Bakanlar ile görenler, alanlar ile verenler…
Yaşadığımız ülkenin ve toplumun, dünyanın ve insanlık âleminin dengesi, düzeni; yeteri kadar "âdil" değil. Yerlerde ve göklerde var edilip, ihtiyaçlarımızı karşılamamız için istifademize sunulan şeylerin kullanımında; nimet ve külfet dağılımı kesinlikle "makul" değil.
Bu aykırı ve arızalı durum; insanlar arasındaki "güven" duygusunu zedeliyor. Mağduriyetlerin ve mahrumiyetlerin oluşturduğu sosyal gerilim; giderek, toplumsal huzuru bozan "husumet" duygusunun kaynağı haline geliyor.
Ayrıca, birileri vaziyetten vazife çıkarıp; kitleleri isyana teşvik ediyorlar. Bilerek ve isteyerek, hırsızı ve hırsızlık şebekesini bir kenara bırakıp; tepkileri, soygunun mağduru ve muhatabı olan ev sahibine yöneltiyorlar.
Yeniden dengeyi kurup, düzeni yoluna koymak için; "bakan" makamında bulunanların, "gören" mertebesine gelmeleri gerekir. Sürekli "alan" olmayı temel anlayış ve alışkanlık haline getirenlerin; zihniyet değiştirip, "veren" olma niyeti ve gayreti içine girmeleri gerekir.
Böylece, enerji ve sinerji kaybını asgariye indirip; "tükettiğinden daha fazlasını üreten" bir toplum haline gelebiliriz. Dostluk, kardeşlik, huzur, güven paydalarında birleşip bütünleşerek; yaşadığımız çevre ve ortamlara, birlikte "çekidüzen" verebiliriz.
Vatan, millet tarlasına; herkes kendi tohumunu ekiyor, fidesini yahut fidanını dikiyor. Evlerden ve ailelerden, okullardan ve sivil eğitim ortamlarından; "iyilik" üreten iyi örnekler de "kötülük" üreten kötü örnekler de çıkıyor.
Şüphesiz; ilgilerin merkezinde, ideallerin menzilinde insan unsuru var. Bir yıl sonrayı düşünenler, "buğday" ekiyor; on yıl sonrayı düşünenler, "ağaç" dikiyor; yüz yıl sonrayı düşünenler, "insan" yetiştiriyorlar.
Son yıllarda, Türkiye; "geleceğe yatırım" konusunu öncelikli ve önemli gündemlerden birisi haline getirdi. Siyaset, bürokrasi, sivil toplum, özel sektör temsilcilerinden yahut yöneticilerinden bazıları; "bakan" olma noktasından "gören" olma noktasına, "alan" olma seviyesinden "veren" olma seviyesine geldi.
Bu anlayışın ve işleyişin, memnuniyet verici sonuçlarını almaya başladık. Kişisel, kurumsal, toplumsal istiklalimiz ve istikbalimiz konusunda; eskisinden daha fazla ümitli ve heyecanlı olmaya başladık.
Örnek olarak, iki konu üzerinde durmak istiyoruz. İki iyiliği üçe çıkarmak için; ilgililere bir teklif, iki uyarı sunmak istiyoruz.
GELECEĞE KÖPRÜ KURANLAR
Milli Eğitim Bakanlığı'nın; örgün eğitim kurumlarında okuyan öğrenciler için, özel bir çalışması var. İlgili birimler ve kurumlar; her öğretim yılı, "fark yaratan" öğrencileri tespit ediyorlar.
Geçtiğimiz günlerde, 2019 yılının, bu anlamda öne çıkan öğrencileri belirlendi. İsimleri, fark oluşturan çalışmaları ve okudukları okullar ilan edildi.
Listede farklı illerden, farklı okullardan, yıldızı parlak çocukların ve gençlerin bulunduğu görülüyor. Proje alanlarına ve konularına bakıldığında; "geleceğe köprü" kurulduğu yahut "yükseklere kement" atıldığı kanaatine varılıyor.
Patlayıcıları havadan tespit eden "Metal Tarama Cihazı", hamam böceği ve bordan elde edilen solüsyonla yapılmış "Radyasyon Geçirmeyen Yelek", altı farklı yakıtla çalışabilen "Turbo Motor", işitme engellilere muhataplarının konuşmalarını anlama imkânı sağlayan "Altyazılı Gözlük", suya atıldığında "Eriyebilen Poşet", buzdolabındaki gıdaların son kullanma tarihlerini ve stok bilgilerini verebilen "Diogenes", atık ekmeklerden "Biyogaz", zeytin çekirdeğinden "Yalıtım Malzemesi", atık dizüstü bilgisayar bataryalarının sağlam hücrelerinden "Taşınabilir Şarj Aleti", robotik eğitim seti "CEBOT", insansız kara aracı "Mini Köstebek", atık bilgisayar kasasından "Tohum Ekme Robotu", olay yeri incelemede zaman tayin aracı "OYİZTA", öğrencilere hayal ettikleri yerde ve halde olma hissi veren "Sanal Gerçeklik Gözlüğü", telefon şarj edebilen "Akıllı Kask", renk değiştiren boya anlamına gelen "Bukalemun Çatısı", yer altındaki mayınları tespit edebilen "Lazerli Drone", engelliler için "Çok Fonksiyonlu Araba", 3D yazıcı ile üretilen "Protez El", dikkat eksikliğine karşı "Beyin Gücüyle Hareket Eden Araba", görme engelliler için "Braille Öğreniyorum" öne çıkan projeler. Her biri "Danışman Öğretmen" eşliğinde yahut rehberliğinde çalışan öğrenciler; projelerini geliştirerek, daha ileri noktalara taşıma niyeti ve gayreti içindeler.
