Atalarımız, küçük ihmallerin büyük tehditlere ve tehlikelere gebe olduğunu; kim bilir kaç kere, yaşayarak öğrenmişler. Onun için, devlet ve millet güvenliği açısından; "Bin dost az, bir düşman çoktur" demişler.
Bazı zamanlarda, mekanlarda, olaylarda, durumlarda; bir taş, bin baş yarabilir. Küçük kıvılcımlar, büyük yangınlara dönüşüp; evleri ve insanları, ormanları ve hayvanları cayır cayır yakabilir.
Bir deli bir kuyuya bir taş atar; kırk akıllı çıkaramaz. Bir elden çıkan kar topu yuvarlanıp önce kürtük, sonra çığ haline gelir; bin el önünde duramaz, akışına ve yıkışına mani olamaz.
Bir mikrop; onlarca, yüzlerce, binlerce insanı hasta eder. Hele de bulaşıcı ise; evden eve, köyden köye yayılır ve nice canlar gider.
Bazan da "bir formül, bin çözüm" olabilir. Samimi bir dua yahut salih amel niyetiyle verilen bir sadaka; binlerce belayı savabilir.
Bir mıh bir nalı, bir nal bir ayağı, bir ayak bir atı, bir at bir yiğidi, bir yiğit bir orduyu, bir ordu bir memleketi kurtarır. Bir hikmetli sözle, milyonlarca insanın yolu aydınlanır.
Sonuç olarak; iyiliğin de kötülüğün de yayılma istidadı vardır. Ancak, kötülük iyilikten daha hızlı koşar ve daha fazla mesafe alır.
İşte bu yüzden; zararı engellemek, faydayı temin etmekten daha öncelikli ve önemlidir. Dine girişte bile; önce sahte ilahlar rededilir, sonra Allah'ın ilahlığı kabul edilir.
EBA MİKROP YAYDI
Eğitim sektöründe, bu anlamda hassasiyet gösterilmesi gereken bazı konular var. İlgili kişilerin, birimlerin, kurumların bilerek ya da bilmeyerek yaptıkları yanlışlar; hem yetişme çağındaki çocukları ve gençleri ifsat ediyor, hem de toplumda infiale yol açıyorlar.
Geçtiğimiz 10 Kasım'da, nahoş bir durum yaşandı. Türkiye'nin değişik illerinde, ilçelerinde ve okullarında uygulanan "anma" etkinlikleri, sosyal medya üzerinden yayınlandı.
Garip bir şekilde, aynı ritüel, farklı okullarda; "aynı merkezden talimat almış gibi" taklit edilmişti. Mustafa Kemal'in heykeli ya da fotoğrafı önünde, öğrenciler "tapınma" eylemini andıracak şekilde "secde" ettirilmişti.
Toplumdan gelen tepkiler üzerine, 40 Okul Müdürü'nü açığa aldılar. İlgili öğretmenler ve idareciler hakkında soruşturma başlattılar.
Sonunda anlaşıldı ki; anma etkinlikleri için öğretmenlerin ve idarecilerin örnek aldıkları yahut taklit ettikleri görüntüler, Milli Eğitim Bakanlığı'nın kısa adı "EBA" olan Eğitim Bilişim Ağı platformunda yayınlanmış. Kamuoyu sosyal medya aracılığıyla farkına varıp infial gösterdiğinde, alel acele yayından kaldırılmış.
Şimdi, açığa alınanların her biri yeniden görevine başladı. Ancak; bu mikrobu kimin, nasıl ve niçin yaydığı henüz açıklanmadı.
DAHA KÖTÜSÜ OLURSA
EBA; idarecilerin, öğretmenlerin, öğrencilerin, hatta öğrenci velilerinin hem içerik paylaştıkları, hem de paylaşılan içeriklerden istifade ettikleri bir istişare ve iş birliği zemini. Teknolojinin eğitime entegrasyonunu sağlayan, "dijital ansiklopedi" gibi.
Öğrenmeye istekli herkes için, giderek büyüyen bir kaynak havuzu. Eğitim, öğretim, yönetim etkinliklerinin; yazılı, sesli, görüntülü kılavuzu.
Fakat, havuz kirlenirse; içindeki herkes zehirlenebilir. Kılavuzu karga olanın; başı belaya, burnu pisliğe girebilir.
Bu çok yönlü ve bir o kadar da geniş ilişki ve iletişim ağının; etkili ve güvenli "kontrol" yahut "denetim" mekanizması da olmalıdır. Paylaşılan içeriklerin; toplumun ortak değerlerine ve doğrularına uygun olması sağlanmalıdır.
Sosyal medyanın kitleleri tahrik etmek, darbe ve iç savaş teşebbüslerini tetiklemek için bile kullanıldığı bir dünyada; bu kadar başıboşluk olamaz. Milyonlarca insanın kullanımına açık bir sistem; kimsenin kişisel iradesine ve insafına bırakılamaz.
Aslında, 10 Kasım'da yapılan; derin bir yaranın kaşınması, kanatılması gibiydi. Tetiklenen psiko sosyal fay hattı kırılıp, büyük bir sarsıntıya yol açabilirdi.
Şükürler olsun ki, tepkiler makul seviyede ve sınırlarda kaldı. Çünkü, yıllardır benzeri durumlarla çokça muhatap olan toplum; tahriklere karşı "bağışıklık" kazandı.
Bu tür arızalar; iyimser yaklaşıma göre "gaflet", kötümser yaklaşıma göre "ihanet" sebebiyle olabilir. Her ikisinin de arkasından, telafisi imkansız tahribatlar gelebilir.
Eğer tedbir alınmazsa; yarın daha kötüsünü yapabilirler. Birliğimizi, dirliğimizi, düzenimizi bozacak "ayrılık" yahut "aykırılık" tohumları atabilirler.
Bakanlıktan, aydınlatıcı bir açıklama bekliyoruz. Eğitimin "eba" sisteminin "vebâ" saçıp saçmadığını, yakından takibe devam ediyoruz.