla belli eder. Bir insanın dost mu yoksa düşman mı olduğunu kaşların duruşundan kolayca anlayabiliriz. Yani kaşların duruşu insanın yüzündeki ifadeyi belirginleştirir, diğer insanlara nasıl bir ruh hali içinde bulunduğu kaşların duruşuyla belli eder.
Daha da önemlisi, kaşlar iki kişi konuşurken onaylama veya karşı çıkma ifadelerini de yansıtır.
Yaş ilerledikçe vücudun birçok bölgesindeki kıllar yok olurken kaşlar ve kirpiklerin aynen muhafaza edilmesi bu organlarımızın önemini göstermektedir.
Kaşların konumunu ifade eden kasların çeşitli bileşimleri ile yüzümüz değişik duygularımızı belli eder:
İnik Kaşlar- Çatık Alın: Kızgın adam ifadesidir.
Kalkık Kaşlar-Karışık Alın: Şaşkın veya ürkmüş insan ifadesi.
Kıvrık Kaşlar- Sorgulayıcı Alın: Kuşkucu, kısmen kızgın ve kısmen ürkmüş bir insanın kaşlarından birini indirerek ve öbürünü kaldırarak takındığı çelişkili ifade.
Yatık Kaşlar-Sıkılmış Alın: Keder veya endişe ifadesi: Süren acıyı ya da tutulan yası yansıtır.
İnip Kalkan Kaşlar- Selâmlayıcı Alın: Mutlulukla verilen selâmdır.
Oynak Kaşlar- Alaycı Alın: Şaka ifadesidir.
Silkinen Kaşlar-Güvensiz Alın: Müstehzi şikâyet ifadesidir.
İnsan vücudu mükemmel yaratılmıştır, gereksiz veya fazlalık bir şey kesinlikle yoktur. Kaşlar da harika işlev gören ve insana estetik ve güzellik katan hayati önemde bir parçamızdır. Yeter ki ibretle bakalım ve bize bu nimetleri veren Rabbimize şükredelim.
Prof. Dr. Sefa Saygılı