Dünya enerji sektörü, Yeşil Enerji Devrimi olarak da adlandırılan, fosil yakıtlardan yenilenebilir geçiş dönemini yaşıyor. Bu dönemde, başta küresel iklim değişikliği olmak üzere çeşitli çevre sorunlarının dönüşü olmayan etkilerinin asgari düzeye indirilebilmesi amacıyla düşük ya da sıfır sera gazı emisyonlu enerji kullanımı yaygınlaşmakta, enerjinin etkin kullanımı mümkün olduğu kadar artırılıyor. Bütün bu temel değişiklikler ülkelerin enerji sektörlerinin yanı sıra küresel ekonominin temel öğelerini de radikal değişikliklere uğruyor. Ülkelerin bu değişimden kaçınması mümkün olmayacağı gibi, bu devrimi erken yakalayanların 21. yüzyılda başarı şansları yüksek olacaktır.
Günümüzde ülkemiz tükettiği enerjinin yaklaşık % 75'ni dışarıdan ithal etmek zorunda. Özellikle kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil enerji kaynaklarının rezervlerinin yetersizliği nedeniyle ortaya çıkan bu durumun, yani enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasının en önemli yollarından biri yerli ve yenilenebilir kaynaklardan özellikle elektrik enerjisi üretiminin artırılmasıdır. Söz konusu kaynaklarının başında da rüzgâr enerjisi gelir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın verilerine göre Türkiye'de yer seviyesinden 50 metre yükseklikte ve 7.5 m/s üzeri rüzgar hızlarına sahip alanlarda kilometrekare başına 5 MW gücünde rüzgar santralı kurulabileceği kabul edilir. Bu kabuller ışığında hazırlanan Rüzgâr Enerjisi Potansiyel Atlası'na (REPA) göre Türkiye rüzgâr enerjisi potansiyeli 48.000 MW olarak belirlendi Bu potansiyelin değerlendirilebilmesi için Bakanlık 2015–2019 Stratejik Planı'na 2019'da 10.000 MW ulaşma hedefi konuldu.
2016 yılı sonu itibarıyla ülkemizdeki rüzgâr kurulu gücü 5751 MW olarak gerçekleşti. Bu santrallar 15517 GWh elektrik üretildi. Stratejik Plan hedeflerine ulaşabilmek için de Haziran 2017'de ön lisans ihaleleri yapılmış ve toplamda 11 bölge için 710 MW'lık ön lisans tahsis edildi. Aralık 2017'de yapılan ihalede ise toplam 32 bölge için 2130 MW'lık ön lisans verildi. Bu ön lisansların yatırıma dönüşmesi sonucunda ülkemizin rüzgâr kurulu gücü 8500 MW'ı geçmiş olacaktır. Bu durum Türkiye rüzgâr enerjisi sektörünü alanında dünyada en hızlı büyüyen sektörler arasına sokmaktadır. Önümüzdeki birkaç yıl içinde rüzgâr enerjisinde ciddi yatırımlar yapılacak. İşte Kadir Has Üniversitesindeki 'Rüzgâr Enerjisi Proje Geliştirme ve Uygulama' sertifika programının amacı bu yatırımların ihtiyaç duyacağı insan kaynağını yetiştirmektir.
Kimler katılmalı:
Rüzgâr enerjisi sektöründe halen çalışmakta olan profesyoneller,
Enerjinin çeşitli alanlarında yüksek lisans ve doktora öğrenimi görenler,
Üniversite mezunu olup kariyerlerine rüzgâr sektöründe devam etmek isteyenler,
Halen üniversite öğrencisi olup, bu konuda yüksek lisans yapmak veya ilgili sektörlerde çalışmak isteyenler.
Katılımcı kazanımları:
Enerji ve özellikle yenilenebilir enerji kaynakları hakkında genel bilgi edinecekler,
Sektörün dünya ve Türkiye'deki durumunu öğrenecekler,
Rüzgâr nasıl oluşur hakkında ayrıntılı bilgi edinecekler,
Meteorolojik rüzgâr ölçümleri ve rüzgâr potansiyeli hesaplamasını uygulamalarıyla öğrenecekler,
Rüzgâr türbünleri ve bileşenleri hakkında ayrıntılı bilgilendirilecekler,
Rüzgâr projelerini geliştirme ve lisanslamanın ayrıntılarını öğrenecekler,
Santral kurulumu, devreye alınması ve işletmesi hakkında bilgi sahibi olacaklar,
Enerji piyasaları, EPİAŞ ve elektrik fiyatlanması sistemlerini öğrenecekler,
Yenilenebilir enerji mevzuatı hakkında bilgi sahibi olacaklar,
YEKDEM lisansları ve YEKA projeleri hakkında bilgilenecekler,
Proje finansmanı konusunun ayrıntılarını örnekleriyle inceleyecekler,
Çevresel faktörler hakkında bilgi sahibi olacaklar.
Program 29-1 Temmuz tarihleri arasında toplam 17 saat olacak.