Dr. Hüseyin Alptekin'in "Etnik Terör ve Terörle Mücadele Stratejileri" isimli kitabı terör örgütlerinin anlaşılması ve Türkiye'nin içinden geçtiği sürecin doğru irdelenebilmesi bakımından bilgilendirici bir muhtevaya sahip.
Aşağıda kitaptan alıntılar yapacağım çünkü Diyarbakır'da HDP binası önünde çocukları için direnen annelerin dile getirdiği tanıklıklar kitabın altını çizdiği olgularla örtüşüyor.
Çocukların terör kamplarına kaçırılması yeni bir şey değil. Örgütün yıllardır uyguladığı bir politika bu.
Yeni olan olgu ise ilk kez Kürtler çocuklarını istemek için kamusal alana çıkmış durumdalar.
Çocuklarını HDP'den istiyorlar çünkü neredeyse hepsi HDP ile PKK arasında bir fark görmüyor.
"HDP Kandil'dir" diyor konuşan anneler.
HDP önünde eyleme katılan aile sayısının giderek artması da bununla ilgili.
Sayı en son 24 olarak açıklandı.
Çocuklarını PKK'dan geri isteyen ailelerin dışında onlara destek vermek ve acılarını paylaşmak için harekete geçen duyarlı insanlar da eklendiğinde anaların ve babaların toplum tarafından sahiplenildiğini gösteren bir tablo çıkıyor ortaya.
CHP VE İP FIRSATI KAÇIRIYOR
Sürece duyarsız kalan CHP ve İyi Parti ile bu kesimlerle uzantılı tiyatrocu, oyuncu ve şarkıcıların sessiz kalmasını tarih onların hanesine bir eksi olarak yazacaktır.
Çünkü meselenin merkezinde bir parti vb. bulunmuyor. Tam aksine Türkiye Cumhuriyeti Devletini bölmek için 30-40 yıldır insan öldüren katliamcı bir terör örgütü var.
Bu 30-40 yıl boyunca ilk kez Kürt Anaların çocuklarını istemek için kamusal bir alanda sesini yükseltebildiğine tanık olunuyor.
Analar için artık silahların gölgesinde kurulan mahalle baskısı aşılmış ve korku duvarı yıkılmış durumda.
Devletin terörle mücadelede gösterdiği kararlı tutumun sonucunda oluşan güvenli ortamın cesaretlendirici etkisi olsa da burada anaların tüm tehditlere rağmen çocuklarını PKK'dan isteyebilmesi Türkiye'nin yeni tanıştığı bir olgudur.
Bu yüzden sahiplenilmeli ve PKK ile mücadelede Kürt Anaların verdiği bu toplumsal destek değerlendirilmelidir.
Türkiye'nin birliği ve beraberliği bakımından CHP ve İyi Parti'nin uzun vadede kaçırdığı fırsatın büyük olduğunun altını çizmek lazım.
Şu anda bu meseleyi siyasal bir çerçeve içinde değerlendirerek uzak durma veya görmezden gelme tutumunun takınılması iki parti açısından bir zaaf göstergesidir.
KARAYILAN: ÇOCUK KAÇIRMALAR OLDU
Elimde bu konudaki iyi çalışmalardan biri var. Dr. Hüseyin Alptekin tarafından yazılan "Etnik Terör ve Terörle Mücadele Stratejileri" kitabı…
SETA Vakfı tarafından yayınlanan kitabın muhtevasını IRA, ETA, TAMİL KAPLANLARI VE PKK oluşturuyor.
Kitap örgütlerin ülkelere göre benzeştiği ve ayrıştığı konuları akıcı bir dille anlatıyor. Güncel meselelerle örtüşen noktaların bulunması ayrıca okumayı pozitif yönde etkiliyor.
Kitapta yer alan bilgilerin ışığında çocuklarını PKK'dan almak isteyen Diyarbakırlı annelerin direnişi birlikte değerlendirildiğinde Kürt toplumunda derin bir yaranın somut izlerine rastlanabiliyor.
Mesela kitabın 128. Sayfasındaki "PKK'nın Militan Edinimi ve Eğitimi" başlıklı bölümünde kaçırılan çocuklar konusuna vurgu yapılıyor.
PKK'nın militan toplayabilmek için gücünün yettiği bölgelerde zorunlu askerlik uygulaması koymasının dışında çocukları kaçırarak örgüte zorla kattığının altı çiziliyor.
Hüseyin Alptekin çocukların zorla kaçırılarak örgüte dâhil edildiği konusundaki bilgiyi de terör örgütünün tepe isimlerinden Murat Karayılan'ın kitabına dipnot vererek paylaşıyor.
PKK'nın çocukları militan olmaya zorladığı konusunda kitapta atıf yapılan bir diğer kaynak ise 22 Aralık 2016 tarihinde yayınlanan Human Rights Watch raporudur. Rapora göre PKK'nın içindeki Kürt ve Yezidi çocukların yaşı 9'a kadar düşebilmektedir.
KOVADAKİ BİR DAMLA
Düşünebiliyor musunuz bu acı durumu? Henüz ilkokul çağındaki çocuklar ailelerinden koparılarak dağa çıkartılıyor ve yine rapora göre bu çocukların en fazla yaşama süresi 3-4 yıl civarında olabiliyor. Raporu hazırlayan araştırmacı 29 vakayı belgeleyebilmiş olmakla birlikte bu rakam için kullandığı "kovadaki bir damla" ifadesi bir insanlık suçunu oluşturan bu acı tablonun çok kapsamlı olduğunu göstermektedir. Kitaba göre bu oranın gerçek büyüklüğünün 3 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir.
HDP önünde eylem yapan annelerin tek isteği çocuklarının geri getirilmesi. Anaların çocukların yaşları hakkında paylaştığı 10, 14, 15 ve 17 rakamlarının bulunması kitabın vurguladığı tespitlerle anaların haykırdığı hakikatin örtüştüğünü gösteriyor.
Çocuklarını terör örgütünün elinden kurtarabilmeleri için analara yardım etmek ve destek olmak vicdani olarak da hukuki olarak da herkesin görevi.
Anaların uzattığı el sıkılmalı…
Kitaba hem genelde terör örgütlerinin işleyişi, yapıları ve propaganda teknikleri hakkında teorik bilgi edinebilmek için hem de özelde PKK'ya dair bilgi edinebilmek için bu kitabı okumanın tam zamanı.
Yusuf Özkır