Global Resources Partnership ve Bosphorus Energy Club Başkanı Mehmet Öğütçü, Kuzey Irak'ta'ki Kürt bölgesinin bağımsızlık yolunu seçmesi halinde Bağdat, Tahran ve Ankara'nın aynı doğrultuda hareket etmesinin beklenebileceğini, bunun da bölgenin enerji kaynaklarının finansmanını, işletilmesini ve uluslararası piyasalara ulaştırılmasını ciddi şekilde olumsuz etkileyebileceğini bildirdi.
Öğütçü, AA muhabirine, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani'nin, IKYB parlamentosunda yer alan siyasi parti temsilcileriyle 7 Haziran'da Erbil'de yaptığı toplantıda "bağımsızlık referandumu" kararı almasını değerlendirdi.
Bölgesel Kürt Yönetimi'nin 25 Eylül'de bağımsızlık referandumuna gideceğini açıklamasının, son 15 yıldır hem bölgedeki siyasi güçlerle hem komşularla hem de uluslararası alanda zor bela kurulmuş dengeleri altüst etme potansiyeli taşıdığını kaydeden Öğütçü, şöyle devam etti:
"Özellikle de Irak anayasasında çizilmiş sınırlar dışında kalan ihtilaflı bölgelerde de bu referandum yapılırsa çatışma riski doğabilir. Barzani'nin referandum ile bölgesindeki halkın bağımsızlık iradesini kayda geçirmek istediği, kasım başındaki genel seçimlerde Kürdistan Demokrat Partisi'ne (KDP), PUK ve Goran karşısında güç kazandırmak istediği ancak uygun konjonktür olmadığını görünce referandum kararını yürürlüğe koymayacağı genel kanaat..."
"BAĞIMSIZLIĞI DESTEKLEYEN YOK"
Mehmet Öğütçü, halihazırda İsrail hariç IKYB'nin bağımsızlık referandumu girişimini "bu aşamada" destekleyen kimse olmadığını, bunun, terör örgütü DEAŞ ile mücadelenin sürdüğü bir dönemde uluslararası koalisyonu olumsuz etkileyeceğinin de düşünüldüğünü kaydetti.
IKBY'nin Bağdat ile bağları henüz koparmadığını belirten Öğütçü, Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'nin Musul'un kurtarılmasıyla kazandığı prestijin kuzeydeki bağımsızlık kararı yüzünden sarsılacağını, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Nuri el-Maliki'nin yeniden iktidara gelmesinin yolunu açabileceğini, bu nedenle de Washington ve Londra'nın şimdilik bu kararı desteklemediğini vurguladı.
İSRAİL İLE DİRSEK TEMASI…
Öğütçü, "IKYB, ABD ve İsrail ile dirsek temasını sıcak tutuyor. İngiliz yatırım, ticaret ekipleri ve askeri danışmanları sahada. Rusya ve Çin'e de göz kırpıyorlar. Gazprom Neft ve Rosneft girdi. Sinopec, Addax üzerinden bölgede..." ifadelerini kullandı.
Erbil'in, komşuları arasında halihazırda en önemli müttefikinin Türkiye olduğunu belirten Öğütçü, devamla şunları kaydetti:
"Başından itibaren akıllı bir strateji ile hem Ankara'ya yakın durdular, PKK ile mücadelede destek verdiler hem de inşaat, perakende, enerji, eğitim, turizm ve lojistik işleri için Türk ekonomisinin köşe başlarını kontrol eden önemli şirketleri bölgeye davet ettiler. Karşılıklı ekonomik bağımlılık o noktaya geldi ki bugün Türkiye ile Kürt bölgesi arasındaki ticaret ve yatırım, Erbil'in ciddi ödeme güçlüğü çekmesine rağmen son derece önemli rakamlara ulaştı. Elbette ki bölge ekonomisinin can damarı petrol... Günde yaklaşık 700 bin varil petrol, Ceyhan'dan uluslararası piyasaya sunuluyor. Rezervler, üretim, gelir bakımından petrolde üç aşağı beş yukarı optimum noktaya yaklaşıldı. Bundan sonraki büyük hamle doğal gazda görülecek. Kürt bölgesinin gaz rezervleri 5,7 trilyon metreküp civarında ve dünya toplam rezervlerinin yüzde 3'ünü oluşturuyor. Tek alıcısı da Türkiye."
