Prof. Dr. Sefa Saygılı

Afet psikolojisi ve psikolojik yardım: Depremle nasıl başa çıkabiliriz?

Güneydeki 10 ilimiz müthiş bir depremle sarsıldı. Sayın Cumhurbaşkanımızın deyimiyle 'yüzyılın felâketinde' binlerce can kaybımız var. Halen enkazlar, iş makineleri ve ekiplerce taranıyor, canlılar kurtuluyor. İnsanlarımız gözyaşları içinde izliyor, empati yapıyor ve merhamet duygularımız harekete geçiyor. Ancak hayatta kalan ve bu ağır travmaya maruz kalanlar da psikolojik sıkıntıların tehdidi altında. Ne yapılabilir başlıklar halinde onlardan bahsetmek istiyoruz.

Biliyoruz ki afetler sosyoekonomik ve fiziksel kayıpları ortaya çıkarır, günlük yaşam faaliyetlerini durdurur, insanların genel hayat akışını kesintiye uğratır, toplumun çare kaynaklarını tüketir.

Bilinen gerçektir ki afetler, doğal yollardan ortaya çıkar. Diğer yandan teknolojik veya insan eliyle meydana gelen yapay afetler de vardır.

Afet, doğadaki her şeyi etkiler. Özellikle insanları ve diğer canlıları her açıdan sarsar, sağlık açısından riske girmelerine neden olur. İnsanların biyolojik ve psikososyal sağlıkları bozulur, ortaya birçok hastalık çıkar. İster organik ister psikiyatrik olsun her türlü hastalık, bireyin ve toplumun hayat kalitesini düşürür. Hastalıklarla ve bozukluklarla başa çıkmak zorunda kalan toplum ve bireyler değişik arayışlara girerler.

Afete maruz kalanları tedavi ve rehabilite etmek için sınıflandırmak yol göstericidir. Böylece afetzedelere nasıl yardım edileceği belirlenir ve yol haritası çıkarılır.

Afetlerden etkilenen kişileri şöyle sınıflandırabiliriz:

• Afeti yaşayanlar

• Afetzedelerin aileleri ve yakınları

• Afetzedelere yardım edenler

• Yaşanan olaylara medya yoluyla tanık olan bireyler

Afete uyumu engelleyen faktörler

Afete uyumu engelleyen ve etkileyen faktörleri tanımadan afetzedelere yardım etmek zordur. Bu etkenleri tanıyıp bilerek gereken önlemleri almak imkân dâhilindedir. Söz konusu etkenleri kategorize etmek mümkündür:

1. Yoğun kayıp yaşamak

2. Kadın, yaşlı ve çocuk olmak

3. Yakın geçmişte kayıp yaşamış olmak

4. Psikososyal problemleri olmak

5. Aile problemleri olmak

6. Başa çıkma yolları

7. Kişilik özellikleri

Afetzedelerde ortaya çıkan psikososyal problemleri geniş bir açıdan ele almak gerekir. Afet sonrası birey birçok psikolojik evreden geçer ve tepkiler ortaya çıkar. Deprem felâketinden ilk 24 saatte meydana gelen semptomları şok dönemine ait kabul ediyoruz.

Şok dönemindeki semptomlar (belirtiler)

1. İrkilme ve fizyolojik uyarılma

2. Algıda hassasiyet, kısıtlılık

3. Muhakeme güçlüğüne dayalı olarak kararsızlık durumu

4. Bellekte problemler, konsantrasyon zorluğu

5. Her şeyin gerçeğin dışında görülüp değerlendirilmesi

6. Karşıdaki insanların duygularını anlayamama, acılarını hissetmeme, onlara empati yapamama

7. Panik ya da donakalma reaksiyonları

Tepki Dönemi (2-6 Gün Sonra)

A. Duygusal Karmaşa: Kaygı, sinirlilik, umutsuzluk, çaresizlik, suçluluk, değersizlik fikirleri, öz güven eksikliği, kendini yalnız ve gerçek hayattan kopuk hissetme.

B. Fizyolojik Tepkiler: Titreme, bulantı, çarpıntı, kas ağrıları, baş dönmesi, yorgunluk, yerinde duramama, uyku problemleri, iştah değişimleri, korkutucu ve dehşete düşüren rüya ve kâbuslar görme, afeti hatırlatan uyaranlardan kaçınma, farkındalığın artması.

