Erken seçim ve muhalefetin çaresizliği
Erken seçim kararının kendisi değil ama tarihi sürpriz oldu. Devlet Bahçeli'nin seçimlerin 26 Ağustos'ta yapılmasına yönelik çağrısından sonra genel kanı seçimlerin erkene alınacağı ve fakat Ağustos ayından sonra yapılacağı şeklindeydi. Uyum yasalarının çıkarılması için gerekli zaman dilimi ve yaz aylarında seçim yapılmaması düşüncesi bu beklentinin temel sebebi idi.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerin tarihini 24 Haziran 2018 olarak açıkladı. Bu tarihin belirlenmesinde en önemli etkenin "madem erken yapacağız, mümkün olan en kısa sürede yapalım" düşüncesi olduğu kanısındayım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu durumu gayet net bir şekilde ifade etti: Türkiye için kabul edilen siyasal sistemin bir an önce işlerlik kazandırılması
Bir başka deyişle sürenin uzaması belirsizliğin uzaması anlamına gelecekti. Bunun da iki temel sıkıntısından söz etmek mümkün: Birincisi seçimlere giderken uluslararası düzeyde gelen finansal atakların sıklaşması; ikincisi de muhalefetin sokağı hareketlendirerek bunun üzerinden siyaset yapma stratejisi güdeceğine dair işaretler.
Seçim beklentisi oluştuğu andan itibaren seçim sürecinin uzaması hem ekonomik hem de siyasal düzeyde ülkenin belirsiz bir sürece girmesi anlamına gelecekti.
Dolayısıyla seçimler ya zamanında yani 3 Kasım 2019'da yapılacak ya da oluşan seçim beklentisi hızlıca karşılanacak ve siyasal istikrar sermayesi ekonomik ve sosyal çıktılara dönüştürülecekti. Doğal olarak ikinci seçenek tercih edildi.
Erken seçim kararının iktidar partisi ve ittifak halinde olduğu MHP'nin görüşleri çerçevesinde şekillendiği açık. Ancak CHP'nin de meydan okurcasına defalarca erken seçim çağrısı yaptığı biliniyor. Daha da önemlisi 16 Nisan referandumunun hemen ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyasal kampanyasını başlattığını söylemek mümkün.
Ankara'dan İstanbul'a gerçekleştirdiği yürüyüş, Çanakkale'de yaptığı kurultay bu kampanyanın en önemli parçalarıydı. İlkeler platformu gibi söylemler etrafında da geniş bir koalisyon oluşturma çabası da vardı. Fakat bu süreci siyasal bir çıktıya dönüştüremedi. Ne CHP'nin etrafında anlamlı bir koalisyon oluştu ne de bir aday ortaya çıktı.
Dolayısıyla muhalefetin hazırlıksız yakalanmış olması seçim tarihinden dolayı değil, çaresizliğinden.
Seçimler 2019'un başında ya da normal tarihinde yapılmış olsa bile CHP için aday belirleme noktasında bir şey değişmeyecekti. Yalnızca sokakları hareketlendirmek için daha fazla süreye sahip olabileceklerdi, o kadar.
CHP gerçeklerden kopuk ve kendi toplumuyla, toplumsal değerleriyle barışık olmayınca bu tarz yapay bir siyasetle sonuca ulaşmaya çalışıyor. Dolayısıyla hiç beklenmeyen noktalara savrulması da, seçimlere hazırlıksız yakalanması da gayet doğal bir hale geliyor.
Vakitleri kalmadı ama CHP yönetimi ve tabanı bir şey sorgulayacaksa öncelikle bu durumu sorgulamalı.
Veysel Kurt
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bahçeli'nin erken seçim çağrısı karşılık bulacak mı? (17.04.2018)
- Trump Suriyeyi Vurursa ? (12.04.2018)
- Eksen mi kaldı? (09.04.2018)
- Stratejik işbirliğine doğru Türkiye-Rusya ilişkileri (04.04.2018)
- Fransa’nın depreşen Suriye özlemi (03.04.2018)
- Afrin'den sonraki hedef? (29.03.2018)
- Türkiye’nin yolu ve AB (27.03.2018)
- Trump ne yapmaya çalışıyor? (24.03.2018)