"YENİ DURUM, ENERJİNİN ULUSLARARASI PİYASALARA ULAŞMASINI OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR"
Global Resources Partnership ve Bosphorus Energy Club Başkanı Öğütçü, IKBY'nin bağımsızlık girişiminin bölgenin enerjisinin uluslararası piyasalara ulaşmasını olumsuz yönde etkileyebileceğini vurgulayarak, "Türkiye'nin hem Rusya, İran ve Azerbaycan'a kıyasla gazı daha ucuz fiyata alması hem kaynak ve yakıt çeşitliliği stratejisi hem de Kürt bölgesi ile karmaşık, çok denklemli ilişkiler demetinin bir parçası olması dolayısıyla doğal gaz hayli belirleyici bir çaba olmaya namzet." dedi.
Doğal gazın çıkartılması, kükürt muhtevasından temizlenmesi ve boru hatları ile taşınması için nihai yatırım kararlarının gelecek aylarda alınması gerektiğini belirten Öğütçü, "Böylece de 2020'lerin başında ilk gaz sınırımızdan içeriye akıtılsın. Fiyatların düşük olduğu, bölge hükümetinin egemen garanti veremediği, güvenlik risklerinin devam ettiği bir ortamda bu cazip gaz projesine para bulmak biraz zor olabilir ama Türkiye'nin desteği ile mümkün." ifadelerini kullandı.
Öğütçü, Kuzey Irak'ta'ki Kürt bölgesinin bağımsızlık yolunu seçmesi halinde Bağdat, Tahran ve Ankara'nın aynı doğrultuda hareket etmesinin beklenebileceğini, bunun da bölgenin enerji kaynaklarının finansmanını, işletilmesini ve uluslararası piyasalara ulaştırılmasını ciddi şekilde olumsuz etkileyebileceğini bildirdi.
"ENERJİ BİZİM YUMUŞAK KARNIMIZ"
Mehmet Öğütçü, günümüzde küresel sistem içerisinde enerji ve jeopolitikanın çoğu zaman birbirinden ayrılmayan başlıklar olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bu durum artan ölçüde ülkemiz bakımından da öyle. Petrol ve doğal gazda yüzde 93 ve yüzde 98 oranında dışa bağımlı bir ülke olarak bu enerji kaynaklarının kesintisiz, uygun fiyatta ve çeşitli kaynaklardan temini bizim için hem ciddi bir milli güvenlik konusu hem de uluslararası rekabet gücümüzün takviyesi açısından kritik önemde. Enerji yumuşak karnımız. Bu nedenle Rusya ile mevcut siyasi, güvenlik ve ticari ilişkilerimiz enerji ortaklığı ile atbaşı gidiyor. Hepsi bir paket çerçevesinde ele alınıyor. Yani, S-400 füze sisteminin alımı, Türk Akımı, Mersin Akkuyu nükleer santrali, domates ihracatı, Suriye'ye yönelik gelecek tasarımı, Kafkasya'daki ihtilaflar birbirinden bağımsız değil..."
Türkiye'nin, derinliği olan ve sürekli genişleyen bir enerji pazarı olduğuna işaret eden Öğütçü, kaynakların bol, fiyatların düşük ve talebin az olduğu bir küresel enerji piyasasında Türkiye gibi alıcıların bugün "kral" muamelesi gördüğünü, bu üstünlüğü kullanıp sadece Rusya ile değil, İran, Azerbaycan, Irak, İsrail ve Mısır gibi üreticiler ile siyasi, güvenlik ve ticari boyutları da hesaba katan farklı pazarlıklar, yaratıcı anlaşmalar yapılmasının mümkün olduğunu vurguladı.