Zekeriya Erdim

Siz kimden yanasınız?

Dünyanın dengesi ve düzeni; "faydayı temin etme, zararı engelleme" esasına göre kurulmuş. Bu yapıyı koruma ve devam ettirme sorumluluğu; hayatın merkezinde bulunan insana verilmiş.

Genel ilke olarak; fıtrata, yani eşyanın tabiatına uygun davrananlar felah bulurlar. Bozmaya, değiştirmeye, dönüştürmeye kalkışanlar ise; bir şekilde telef olurlar.

Koruma refleksi; yakından uzağa doğru oluşur. İlgi ve sorumluluk anlayışımıza paralel olarak; kişilerden kurumlara, kurumlardan toplumlara doğru gelişir.

Değerlendirme yaparken; kendimiz ve sevdiklerimiz yahut değer verdiklerimiz için fayda üretenlere "dost", zarar getirenlere "düşman" gözüyle bakarız. Dost ise destek olur, düşman ise karşı çıkarız.

Ancak; yakın ve uzak çevremizde, tarif ve tasnif etmekte zorlandığımız kimseler de var. Bizim bağımızda, bahçemizde büyüyüp ağaç oluyor; fakat dallarını yâd ellere uzatıp, meyvelerini başkalarına ikram ediyorlar.

Dillerine bakıp imreniyor, hallerine bakıp hayıflanıyoruz. Bukalemun gibi renkten renge girdiklerini görüp; bir gün "bizden", ertesi gün "başkalarından" olduklarını sanıyoruz.

SUYA, SELE KAPILANLAR

Malum, "zeki" olmak ile "akıllı" olmak; "bilgili" olmak ile "bilge" olmak arasında dağlar kadar fark vardır. Bu farkın mümkün ve muhtemel sonuçları; insanı "berbat" yahut "abat" etme noktasına kadar uzanır.

Zekâsını akla, bilgisini bilgeliğe dönüştüremeyenler; nerede ve nasıl patlayacağı belli olmayan serseri mayınlar gibidirler. Kaş yapacağım derken göz çıkarır; kendilerine de çevrelerine de zarar verirler.

Ayrıca bencil, ukala, had bilmez olurlar. Suyu çeken sünger misali; nefislerini kabartan her eylemi ve söylemi, çekip içlerine alırlar.

Bir makam ya da imkân, onların elindeyse "iyi"; başkalarının elindeyse "kötü" demektir. En büyük marifetleri, birilerine taş yahut çamur atmak; "felaket senaryoları" üretmektir.

Siyasette, bürokraside, sivil toplumda, kültür-sanat çevrelerinde, iş dünyasında, akademik camiada, hâsılı insanın olduğu her yerde; böyle tiplerle karşılaşıyoruz. Bazen çatışıyor, bazen bulundukları ortamlardan uzaklaşıyoruz.

Afet dönemlerinde kaybettiğimiz mallarımız ve canlarımız gibi suya, sele kapılıp gidiyorlar. Allah'ın verdiği kabiliyeti, kapasiteyi yanlış yerlerde ve yanlış şekillerde kullanıp; kelimenin tam anlamıyla, kendilerine yazık ediyorlar.

Daha kötüsü ise, bizim derenin suyunu başkalarının değirmenine akıtmaları. Gövdemizdeki ur gibi, kendi içimizden çıkmaları.

YANLIŞ TERCİH YAPANLAR

Yıllardır, tüm alış-verişlerimizde; mümkün mertebe yerli ve milli olan firmaları, markaları, ürünleri tercih ediyoruz. Paramız içeride kalsın; yatırıma, üretime, istihdama dönüşsün istiyoruz.

Çünkü, kılıcın kimin belinde olduğu ve kınından çıkardığı zaman kime karşı sallayacağı önemlidir. Onun için; kişilerden ve kurumlardan, bu konuda hassas olmaları ve bilinçli tercihler yapmaları beklenir.

Bu açıdan baktığımızda; anlamakta ve anlatmakta zorlandığımız bir durum var. Bazı kamu kurumları, finansal ilişkilerinde; devlet bankalarını bırakıp, devlete ve millete karşı yapılan darbe girişimlerini destekledikleri bilinen özel bankaları tercih ediyorlar.

Ülkenin ve toplumun yüksek menfaatleri göz ardı edilip; kişisel ya da kurumsal hesaplara göre vaziyet alınıyor. Böylece, devletin ve milletin finansal imkânları; devlete de millete de karşı olan çevrelerce, tepe tepe kullanılıyor.

Özel bankaların sunduğu hizmetleri, devlet bankaları sunmuyorsa; bu bir eksikliktir. Ancak, az bir pahaya çok yanlış tercihler yapılması da hoş görülebilecek bir şey değildir.

Geçtiğimiz günlerde, İstanbul'un bir ilçesinde, öğretmen maaşları; üç yıllık promosyon anlaşmasında kişi başı yirmi beş lira fark için, devlet bankasından, yerli olsa bile milli olmadığı bilinen özel bankaya aktarılmış. Rivayete göre; Türkiye genelinde, başka garip örnekler de varmış.

Biz, tarihi ve kültürel geçmişimizde; binicisini sırtından atan atın, sürüsüne kurt getiren itin elde tutulmadığını biliyoruz. İşte bu noktadan hareketle, doğru duruş içinde olanları tenzih ederek ve teşbihte hata olmaz inşallah şerhini de düşerek; suya-sele kapılıp gidenlere de yabancıyı yerliye tercih edenlere de "siz kimden yanasınız" diye sorma gereği duyuyoruz.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.