En büyük okullar zincirinin öğretmenleri, idarecileri kimler?
Eskiden beri, uzmanlar; eğitimi "örgün" ve "yaygın" diye tasnif ediyorlar. Eğitim kurumlarını ise; "aile, okul, toplum" diye sayıp sıralıyorlar.
Ancak, son yıllarda, listeye; "basılı, sesli, görüntülü medya" eklendi. Özellikle "sosyal medya"; etkileme alanı ve oranı bakımından, bir numaralı yaygın eğitim aracı haline geldi.
Yerel yönetimler, merkezi hükümetler; zaman zaman, örgün ve yaygın eğitim alanındaki yatırımlarını yahut hizmetlerini anlatıyorlar. Yapılan okul ya da derslik kapasitelerinin, atanan öğretmen yahut idareci sayılarının, açılan bilgi evlerinin ve gençlik merkezlerinin bilgilerini aktarıyorlar.
Öte yandan; sık sık "mevzuat" ve "müfredat" değişiklikleri yapılıyor. Eğitim hizmetleri; metot ve usul, teknik ve içerik bakımından ıslah edilmeye yahut geliştirilmeye çalışılıyor.
Ancak; bu konuda, yeteri kadar hesaba katılmayan bir durum var. Sayısal verilerden anlaşıldığına göre; medya kanalları, eğitimde aileden, okuldan ve toplumdan daha etkin bir rol oynuyorlar.
BASİT BİR KARŞILAŞTIRMA YAPALIM
Meselenin doğru ve tam anlaşılabilmesi için; basit bir hesap yapalım. Örgün eğitim hizmeti veren okullarla; yaygın eğitim hizmeti veren medya kanallarının mesai saatlerini karşılaştıralım.
Yıllara göre artı eksi değişiklikler olmakla birlikte; okullarımız, bir öğretim yılı işinde, ortalama 180 iş günü hizmet veriyor. Öğrenciler, bir iş gününde; en fazla 8 saat derse giriyor.
Bir ders saati 40 dakika olduğuna göre; bir günde 320 dakika, yani 5,33 saat mesai var demektir. Bunu 180 iş günü ile çarparsak; yılda 959,99 saat edecektir.
Yapılan araştırmalara göre; Türkiye'de, bir günde, ortalama 3,34 saat televizyon izleniyor. Bunu 365 günle çarptığımızda; bir kişinin, yıllık televizyon izleme süresi, toplam 1219,10 saat ediyor.
Bu hesaba eklenmesi gereken başka unsurlar da var. Okul öncesi, ilk okul, orta okul, lise ve üniversite düzeyindeki okullara toplam 25 milyon küsür öğrenci gittiği halde; televizyon programlarını, 81 milyonun tamamı izliyorlar.
Ayrıca ve ilaveten; çocukların ve gençlerin büyük çoğunluğu, okullara istemeye istemeye gidiyor. TV programlarının istekle ve dikkatle izlendiğini ise; hemen herkes biliyor.
Hesaba, günlük 2,7 saat internet kullanma süresini de eklersek; kıyası imkansız hale gelecektir. O halde, anlaşılan o ki; medya kanalları, en büyük okullar zincirini oluşturuyor demektir.
Okulları, Milli Eğitim Bakanlığı ve alt birimleri; planlıyor, yönetiyor, denetliyor. Peki, medya mekteplerinin öğretmenleri ve idarecileri kimlerdir; onları kimler seçiyor, yönetiyor, denetliyor?
RTÜK'E TEŞEKKÜR EDERİZ AMA
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK); "görsel-işitsel yayıncılık etik ilkeleri"ni yeniden gözden geçirip, güncelledi. Toplam 20 maddeden oluşan söz konusu ilkeler; TRT başta olmak üzere, ulusal ölçekte hizmet veren pek çok medya kuruluşu tarafından imzalanarak kabul edildi.
Kağıt üzerinde kalmaması dileğiyle; RTÜK'e de, imzalayan kuruluşlara da teşekkür ederiz. Ayrıca, birlikte takip edip denetleyelim diye; kısaca özetlemek isteriz:
1. İnsan onuruna, temel hak ve özgürlüklere saygılı olunması.
2. Türkçe'nin doğru, güzel, anlaşılır bir şekilde kullanılması; kaba, argo, seviyesiz kelime kullanımından kaçınılması.
3. Olayların ve olguların, doğru ve tarafsız anlatılması, aktarılması.
4. Milli iradeye saygılı olunması.
5. Toplumun inançlarının, değerlerinin ve hassasiyetlerinin göz önünde bulundurulması.
6. Irk, dil, din, cinsiyet ayırımcılığının yapılmaması; aşağılama ve önyargıdan kaçınılması.
7. Çocukların ve gençlerin fiziksel, zihinsel, ahlaki gelişimlerini olumsuz yönde etkileyecek yayınların yapılmaması.
8. Ailenin bütünlüğünün ve sürekliliğinin desteklenmesi.
9. Kadın istismarı yapılmaması.
10. Özel hayatın gizliliğinin korunması.
11. Şiddetin teşvik edilmemesi, meşru gösterilmemesi.
12. Çok sesliliğe ve kültürel çeşitliliğe önem verilmesi.
13. Kişilerin ve kurumların cevap verme ve düzeltme haklarına saygılı olunması.
14. Terör örgütlerinin amaçlarına hizmet edilmemesi.
15. Savaş, terör amaçlı saldırı, doğal afet gibi olağanüstü durumlarda sağduyulu ve sorumlu davranılması; korku ve panik oluşturacak yayınlardan kaçınılması.
16. Bağımlılıkla mücadele konusunda hassasiyet gösterilmesi.
17. Sağlığa aykırı yayınlar yapılmaması.
18. Yanıltıcı ve istismar edici ticari yayınlara yer verilmemesi.
19. Çevrenin ve hayvanların korunması bilincinin geliştirilmesi.
20. Haksız amaç ve çıkarlara hizmet edilmemesi.
Şimdilik, medya mektebinin mevzuatını ve müfredatını oluşturan çerçeve plan bu demektir. İmzalayanlar samimi olurlar, imzalatanlar da sıkı takip ederlerse; mevcut TV programlarının önemli bir kısmının, yayınına son vermeleri gerekir.
Bu noktada, duyarlı izleyiciler olup; aktif sorumluluklar üstlenmeliyiz. Kişisel ve kurumsal hassasiyetlerimizi, söyleme ve eyleme dönüştürüp; en büyük okullar zincirinin öğretmenlerini, idarecilerini, derslerini, ödevlerini yakından denetlemeliyiz.
Memnuniyetimizin yansıması tebrik ve teşekkür; memnuniyetsizliğimizin yansıması tepki ve şikayet olmalı. Medya mektebinin bütün kanalları; doğal olarak, eğitimin temel amaçlarına uygun hale gelmeli.
Zekeriya Erdim
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dijital terör büyüyor (12.12.2018)
- Eğitimin Çanakkale’si yahut 15 Temmuz’u (09.12.2018)
- Dede Korkut’un mirası (05.12.2018)
- Okulun dışında okul, öğretmenin dışında öğretmen (03.12.2018)
- Dahilerin değerlendirilmesi (29.11.2018)
- 24 Kasım’ın ardından (25.11.2018)
- Eğitimde yerel-evrensel dengesi ve uyumu (22.11.2018)
- Çocuk dostu vakıf adam (17.11.2018)