Okullardan neler beklenmeli?
Güneş, her gün yeniden doğuyor. Yaşayanlar, var olabilenler için; hayat her an yeni bir safhaya ve sürece giriyor.
Bu bağlamda, devran döndü, yeni bir öğretim yılının başına geldik. Yeniden okul, öğretmen, öğrenci, servis, kitap-kırtasiye gündemlerinin içine girdik.
Öğretmenler ve idareciler okullarını, anneler ve babalar çocuklarını yeni sezona hazır hale getirmeye çalışıyorlar. Medya mensupları, eğitim sektörüyle ilgili orijinal haberler yakalayıp kamuoyu ile paylaşmanın peşinden koşuyorlar.
Bu arada akıl vermeler, yol göstermeler gırla gidiyor. Vaziyetten vazife çıkarmaya çalışanlar, süreci yakından takip ediyor.
Öte yandan, çocuklarımızın okul çantalarına; kitap-kırtasiye malzemeleriyle ve beslenme ürünleriyle birlikte ümitlerimizi, hayallerimizi, beklentilerimizi de koyuyoruz. Kendi hayatımızda düşünüp de yapamadığımız, arayıp da bulamadığımız, isteyip de alamadığımız her ne varsa; sipariş listesine dönüştürüp sırtlarına sarıyoruz.
Onların ihtiyaçlarından çok, bizim ihtiyaçlarımız gündem oluyor. Eğitim süreci, çocuklardan ve gençlerden ziyade, yetişkinlerin kariyer planı haline geliyor.
Şüphesiz, gündemin göbeğinde okullar var. Öğretim yılı sonunda umduğunu bulamayanlar; büyük bir ihtimalle ya öğretmenleri ya da çocukları suçlayacaklar.
İşte bu noktada, beklentilerimizi gözden geçirip güncellemeliyiz. Eğitimin okulda başlayıp okulda bitmediği, ailede başlayıp okulda devam ettiği gerçeğini göz önünde bulundurarak; kendimiz de yük altına girmeli ve omuz vermeliyiz.
Bunun bir ucu evimizde, ailemizde huzurlu ve güvenli bir ortam oluşturmak; öteki ucu okulla, öğretmenle, idareciyle iyi bir diyalog ve iş birliği içine girmektir. O zaman, çocuklarımız muhtemelen daha mutlu ve daha başarılı olabilecektir.
Bu arada toplumun etkisi de yabana atılamaz. Çünkü eğitim kurumlarının sosyal, kültürel, fiziki altyapıları; içinde bulundukları ülkenin genel gidişatından bağımsız olamaz.
Bütün bu şartların oluşturduğu ortam içinde, okullardan beklenmesi gerekenler konusundaki görüşlerimizi özetleyelim. Kişisel, kurumsal başarı ve başarısızlık durumlarını da ona göre değerlendirelim.
Eğitim:
Çocukların ve gençlerin duygularını, düşüncelerini, davranışlarını geliştirmek. Hayatları boyunca gerekli olacak temel anlayışları ve alışkanlıkları oluşturmak.
Öğretim:
Teorik olarak bilgi, pratik olarak beceri kazandırma işi. Kalıcı öğrenmenin gerçekleşmesi ve kullanılır, uygulanır hale gelişi.
Yönetim:
İnsanın, bilginin, zamanın, mekanın, eşyanın, imkanın, süreci olumlu ya da olumsuz yönde etkileyecek tüm unsurların doğru ve etkin bir şekilde sevk ve idare edilmesi. Yetişkinlerin uygulaması, yetişenlere model olunup formasyon olarak verilmesi.
Kültür:
Yerel, ulusal, evrensel düzeydeki doğru değerlerin benimsenmesinin sağlanması. Ülkemizle ve toplumumuzla, kültürümüzle ve medeniyetimizle ilgili mensubiyet bilgisinin ve bilincinin kazandırılması.
Sosyalite:
Öğrenciler, öğretmenler ve öğrenci velileri bazında; olabildiğince çok dostlar, arkadaşlar, kardeşler edindirme. Birlikte yaşama anlayışını ve alışkanlığını geliştirme.
Farkındalık:
Araştırma, soruşturma, deney, gözlem yoluyla keşif yapmaya yönlendirme. Kendisini ve çevresini, ülkesini ve dünyasını tanımasını, bilmesini sağlayarak; istikamet belirleme fırsatı verme.
Koruma:
Akla, ruha, bedene zarar veren tüm kötü yahut tehlikeli şeylerden uzak tutma. Huzurlu ve güvenli bir okul ortamında yaşatma.
Geliştirme:
Fıtri kabiliyetleri ve kapasiteleri ortaya çıkarma. Madenlerini, cevherlerini olabildiğince işleyip işe yarar hale gelmelerini sağlama.
Meslek edindirme:
En yakın ve yatkın oldukları alanlara, bölümlere, branşlara yönlendirme. Sınıf ve seviye geçişlerinde doğru tercihler yapmaları için rehberlik ve danışmanlık hizmeti verme.
Bütün bu safha ve süreçlerde, yaş ve dönem özellikleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Oyun çağı, masal çağı, macera çağı denklemine uygun ortamlar oluşturulmalıdır.
Eğer bunlar sağlanabilirse; çocuklarımız ve gençlerimiz, sınavlara da hayata da daha iyi hazırlanmış olurlar. Dağlardan denizlere akan sular misali, giderek kendi vadilerini bulurlar.
Zekeriya Erdim
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- “Fısıltı”lar “fısk”a dönüşüyor (01.09.2019)
- Eğitimde “daha iyi” arayışı (29.08.2019)
- Şiddetin soy ağacı (26.08.2019)
- Atın hasta olduğunu kim, nasıl söylesin? (22.08.2019)
- Toplumsal mutabakatın önündeki engeller (19.08.2019)
- Kelebek vadisi (14.08.2019)
- Uğruna canım kurban (11.08.2019)
- Türkiye’nin eğitim politikalarını TED mi belirliyor? (09.08.2019)