AFETLERDEN SONRA BİREYLERİN GEÇİRDİĞİ PSİKOLOJİK EVRELER VE TEPKİLERİ

1. Depremzede afetle ilgili konuları gündemine almaz, kaybettikleri için yas tutar.

2. Deprem hakkında düşünme ve değerlendirme içsel olarak devam eder.

3. Üzüntü, özlem gibi güçlü duygular yaşayabilir.

4. Dikkat, konsantrasyon ve bellek problemleri ortaya çıkar.

5. Kişiler arası ilişkilerde problemler, sinirlilik, çatışmalar ve öfke patlamaları yaşayabilir.

6. Yalnız kalmak ister, psikolojik olarak bulunduğu ortamdan uzaktadır.

Afetzedeler depremden belli bir süre sonra hayata bağlanır ve iyileşme sürecine girer. Bu süreci nasıl tanımlayabiliriz?

*Afetzedede farkındalık gelişip ortaya çıkar. Afetzede mevcut durumu kabul etmeye başlar.

*Afetzedeler sinirli ve gergin olurlar. Ancak belli bir süre sonunda tepkilerin şiddeti azalır.

*Afetzede hayatın içine girer ve gelecekle ilgili planlar yapar.

*Afetzede yeni hayatına tutunmaya çalışır ve kendini daha iyi hisseder.

*Afet (travma) depremzede için kısmen anı olarak kalır ama unutulmaz, zihnini kısmen meşgul eder.

Afetin topluma etkileri

Afet sadece bireylerde değil toplumlarda da sağlık problemlerine, özelikle psikiyatrik hastalıklara yol açar. Toplumlarda afetlerden sonra "kahramanlık evresi" denilen ve 2-3 gün süren dönem vardır. Bu devrede:

*Bireysel çabalar ön plandadır. Herkes kendi başının çaresine bakar. Belli bir süre sonra yardım ekipleri devreye girer. Bireylerde "yardım ekipleri"yle beraber çalışma isteği ortaya çıkar.

*Afetzedeler sinirli olur ve her şeye karışırlar. Bunları önlemek isteyen profesyonel ekiplere karşı öfke ortaya çıkar.

*Afetzedelerin bilgi ve becerilerinden yararlanma arzusu gelişir.

*Afete maruz kalan toplumlarda gözlenen tepkiler ve evrelerine "balayı evresi" adı verilir. Balayı evresindeki toplumlarda:

Afetzedelerde "Benim başıma gelenler tam bir felaket, bana yardım edilmelidir" anlayışı ortaya çıkar.

Afetzedeler için yerel, ulusal ve uluslararası bütün kaynaklar seferber olur.

Afetzedelerin ihtiyaçları karşılanmaya ve bütün arzuları yerine getirilmeye çalışılır.

Afetzedelerin daha önce yaşamadıkları hayat standardını yakalamaları sağlanmaya çalışılır.

Afet Sonrası Toplumlarda Hayal Kırıklığı Evresi (3 Ay):

Afetzedelerin durumu düzene konulduktan sonra yardım ekiplerinin bölgeden ayrılması üzüntü ve kaygı ortaya çıkarır. Afete uğrayanlar gelecekleri ile ilgili endişeye kapılırlar.

Afete maruz kalanlarda "terk edilmişlik" ve "yalnızlık" duygularının yaşanması sık görülen bir tablodur. "Kendisini yalnız bırakılmış" ve "ihmal edilmiş" hisseden afet mağdurlarında psikiyatrik hastalıklar da ortaya çıkabilir.

AFET SONRASI TOPLUMLARDA GÖZLENEN TEPKİLER VE EVRELERİ

Düzene Dönme Evresi (6 Ay Sonra Başlar ve 36 Ay Sürer)

Afete maruz kalanlar imkânlarını büyük ölçüde yitirmişlerdir; ellerinde kısıtlı imkânlar kalmıştır, ne yapacaklarını şaşırırlar. Mevcut imkânlarını değerlendirmeye başlarlar.

Afetzedeler yeni duruma ayak uydurmaya başlarlar. Hayata tutunmak için girişimlerine hız verirler.

