Yeni Türkiye’de ne okuyalım, ne yazalım?
Meramımızı doğru ve tam ifade edebilmek için; öncelikle, "yeni Türkiye" tabirinden kastımızın ne olduğunu belirleyelim. Ayrıca, hemen arkasından; "okuma" ve "yazma" sözcüklerinin buradaki anlamını ve açılımını özetleyelim.
Son günlerde; yeni bir genel seçim sürecinden geçtik. Önümüzdeki beş yıl içinde "yasama" görevini yapacak Milletvekilleri ile "yürütme" görevinin başı olacak Cumhurbaşkanı'nı seçtik.
Bu arada; hükümet kurma ve yönetme sistemimiz de değişmiş oldu. Başbakanlık iradesi ile Cumhurbaşkanlığı iradesi aynı kişide ve kurumda birleşti; Türkiye, Başkanlık sistemi ile idare edilen ülkelerden biri haline geldi.
Her birimiz, demokratik haklarımızı kullanarak ve sorumluluklarımızı yerine getirerek; inandığımız doğrular ve değerler istikametinde mücadele verdik. Ancak, artık "seçim" dönemi bitti; hep birlikte, yeni bir "geçim" döneminin içine girdik.
Öncesiyle, sonrasıyla; bu süreci doğru okuyup yazmalıyız. Yeni ve temiz bir sayfa açıp; büyüyen ve gelişen Türkiye'nin gelecek planlarını birlikte çizmeliyiz.
Okumalarımız, çok yönlü olmalı; olaylara ve durumlara, sayfalar ve satırlar arasındaki sırları keşfedecek şekilde bakmalıyız. Yazmalarımız, yaşamak anlamına gelmeli; arkamızda iz bırakıp, tarihe geçecek ve varislerimize huzur, güven temin edecek adımlar atmalıyız.
Elde ettiğimiz sonuçlar; yetişme çağındaki çocuklar ve gençler ile de paylaşılmalı. Bu sosyal ve siyasal sınavın soruları, cevapları, notları, puanları, tespitleri, yorumları; yeni dönemin ilk dersi yahut ödevi olmalı.
OKUNMASI GEREKENLER
Seçimlerde; Dünya'nın ve Türkiye'nin siyasal geçmişine göre, yüksek oranda bir katılım sağlandı. Resmi sonuçlar ilan edilmemiş olmakla birlikte; oy oranları, siyasi partilerin her birisi tarafından kabul edilip onaylandı.
Erkenden başlayan iddialara ve ithamlara rağmen; ciddi düzeyde bir güvenlik sorunu ile karşılaşmadık. Şartlar kişisel, kurumsal, toplumsal ittifakları ihtiyaç haline getirdi; uzlaşma dilini ve üslubunu öne çıkardık, eylemlerimizde ve söylemlerimizde aşırı derecede haddi aşmadık.
Sosyal medya; doğru ile yanlışın, asıl ile kopyanın, gerçek ile sahtenin iç içe servis edildiği bir pazar oldu. Ancak, anket ve kamuoyu araştırması uzmanları büyük ölçüde yanıldılar; toplumun ortak aklı ve vicdanı, algı yönetimine galip geldi.
Meclis dışında kalması mukadder olan küçük partiler; büyüklerin elinden, eteğinden tutunarak barajı geçti. Milletvekili dağılımı bakımından; toplumun tamamına yakınını kuşatan ve kucaklayan bir temsil gerçekleşti.
Hal ve gidiş; dâhili ve hârici güç odakları tarafından, yakından takip edildi. Dost ve düşman unsurlar; doğrudan ya da dolaylı olarak, sahaya girdi.
Böylece, biz; Türkiye'nin Anadolu Yarımadası'ndan ibaret olmadığını, bir kez daha anladık. Ülkemizin ve toplumumuzun, tarihi ve kültürel misyonunu; yeniden kavradık.
Herkese ve her şeye rağmen; kendimiz olmayı başardık. Metot, usul ve muhteva bakımından; dünyaya örnek olabilecek özellikte bir iş kotardık.
