Enver Paşa Moskova’da…
İbrahim Talî Bey ve ve ondan sonra da Yusuf Kemal Bey, Karabekir Paşa'nın karargâhının bulunduğu Sarıkamış'a gelirken Enver Paşa ve arkadaşlarının Moskova'da 'İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı' adını verdikleri bir cemiyetin programını da getirmişlerdir.
Bu programı Karabekir Paşa hemen, 'Büyük Millet Meclisi Riyasetine ve Erkân-ı Harbiye i Umûmiye Reisi Fevzi Paşa Hazretleri'ne bir değerlendirme yazısıyla gönderir.
Yazısında Karabekir Paşa, daha önce çok saygılı ifadelerle andığı eski Başkumandan Vekili için çok ağır ifadeler kullanıyor ve '… Manastır dağlarında iken, yıldızlı saraylarda yaşamayarak millet için her varlığımızı fedadan ibaret olan ilk yemini, sarayların havayı fesâdında bozan Enver Paşa' nitelemesi yapıyor ve 'Enver'den hükümetimiz hesap sormalı ve neşrettiği programı millet nazarında çürüterek, Enver'in şahsiyet-i maneviyesini bitirmelidir. Tecrübesiz ve emeksizce Türkiye'de diktatörlük yapan Enver'in serbest kalır ve ve imkân bulursa, aynı mevkıi velev bir dakika olsun işgale koşacağı ve bunu temin için her kuvvetten istifade edeceği anlaşılıyor..' dedikten sonra, 'Bolşevikler ve bilhassa (Ermeni) Karahan'ın, 'Türkiye'nin yeni prensiplerinin de serdarı' diyerek Enver'i oynattığı'ndan söz ediyor ve 'Enver, şahsını yükseltenlere karşı çok zayıftır ve çabuk aldanır. Bolşevikler Mustafa Subhî ve emsali ile yapamadığı Anadolu kızıl inkılabını Enver Paşa ve rüfekası vasıtası ile yaptırmaya çalışacaklar ve bittabi, akabinde hâkimiyeti kendi ellerine alarak inkılab yapanları da imha edeceklerdir..' kehanetinde bulunuyor ve yazısını şöyle noktalıyordu: 'Fikr-i ihtiras ve sevk-ı ihtiyaçla şerefli mevkilerden, sefalete düşenlerin Anadolu kızıl inkılabçılığını deruhde ettikleri ve işe 'halkçılık' diyerek başlamakla birçok sâdedilânı da (sığ düşüncelileri de) avladıkları anlaşılıyor. Bu işlerden hükümetimizin ne dereceye kadar mâlumatdar olduğunun ve ne gibi tedabir ittihaz buyurduğunun iş'arını istirham eylerim.'
(İlgi çekicidir, bu mektubunda Enver Paşa'yı yeren yere vuran Karabekir de gelecekte, Mustafa Kemal'le ihtilafa düştüğünde, 1925'lerde, 'İzmir Suikasti iddiası' dolayısıyla yargılanacak ve M. Kemal tarafından 'akıl doktorlarına havale edilmesi lâzım geldiği' gibi ifadelerle hücuma uğrayacaktır.)
*
Karabekir Paşa'nın bu yazısına, Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal imzasıyla ve 17.5.1337 tarihli şu mesajla cevap verilir -özetle- : ' İş'ar-ı devletleri ve Mosova sefiri Ali Fuad (Cebesoy) Paşa Hazretleri ile menâbi-i saireden mevrud mâlumatardan Enver Paşa ve ve rüfekasının maksad-ı mesaileri tamamı ile inkişaf etmiş (….) ve bu babda tedabir-i mania ittihaz olunmaktadır.'
