Prof. Uğur Derman

Fuad Şemsi İnan-6

(Bu makalenin beşinci bölümü geçen hafta neşredilmiştir)

Fuad Şemsi Bey, hayâtının son yıllarında kütüphânesini, Hoca Ali Rızâ Bey'in kırk kadar seçme resmini, Şeyh Hamdullah'dan (ö.1520) XX. asra kadar gelen muhtelif hat üstadlarının kıt'a veyâ levhalarını ciddî bir müesseseye hibe etmeyi düşünmeğe başladı. Bu bağışın, şimdilerde Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi olan o devrin Yüksek İslam Enstitüsü'nün yeni binâsına yapılmasını -bana sorduğunda- tavsiye etmişdim. İzmir'den hayırsever iş adamı Ali Rızâ Güven Bey de oradaki Yüksek İslam Enstitüsü'ne verilmesi ricâsında bulunuyordu (Resim 1).

Evde mevcud müzelik eşya, kendisine emr-i Hak vâkî olduktan sonra alınmak şartıyla, bir noterlik muâmelesi gerektiriyordu. Ancak, vasiyeti esnâsında aklî melekelerinin yerinde olduğunun da hekim raporuyla te'yîdi îcâb etdiğinden, bunun için şahsına nazımın geçebileceği Prof. Dr. Ayhan Songar (1927-1997) hatırıma geldi ve kendisini getirmemi münâsib bulup bulmayacağını Fuad Bey'e sordum. Gıyâben tanıyıp sevdiği Songar'ı vicâhen tanımakdan da bahtiyarlık duyacağını söyledi (Resim 2). Hemen Ayhan Ağabeyimi telefonla arayıp durumu îzâh etdim. O da Fuad Bey'i tanımak istermiş. Fakat muâyenehânesinde geç vakte kadar çalıştığı için ancak saat 24:00'e doğru gidebileceğimizi söyledi. Kararlaştırdığımız gece -evvelden haberli olan- Fuad Bey'i ziyâret ettik. Haylı müddet süren musâhebeden sonra Ayhan Bey -portre koleksiyonuna ilâve için- fotoğraflar çekti (görülen resim bunlardan biridir). Ayrılırken, Fuad Bey hakkında ne zaman istenirse müsbet rapor yazabileceğini belirtti. Lâkin ondan sonraki günlerde Hazret bu konuda bir suskunluğa girdiği cihetle rapora hâcet duyulmadı.

Daha sonraki gidişimde Fuad Şemsi Bey, 1950'li yılların başında bu eserleri Prenses Lutfiye Şevket Katırcıoğlu'na -ölüme bağlı olarak- hibe ettiğini hatırlayıp bunun muâmelesinin Beyoğlu'ndaki …. numaralı noterlikde yapıldığını, benim bu mes'eleyi araştırmamı istedi. Bunun üzerine Lutfiye Şevket Hanımefendi'nin Emirgân'daki mütevâzı hânesine gidip, eserlerin selâmeti için bana bu hususda izin vermesi ricâma âlî-cenaplık gösterdi. Şimdi hangisi olduğunu hatırlayamadığım noterlikde vazîfeli bulunan İbnüttayyar Semâhaddin Cem Bey'i buldum ve işin nezâketini anlatıp yardımını istirhâm ettim. Fakat 20 küsur yıl öncesinin evrâkı arasında böyle bir noterlik vesîkasına rastlanmadı.

Fuad Şemsi Bey'in topladığı eserler arasında ta'lîk üstâdı Hulûsi Yazgan'ın (1869-1940) celî ta'lîk bir "Ve kefâ billâhi şehîden Muhammedü'r-Resûlullah" (Kur'ân-ı Kerim, 48/28-29) levhası vardı ki, seyr ettikçe insanın îmânı tâzelenirdi. Aynı levhanın tutkunu olan Mâhir İz hocam da ne zaman Fuad Bey'in adı geçse, bu levhayı anmadan edemezdi (Resim 3).

