Yeni bir kamu diplomasisi inşa ediliyor
İletişim Başkanlığının desteğiyle Suriyeli mülteciler konusunda hazırlanan "İkinci Vatan: Türkiye" belgeseli ülkemizdeki Suriyelilere yönelik negatif söylemin pompalandığı kritik bir dönemde yayınlandı.
CHP ve İyi Parti başta olmak üzere AK Parti muhalifliğiyle toplumsal meseleleri açıklama saplantısına düşen kesimlerin Suriyeli mülteciler üzerinden bir muhalefet dili oluşturmaya çalıştığı düzlemde bu belgeselin yayınlanması değerliydi.
Çünkü belgesel kısa ve özet bir şekilde Suriyelilerin bombaların altında ölmemek için mecburen ülkelerini terk etmek zorunda kaldıklarını anlatıyor.
Hayatta kalabilmek için verdikleri mücadeleye ışık tutuyor. Türkiye'ye olan sevgilerini ortaya koyuyor.
Anlamak istemeyenlere yapılacak pek bir şey yok. Fakat bu tür çalışmalar doğru bilginin yaygınlaşması ve kirli propaganda ile mücadele bakımından büyük bir boşluğu dolduruyor.
Sadece ülkemizde değil daha yaygın bir şekilde batı medyasında dolaşıma sokulan Türkiye'nin mültecilere kötü davrandığı şeklindeki algının kırılması bakımından da bu tür içeriklerin faydası tartışılmaz.
Nitekim hem belgeselin İngilizce olarak yayınlanması hem de Prof. Altun'un ayrıca ABD merkezli Foreign Policy için bir makale yazarak Türkiye'nin mülteciler konusundaki temel tezlerini ve yaklaşımını batılı aktörlere bir kez daha hatırlatması İletişim Başkanlığı'nın sistem içindeki işlevselliğini gösteriyor.
Bu makalenin ABD merkezli Foreign Policy'de Kareem Chehayeb ve Sarah Hunaidi imzasıyla yayımlanan yalanlarla dolu haberden hemen sonra yayınlanması ise karalama kampanyalarına karşı hızlı bir refleks gösterildiğinin işaretidir.
Türkiye'nin üç yüz yıldır karşılaştığı bütün meydan okumalarda iletişim araçlarıyla üretilen negatif algılar hep ön plandaydı.
Batı medyasında artık alışkanlık haline gelen bu tür negatif yayınlar kesilmeyecektir. Fakat Türkiye'nin geçmişe oranla bu türden iddialara ve saldırılara özne bilincini koruyarak özgüvenli bir şekilde cevap verebilmesi İletişim Başkanlığı ile birlikte iletişim yönetiminde başlayan dinamik süreci gösteriyor.
Konuyla ilgili Altun'un Şubat 2019'da Kriter dergisine verdiği söyleşi bu anlamda önemli ipuçlarına sahipti.
Hem şu ana kadar yapılanlar hem de bundan sonra yapılacak olanlara dair işaretlerin izlerini söyleşide görmek mümkün.
Altun'un söyleşide zikrettiği "milletimizin sesini, devletimizin haklı mücadelesini bütün dünyaya duyurmak" ifadesi mihenk taşını oluşturuyor. Atılan adımlar bunun göstergesi.
Bazı şeyler değişmeye başladı. Yeni bir kamu diplomasisi inşa ediliyor.
Altun'un Kriter dergisinde "Beka Mücadelesinde Stratejik İletişimin Tüm İmkanlarını Kullanacağız" başlığıyla yayınlanan söyleşisini" okumak için:https://kriterdergi.com/fahrettin-altun/cumhurbaskanligi-iletisim-baskani-prof-dr-fahrettin-altun-beka-mucadelesinde-stratejik-iletisimin-tum-imkanlarini-kullanacagiz
Yusuf Özkır
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kürt annenin feryadı: “HDP katliam yeridir, zalimlerin mekânıdır, baskının merkezidir” (24.08.2019)
- Dönemin Genelkurmay Başkanı keşke özür dileseydi (21.08.2019)
- AK Parti’nin başarısı: Vesayetle mücadele ve kalkınma hamleleri (17.08.2019)
- Afişteki 'zaman' karakteri kimin tercihi? (14.08.2019)
- Bu 3 reklamı yazmasam olmazdı (10.08.2019)
- TÜRGEV yurtlarına mutlaka uğrayın (07.08.2019)
- Gerçekten denetlensin (03.08.2019)
- Doğrudan ve dolaylı propaganda (01.08.2019)