*
İlginç olan bir diğer konu ise Karabekir Paşa, Enver Paşa'nın 4 Şubat 1921 günü, Moskova'dan, 'Ankara Türk Komunist Fırkası'na, 'Muazzez kardeşlerim' diye başlayan bir mesajı da aktarıyor kitabında.. Karabekir Paşa'nın aktardığına göre, bu mesajında Enver Paşa, 'esas itibarı ile ve İslam'ın saf akidesine pek uyan ve fukaranın himayesi esasını kabul eden bir esas programla aynı zamanda İslâm İhtilali için hakiki bir uhuvvet esaslarını koymak isterim. (…) bu noktai nazardan aramızda hiçbir fark yoktur.' diyordu.. (Karabekir- s.106)
Enver Paşa'nın, 4 Mart 1921 tarihli uzuun beyannâmesinde ise, 'Rusya'da komünizm idaresinin İslâm kıt'alarına zarar verdiğini görüyoruz..' diye yazıyor ve 'Ben, 'İslâm İhtilal Cemiyetleri İttihadı' ile, başında İngiltere olmak üzere Avrupa emperyalizm ve bizi doğrudan doğruya ezmek isteyecek olan kapitalizmi aleyhinde mücadeleye devam edeceğim.. (…) İcabında Türkiye Hükümeti de aleyhimde bulunabilir.. (…) 'İslam İhtilâl Cemiyetleri İttihadı' komunist olmayarak, fakat tahrib edecekleri hedefin müşterek olması dolayısyle dünya komünistleri tevhid-i mesai edecektir. Ve her İslâm memleketinde hiçbir emperyalist siyasetine alet olmayarak mücadelesine devam edecektir..' diyordu.
Ancak o sırada, Fevzi Paşa, 'Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Reisi' sıfatıyla 29.5. 1337 tarihinde, 'Şark Cebhesi Komutanlığı'na gönderdiği yazıda, Türkiye'ye komünistliği sokmaya çalışan gücün İngiltere olduğu'na değiniyor ve ayrıca, 'Enver Paşa'nın Moskova'dan gaybubet ettiği anlaşılmıştır. (…) Gerek kendi namına sahillerimize ve kara hudutlarına gelecek eşhasın ve gerekse, vürudu halinde bizzat Enver'in tevkıf olunarak sıkı bir inzibat altında doğruca Ankara'ya i'zâmı (gönderilmesi) lüzumunun alâkadar memurine suret-i mahremânede katiyyen ehemmiyetle tebliği' emri veriliyordu.
Fevzi Paşa'nın bu emrini alınca, Karabekir Paşa, 'Türkiyede komünistliği İngiltere'nin sokmaya çalıştığını kendisinin de düşündüğünü, Mustafa Kemal Paşa'nın da bu durumu Amasya'da açıklama noktasına geldiğini' hatırlatıyor; ve 'İstanbul'a hâkim olan İngilizlerin, Mustafa Kemal Paşa'yı büyük bir karargâhla İstanbul'dan Anadolu'ya gitmesine müsaadelerinin elbette böyle bir maksadlarını yapacaklarına kanî olmanın da mümkün olduğuna' değiniyor. (Karabekir, S. 110)
*
Bu sırada 'Garb Cebhesi Kumandanı İsmet' imzalı ve 24.5.1337 tarihli ve Karabekir Paşa'ya hitaben, 'Şark Cephesi Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa Hazretleri'ne..' diye başlayan ve 'Gözlerinden öperim, benim sevgili kardeşim.' cümlesiyle son bulan yazısında, İsmet Paşa'nın da Enver Paşa konusunda devreye girdiği ve 'Enver, vakti ile Almanlara dayandığı gibi Rus kuvveti ile de cebren memlekete girmeye uzun müddet çalışmış, muvaffak olamamıştır. (…) Hasılı, İttihadçılar, Ruslar, Erzurum'un mahut müfsidleri her biri başka maksad için, Şark ordumuza hücum edeceklerdir. Bu hücumların kâffesine mâni olabilecek yalnız sensin.. (…) Kendine gayet sağlam bir muhit temin etmeli ve son derece müvesvis (vesveseli) olmalısınız.' dediği görülüyor.