1974 yılının her halde Nisan veya Mayıs ayında menhûs hastalığının sonlarına yaklaşan Mâhir hocanın sıhhî durumunu bir ziyâretimde soran Fuad Bey'e: "Fuad Beyamca, Hulûsi Efendi'nin yazısına Mâhir Bey'in nasıl meftun olduğunu siz de bilirsiniz. Şunun şurasında birkaç aylık ömrü ya var ya yok. Bu levhayı izniniz olursa alıp götürsem ve Hoca'nın karşısındaki duvara assam, ona dünyâları bahş etmiş olursunuz. Kendisine emr-i Hak vâkî' olduktan sonra hemen alır size getiririm" dedim. Tereddüdsüz: "Duvarlarımda asılı bulunan eserleri ben bir gün bile görmeden duramam" cevâbını verdi. Böylece bahis kapandı. Aradan az bir zaman geçip de tekrar ziyaretine gittiğimde, evin içinde dolaşırken düşerek kalçasının kırıldığını öğrendim. Yatağının yanına gidip: "Fuad Beyamca, geçen görüşmemizdeki sözünüz Gayretullâh'a dokunmuş olacak ki, esîr-i firâş olmuş, dolaşamayacak hâle gelmişsiniz" diyerek samîmî teessürlerimi ifâde ettim. Bu îmâlı sözüme cevap vermeden mevzûu değiştirdi, beni nasılsa kovmadığına hâlâ şaşarım.

Kısa bir müddet sonra Mâhir Bey, Rahmet-i Rahmân'a intikāl etti (9 Temmuz 1974). Defninin ertesi günü Fuad Şemsi Bey'e ta'ziyet ziyâretinde bulundum. Bu arada Hulûsi Efendi'nin mezkûr levhasını yatağından seyr edebileceği gibi tam karşısına astırmış bulunduğunu gördüm. Hazret, bana cevâbını böylece vermiş oluyordu. O günkü sözleri arasında şunu hiç unutamam: "Ben senin Mâhir'e olan sevgini dâimâ kıskanmışımdır".

Fuad Bey'i bu son ziyâretim oldu, 20 Temmuz 1974'de başlayan Kıbrıs harekâtında ikinci askerliğime alındığım için 14 Ağustos'daki vefâtında ve ertesi günü Topkapı Kabristanı'na defninde bulunamadım.

Fuad Bey'in vefatından sonra, zâten hasta olan refikası Saâdet Hanım da aradan çok geçmeden vefât etti. Ali Rızâ Bey'in şâheserlerini Kemal Erhan, kütüphânesini ve hat eserlerini de Şevket Rado (1913-1988) ellişer bin liraya satın aldılar. Uzak vârislerine maddî fayda sağlayan bu satış yerine, eserler Yüksek İslam Enstitüsü'nde adına kurulacak müzede dâimâ sergilenmiş bulunsaydı, Fuad Şemsi Bey de bu nasibsizliğe dûçâr olmayacaktı.

Süleyman Nazif'in (1870-1927) İbnülemin Mahmud Kemal İnal için söylediği "Ne kendi kimseye benzer, ne kimse kendisine" mısrâı Fuad Şemsi İnan için de geçerlidir; netîce olarak o da çetin mizâcıyla bu târife tam uyanlardandır. Yazımızı kendisinin Rabbinden afv, Resûlünden şefâat uman şu beytiyle nihayetlendiriyoruz:

"Secde olsam sana yâ Rab, yine yetmez şükrüm,

Yâ Muhammed! Sana mevkûf-ı ezeldir ömrüm"

Prof. Uğur Derman

Resim altları:

Resim 1: Fuad Şemsi Bey, kütübhânesinde otururken (Fot. Hasan Âli Göksoy, 1972).

Resim 2: Ayhan Songar'ın çektiği Fuad Şemsi Bey resimlerinden biri.

Resim 3: Hulûsi Efendi'nin Fuad Şemsi Bey'deki "Ve kefâ billâhi şehîden…" levhası.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.