Şimdi, sonuçları enine boyuna değerlendirip; dersler, ibretler çıkarmaya çalışıyoruz. Seçmen kitlesinin yazdığı sayfaları ve satırları iyice okuyup; gizli ve açık mesajlara, birer birer ulaşıyoruz.
YAZILMASI GEREKENLER
Artık, devlet ve millet olarak; yeni bir tarih yazma noktasındayız. Geçmiş zamanın getirdikleri, şimdiki zamanın gerçeklikleri ve gelecek zamanın gereklilikleri bakımından; gönül coğrafyamız içinde bulunan dost ve kardeş ülkelerin, toplumların, ümit ve güven haritalarının tam ortasındayız.
Kaderimizde, hem kendi istiklalimizi ve istikbalimizi güvence altına almak hem de dünyanın hal ve gidişine müdahil olmak var. Mazlumlar, sığınmak için; zalimler, korunmak için bizim duruşumuza ve davranışımıza bakıyorlar.
Uzun ve yüksek atlamalı engelleri aşa aşa; büyümek ve gelişmek zorundayız. Zamanın ruhu, yeni bir tarihi misyon yükledi; onu hayata geçirme ve gerçekleştirme yolundayız.
Bu durumda, hiç olmazsa bir sonraki seçimlere kadar "ihtilaf" konularını devre dışı bırakıp; "iştirak" alanlarında birleşmemiz ve bütünleşmemiz gerekiyor. Hainleri ayıklayıp, gafilleri aydınlatarak yek vücut olmuş halde büyük okyanuslara açılmak için; denizler de, rüzgarlar da, gemiler de, yolcular da bizi bekliyor.
Davamız; uyanışı direnişe, direnişi dirilişe, dirilişi şahlanışa dönüştürerek dünyayı daha huzurlu ve güvenli bir ortam haline getirme konusunda aktif görev üstlenme davası. Son yıllarda sürekli tekrar edilen 2023, 2053, 2071 hedefleri hikaye değil; bu ülkenin ve toplumun, güncel kızıl elması.
Sosyal ve kültürel, siyasal ve ekonomik, bilimsel ve teknolojik durumumuzu; bu bilgi ve bilinç ışığında yeniden değerlendirmeliyiz. Çocuklarımıza ve gençlerimize, kadim doğrularımızın ve değerlerimizin bu güne ve yarına hitap eden anlamlarını ve açılımlarını anlatıp aktararak; örnek ve öncü bir ülke ve toplum olmanın aşkını, şevkini, heyecanını vermeliyiz.
Her biri; birlikte yazacağımız muazzam destanın aktif ve dinamik kahramanları olmalı. Büyük ve anlamlı bir bütünün; ayrılmaz parçaları haline gelmeli.
Yeni Türkiye'nin, mukadder yol haritasını okumaya ve yazmaya; evlerimizde başlayıp okullarımızda devam etmeliyiz. Yediden yetmiş yediye, hepimiz sorumluluk üstlenip; devlet-millet birliği ve bütünlüğü içinde, suyun aktığı yöne doğru gitmeliyiz.
Bu fotoğrafı böyle okuyup yazmayanlar; kördür, sağırdır, dilsizdir. Kim ne derse desin, hangi engeli getirirse getirsin, olması gerekenler illa ki olacaktır; akıntıya karşı kürek çekmek yersizdir.
Zekeriya Erdim
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Uzlaşma kültürü (23.06.2018)
- Eğitimde özelleşme (20.06.2018)
- Camiler de okul, okullar da cami olsun (16.06.2018)
- Bir bayram öyküsü (13.06.2018)
- Su medeniyetinin çocuklarına sesleniş (09.06.2018)
- Yaz okulları ve yaygın eğitim (06.06.2018)
- Geleneğin ihyasından geleceğin inşasına (02.06.2018)
- Modern zamanda okur-yazar olmak (30.05.2018)