Afetten sonra toplum olumsuz etkilere maruz kalır. Bunlara maruz kalanları sağlık sistemine dâhil etmek, gerekli önlemleri almak, tedaviye ve rehabilitasyona başvurmak, bedensel ve psikiyatrik hastalıkların tedavi edilmesi hedefe oturtulmalıdır. Afetzedelerin psikolojik açıdan eğitime alınması, hayata ve topluma uyumlarının sağlanması esas odak olmalıdır. Bu konularda yapılacak girişimlerle kişilerde işlevsellik korunur, semptomların kronikleşmesi önlenir.

Afetzedelere uygulanacak psikiyatrik yardımın amaçları şunlardır:

*Afetten sonrası ortaya çıkması muhtemel posttravmatik cevabın gecikmesi temin edilir veya cevabın süresi en aza indirilir.

*Posttravmatik stres bozukluğuna ait semptomları azaltır veya etkinliği en aza indirebilir.

*Afetzedelerde görülen ve arzu edilmeyen tablo travma sonrası stres bozukluğunun kronikleşmesidir.

*Afetzedelerde kişiler arası ve toplumsal ilişkiler bozulur. Bu ilişkilerin sonunda her türlü işlevsellikte aksama ortaya çıkar. Afetzedelerdeki işlevsellik terapi ile sağlıklı hâle getirilir.

*Tedavi ile travma sonrası stres bozukluğuna bağlı işlevsellikteki aksamalar önlenebilir.

Gerek bireylerin gerekse toplumun sağlığı için rehabilitasyon programları uygulanmaktadır.

Depremden sonraki akut döneminde (ilk haftada) afetzedelerde tanımlanamayan semptomlar ortaya çıkmaktadır. Doğaldır ki afetlerde önce bedensel hastalıklara müdahale yapılır ve acil tedavi yöntemleri uygulanır. Hem bedensel hastalığın seyri sırasında hem de daha sonra ortaya çıkacak psikiyatrik bozukluklarda semptomları belirlemek esas olmalıdır. Bu tespitten sonra temel yardımın esnekliğine, biçimine, sağlanmasına ağırlık verilir.

Akut fazda deprem mağdurlarına ulaşmak, onlarla iletişim kurmak zordur. Afetzedeler yaşadıkları travmalarla kışkırtmalara açık duruma gelirler. Tahriklere meydan vermemek, onları görmek, gözetlemek yararlıdır. Bunları yaparken problemleri ve onu yaşayanları belirlemek gerekir. Fiziksel ve medikal ihtiyaçlar tespit edilir. Afetzedelere her türden bilgilendirme yapılır, onlarla ilişkiler kurulmaya çalışılır. Ana odak afetzedelerle konuşmak ve ilişki kurmak olmalıdır.

Akut fazda afetzedelere yapılacak psikiyatrik yardımın bazı özellikleri barındırması gerekir. Bu özellikler arasında destekleyici, empatik ve doğrudan, kabul edilebilir, elverişli, yol ve yön gösterici vb. sayılabilir. Afete maruz kalanlarda "çıldırma korkusu", "kontrolü yitirme hissi", "kötü bir şey olacakmış duygusu" vb. çok görülür. Bu durumların olgulara beklenen ve olağan tepkiler olduğu anlatılmalıdır. Afetzedelere afetlerde ortaya çıkabilecek problemler aktarılmalıdır. Bilgilendirme kişiye özel, bireyi rahatsız etmeyecek biçimde olmalıdır.

Afetten 7-30 gün sonra mağdurlara akut stres bozukluğu tedavisi uygulanmalıdır. Afet kurbanları arasında daha önce psikolojik yardım almayanların sayısı çoktur. Bu kişiler daha önce psikiyatriye hiç başvurmamışlardır. Yardım için önceden psikiyatrik tedavi öyküsü olanlar seçilmelidir ve onlara öncelik tanınmalıdır. Bu dönemde birincil semptomlar ile birlikte travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) öyküsünün çağrıştırdığı akut yas, depresyon, kaygılı ya da karışık özellikli uyum bozuklukları, panik bozukluk, kısa psikotik bozukluk, madde kullanım bozuklukları, organik kökenli psikiyatrik bozukluklar dikkate alınmalıdır.

