Portekiz sömürgeciliğine karşı silahlı mücadele veren FRELIMO’nun yaşayan tek liderleri Santos, başkentteki evinde sakin hayat sürüyor.
Mozambik bağımsızlık mücadelesini yürüten üç isminden biri olan komünist şair Marcelino dos Santos, başkent Maputo’daki evinin kapılarını AA’ya açtı.
Yüzyıllarca süren Portekiz sömürgeciliğine karşı 1962’de kurulan Mozambik Kurtuluş Cephesinin (FRELIMO) kurucu üyelerinden olan ve yıllarca partinin genel başkan yardımcılığını yürüten Santos, hayatını ülkesine adamış bir lider olarak biliniyor.
Bağımsızlık mücadelesini yürüttüğü yıllarda FRELIMO Genel Başkanı Eduardo Mondlane’nin bombalı saldırıyla öldürülmesi sonrası partinin başına geçen üçler grubunun üyesi Santos, aynı zamanda komünist ideolojiye sıkı bağlılığı ve şair kişiliğiyle tanınıyor.
Genç yaşlarda eğitim için gittiği Lizbon ve Paris’te sömürgecilik karşıtı çok sayıda örgütün kuruculuğunu ve liderliğini yapan Santos, FRELIMO’nun silahlı direnişe başlamasının ardından tüm hayatını partisine adadı.
Ülkenin bağımsızlık mücadelesinin baş kahramanlarından yaşayan tek isim olan ve evinde sakin bir hayat süren Santos, çeşitli sağlık sorunları sebebiyle zaman zaman konuşmakta güçlük çekiyor.
Santos’un kızı Olivia Pereira, Maputo’daki evinde çocuklarıyla yaşayan babasını "çok disiplinli ve dakikti" ifadeleriyle tanımladı.
Santos’un evini, kendisi ve ailesine ait fotoğraflar süslüyor.
Mücadele Tanzanya’da başladı
Tanzanya’nın başkenti Darüsselam’da 1962 yılında kurulan, Santos’un da kurucuları arasında bulunduğu FRELIMO’nun başına Mondlane getirildi. Darüsselam’daki örgüt merkezine 1969’da Mondlane adına gönderilen bombalı kitap ise liderin sonu oldu.
Ölümünden sonra partinin yönetimini Santos’un yanı sıra Uriah Simanga ve Samora Machel’in oluşturduğu üçlü grup devraldı.
Machel, partinin ve gerilla ordusunun başına geçerken Santos Başkan Yardımcılığı görevini üslendi. Örgüt, 1964’te silahlı mücadeleye başlayınca birçok Afrika ülkesinin yanı sıra Çin ve Sovyetler Birliği gibi ülkelerden de destek aldı.
FRELIMO’nun direnişçi sayısı 1968’de 4 bine ulaşınca Portekiz ülkedeki asker sayısını 50 binden 70 bine çıkardı ve bağımsızlık taraftarlarına katliam uygulamaya başladı. Başkent Lourenço Marques’te (bugünkü Maputo), 25 Haziran 1975’te Mozambik’in bağımsızlığı ilan edildi. Mozambik Kurtuluş Cephesi siyasi partiye dönüşerek Mozambik’in tek partisi oldu.
Bağımsızlıktan sonra bir müddet daha partinin Başkan Yardımcılığını yapan Santos ise sonrasında Ekonomi Bakanlığı ve Meclis Başkanlığı görevini yürüttü.
Santos’un evini, kendisi ve ailesine ait fotoğraflar süslüyor.
"Babam yerel dili konuşamıyordu"
Santos’un 6 çocuğundan biri olan Olivia Pereira, AA muhabirine, babasını ve birlikte geçirdikleri yılları anlattı.
Babasının Portekizce konuşup yazdığını ancak yerel dili konuşamadığını söyleyen Pereira, kendisine o yıllarda asimile olmuş biri olarak bakıldığını dile getirdi.
Santos’un çok dakik ve ciddi kişiliğe sahip olduğunu belirten Pereira, "Her öğlen tam 12.00’de işten gelir, yemeğini yedikten sonra saat 14.00’te tekrar yönetim binasına dönerdi." dedi.
Babasını iyi bir Hristiyan olarak nitelendiren Pereira, Santos’un her cumartesi arkadaşlarıyla futbol oynadığını her pazar ise kiliseye gittiğini kaydetti.
Annesini yıllar önce kaybettiklerini ve kardeşlerinin çoğunun Maputo’da yaşadığını aktaran Pereira, "Kardeşlerimden biri Müslüman oldu. Eşi ve çocuklarıyla şu anda Nacala’da yaşıyor." ifadelerini kullandı.
Santos’un hem evde hem de dışarıda disiplinli olduğuna işaret eden Pereira, "Babam gerçekten çok ciddi bir adamdı. Eve geldiğini anladığımda hemen eve girip evde onu beklemeye başlardım. Yemek sırasında konuşmamıza izin vermezdi." dedi.
Bağımsızlığın ilk yıllarının çok sıkıntılı geçtiğini vurgulayan Pereira o günleri, "Hatırladığım o yıllar yiyecek yemek, giyecek kıyafet ve ayakkabı bulamıyorduk. Ailelere bir veya ikişer kilo şeklinde düzenli pirinç veriliyordu." sözleriyle anlattı.
Santos’un üst düzey bir yönetici olmasıyla ailesinin biraz da avantajlı hale geldiğini belirten Pereira, "O zamanlar kardeşlerimden biri evlenmişti ve ben onlara düzenli yiyecek yolluyordum." diye konuştu.
Yaklaşık 15 yıl süren iç savaş günlerine de değinen Pereira, "Savaşın gürültüsünü ve şiddetini hatırlayabiliyorum. Sokaklara dahi çıkamıyorduk." şeklinde konuştu.
Pereira, ayrıca, "Babam bana her zaman ’Olivia okumak zorundasın’ derdi. Onun rüyası, benim hava kuvvetlerinde komutan olmamdı, benim çok güçlü olduğumu söylerdi. Ben ise öğretmen olmak istiyordum." dedi.
Ülkenin tarihi
Bağımsızlığını kazanan ülkeyi 11 yıl boyunca Devlet Başkanı olarak yöneten Samora Machel’in Ekim 1986’da uçak kazasında hayatını kaybetmesinin ardından yönetim kısa süreliğine FRELIMO tarafından kurulan özel bir komiteye devredildi.
Santos’un da içinde yer aldığı komite, Kasım 1986’da Joaquim Chissano’yu hem FRELIMO Genel Başkanlığına hem de Devlet Başkanlığına getirdi.
FRELIMO’nun Güney Afrika Cumhuriyeti ve Rodezya’daki (bugünkü Zimbabve) beyazların iktidarına karşı mücadele eden milliyetçi akımları desteklemeye başlaması sonrası ise Rodezya hükümeti Mozambik’teki sosyalist rejime karşı Mozambik Ulusal Direnişi (RENAMO) adıyla bir muhalefet hareketi oluşturdu. Mozambik halkının rejimden kaynaklanan memnuniyetsizliğini arkasına alan bu hareket, Güney Afrika ve ABD’nin desteğiyle ülkede iç savaş başlattı. Uzun yıllar süren iç savaş FRELIMO’nun, Marksist çizgiyi terk edip çok partili hayata geçmeyi sağlayan anayasayı kabul etmesi ve RENAMO ile anlaşmasıyla sona erdi.