Arama

Prof. Uğur Derman
Haziran 21, 2024
Kâğıda dâir - 7

(Bu makâlenin altıncı bölümü geçen hafta neşredilmiştir)

Kâğıd Makasları:

Arapça'da mıkras yâhud mıkraz adıyla geçen ve Türkçe'de ismi makasa dönüşen bu âletin geniş bir kullanılma sâhasının bulunduğu ve şeklinin de buna göre değiştiği bilinir: Bez makası, kumaş makası, iş makası, mum makası, berber makası, biçki-dikiş makası, tırnak makası, kâğıd makası... Makasın açılıp kapandıkça çıkardığı "çık, çık" sesi, geçen asırda İstanbul'da pek sevilen bir berber hakkında, şu beytin söylenmesine ilhâm olmuşdur:

Bir giren bir daha çıkmaz idi dükkânından,
Dest-i berberdeki mıkras, demeseydi: "çık,çık".

Ancak, kâğıd makasları, "mıkras" kelimesinin kullanılmasına misâl olarak yukarıya aldığımız beyitdeki gibi seri bir şekilde açılıp kapatılmaz ve o kadar da ses çıkarmaz.

Eskiden kâğıdhâne adıyla anılan îmâlâthânelerden belirli büyüklükteki tabakalar halinde çıkan kâğıdlar, kâğıdçılarda da bütün olarak satılır; bunlar, satın alan ihtiyaç sahiplerine istenilen boyda ve ziyân edilmeden kesilerek parçalara ayrılırdı. İşte bu maksadla kullanılan kâğıd makasları, bir çırpıda ne kadar uzun bölümü kesebilirse, kâğıd o kadar ziyansız biçimde kullanılmış olurdu. Bu sebeple, kâğıd makaslarının kesici ağızları diğer makas cinslerinden daha uzun olarak îmâl edilir ve bu makaslar başka işlerde kullanılmazdı. Kâğıd makaslarının kesici kolları, uzunluğu dışında, kâğıdı çabuk kavraması için düz değil de içe dönük, oluklu olarak yapılırdı ve kıl geçmeyecek kadar birbirine intibâk eden makas ağızlarını -başka işte kullanılmadıkça- bilemeğe ihtiyaç duyulmazdı (Resim 1).

Keskinliklerinin yanı sıra, hafif malzeme olarak taban demirinden ve tutma halkaları çoklukla sarı madenden imâl edilen; altın, gümüş yahut sarı maden kakmalı, bâzan mineyle işlenmiş gövdeleriyle seyrine doyum olmayan bu makasların, kullanılmadığı vakit sapının açılmaması için arası zemberekli olanlarına, hattâ kapandığında kalemdan veya divit içine sığabilecek şekle girenlerine de rastlanır.

Kâğıd makaslarının bir başka güzelliği de, parmakların geçirildiği "tutmaç" denilen halkaların etrafına sülüs hattı ile "Yâ Fettâh" sözünün oygu hâlinde işlendiği örneklerde görülür (Resim 1). Böyle bir makasın kullanılmasıyla, Allah'ın isimlerinden olan "Ey Fetheden, Açan" hitâbı, uygulamada tekrarlanmış sayılırdı. Bunun yerine sipariş sahibi zatın isminin aynı şekilde sülüsle yazılıp oyulmuş olduğu makaslar da mevcuttur.

Osmanlı makasları tesbit edilebildiği kadarıyla İstanbul, Sivas, Foça, Bosna ve bilhassa Prizren'de îmâl olunur, halkın ihtiyacını karşıladıktan başka, diğer ülkelere de ihraç edilirdi. On dokuzuncu yüzyılda Batı'ya karşı gümrük duvarları kaldırıldıktan sonra bütün yerli îmâlat gibi makasçılık da sona ermiştir.

Bu yazı serisini makas bahsiyle kapatalım, daha doğrusu keselim, azîz okurlarım... Çünkü böyle latîf makaslarla sâdece kâğıd değil, îcabında söz de kesilir, bahis de...

Prof. Uğur Derman

Resimaltı:


Resim 1: Muhtelif kâğıd makasları.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN