Suriye’de Amerikan pendulumu ve PYD’nin tükenişi
Çarşamba günü Trump'ın Suriye'den çekileceğine dair ifadeleri sürpriz bir şekilde gündeme düştü. Sürprizdi çünkü kimse öyle bir karar beklemiyordu. Trump ise bunun bir sürpriz olmadığını başından beri Suriye'de bulunmanın anlamsız olduğunu ve altı aydır bu çekilmenin altyapısını oluşturmak için uğraştığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Cuma günü yaptığı telefon görüşmesinde bunu ifade ettiği artık bir sır değil. Nitekim bu görüşmeden sonra Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ABD'nin çekilebileceğine dair görüşlerini basınla paylaştı.
Bu durum Türkiye'de tartışma konusu olmamışken ABD'nin Suriye'deki askerlerini çekeceğine yönelik haberler önce basına sızdı. Wall Street Journal ve Washington Post hem Beyaz Saray hem de Pentagon'daki kaynaklarına dayanarak ABD'nin çok yakın bir zamanda Fırat'ın doğusundan çekileceği şeklinde haber geçti. Ne oluyor demeye kalmadan Trump sosyal medyadan açıklama yaptı. Suriye'de bulunmalarının tek nedeninin DEAŞ'ı yenmek olduğunu ifade etti ve zafer kazandıklarını da ekleyerek çekileceklerini duyurdu.
Trump bu açıklamayı yaptığında muhtemelen sahadaki askerlere talimat gitmişti bile. Bu önemliydi çünkü Trump'ın ifadeleri bir niyet beyanı ya da siyasi bir çerçeveden ziyade doğrudan sahaya yansıyacak bir adımdı. Bu yüzden de "ABD gerçekten çekiliyor mu", daha önce olduğu gibi Trump yine geri adım atar mı soruları gittikçe anlamını kaybetmeye başladı.
TÜRKİYE BELİRLEYİCİ OLDU
Burada sorulması gereken soru şudur: Trump'ın dış politikası bu kararı neden ve nasıl aldı?
Trump'ın kapsamlı stratejiler çerçevesinde değil de günlük kararlarla şekillendirdiği kanısı kamuoyunun artık üzerinde ittifak ettiği bir gerçek. Başka bir deyişle Trump'ın dış politikada büyük planları yok. Pentagon ve CIA'in olabilir. Zaten bu kurumlarla zaman zaman karşı karşıya gelmesi biraz da bununla ilgili. Trump konu bazlı ve anlık hareket ediyor. Aldığı kararlarda kâr/zarar hesabı büyük rol oynuyor. Dolayısıyla Suriye'den çekilme kararının da bu bağlamda alındığını ifade etmek mümkün. Obama'dan miras aldığı Suriye politikasını en başından beri değiştirmek istedi, Pentagon karşı çıktı. Zaten içerde sürekli sıkıştırıldığı için bunu kendine dert etmedi. Dosyayı Pentagon'un insiyatifine bıraktı. Ancak mesele Trump ile Pentagon'u ilgilendiren çok daha büyük boyutlara sahipti: ABD'nin Suriye politikası Türkiye'yi fazlasıyla rahatsız etmekteydi. Türkiye'nin 15 Temmuz sonrasında bu konuyu ulusal güvenlik düzeyinde değerlendirmesi ve Suriye topraklarında iki askeri operasyon düzenledikten sonra Fırat'ın doğusunu yüksek sesle dile getirmesi bu anlamda en önemli değişken haline geldi. Son tahlilde Trump için tablo şöyleydi: Ya PYD ile çalışmaya devam ederek Türkiye'yi kaybetmeyi hatta sahada karşı karşıya kalmayı göze alacak ya da bu politikasında bir değişiklik yapacaktı. Türkiye'nin PYD konusundaki kararlı duruşu zaten neredeyse ilgilenmediği ve hatta değiştirilmesi gerektiğini düşündüğü Suriye politikasında Trump'ı bir karar almasında belirleyici bir rol oynadı.
Gerek Pentagon gerekse Kongreden gelen itirazlara rağmen Trump'ın bu kararından dönmeyeceği büyük olasılık.
Trump'ın geri adım atması durumunda iktidar mücadelesi yürüttüğü aktörlere karşı elinin zayıflayacak olması da kararının arkasında durmasını gerektiriyor.
Krizin başında Suriye'de bir rejim değişikliği hedefi ile yola çıkan ABD bugün Suriye'deki askerlerini çekme kararını almış durumda.
PYD'NİN TÜKENİŞİ
Bu tablo ABD'nin Suriye'de nasıl zikzak çizdiğini ve ölçek küçülttüğünü gözler önüne seriyor. Rejim değişimi, DEAŞ'a karşı savaş ve şimdi de tamamen çekilme. İlk iki stratejisi Türkiye'ye maliyet üretmişti. Türkiye büyük mücadeleler vererek, diplomatik ve askeri seçenekleri aynı anda devreye sokarak riskleri önemli ölçüde bertaraf etti.
Yeni durum ise Trump'ın Suriye'de kalarak yeni bir politika belirlemek yerine tamamen çekilmeyi tercih etmiş olmasıdır.
Bu adımın Suriye'deki güç dengelerini yeniden değiştirecek bir potansiyele sahip olduğu gerçeği gözden kaçırılmamalıdır.
En önemli sonucu PYD'yi ortada bırakmış olmasıdır ve bu durum açıkça PYD'nin tükenişi anlamına geliyor. PYD kararın açıklandığı saatten itibaren kendine yeni bir koruyucu aramaya başladı. Esed ilk sığınacağı kapı olarak görünüyor.
İkinci önemli sonucu terk ettiği bölgede bir boşluğun ortaya çıkması kaçınılmazdır. Türkiye'nin bu durumu da gözden kaçırmayacağını söylemek zor değil.
Veysel Kurt
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Fırat’ın doğusu sorunu (15.12.2018)
- Katar dış politikasında yeni eğilimler (12.12.2018)
- Stockholm Müzakereleri: Yemen’de büyük ümitler için küçük adım (08.12.2018)
- Fransa: Siyasete karşı sokağın sesi (05.12.2018)
- Pentagon’un Türkiye raporu ne söylüyor? (30.11.2018)
- Doğu Akdeniz’de sular ısınırken (26.11.2018)
- MbS sadece bir Prens değildir! (22.11.2018)
- Terörle mücadele sonuç veriyor (17.11.2018)