YUVAYA GERİ DÖNENLER
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı; Türkiye'yi bilim ve teknoloji üretiminde "lider ülke" seviyesine ulaştırabilmek için, "AR-GE" çalışmalarını destekliyor. Alanında uzman kişilere, hayallerini gerçekleştirmeleri için; YÖK ya da TÜBİTAK gibi kurumlar üzerinden omuz veriyor.
Bu bağlamda, 2002-2019 yılları arasında; 258.063 bilim insanına, toplam 2.6 milyar Türk Lirası kaynak aktarıldı. Bakanlığın "Uluslararası Lider Araştırmacılar Destek Programı" kapsamında; dünyanın saygın üniversitelerinde çalışan 127 lider araştırmacı, Türkiye'ye dönme kararı aldı.
YÖK üzerinden yürütülen "Doktora Bursu" programıyla; kurumun belirlediği başarı kriterlerine uygun doktora öğrencileri, 4.500 Türk Lirasına kadar varan cazip burslar alabiliyorlar. Doktora tezlerini öncelikli alanlarda hazırlayanlar; "Yurt Dışı Araştırma Bursu" ödeneğinden de istifade edebiliyorlar.
TÜBİTAK Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığı (BİDEB) tarafından, yeni bir karar alındı. Burs verilen araştırmacıların ve "Bilim Olimpiyatları" öğrencilerinin hedeflerine ulaşmalarına destek olmak amacıyla; "Mentorluk Destek Programı" başlatıldı.
Alanında uzman akademisyenler ve özel sektör çalışanlarıyla, düzenli olarak bir araya gelecekler. Kariyer geliştirme, eğitim, motivasyon gibi konularda; onların tecrübe ve birikimlerinden istifade edecekler.
Ayrıca, üniversite-özel sektör iş birliğiyle; "Sanayi Doktora Programı" uygulanıyor. Farklı üniversitelerin farklı firmalarla yaptıkları iş birliği protokolü kapsamında; yüzlerce doktora öğrencisine, öğrenimleri boyunca aylık 4.500 Türk Lirası burs, mezuniyet sonrası ise üç yıl istihdam desteği sağlanması planlanıyor.
Bir de Türkiye'nin yurt dışındaki araştırmacılar için "cazibe merkezi" haline getirilmesi için; "Uluslararası Deneyimli Araştırmacı Dolaşım Programı" devreye girecek. Ülkemizde araştırma yapacak kimselerin her birine; 5.050 Avro maaş, 800 Avro araştırma, eğitim ve ağ kurma bütçesi verilecek.
BİR TEKLİF, İKİ UYARI
Bilim ve teknoloji çalışmalarının daha aktif ve verimli hale getirilebilmesi için; ilgili bakanlıkların iş birliği içinde; "fark yaratan öğrenciler" ile "ar-ge çalışması yapan akademisyenler" birlikte organize edilmelidir. Gençlerin hayalleri, yetişkinlerin gerçekleri, yaşlıların hatıraları; aynı düzlemde ve denklemde, birlikte değerlendirilmelidir.
Öte yandan, sıkı tedbir alınması gereken iki nokta var. Biri, sütün kaymağını almaya yahut çalmaya odaklanmış "insan ve fikir avcısı" çevrelerin muhtemel operasyonlarına karşı oluşturulacak koruyucu kalkanlar; diğeri, ar-ge süreçlerine dâhil edilecek herkese "yerli ve milli ruh" aşılayacak sosyal ve kültürel mekanizmalar.
Devlet-millet birliği ve bütünlüğü içinde sahip çıkalım; dereler artık bizim denizlere aksın. "Birleşik kaplar" sistemi içinde, hayatın bütün alanlarında ve konularında "su seviyesi" yükselsin; korsanlarla boğuşan gemimiz, sahil-i selamete çıksın.
Zekeriya Erdim
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Eğitimin “eba”sı mikrop kapıp “vebâ” olursa… (03.01.2020)
- Nasıl bir dünya isteriz? (30.12.2019)
- Pirinçler ve taşlar (22.12.2019)
- Köysüz şehir, susuz nehir (19.12.2019)
- Sınırlarda sızma var (15.12.2019)
- Özel okullar mı batıyor, sektör safra mı atıyor? (11.12.2019)
- Hangi kadın, neyi seçti? (08.12.2019)
- Milli güvenlik eğitimine yeni bir bakış (01.12.2019)