Karabekir Paşa, bu ifadelerin 'yalnız İsmet'in değil, Mustafa Kemal ve Fevzi Paşaların da lisanı' olduğunu belirterek, şifreli cevabında, 'Bana, son derece müvesvis olmalısın.' diye tavsiye pek şâyân-ı dikkattir.. Müteyakkız ve basiretli olmayı anlarım; fakat, müvesvis bulunmak ne fenâ bir şey, bilhassa yüksek mevkıleri işgal edenler için..' demektedir. (Karabekir, İstiklâl Harbimizde Enver Paşa..-S. 111-112)
*
Bu arada Karabekir Paşa, İsmet Paşa'ya hitaben ve (Zata Mahsustur..) kaydıyla, 26.5.1337 tarihli yazısında, Lazistan'da birtakım karışıklıklar çıkarma teşebbüsüne değinerek, bunları yapanların Enver'in yaverleri veya yakın çevreleri olduğunu belirtmekte ve bu kişilerin Enver'in varlığıyla nelere mâlik olacaklarına değinilmekte..
22.5.1337 tarihli şifreli emrinde ise Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal imzasıyla ve (Çok aceledir, zata mahsustur) kaydıyla, Şark Cebhesi komutanlığına, şu bilgi verilmektedir:
'Enver Paşa'nın 14 Mayıs 1337'de Fuad (Moskova'daki elçi Ali Fuad Cebesoy) Paşa'ya Rusya dahilinde seyahat edeceğim dedikten sonra, maksad ve istikamet-i hareketi meçhul bir seyahate çıktığı bildirilmektedir. Bu zatın karşınıza gelmesi veyahut tebdil-i nam ve kıyafet (isim ve kıyafet değişikliği) ederek Anadolu'ya girmeye teşebbüsü varid-i hatırdır (tehlikesi vardır).
Mıntıka'yı devletlerinde (kendi yetki alanınızda) müessir tedbir ittihazı muvafık olur efendim..' denilmekte.
Yıllarca Osmanlı Orduları Başkumandan Vekilliği (fiilen ise Başkumandanlık) yapmış olan Enver Paşa, Birinci Dünya Savaşı'nın galip devletlerinin eline düşmemek için, diğer İttihadçı liderler gibi ülke dışına kaçtı, evet, kaçmasaydı ne ve nasıl olurdu, bu hususta herkes kendi anlayışına göre ihtimallerden söz edebilir.
Ama Karabekir'in belgelerinde de anlaşılıyor ki Almanya ve Rusya üzerinden Anadolu'daki mücadeleye silah sağlayıp göndermek için de uğraştığı ve bu arada, Rusya'da Bolşevik yöneticilerin kendisine tam bir güvenle bakmadığı da anlaşılıyor..
O sırada bizzat Mustafa Kemal de Bolşeviklik aleyhinde bir yayın yapılmasının doğru olmayacağını belirtiyor.
Ama Enver'in kendi vatanına dönmek istemesinden ve mücadelenin bir kenarından tutmak istemesinden, Anadolu'daki mücadelenin bütün komuta kademesi korkuyor... Anlaşılması zor bir durum.. En fazla ne yapardı bu kişi, ülkesine hıyanet mi ederdi.? (Eğer suçlu idiyse, geliyordu, işte.. Ama anlaşılıyor ki, eski Başkumandanlarının ülkeye dönmesi halinde, halk kitlelerinin ve ordu komuta kademesinin ona yönelmesi ve itibar etmesi ihtimali çok güçlü olduğundan, kendi liderliklerinin gölgede kalacağının endişesini taşıyorlardı.)
*
Nitekim, 24. 5.1337 tarihli şifreli mesajında 'Erkân-ı Harbiye Reisi Vekili Fevzi' imzasıyla, Fevzi Paşa da, benzer ihtimalleri dile getirmekte:
'Şark Cebhesi Kumandanlığına:
Enver Paşa'nın Bolşeviklerle Şark'ta Bolşevik tertibat ve teşebbüsatına karşı ittihaz-ı tedâbir buyurulmasını evvelce rica etmiştim. Enver Paşa'nın yaveri olup elyevm 'Cebhe erkan-ı harbiye reisi' bulunan (Enver Paşa'nın eniştesi) Kâzım Bey (Orbay) ile sâbık istihbarat şubesi müdür erkan-ı harb kaymakamı Seyfi Bey'in Enver Paşa'ya olan merbutiyetlerinin devam etmesi tabiîdir. Bunların Şark Cebhesinden suret-i münasibede (münasib bir şekilde) uzaklaştırılmalarını ve yerine sağlam seciyeli zevatın tayinini muvafık görüyorum. (…) Bu bâbdaki mütalâa-yı devletlerinin iş'arının rica ederim.'