Afetzedeler arasında mal ve mülk kaybına uğrayanlar önemli yer tutar. Bu kişiler arasında akut stres bozukluğu gelişme riski daha çoktur. Evleri yıkılanların yıkılmayanlara göre daha çok akut stres bozukluğu geliştirdikleri gözlenmiştir.

Afetzedelerin temel ihtiyaçlarının karşılanması, olağan hayatlarına dönmeleri, gündelik işlevlerini problemsiz yerine getirmeleri duygusal iyileşmede önemli yer tutar. Afete maruz kalma süresi uzarsa iyileşme dönemi de gecikir.

AFET SONRASI 1 AY-6 AY İÇİNDE GEREKEN PSİKİYATRİK YAKLAŞIMLAR

Afet mağdurlarının öyküsü ve ayrıntıları riskleri tespit etme açısından önemlidir. Afet öncesi kişinin işi, özel hayatı, arkadaşları iyice araştırılmalıdır. Afet sırasındaki duyguları, can ve mal kaybı, evindeki yıkım öğrenilmelidir. Ayrıca bu dönemde anksiyete, ajitasyon, insomni, affektif, intihar, somatik yakınmalar izlenmelidir ve bunların geçici ve değişken olduğu bilinmelidir. Bu semptomlar ortaya konulur ve onların tedavilerine geçilir.

Afetten kişilerin ne derece etkilendiği tespit edilmelidir. Bunun için anketler devreye sokulur. İlaçların dozu ve onlara verilen cevap çok iyi takip edilip değerlendirilmelidir. İlaçlara verilmeyen cevaplar derinlemesine araştırılır. Hekime ve psikiyatri uzmanına hiç başvurmayan olgulara ulaşılır. Olgular arasından istekliler seçilmeli ve grup terapisine alınmalıdır. Mümkünse çocuklar, ebeveynler hep bir arada terapiye alınmalıdır. Biyopsikososyal zorluklar ve ihtiyaçlar TSSB semptomlarının tedavisini olumsuz yönde etkilemektedir.

AFET SONRASI 6 AY-12 AY İÇİNDE GEREKEN PSİKİYATRİK YAKLAŞIMLAR

Afetzedeler afetten sonra günlük hayatlarına dönerler. Herkes işiyle, ailesiyle, evleriyle ilgilenir. Görünürde bir problem yokmuş gibi davranılır. Travmanın uzun vadeli sonuçları karşımıza çıkar. Afetin mağdurları daha çok hastane, klinik veya muayenehane gibi kurumlarda izlenmektedir. Bu aşamada temel hedefler arasında psikiyatrik değerlendirme yapmak, sendromları belirlemek, uygun girişimlerde bulunmak, gerekirse sevkler sağlamak vardır.

Psikopatolojinin tespiti gerekir. Önce risk faktörlerini sayalım: Geçmiş psikiyatrik öykü, geçirilen afetin büyüklüğü ve şiddeti, afete değin yaşanan hayat şartları, psikososyal desteklerin yeterliliği ve uygunluğu. Alkol ve madde kullanım bozukluğunun varlığı veya değişikliği not olarak bir yana düşülmelidir. Beklenen ve olağan tepkiler akut fazdakilerle aynıdır. Tepkilerin bazıları psikopatoloji ölçütlerini karşılamaz, bunlara anlam bulma gayretlerinden söz edilebilir.

Deprem sonrasında mağdurlarda acı verici anılar, travmanın tekrarlaması korkuları, sağ kalma suçluluğu, felaket sonrası hayallerin başlaması ve çabuk bitmesi, olanlara manevi anlam bulma çabaları, irkilmeler ve gerekli önlemleri almamanın burukluğu vb. sayılabilir. Bu dönemde karmaşık yas, majör depresyon, anksiyete bozuklukları, psikotik bozukluklar, madde kullanım bozuklukları ve medikal hastalığa ikincil psikiyatrik bozukluklar, travma sonrası stres bozukluğu sayılabilir. TSSB semptomları evlilikte sarsıntılara, meslekte ve toplumsal işlevsellikte ikincil streslere yol açar. TSSB ve bütün diğer semptomlar başa çıkma yetilerini yok eder.

***

Bu konularda Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu ile yayınlanmış bir kitabımız var. Tavsiye ederim

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.