TEKNOFEST günlüğü
Çarşamba günü TEKNOFEST Festivali için ailecek Atatürk Havalimanı'ndaydık. Türkiye'nin Milli Teknoloji Hamlesine yerinde tanık olduk.
T3 Vakfı öncülüğünde düzenlenen Festivalin ürettiği coşkuyu henüz etkinlik alanına varmadan yaşamaya başlıyorsunuz.
Atatürk Havalimanı etkin olarak kullanılmıyor olmasına rağmen metro son durağa kadar dolu gidiyor.
Ayrıca son durakta metrodan neredeyse inilemiyor. Binmek için bekleyenler o kadar kalabalık ki bu kadar insanın bir teknoloji festivalinden dönüyor olması hem milletin gösterdiği teveccühün önemli bir yansıması hem de yapılan işin çok önemli bir boşluğu doldurduğunun işaretidir.
Aynı yoğunluk alana doğru yürürken de devam ediyor. Gelenler, gidenler, koşuşturanlar ve etraftaki su-simit satıcıları ile birlikte düşünüldüğünde adeta büyük bir miting alanı kalabalığını hatırlatan atmosfer var.
Böyle bir iklim karşılıyor katılımcıları.
Ailelerin ve özellikle de çocukların gözlerindeki heyecanın ürettiği sıcaklık alanda hissediliyor. Tatlı telaşa karışan çocuk sesleri gelecek adına ümit verici.
Tüm bu yoğunluğa rağmen ok işaretleri ile yapılan bildirimler ve makul aralıklarla yerleştirilen görevlilerin titiz çalışmasıyla her hangi bir sorun yaşamadan Festival alanına ulaşılabiliyor.
Toplumsal ilginin anlamı
Etkinliğin ikinci gününde Festivali ziyaret edenlerin sayısı çocuklar hariç 250 bin kişi civarında.
Fakat rakamın büyüklüğünden ziyade katılımcıların psikolojisi, etkinliğe yüklediği anlam ve Türkiye'nin teknoloji kapasitesini daha üst seviyelere taşımayı hedefleyen ürünlerle karşılaştıklarında yaşadıkları duygu iklimi yeni bir gerçekliğin ayak sesleri olarak yorumlanabilir.
Birincisi böylesine kapsamlı uluslararası bir festivali hem de Teknoloji alanında yapabilmek duygusu hemen kuşatıcılığını gösteriyor. Tüm bireylerde bunun bir yansıması görülüyor.
İkincisi Türkiye'nin devasa ve sürekli kendini yenileyerek gelişen bir havacılık gücü olduğuna tanık oluyor vatandaşlar. Yüz yüze olması çok etkileyici. İnsanlar kendilerine ait olan bu teknolojiyi görüyor, onlara dokunabiliyor ve bilgi alabiliyor. Alandaki farklı kurumların çocuklar için hazırladıkları uygulamalar olabildiğince özendirici. Bu tablo fert fert herkese sirayet edebilen yeni bir özgüven dalgasını beraberinde getiriyor.
Fakat tüm bunlardan daha önemlisi Festival alanına giderken, alanda dolaşırken ve alandan çıkarken atmosferde hissedilen genel duygunun "biz yapabiliriz, işte bu" hissiyatı olduğunun altını çizmek gerekir.
Futbol literatürü üzerinden biraz daha açmak gerekirse Avrupa Şampiyonası için oynanan örneğin Türkiye-Fransa maçını Türkiye'nin kazanmasından sonra toplumun hissettiği o "galibiyet" duygusu ile kıyaslama yapılabilir. İki alan arasındaki farkın büyüklüğü Türkiye'nin yelken açtığı yeni yol haritasının ip uçlarını da verebiliyor.
Dolayısıyla içerik üzerinden hareketle ortaya konulan somut projelerin toplumsal kuşatıcılık konusunda gösterdiği başarıya çok iyi bir örnek Festival. Fakat bugünlere ulaşabilmek için pek çok engelin aşıldığını, siyasi iradenin ve projeye emek harcayan kurumların epey bir bedel ödediğini vurgulamak lazım.
Yeni trend CEZERİ
Teknofest'in mimarı Selçuk Bayraktar katıldığı bir televizyon programında BAYKAR tarafından üretim çalışmaları devam eden yerli uçan araba CEZERİ'yi anlatıyordu. Muhabbetin bir yerinde ABD'deki eğitiminden söz açılınca Bayraktar "evet orada okudum ama biz Cezeri'nin çocuklarıyız" ifadesini kullandı. 12. Yüzyılda yaşayan Cizreli Müslüman bir ilim adamı olan Cezeri robot biliminin kurucusu olarak biliniyor.
Bu toprakların kendi hakikatini keşfetme yolculuğunun en güzel yansımalarından biriydi bu açıklama. Kökler ve gelenek ile kurulan sahih ilişki toplumu ne kadar kuşatabilirse hem dönemin koşullarına uygun içerikler ortaya çıkabilir hem de özgüven sahibi ve ayakları daha sağlam yere basabilen kuşaklar yetişir.
Festival alanında, şimdilik tek kişilik olarak tasarlanan, Cezeri'ye olan ilgi de bunun bir göstergesiydi. Daha önce İHA ve SİHA çok revaçtaydı. Gözler onların üzerindeydi. Fakat yeni trendin Cezeri olduğu izlenimini edindim Festivalden. Aslına bakılırsa trendlerin değişmesi heyecan verici.
Sekiz yaşındaki kızım Zeynep'e de tek kişilik Cezeri'nin koltuğuna oturmak nasip oldu. Dönüş yolunda heyecanını paylaşırken söylediği "ben dört kişilik olanını yapacağım baba" demesi festivalin ürettiği hayal kurdurabilme heyecanı ve kelebek etkisini yansıtıyordu.
Türkiye'nin en büyük teknoloji etkinliği TEKNOFEST İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali (TEKNOFEST İstanbul) 22 Eylül Pazar gününe kadar açık. Başladığı 16 Eylül'den itibaren Atatürk Havalimanı'ndaki etkinliğe milletin gösterdiği genel ilgi bu alanda önümüzdeki sürecin çok verimli ve hareketli geçeceğinin işareti. Vakti olan herkesin gitmesi elzem. Fakat 4-5 yaşında veya daha büyük çocuğu olanlarınsa kesinlikle gitmesi gerekiyor.
Yusuf Özkır
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- CHP’nin “Namus Sözü” (13.09.2019)
- PKK’nın “Çocukları Teröristleştirme” sicili (11.09.2019)
- HDP destekçisi Türklerin sessizliği (07.09.2019)
- CHP’nin sahipsiz reklamı (04.09.2019)
- AB İdlib’i göremiyor, yardım edilmeli (01.09.2019)
- Yeni bir kamu diplomasisi inşa ediliyor (29.08.2019)
- Kürt annenin feryadı: “HDP katliam yeridir, zalimlerin mekânıdır, baskının merkezidir” (24.08.2019)
- Dönemin Genelkurmay Başkanı keşke özür dileseydi (21.08.2019)