*
Ve bu yazışmalar devam ederken, Karabekir Paşa'nın, Mustafa Kemal ve Fevzi Paşa'lara hitaben, Sarıkamış'tan, 26.5.1337 tarihinde kaydıyla yazdığı uzun metin ilginçtir: 'makine başında, Fevzi Paşa'ya cevabım..' '(…) Kâzım Bey (Orbay) pek çalışkandır. Yalnız pek halîdir. Harekâttan ziyade geri işler ile meşgul olur. Vaziyet-i harbiyenin teferruatı ile dahi bizzat meşgul olan bir kumandana iyi bir erkân-ı harbiye residir. Garb Cebhesinde veya Ankara'da bir vazife verilmesi muvafıktır. Seyfi Bey Enver'den ziyade bendenize daha sadıktır. Enver'in cinayetlerini takdir etmiştir.. (Ve sonra, Karabekir Paşa yıllardır hiç sözkonusu edilmeyen, halka da açıklanmamış olan Sarıkamış Faciası'nı 6 yıl sonra ilk olarak sözkonusu edip, ağır bir saldırıya geçiyor:...) Enver'in Sarıkamış'ta binlerce Şark evlâdını mahvetmesi ve memleketi harabezara çevirerek kaçması dolayısiyle ordu ve halk arasında kendisine itimad ve muhabbet pek yoktur. (… Ama) Enver'in mevkı-i ikbali feyz almış kimseler bilhassa bugün o mevkiden düşmüşlerse hırs-ı câh (makam hırsı) ile nasıl bir program olursa olsun efendilerinin lâyüs'el (sorumsuz) mevkıe is'adına (yükseltilmesine) çalışacaklarına şübhe yoktur. (…) Bizim en zayıf yerimiz Artvin ve sahildir. Acara ve Batum'da bol para ile ve İslam askeri ile teşkilata başlayan Ruslar en müessir olarak Enver'den bu mıntıkada istifade ederler ve halkçılık teşkilatını orada tamamladıktan sonra Lazistan ve Trabzon'a kol salarlar. Tarafımızdan tedabir-i lâzıme yapılıyor. Bilhassa Acara ve Batum'da Enver'in programını izahla Bolşevik olduğunu, dinden çıkarak kadınların erkeklerle birlikte açık gezeceklerini halka anlatarak hissiyat-i diniyeleri tahrik olunuyor. (…) Programının memlekete vuracağı felâket tahlil olunarak, Enver'in şahsına hücum edilmelidir.(…)'
Yani, artık, kılıçlar tek taraflı olarak çekilmiştir.. Çünkü, karşı tarafın elinde kılıç yoktur..ç
Ve Karabekir Paşa'nın bu uzun ve şifreli mesajına verilen cevap da ilginçtir:
'Şark Cebhesi Kumandanı,
Kâzım Karabekir Paşa Hazretleri'ne...
Gayet müstaceldir (çok âcildir)
Taraf-ı devletlerinden (zâtınızca) açılacaktır.
26.5.37tarih ve 661 numaralı şifreye..
Heyet-i umûmiyesini ta'zimât-ı kâmile telakki ettiğim mütalâat-ı devletlerinin füruatı hakkında nokta-i nazarımı âtide arz ederim:
- Miralay Kâzım Bey'in (...) Ankara'ya tahriki (hareket ettirilmesi-gönderilmesi) münasibdir. Seyfi Bey'in yerine Trabzon ve Lazistan havalisi kumandanlığına buraca da münasib bir zat aranmaktadır. Bunu Fevzi ve İsmet Paşa'larla düşündük.
- (…)
- Enver hakında açık neşriyata karar verdik. İcabında neşredeğiz. Enver'in şimdiki gaybubeti (gaibliği, nerede olduğunun bilinmememesi) ihtimal ki, bahs buyurulduğu veçhile mıntıkanınızın sol cenahında faaliyete başlamak maksadına mübtenidir. Maamafih, Enver'in temsil ettiği cereyana karşı icabında pek açık icraatta bulunmak kararındayız. (…)
6- Bolşeviklik aleyhinde merkezden alenî neşriyatta bulunmamız siyasî mahzuru da olabileceğini düşünüyoruz. (…) '
*
Bu yazışmalardan sonra Karabekir Paşa, 9.6.1337 tarihinde, emrindeki kumandanlıklara yazdığı (yine uzun) talimâtta ' (…) Enver'in elyevm Moskova'dan gaybubet eylediği tahakkuk etmiştir. Gerek sahillerimize ve gerekse kara hududlarımız dahiline Enver namına gelecek bilcümle eşhasın ve gerekse vurud-ı halinde Enver'in, tevkıf olunarak sıkı bir inzibat altında, doğruca Ankara'ya i'zamı ve muvacehe-i millette hesab sorulması hükümetimizin cümle-i mukarreratındandır.' denilmektedir.
Karabekir Paşa, 'bizzat açılacak' kaydıyla, Mustafa Kemal ve Fevzi Paşa (hazretlerine) hitaben 12.6.1337 tarihli şifresinde ise şu tedbirler öngörülmüş, Enver Paşa hakkında:
'Enver Paşa hududumuz haricinde kaldıkça faaliyetinden ümid edilen tehlikenin zaman ve mahiyeti, daima meçhul bulunacak ve bu yüzden en mühim ve buhranlı anlarda emr-i vâkılerle karşılaşmak bir mecburiyet halini alacaktır. Hülâsa-i mütalâam, Enver'in bir an evvel ele geçirilmesidir. Zaten gerek yazdığı mektublarında bizzat Enver ve gerekse temasta bulunanlarla tarafdarları, kendisinin Anadolu'ya gelmeyi ve bir ferd olarak çalışmayı arzu ettiğini bildiriyorlar. Bundan istifade ve daha münasib vesileler ilave ederek mutemed bir zatın Enver'in nezdine gönderilmesi ve bu sûretle hükûmetemiz tarafından Anadolu'ya davet edilmesi, maksadın teminine hâdim olur kanaatindeyim..' diyor... (Kâzım Karabekir, İstiklal Harbimizde Enver Paşa, S.124)
Görülüyor ki, Enver'in başkumandanlığı döneminde yıllarca onun emrinde çalışmış olan M. Kemal, Fevzi, İsmet ve Karabekir paşaların, onun vatanına dönmesi ihtimalini memleket için mi, kendi liderliklerini tehlikeye atacağı açısından mı zararlı gördüklerini kestirmenin zor olduğu bir durum...
*
(Enver Paşa konusunun bundan sonra aldığı şekil ve onun Türkistan'da ortaya çıkması ve faaliyet ve mücadeleleri sonunda, Bolşeviklerin emrindeki Kızıl Ordu'ya karşı girdiği bir harekâtta, dünya hayatına vedâ etmesini gelecek yazıda sonlandıralım inşaallah..)
Selahaddin E. Çakırgil
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Enver Paşa ve Anadolu… (04.04.2022)
- Çöküşten sonra paşalar… (17.03.2022)
- Sarıkamış Harekatı ve ‘Mareşal Kış’ (07.03.2022)
- 31 Mart Vakası’ndan sonra… (14.02.2022)
- 31 Mart Vakası (05.02.2022)
- ‘Sarıkamış Faciası’ ve Enver Paşa üzerine (27.01.2022)
- 70’li yıllarda Avrupa… (19.01.2022)
- Zulme uğrayan bir peygamber: Hz. İsa (AS) (10.01.2022)